Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/272 E. 2021/786 K. 12.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/272 Esas
KARAR NO : 2021/786

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/03/2021
KARAR TARİHİ : 12/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin kendisine ait olan araç ile….. Mah. ……. Cad. No:…. Şişli, İstanbul adresinde faaliyet göstermekte olan …… Hastanesi’nin servis taşıma işlerini üstlendiğini, …… Hastanesi’nin servis taşıma işleri müvekkili ile aynı surette servis işi yapan kişiler aracılığıyla ve fakat zaman içerisinde taşıma ihalelerini alan firmalar adı altında gerçekleştirildiğini, davalı da işbu taşıma ihalesini alan firmalardan biri olduğunu, müvekkili üstlenmiş olduğu servis taşımacılığı işini zamanında ve eksiksiz olarak yerine getirdiğini, son iki ayı içeren hizmet bedeli faturasını davalı şirket adına düzenlediğini, müvekkili, servis taşımacılık hizmetini davalı şirket ile yapılan anlaşma uyarınca zamanında, eksiksiz ve kusursuz olarak yerine getirmiş olmasına rağmen müvekkilinin son bir aya ait hizmet fatura bedeli faturaları ödenmediğini, davalı şirket tarafından fatura iadesi de yapılmadığını, sözleşme süreci içerisinde müvekkilinin eksiksiz bir şekilde servis taşıma hizmetini yerine getirmiş olmasına rağmen davalı tarafından fatura bedeli karşılığı ödemeler yapılmayarak sözleşmeye açıkça aykırı hareket edildiğini, bu nedenle alacağın tahsili için davalı şirket aleyhine Küçükçekmece …… İcra Müdürlüğü’nün ……. E. sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz sonucu takibin durduğunu, beyan ederek; a) İtirazın iptali ile takibin devamına, b) Davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Servis taşımacılığı sektöründe hizmet vermekte olan davalı müvekkili, dava dışı kurum, şirket, okul vs. gibi yerlerin personel ve öğrenci taşıma işini yaptığını, müvekkili şirket servis hizmetinin yürütülmesini kendi öz malı araçları ile gerçekleştirdiği gibi kimi zaman da bir başka servis aracını şoförü ile beraber kiralamak suretiyle gerçekleştirdiğini, bu kapsamda müvekkili şirket, davacı ile de …… Hastanesine vermiş olduğu personel servis taşımacılığı hizmetinin ifası için 20.12.2018 başlangıç tarihli “Tedarikçi Araç Kiralama Sözleşmesi” imzalandığını, davacı ile davalı müvekkili arasında yapılmış olan “Tedarikçi Araç Kiralama Sözleşmesi” ile davalı müvekkil ……. Plakalı servis aracını …… isimli şoförün kullanımıyla birlikte kiraladığını, yukarıda arz ettiğimiz sözleşme kapsamında yapılan işin şoförü ile beraber araç kiralama işi olması sebebiyle davaya bakmakta görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemeleri olduğunu, bu hususta Yargıtay ……. Hukuk Dairesi’nin 18.05.2017 tarih ve …… E. …… K. Sayılı kararı ile; personel taşımacılığı yapmakta olan şirketin davacıdan araç kiraladığı, buna ilişkin ihtilafa bakmakla görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu ifade edildiğini, bu sebeple öncelikle görev hususunun mahkemece değerlendirilmesi ile dosyanın görevli Sulh Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesini arz ve talep edildiğini, davacı tarafın davalı müvekkilinden herhangi bir alacağı bulunmadığını, tam aksine müvekkilinin ticari defter ve kayıtları ve taraflar arasındaki sözleşme hükümleri gereğince müvekkilinin davacıdan alacağı olduğunu, davalı müvekkili tarafından davacı tarafından dava dışı üçüncü şahıs …… Hastanesi’ne verilen personel servisi işinde kullanılmak üzere 20.12.2018 başlangıç tarihli “Tedarikçi Araç Kiralama Sözleşmesi” ile davacıdan servis hizmeti alındığını, …… Hastanesi tarafından Aralık 2019’da yapılan personel servis ihalesini müvekkili şirketin kaybettiğini, servis ihalesini dava dışı ……. Turizm’in kazandığını, davalı müvekkili ile sözleşmesi devam eden davacı ve davacı gibi bir kısım servis tedarikçisi müvekkil ile aralarındaki sözleşme hükümlerine aykırı şekilde herhangi bir bildirim yapmaksızın fiilen sözleşmeyi feshederek, …… Hastanesi’nin personel taşıma işini alan ……. Turizm’le çalışmaya başladığını, taraflar arasındaki Tedarikçi Araç Kiralama Sözleşmesinin 6. Maddesinde sözleşme sona erme tarihi 20.12.2019 olarak belirlenmiş ve fesih bildirimi yapılmaması halinde sözleşmenin aynı şartlarla devam edeceği belirtildiğini, hal böyle iken davacı sözleşme süresi içerisinde herhangi bir haklı sebep bildirmeksizin, herhangi bir bildirim yapmaksızın eylemli olarak işe gelmediğini ve müvekkilinin taşıma işini bıraktığı …… Hastanesi taşıma işini alan ……. Turizm isimli firma ile anlaşarak …… Hastanesi taşıma işinde çalışmaya devam ettiğini, taraflar arasındaki Tedarikçi Araç Kiralama Sözleşmesi’nin “Fesih” başlıklı 11. Maddesinin 4. Paragrafında, sözleşmenin ancak 60 gün önceden bildirimde bulunmak şartı ile feshedilebileceği belirtildiğini, aynı maddenin 5. Paragrafında ise Tedarikçinin bu şarta uymadan yapacağı fesih durumunda “son bir aylık hak edişinin ödenmeyeceği, ayrıca 3 aylık hakkedişi tutarındaki bedeli cezai şart olarak ödeyeceği belirtildiğini, yine taraflar arasındaki sözleşmenin “Sorumluluk” başlıklı 13. Maddesinin 8 nolu (son) paragrafında “İşverenin taşıma işini yaptığı kurum ve kuruluşlar arasındaki sözleşmenin yenilenmemesi halinde Tedarikçi işverenin hizmet verdiği kurum ve kuruluşların taşıma işini hiçbir şekilde, kendi adına hiçbir surette gerçekleştirmeyecektir” hükmünün yer aldığını, davacı hem sözleşmeyi belirtilen şartlara uymaksızın süresinden önce feshettiğini, hem de müvekkilin taşıma işini bıraktığı …… Hastanesi’nde yeni firma olan ……. Turizm adına taşıma işini yaptığını, sözleşmenin iki farklı maddesini ihlal eden davacının sözleşmede belirtilen cezai şartı ödemesi gerektiğini, açıkça sözleşmeye aykırı hareket eden, sözleşmeyi ihlal eden davacının davalı müvekkilime ödemesi gereken cezai şart bedelleri bulunmakta iken, alacaklı olduğunu iddia etmesinin kabul edilemez olduğunu, öğrenci ve personel taşımacılığı hizmeti veren firmaların çoğunluğu yürüttükleri servis projelerinde kendi araçları ile beraber şoförlü araç kiralama yolu ile başka servisleri de kullandığını, sektörde tedarikçi aracı bulmak, yeterli araç sayısını sağlayabilmek ve her bir güzergah için servis araçlarını koordine etmek servis firmaları için yoğun bir emek ve çaba gerektirdiğini, bu sebeple servis sektöründe tedarikçiler ile imzalanan Tedarikçi Araç Kiralama Sözleşmelerinde, tedarikçilerin direkt olarak servis hizmeti verilen firmayla (…… Hastanesi) doğrudan çalışmasını veya dolaylı olarak kendilerinden sonra işi alan rakip servis firmalarında aynı projede (…… Hastanesi taşıma işini alan ……. Turizm firmasında) çalışmaları yasakladığını, davaya konu olayda da dava dışı ……. Turizm, yeni ihalesini aldığı …… Hastanesi işinde müvekkil şirketin kurduğu güzergah sistemini ve müvekkilin anlaştığı servis araçlarını kullanarak hazır sistem üzerinden para kazandığını ve haksız rekabete sebep olduğunu, bu tür haksız rekabete sebebiyet verilmemesi adına da davalı ve davacı arasında imzalanan sözleşmenin 13. Maddesinin 8. Paragrafında davacı için açıkça rekabet etmeme hükümleri düzenlendiğini ve cezai şart olarak 50.000,00 TL belirlendiğini, davacı da imzaladığı sözleşme şartlarına ve servis sektörünün uygulamalarına aykırı davrandığı ve haksız olduğunu bildiği için dava dilekçesinde “Uyuşmazlığa Konu Süreç Hakkında Açıklamalarımız” başlığı altındaki açıklamaları yapma gereği oluştuğunu, söz konusu açıklamalarda davacı …… Hastanesi’nin işlerini yaptıkları ve davalı müvekkil olmaksızın sanki hizmeti doğrudan …… Hastanesi’ne verdikleri kanısını uyandırmaya çabaladığını, davacı doğrudan …… Hastanesine hizmet veriyor idiyse o halde ücretini de …… Hastanesinden istemeli davayı da …… Hastanesine yönlendirmesi gerektiğini, yine davacı sanki davalı ile işveren ilişkisi var da …… Hastanesi Asıl/Üst işverenmiş gibi ifadeler kullanarak, yine yaptığı sözleşmeye aykırı davranışını ve haksız rekabetini kapatmaya çalıştığını, davacının ne işçi ne tüketici olduğunu, bu sebeple davacı serbest iradesiyle imzalamış olduğu Tedarikçi Araç Kiralama Sözleşmesi hükümleri ile bağlı olup, sözleşmeye aykırı davranışlarından da sorumlu olduğunu, davacı dilekçesinde açıkça …… Hastanesi’nin servis hizmetini müvekkili şirketten sonra alan ……. Turizm’le çalışmaya başladığını kabul ettiğini, davacının sözleşmeye aykırı davranışına ilişkin açıklamalarının kabul edilir bir yanı bulunmadığı gibi kendisini belirlenen cezalardan kurtarmasının da söz konusu olmadığı, aynı şartlardaki servisçi ile yapılan sözleşmedeki cezai şartın geçerli olduğuna dair Yargıtay …… Hukuk Dairesinin 25.03.2019 tarih ve …… E……. K. Sayılı kararı dilekçemiz ekinde sunduğunu, davacı kendisine yapılan havale ödemelerini ve yakıt ödemelerini alacağından mahsup etmediğini, şöyle ki; servis sektöründe sıkça uygulandığı üzere davacı; davalı müvekkilin anlaşmalı olduğu …….’ten yakıt aldığını, davacının ……. plakalı aracına tanımlı …… nolu ……. karttan davacı yakıt aldığını, ödemeler davalı müvekkili tarafından davacı adına yapılarak, cari hesabından düşüldüğünü, davacı söz konusu yakıt bedellerini faturalardan mahsup etmediği gibi müvekkil şirket tarafından kendisine yapılan havale ödemesini de hiç hesaba katmadığını, cezai şart alacaklarımız dikkate alınmadığını, söz konusu havale ödemeleri ve yakıt bedelleri mahsup edildiğinde dahi davacının iddia ettiği gibi bir alacağı çıkmadığını, beyan ederek davanın reddine talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, “Tedarikçi Araç Kiralama Sözleşmesi”nden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce ticari defter ve belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
Ancak, görev kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında dikkate alınması gerekmektedir.
Bilindiği üzere, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanunun 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler. Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında düzenlenen ve inkar edilmeyen 02/01/2019 tarihli “Tedarikçi Araç Kiralama Sözleşmesinin” bulunduğu, ihtilafın da iş bu sözleşmenin uygulanmasından kaynaklandığı, kira sözleşmesinden kaynaklı ihtilaflarda münhasıran HMK 4/1-a maddesi gereğince Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu (Yargıtay 3.HD 2017/2106-7547 EK sayılı; İBAM 13.HD 2017/780-733 EK sayılı ilamlarında ve benzer nitelikte İBAM 13. HD. 2021/577 Esas ve 2021/643 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere), buna göre taraflar arasındaki ihtilafın kira ilişkisinden kaynaklanıyor olması nedeniyle davaya bakma görevinin Sulh Hukuk Mahkemesine ait olduğu anlaşılmakla mahkememiz nezdinde açılan davanın görev dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine,
2-HMK 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli BAKIRKÖY NÖBETÇİ SULH HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,
4-Süresinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde HMK’nun 20. Maddesi gereğince mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek yargılama giderlerinin hüküm altına alınmasına,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/10/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır