Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/428 E. 2021/972 K. 13.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/428 Esas
KARAR NO : 2021/972

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/03/2020
KARAR TARİHİ : 13/12/2021
KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/01/2022

Davacı tarafından mahkememizde açılan davada yapılan yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 2009 yılı Haziran ayında davalının …… Beyaz Eşya Mağazasından 1.600,00-TL’ye 100,00-TL peşin, aylık 150,00-TL taksitle 10 ay vadeli 82 ekran LCD televizyon satın aldığını, davalı firma sahibinin müvekkilinin malın satışı esnasında açık senet aldığını ve borcun kapatılması halinde senedin iade edileceğini beyan ettiğini, müvekkilinin peşinat ve 6 taksidini mağazaya elden ödemesini yaptığını, 2010 yılı başlarında maddi anlamda zor duruma düştüğünü ve davalı firma sahibinin tefecilik yaptığını öğrendiğini, mağaza sahibinden 3.000,00-TL borç istediğini, davalının ise borcunun kapatılacağı güne kadar müvekkilinden aylık 300,00-TL faiz alacağını söylediğini, müvekkilinin maddi olarak zor durumda olduğundan bu teklifi kabul ettiğini, davalı firmanın müvekkilinden yeni bir senet almadığını, müvekkilinin televizyon taksiti ve aldığı paranın faizinin toplamı olan 450,00-TL ‘yi iki ay elden ödeme yaptığını ancak daha sonra ödeme yapamadığını, davalının müvekkilinden almış olduğu açık senedi 18.000,00-TL olarak 22.06.2011 tarihinde İstanbul Küçükçekmece ….. İcra Dairesi’nin …… esas sayılı dosyası ile takip başlattığını, bugüne kadar müvekkilinin maaşlarından toplam 12.726,31-TL tahsilat yapıldığını, ancak dava tarihi itibariyle kalan borcunun halen 83.331,86-TL olduğunu, ayrıca davalının TBK 88 ve 120 maddesine aykırı yıllık %48 faiz oranı ile takip başlattığını, müvekkilinin ilgili tarihlerde maddi ve manevi olarak zor durumda olduğundan herhangi bir adli işlem başlatamadığını beyanla konusunda uzman bir bilirkişiden rapor alınarak müvekkilinin dava tarihi itibariyle borçlu olup olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasındaki ilişkinin tüketici ilişkisi değil alacak borç ilişkisi olduğunu, davacının dava dilekçesinde TV taksiti borcu 600,00-TL kalmışken ödemede güçlük çektiğini ve bu nedenle müvekkilinden 3.000,00-TL borç aldığını söylediğini, davacının bu beyanı dahi borcun kaynağının tüketici işlemi olmadığını gösterdiğini, zira 600,00-TL borcu varken bir daha aynı kişiden bu kez 3.000,00-TL borç alınmasının hayatın olağan akışına aykırı ve aynı zamanda mantıksız olduğunu, davacı ile müvekkili arasındaki ilişkinin kambiyo senedinden kaynaklanan alacak-borç ilişkisi olduğunu, davacının aradan geçen bu süreçte müvekkili hakkında hiçbir suç duyurusunda bulunmadığını, hiçbir hukuki işlem yapmamış olmasına rağmen dava dilekçesinde mesnetsiz olarak bu iddiaları yazdığını beyanla davacı ile müvekkili arasındaki borç ilişkisinin kambiyo senedinden kaynaklanması ve tüketici işlemi olduğuna dair hiçbir delil olmaması sebebiyle davanın görev yönünden reddini, davanın müvekkilinin yerleşim yeri yahut icra takibinin yapıldığı yer mahkemelerinin yetki alanında açılması gerektiğinden ve bu mahkemeler Küçükçekmece ve İstanbul Mahkemeleri olduğundan yetkisizlik nedeniyle davanın reddini ve yetkili mahkemelerin İstanbul ve Küçükçekmece mahkemeleri olduğunun tespitini, dava konusu talepler bakımından genel zamanaşımı ve hak düşürücü süreler geçmiş olduğundan davanın zamanaşımı sebebiyle reddini, davacı tarafından ispatlanamayan davanın esastan reddini, davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Antalya ……. Tüketici Mahkemesi …… Esas, ……. Karar sayılı ilamıyla görevsizlik kararı vererek dosyayı Antalya ….. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderdiği, Antalya ……. Asliye Ticaret Mahkemesi …… EK sayılı ilamıyla yetkisizlik kararı vererek dosyayı mahkememize gönderdiği anlaşılmıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; kambiyo senedinden kaynaklanan icra takibi nedeni ile menfi tespit istemine ilişkindir.
Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir ‘gayeye’ ulaşmak istemektedir. İşte bu gaye, bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan bu ilişki “kambiyo ilişkisi” olarak anılmaktadır. Kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu “kambiyo taahhüdü”nde bulunmuş olur.
Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl/temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır.
Bu genel açıklamadan sonra, hemen belirtmelidir ki, bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bonoyu düzenleyen, asıl borçlu durumundadır. Bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 72.maddesi gereğince, borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında, borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir.
Dava konusu olayda, davacı/borçlu, emre yazılı bonoda yer alan imzasını inkâr etmiş değildir. Senet sebepten mücerret olmakla, davacının ileri sürdüğü iddiaların varlığını yazılı delille ispat yükü altında olduğunun kabulü gereklidir.
Dosyada mevcut belgelerin incelenmesinde; davaya konu edilen bononun davacının iddia ettiği üzere TV satım sözleşmesi gereği olarak düzenlendiğinin dosya kapsamından anlaşılamadığı, kambiyo senetlerinin illetten mücerretlik özellikleri göz önünde bulundurulduğunda, sözleşme gereği düzenlendiğinin kesin delillerle ispatı gerektiği, davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinin deliller kısmında yemin deliline açıkça dayanmamış olduğu, bu durumda yemin delilini hatırlatma olanağı bulunmadığı anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK’nun 201.maddesi uyarınca senede karşı ileri sürülen her türlü iddianın senetle ispatı gerekmektedir. Somut olayda davacı, dava konusu senetten dolayı borçlu olmadığını iddia ettiğine göre ispat külfeti davacıda olup bu yöndeki iddialarını yazılı delille kanıtlamak zorundadır. Davacı tarafından imzalanan bonodan dolayı borçlu olmadığının yazılı delille ispat edilmesi zorunlu olduğundan, davacının senedin ödendiğine ya da bedelsiz kaldığına dair yazılı delil sunmadığı, dava dilekçesinde yemin deliline açıkça dayanmadığı, bu durumda ispat yükü üzerinde olan davacının iddiasını ispatlayamadığı anlaşılmakla; davanın reddine karar vermek gerekmiş, neticeten aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM-Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 59,30TL ilam harcının davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 1.000,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
5-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair tarafların yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/12/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır