Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/264 E. 2021/496 K. 09.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/264 Esas
KARAR NO : 2021/496

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 10/10/2006
KARAR TARİHİ : 09/06/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle: Davalının bir çok ülkede yüksek faiz garantisi ve paraların her istendiği an geri çekileceği sözü verilerek, bir banka gibi vatandaşlardan mevduat toplayan bir şirket olduğunu, davacının da bu şirkete para yatırdığını, yatırdığı para karşılığında makbuzlar verildiğini, ancak daha sonra bu makbuzlar geri alınarak, yerine ortaklık durum belgesi adı altında bir belge verildiğini, yatırılan para geri alınmak istendiğinde şirketin ödeme yapmadığını, bunun üzerine 28/07/20096 tarihide noter aracılığı ile davalı şirkete ihtarname gönderilerek tahsil edilen paraların engeç bir hafta içerisinde iadesinin istendiğini, ancak davalının ödemede bulunmadığını belirterek; yüksek faiz garantisi verilerek tahsil edilen 50.080 DM karşılığı 45,100,00TL nin en yüksek ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle hak düşürücü süre yönünden davanın reddi gerektiğini, davalılardan …’ın davalı şirketin yönetim kurulu başkanı olduğunu, bu tür davalarda yönetim kuruluna husumet yöneltilemeyeceğini, bir ortağın elinde bulundurduğu hisse senedine dayanılarak , ortağı bulunduğu şirkete alacak davası açmasının yasal dayanağı olmadığını, davacının , … de pay sahibi olması nedeniyle TTK nun 329 maddesi gereğince davalı şirketler tarafından geri alınması veya TTK 405 maddesi uyarınca hisse bedellerinin davacıya iadesinin mümkün olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Tarafların gösterdikleri deliller toplanmış, davalı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi kurulu vasıtasıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi kurulu dosyaya sunduğu 03/06/2008 tarihli ayrıntılı raporunda, davacının davalıya ödünç para verdiğini kanıtlayan , kanıt sunamadığını, davalı şirketin ise davacının vermiş olduğu paralara karşılık davacının şirketin hissedarı sıfatını kazandığına dair pay sahipleri defteri ibraz ettiğini, bu sebeple davacı ile davalı şirket arasında bir hissedarlık ilişkisinin kurulduğunu, TTK nun 405/2 maddesine göre sermayenin iadesi yasak olduğundan davalı şirketin davacıya sermayesini iade etmesinin mümkün olmadığını, esas sermayenin azaltılması yoluna gidilmeden, TTK nun 329. Maddesindeki şirketin kendi hisselerini iktisap etmesi koşulununda dava konusu olayda mümkün olmadığını, davalılardan … ile davacı arasında bir akdi veya haksız fiil ilişkisinin tespit edilemediğini, bu nedenle davalıya husumet yöneltilemeyeceğini beyan etmişlerdir.
Davacı vekili şirketin defterlerinin usulsüz tutulduğunu belirterek, yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etmiş, davalılar vekili ise bilirkişi raporunun davalıların aleyhine olan kısımlarını kabul etmediklerini ancak esas itibariyle savunma ve iddialarını doğrular mahiyette olduğunu beyan etmiştir
İstanbul ….. Aslye Ticaret Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; davalı şirketin muamele merkezinin dava tarihi itibariyle Güneşli-Bakırköyde bulunması nedeniyle HUMK nun 17/2 maddesi gereğince yetkisizlik kararı verimiş, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay ……. Hukuk Dairesinin 21/06/2010 tarihli kararı ile, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın hüküm fıkrasının 1 numaralı bendinin yerinde çıkartılarak yerine “Dosyanın Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine devrine, karar kesinleştiğinde resen devir edilen Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine” ibaresinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermiş ve dosya mahkememize gönderilmiştir.
Mahkememizce taraflarca sunulan deliller toplanmış, davalı şirkete ait ticaret sicil kaydı celp edilmiş, ayrıca davalı şirketin ticari defter kayıt ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması hususunda Konya Nöbetçi asliye ticaret mahkemesine talimat yazılmış ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak toplanan deliller doğrultusunda davacı davasının reddine dair verilen …… esas ……. karar sayılı 17.03.2011 tarihli kararı yargıtay ….. hukuk dairesi başkanlığının ….. esas ….. karar sayılı ve 07/05/2013 tarihli ilamlarıyla bozulmuştur. Mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan yargıtay bozma ilamına uyulmuş ve bozma doğrultusunda eksiklikler giderilmiştir. Bozma doğrultusunda davalı şirketin ticari defter kayıt ve belgeleri incelemesi yaptırılmak üzere Konya nöbetçi asliye ticraet mahkemesine talimat yazılmış, talimatla davalı şirketin ticari defter kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılmış ve bilirkişi kurulundan 17/11/2014 tarihli rapor alınmıştır.
Yapılan yargılama, davacı iddiası, davalı savunmaları, davalı şirketin ticaret sicil kayıtları, davalı şirketin ticari defter kayıt ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan bilirkişi raporu, davacı vekili tarafından dosyaya sunulan ortaklık belgesi ile hisse takip formu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacı tarafın davasının her an geri alabilecekleri ve karşılığında yüksek oranda faiz geliri garantisi ile davalıdan tahsil edilen 50.080,00DM karşılığı 45.100,00TL nin en yüksek ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsili talebine ilişkin olup davanın ileri sürülüş biçimi nazara alındığında haksız fiilden kaynaklanan istirdat davası niteliğinde olduğu davacıdan dosya kapsamında bulunan 26.02.2000 tarihli ortaklık ve hisse senedi takip formu ile taraf beyanları ve Beyoğlu ….. Noterliğinin 28.07.2006 tarih …. yevmiye numaralı ihtarnamesi dikkate alındığında davacının 50.800,00DM karşılığı 45.100,00TL nin davalı şirketçe tahsil edildiği tahsil edilen bu paranın davalı şirket ortaklık payı olarak alınıp alınmadığı yani alınan para ile davacının davalı … AŞ ye ortak yapılmak amacıyla alınıp alınmadığı hususlarında olduğu her ne kadar toplanan deliller ve bilirkişi raporuyla bu bedelin alındığı sabit ise de dosyada toplanan delilerle davacının davalı şirket ortaklarından olup olmadığı tespit edilememiştir.
Yargıtay 11 hukuk dairesinin 2012/10402 esas 2013/19434 karar sayılı ilamı ve benzer ilamlarda da belirtildiği gibi davacı tarafın davalı kombessan holding aş gerçek ortağı olmaması sebebiyle davalıların davacıdan tahsil ettiği paranın yürürlükte bulunan 4389 sayılı bankalar kanunun 10 maddesinde belirtildiği üzere davalılar eyleminin izinsiz mevduat toplama eylemi olup amacının kombessan holding aş mevduat ve sermaye temini için yapıldığı davacıdan alınan bu paranın bu şekilde vasıflandırılması da dikkate alındığında davacının talebinin zaman aşımının ödememe olgusunun ortaya çıktığı tarihten itibaren dikkate alınması gerektiği dosya kapsamına göre Beyoğlu …. noterliğinin 28.07.2006 tarih …. yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalıdan 48.500,00TL nin talep edildiği bu ihtarname dikkate alındığında talebin zaman aşımına uğramadığı davacıdan izinsiz mevduat toplama suretiyle elde edilen paranın talep tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilmesi gerektiği gerekçesiyle 45.100,00TL’nin avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiş, iş bu kararın temyiz edilmesi üzerine en son Yargıtay ….. HD’nin …. Esas, ….. Karar sayılı ilamıyla “1-Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, 07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 41. maddesinde 25/3/1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici maddenin eklendiği belirtilmiş olup, işbu geçici 4. maddede ”31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü düzenlenmiş, aynı Kanun’un 52/1-h maddesinde de işbu hükmün yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır. Bu durum karşısında, mahkemece taraf iddia ve savunmalarının Sermaye Piyasası Kanunu’nun 16. maddesi ve anılan yasal düzenleme kapsamında değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek gerektiğinden davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin bozma ilamının kaldırılarak, mahkeme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçeyle re’sen bozulmasına karar vermek gerektiği)” gerekçesiyle yerel mahkeme kararını bozmuştur.
Toplanan deliller, tüm dosya kapsamı ve Yargıtay bozma ilamında belirtildiği üzere; davacı tarafından davalılar aleyhine açılan davada 7194 sayılı yasanın 41.maddesi gereğince karar verilmesine yer olmadığı şeklinde aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM-Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı tarafından davalılar aleyhine açılan davada KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 59,30TL ilam harcından peşin alınan 608,90TL harcın mahsubu ile bakiye 549,60TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yatırılan 18,40TL başvuru harcı, 608,90TL peşin harç olmak üzere toplam 627,30TL’nin davalı ….’nden alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 1.500,00TL bilirkişi ücreti, 1.760,50TL posta masrafı olmak üzere toplam 3.260,50TL’nin davalı ….’nden alınarak davacıya verilmesine,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00TL vekalet ücretinin davalı ….’nden alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
6-Sarf edilmeyen gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, tarafların yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/06/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır

¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır