Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/394 E. 2022/480 K. 16.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/394 Esas
KARAR NO : 2022/480

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/03/2021
KARAR TARİHİ : 16/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafça müvekkili hakkında 01/09/2016 vadeli 01/07/2016 düzenleme tarihli bonodan dolayı Bakırköy ….. İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyasından dolayı takip yapıldığını, ancak düzenleme tarihi olan 01/07/2016 tarihinde davacının Almanya’da bulunması nedeniyle senedin fiilen imzalanmasının mümkün olmadığını, bononun irade dışında davalı tarafça doldurulduğunu, bu konuda Bakırköy CBS’na suç duyurusunda bulunulacağını, gümrük giriş çıkışları incelendiğinde senedin düzenlenme tarihinde müvekkilinin Almanya’da bulunduğunun görüleceğini belirterek söz konusu icra dosyasından dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava olunmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının teminat gösterme yükümlülüğünün bulunduğunu, takibe konu bononun geçerli bir bono olduğunu, davacının aksini ispatlayacak yazılı bir delili bulunmadığını beyanla haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; kambiyo senedinden kaynaklanan icra takibi nedeni ile menfi tespit istemine ilişkindir.
Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir ‘gayeye’ ulaşmak istemektedir. İşte bu gaye, bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan bu ilişki “kambiyo ilişkisi” olarak anılmaktadır. Kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu “kambiyo taahhüdü”nde bulunmuş olur.
Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl/temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır.
Bu genel açıklamadan sonra, hemen belirtmelidir ki, bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bonoyu düzenleyen, asıl borçlu durumundadır. Bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 72.maddesi gereğince, borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında, borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir.
Dava konusu olayda, davacı/borçlu, emre yazılı bonoda yer alan imzasını inkâr etmiş değildir. Senet sebepten mücerret olmakla, davacının ileri sürdüğü iddiaların varlığını yazılı delille ispat yükü altında olduğunun kabulü gereklidir.
Dosyada mevcut belgelerin incelenmesinde; davaya konu edilen bono altındaki imzaya davacının herhangi bir itirazının bulunmadığı, kambiyo senetlerinin illetten mücerretlik özellikleri göz önünde bulundurulduğunda davacının senedin davacının iradesine aykırı doldurulduğu yönündeki iddiasının kesin delillerle ispatı gerektiği, davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinin deliller kısmında yemin deliline açıkça dayanmamış olduğu, bu durumda yemin delilini hatırlatma olanağı bulunmadığı anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK’nun 201.maddesi uyarınca senede karşı ileri sürülen her türlü iddianın senetle ispatı gerekmektedir. Somut olayda davacı, dava konusu senetten dolayı borçlu olmadığını iddia ettiğine göre ispat külfeti davacıda olup bu yöndeki iddialarını yazılı delille kanıtlamak zorundadır. Davacı tarafından imzalanan bonodan dolayı borçlu olmadığının yazılı delille ispat edilmesi zorunlu olduğundan, davacının senedin ödendiğine ya da bedelsiz kaldığına dair yazılı delil sunmadığı, dava dilekçesinde yemin deliline açıkça dayanmadığı, bu durumda ispat yükü üzerinde olan davacının iddiasını ispatlayamadığı anlaşılmakla; davanın reddine karar vermek gerekmiş, neticeten aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Davacı tarafından açılan davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 80,70 TL ilam harcından peşin alınan 853,88 TL harçtan mahsubu ile bakiye 773,18-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 7.300,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
5-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
16/05/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır