Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/454 E. 2022/629 K. 20.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/454 Esas
KARAR NO : 2022/629

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/05/2021
KARAR TARİHİ : 20/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının 07.01.2021 tarihinde gönderilen numuneler doğrultusunda davacıdan üretim yapılmasını talep ettiğini ve davacının siparişe ait ürünleri hazırlayarak davalıya teslim ettiğini, davalının müvekkiline ihtarname keşide ederek ürünlerin ayıplı olduğunu ve fatura içeriklerinin kabul edilmediğini bildirdiğini ve davacının cevap vererek bu hususları reddettiğini, davalının ilgili siparişi kendi talebi doğrultusunda oluşturduğunu ve formda imza ve kaşelerinin yer aldığını, 07.01.2021 tarihli sipariş formunun 5. ve 6. maddelerinde ürünlerde oluşabilecek tolerans farkının belirtildiğini ve davalı tarafından imzalanarak kabul edildiğini, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek; itirazın iptaline, takibin devamına, %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında, dava dilekçesinde bahsedilen sipariş formunda belirtilen ürün adedi kadar kolinin üretilmesi hususunda anlaşma sağlandığını, sipariş formunda ürünün ölçüleri ve kalitesi hakkında standartlar belirtilmiş olduğunu, gönderilen ürünlerin numune ürünlerle ve belirlenen standartlarla hiçbir benzerliğinin bulunmadığını ve davacının gönderdiği ürünlere ilişkin ödeme talep ettiğini, bu sebepten dolayı müvekkilinin ayıp ihbarında bulunduğunu ve faturanın iadesininin sağladığını, davacı ve müvekkili arasında gerçekleşen toplantılarda, davacının ürünlerin ayıplı olduğunu kabul ettiğini ve ürünlerin indirimli fiyatlar üzerinden alınmasını teklif ettiğini, bu teklifin müvekkili tarafından kabul görmemesi üzerine işbu davanın ikame edildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Dava, İİK’nun 67. Maddesine göre alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Bakırköy ……. İcra Müdürlüğü’nün ……. Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı tarafından davalı aleyhine 11.839,83-TL cari hesap alacağı, 1.898,34-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 13.738,19-TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız takip başlatıldığı, süresinde borç ve ferilerine itiraz edilmesi sonucu takibin durduğu itiraz ve davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Davalı ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılması için 06/09/2021 tarihli celsede verilen ara karar uyarınca davalı şirketin inceleme gün ve saatinde hazır bulunmuş fakat yasal defter ve kayıtlarını sunmamıştır.
Dosyaya sunulan belge ve kayıtlarla birlikte dosya mali müşavir bilirkişisine tevdi edilmiş, 15/11/2021 tarihli bilirkişi tarafından düzenlenen raporda özetle; ”Davacı tarafından davalı aleyhine Bakırköy …….. İcra Müdürlüğü …….. esas sayılı dosyası ile 09.03.2021 tarihinde 11.839,83.TL tutarında asıl alacak, 1.898,34.TL tutarında işlemiş faiz olmak üzere toplam 13.738,17.TL tutarında icra takibi başlatıldığı, dosya içerisindeki belgeler ve davacı yasal defter kayıtlarına göre; taraflar arasında, 2019 ve 2020 dönemini kapsayan bir ticari ilişki mevcut olduğu, davacı yasal defter kayıt ve belgelerine göre, davalının takip talebi tarihinde (09.03.2021) 11.839,83.TL tutarında borçlu olduğu ve takip talebinde talep edilen asıl alacak tutarı ile uyumlu olduğu, taraflar arasındaki ihtilafın tespit ve değerlendirmesinin neticesinde; davacı tarafından düzenlenen 07.01.2020 tarihinde Müşteri Sipariş Sözleşmesi uyarınca, davacının davalıya 26.02.2020 tarih …….. no.lu 11.839,86.TL tutarında ve 26.02.2020 tarih ……. no.lu 5.369,92.TL tutarında (2) adet fatura düzenlendiği, davalı tarafından, davacıya 03.03.2020 tarihinde keşide edilen Beyoğlu …….. Noterliği ……… yevmiye no.lu ihtarnamesi ile söz konusu (2) adet faturanın iptal edilmesi ve bu faturalara konu ürünlerin iade edildiğini beyan ettiği, dolayısıyla davalı tarafın söz konusu (2) faturaya yasal süre içerisinde itiraz ettiği, davacı tarafından, karşı cevap olarak; 05.03.2020 tarihinde keşide edilen Bakırköy …….Noterliği ……… yevmiye no.lu ihtarnamesinde, faturaların iptal edilmeyeceğini beyan ettikleri, davacının söz konusu (2) faturayı yasal defterlerine kaydettiği ve ilgili dönem BS beyannamesi ile beyan etmiş olduğu, davacı yasal defterlerine göre, davalının 11.839,83.TL tutarında borçlu olduğu ve Bakırköy …….. İcra Müdürlüğü …….. esas sayılı dosyası ile 09.03.2021 tarihinde 11.839,83.TL tutarında asıl alacak tutarı ile uyumlu olduğu tespit edilmiş olmakla birlikte, takibe konu tutara isabet eden ve ihtilafa konu 26.02.2020 tarih ……. no.lu 11.839,86.TL tutarındaki faturaya ve 26.02.2020 tarih …….. no.lu 5.369,92.TL tutarındaki diğer faturaya, davalının yasal süre içerisinde itiraz etmiş olduğu,…” şeklinde tespit ve rapor edilmiştir.
Davalının ayıp iddiasına yönelik olarak bildirmiş olduğu tanıkları mahkememizce dinlenmiştir.
Davalı vekili ayıp iddiasına ilişkin değerlendirme yapmak üzere bilirkişi heyetine bir sektör bilirkişi dahil edilmiş olup; mali müşavir ve kimya mühendisi bilirkişilerinden oluşan bilirkişi heyetince tanzim edilen 27/04/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”…Davanın konusunu oluşturan kartonlara ait olduğu beyan edilen video görüntülerinde “…….” yazılı kartonların üretimden kaynaklı ayıplı olduğu, taraflar arasındaki yazışmalarda nefaset indiriminden bahsediliyor olmasının da bu durumu destekler nitelikte olduğu ancak fiziki olarak kartonların incelenme ihtimalinin olmaması nedeniyle ayıplı oldukları konusunda kati bir karar vermenin de mümkün olmadığı, kartonların iadesi için yasal süre içerisinde girişimde bulunulduğu…” şeklinde tespit ve rapor edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.
Eser sözleşmesi, iş sahibinin ödemeyi taahhüt ettiği ücret karşılığında yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi ve teslim etmeyi üstlendiği iki taraf için hak doğuran ve borç yükleyen bir sözleşmedir. Eser sözleşmesinde iş sahibinin asli borcu TBK 470.maddesi çerçevesinde meydana getirilen eser karşılığında bir miktar paranın ödenmesi, yüklenicinin borcu ise eseri zamanında ve ayıpsız olarak imal ve teslim etmektir. Yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluk borcu, yüklenicinin eseri teslim borcunun tamamlayıcısı olarak, meydana getirdiği eserde ortaya çıkan ayıp ve eksiklikleri üstlenme borcudur. Bu gibi durumlarda eserde dürüstlük kuralları gereğince bulunması gereken niteliklerin yokluğu söz konusudur. Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, TBK’nun 474-478 maddeleri arasında düzenlenmiştir. İmâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içersinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla dava tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir.
Eser sözleşmesi ilişkilerinde 6098 sayılı TBK’nın 474. maddesi hükümlerine göre iş sahibi açık ayıplarda eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz (makul süre içerisinde) eseri muayene ve açık ayıpları ihbar etmek zorunda olduğu, TBK’nın 472/son maddesi hükümleri gereğince ayıbın gizli olup sonradan ortaya çıkması halinde gecikmeksizin (derhal) ayıbı yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, aksi halde eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı hükümleri getirilmiştir. İş sahibi ihbar zorunluluğu olmaksızın garanti süresi içinde ortaya çıkan açık ve gizli ayıplarla ilgili zamanaşımı süresi içinde seçimlik haklarını kullanarak yükleniciden ayıpların giderilmesini talep edebileceği gibi, aleyhine dava açabilecek ve iş bedelini ayıp giderim bedeli miktarınca ödemekten kaçınabilecektir (Yargıtay 15. H.D. 19.06.2014 gün, 2013/4976 E. 2014/4282 K. sayılı ilamı ile benzer içtihatları).
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222. maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu davacının edimini yerine getirerek sözleşme konusu kolileri davalı tarafa teslim ettiği, davalı tarafın davaya konu malların ayıplı olduğundan bahisle davacı tarafa iade ettiği ve malların davacı yedindeyken su basması neticesinde zayi olduğu sabittir. Mahkememizce yapılan bilirkişi incelemesi, dinlenilen tanık beyanları, dosyaya sunulan yazışma ve ihtar örnekleri ile iade faturalarından davalının süresi içerisinde malların ayıplı olduğuna ilişkin davacı tarafa bildirimde bulunduğu, malların davacı yedinde zayi olması ve fiziki olarak incelenememesi nedeni ile malların ayıplı olmadığının ispat yükünün davacıda olduğu halde usulüne uygun delillerle ispat edemediği, dosya kapsamında yer alan video görüntülerine göre yapılan incelemeye göre davalı tarafın ayıp iddiasında haklı olduğu anlaşılmakla; davacı tarafından açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından açılan davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 80,70-TL ilam harcından peşin alınan 133,51-TL harçtan mahsubu ile bakiye 52,81-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-6235 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-14 maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife Hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir olarak kaydedilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından sarf edilen 1.000,00-TL bilirkişi ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
7-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine
Dair, tarafların yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
20/06/2022

Katip …….
¸e-imzalıdır

Hakim……..
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.