Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/24 E. 2021/93 K. 09.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/24 Esas
KARAR NO : 2021/93

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 28/05/2015
KARAR TARİHİ : 09/02/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle : davalı şirketin hukuka uygun olmayan fiiller ile finans temin edilmesi eylemini gerçekleştirdiğini hedef kitle olarak yurt dışında ve özellikle Almanya da çalışan Türk vatandaşlarının seçildiğini izinsiz ve yasa dışı para toplandığını şirkete para verenlerin sözde kar payı garantisi yanında iş ve benzeri garantilerde verildiğini toplanan paraların resmi kayıtlarına alınmadığını davalı şirkete karşı ileri sürdükleri ve şirketinde ortaklık durum belgelerinde ikrar ettiği uhdesinde bulunan ana paranın iadesi taleplerinin hukuka ve hakkaniyete uygun olduğunu davalının taahhütlerini yerine getirmekten imtinası sebebiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50.069 DM karşılığı 25.600,00 Euronun alacaklarının dava tarihinden itibaren işleyecek TCMB döviz cinsinden hesaplarına uyguladığı en yüksek faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle : Davacı ile davalı şirket arasında hukuki ilişki olmadığını davalı şirketin pay defterleri incelendiğinde davacının davalı şirketinin ortağı olmadığı davacının açıkça yatırdığı paranın karşılığında dava dışı ……. holding SA ya ait hisse senetlerini aldığını beyan ettiği ve bu şirkete dava açılması gerekirken davacı ile hiçbir ticari ve hukuki ilişkisi olmayan müvekkile karşı dava açmanın yersiz olduğunu ortaklık durum belgelerinde şirketi temsili yetkili kişilerin imzalarının bulunmadığını davalınında bu belgelerden sorumlu tutulamayacağını öte yandan tahsilat makbuzu altında ibraz edilen belgenin davalının bilgisi dışında her zaman düzenlenebileceğini ve bu nedenle de delil kuvveti olmadığını öncelikle davanın husumetten reddine aksi halde de paranın yatırıldığı tarih ile davacının hileye dayanarak sözleşmeyi bozmak istediği tarih arasında borçlar kanunun 31.maddedeki bir yıllık sürenin geçtiğini ve söz konusu davanın 9 yıl sonra açıldığından reddi gerektiğini davacının alacak talebinin şirket kayıtlarıyla örtüşmediği yabancı paranın aynen ödeneceği herhangi bir hüküm bulunmadığını davalının davacıya herhangi bir borcu olmadığından bahisle davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizce ticaret sicil kayıtları celbi örnek yargıtay kararları tarafların sunmuş oldukları deliller dosyamız arasına alınmış tarafların iddia ve savunmaları nazara alınarak davalı defter ve kayıtları üzerinde talimat mahkemesince bilirkişi incelemesi yapılmış ilk olarak yapılan incelemede mali müşavir ……. 10/08/2010 bilirkişi raporunu dosyaya sunmuş bu rapora yapılan itirazlar ve dosyaya sunulan deliller ile birlikte ,bilirkişiler Sosyal ve Beşeri Bil.fak. Öğrt.Üyesi …… , Ticaret Hukuku Ana bilim dalında …… ile Sosyal Bilimler MYO. Öğrt. Üyesi ……. 21/03/2013 tarihli raporunu dosyamıza sunmuşlardır.
Mahkememizce davanın reddine ilişkin verilen karar davalının temyiz istemi üzerine Yargıtay Yüksek ……. Hukuk Dairesinin 07/07/2014 Tarih ……. esas karar sayılı ilamı ile bir kısım resmi raporlar ile Konya…… Ağır Ceza Mahkemesinin dosyasının incelenerek davalının hukuki durumunun değerlendirilmesi karar verilmesi gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkememizce bozma ilamına uyulup bozma ilamında işaret edilen Konya ……. Ağır ceza Mahkemesi ile soruşturma raporları getirtilip dosyaya konmuştur. Konya ……. Ağır Ceza Mahkemesi dosyasında davaların zaman aşımı nedeniyle düşürülmesine dair verilen karar kesinleşmiştir.
Mahkememizce; dava davacı tarafından kar payı vaadi ile davalı şirkete yapılan ödemenin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istemine ilişkindir. Davalılar, davacının şirket ortağı olduğunu ve ortağın sermaye payı olarak koyduğu miktarın tasfiye gerçekleşmeden istemeyeceğini savunmaktadırlar. Ancak mahkememizce yapılan yargılama, bilirkişi raporunda tespit edilen maddi olgular, SPK ve TBMM’ce düzenlenen soruşturma ve araştırma raporları, emsal dosyadaki yüksek mahkemenin kararlılık kazanan uygulamaları dikkate alındığında davacı ile davalı şirket arasında gerçekte bir ortaklık hukukunun bulunmadığı, oluşturulan kayıtların davacı iradesini yanıltmaya yönelik ve TTK’nın 405. Maddesine dayalı olarak iadeden kaçınma olgusuna yönelik olarak düzenlenen işlemler olduğu, gerçekte ise davacı ve bir kısım yatırımcıların iradelerinin fesada uğratılarak kar vaadi ile para toplama eylemenini esasında haksız fiil oluşturduğu, taraflar arasında ortaklık ilişkisi bulunmaması nedeniyle davacıdan kar vaadi ile alınan paranın iadesi gerektiği anlaşılmakla davacının davasının kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14/12/2017 Tarih 2016/6533-2017/7297 ek sayılı kararı da bu yöndedir.) gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu kararın temyizi üzerine yeniden bozulmasına karar verilmiştir.
Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir.
Ancak, 07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’nun 41. maddesinde 25/3/1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması Ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu Ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici maddenin eklendiği belirtilmiş olup, işbu geçici 4. maddede ”31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü düzenlenmiş, aynı Kanun’un 52/1-h maddesinde de işbu hükmün yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır.
Bu durum karşısında, bozma ilamı doğrultusunda Sermaye Piyasası Kanunu’nun 16. maddesi ve anılan yasal düzenleme kapsamında 7194 sayılı kanunun 41. Maddesine eklenen geçici 4. Maddesi uyarınca davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-7194 sayılı kanunun 41. Maddesine eklenen geçici 4. Maddesi uyarınca davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 59,30TL ilam harcından peşin alınan 706,40TL harcın mahsubu ile bakiye 647,10TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından sarf edilen 151,00TL posta giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
6-Davalı tarafından bu dosya için İzmir …… İcra Dairesinin ……. Esas sayılı dosyasında yatırılan teminatın bulunması halinde karar kesinleştiğinde davalı tarafa iadesine,
7-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davalı vekilinin yüzüne karşı davacı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay nezdinde Temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/02/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.