Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/473 E. 2021/417 K. 26.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/473 Esas
KARAR NO : 2021/417

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/03/2020
KARAR TARİHİ : 26/05/2021
KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/05/2021
Davacı tarafından mahkememizde açılan davada yapılan yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Bakırköy ….. Tüketici Mahkemesi ….. esas sayılı dosyasına sunulan dava dilekçesinde özetle; Müvekil firma 13/07/2018 tarihinde …….com internet sayfası üzerinden …… Otomotiv tarafından 37.500 TL bedelle satışa sunulan…… Plakalı ……. motor numaralı …… şase numaralı …… marka aracı, sahibi olan … ‘ten Akyurt …. Noterliği…… yevmiye numaralı araç satış sözleşmesi ile devraldığını, müvekkil firma sahibi ve yetkilisi …… , muhatapların isteği üzerine 11.500 TL yi …’ın ….. BANK …… Şubesindeki ibana kendi hesabından eft ile gönderdiğini, 25.000 TL yi …… ‘İN ……. Şube kodlu ıban numaralı hesabına eft işlemi yaparak, aracın tüm bedelini ödediğini, müvekkil şirket sahibi aynı gün aracı alarak direk İstanbul iline geldiğini, İstanbul’a döndükten sonra araç çalışmadığını, yetkili servis çağırmış ve araç yetkili servis alanına götürüldüğünü, burada yapılan incelemelerde aracın motorunda sorun olduğu, klimaların bozuk olduğu ve diğer aksanlarında da sıkıntılar olduğunu beyan ettiğini, bu sorunlarında birkaç gün içerisinde oluşabilecek zararlar olamayacağını söylediği, en az 18.000 TL masraf olduğunu beyan ettiğini, 23/07/2018 tarihinde Büyükçekmece ….. Noterliğinin ….. yevmiye numarası ile davalı kişilere ihtarname gönderilmiş ve seçimlik haklarının kullandırılmasını talep ettiğini, bilirkişi marifetiyle tespit yapıldığını, davanın kabulüne, 20.000 TL nin olay tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte alınmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
“Dava malın ayıplı olmasından kaynaklanan alacak davasıdır.
HMK nın 138, 114 ve 115. maddeleri çerçevesinde dosya üzerinden yapılan incelemede; 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/k maddesi gereğince ;”Tüketici; Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek tüzel kişiyi”, Aynı kanunun 3/i maddesinde; “Satıcı; Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, 3/1 maddesi gereğince ; ” Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” tanımlaması yapılmıştır. Tüketici Mahkemelerinin görev alanını düzenleyen 73. Maddesinde “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemeleri görevlidir.” hükmü mevcuttur. Bir hukukî işlemin sadece 6502 sayılı Kanunda düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bu türden bir işlemin, 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. Kısaca belirtmek gerekirse; bir hukuki işlemin Tüketici Mahkemesinin görev alanına girmesi için satıcının ticari ve mesleki amaçla hareket etmesi, alıcının ise ticari ve mesleki amaçla hareket etmemesi gerekir.
Somut uyuşmazlıkta; aracın kamyonet olduğu öte yandan Davacının tacir olduğunu, işin ticari iş olduğu , aracın tüketim amacıyla alındığına ilişkin herhangi bir beyan olmadığı bu itibarla davacının tüketici olmadığı ve davanın Tüketici Mahkemesinin görev tanımı içine girmediği kanaatine varılmış olup Davaya bakma görevi Ticaret mahkemesine aittir.
Öte yandan Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/27410 Esas, 2017/8279 Karar sayılı kararında benzer olayda açıkça değinildiği gibi “6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde bu kanun her türlü tüketici işlemini kapsar hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. 6502 sayılı yasanın 73/1. maddesi tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiştir. Somut olay değerlendirildiğinde taraflar arasındaki ilişki mesleki amaçlı satım olup, davacının Yasada tanımlanan şekilde tüketici olmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi değil, Genel Mahkemeler görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz.” şeklinde kararları olduğu Dava konusu olayda davalının tacir olup, tüketici tanımı içerisinde yer almadığı, davalının da, ticari şirket olup 6502 sayılı yasada tanımlanan tüketici vasfını taşımadığı, uyuşmazlıkların 6502 sayılı yasa kapsamında olması için mutlak surette taraflardan en az birisinin tüketici vasfını taşıması gerektiği, somut uyuşmazlıkta davalı şirketin, tüketici yasasında tanımı yapılan tüketici kapsamında olmadığından, taraflar arasındaki ilişkinin 6502 sayılı yasa kapsamı dışında kaldığı, görevle ilgili düzenlemelerin, kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetileceğinden HMK 138,114/c ve 115. Maddeleri gereğince 502 sayılı yasa ve HMK.nın 114/1-c maddesi gereğince davacı tarafça açılan davanın dava şartı yokluğundan reddine, mahkemelerinin ise görevsizliğine ” karar vererek dosya mahkememize gönderilmiş ve mahkememizin 2021/473 esasına kaydedilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına; 7155 Sayılı Kanun ile 6102 TTK.’nın 5. Maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 5/a maddesi uyarınca bu kanunun 4. Maddesinde belirtilen ticari davalardan konusu bir miktar paranın alacak ve tazminatları hakkında dava açılmadan önce arabuluculağa başvurmuş olması dava şartıdır. Belirtilen kanunun 23. Maddesi ile 6325 Sayılı Kanunun eklenen 18a/2. Madde de ise arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması durumunda bir işlem yapılmaksızın usulden reddine karar verilir düzenlemesi bulunmaktadır.
Davanın 09/03/2020 tarihinde açıldığı, görevsizlik kararı üzerine mahkememize gönderildiği, dava açıldığı tarih itibari ile arabuluculuğa başvurmanın zorunlu olduğu buna rağmen davacı tarafça belirtilen yükümlülüğünün yerine getirilmeden davanın açılmış olduğu, tarafların arabulucu prosedürü içerisinde bir miktar paradan kaynaklanan olumsuz durum nedeniyle anlaşma sağlanması halinde iş bu davanın açılmayacak olması olgusu karşısında ÇÖZÜME ULAŞILABİLECEK BU YOLUN DENENMEDİĞİ görüldüğünden bu durumun zorunlu arabuluculuk kapsamında kabul edilmesi gerektiği sonucuna varılmış, olup açılanan davanın dava şartı yokluğundan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafça açılan davanın arabulucuk dava şartının yokluğu nedeni ile HMK.’nın 114/2. Ve 7155 Sayılı Kanunun 20. ve 23. maddeleri gereğince usulden REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 59,30-TL ilam harcının davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Dosya Kesinleştiğinde ve talep halinde gider avansların taraflara iadesine,
5-AAÜT’ne 3/2.maddesi gereğince 4.080-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisine vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
Dair tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.26/05/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır