Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/230 E. 2021/1041 K. 28.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/230 Esas
KARAR NO : 2021/1041

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 10/08/2012
KARAR TARİHİ : 28/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında düzenlenen …… nolu sözleşmeden kaynaklı 08.08.2012 tarihi itibari ile 4.812,56-TL tahakkuksuz su borcu 11,80-TL açma kapama bedeli, 3.985,56-TL su bedeli , 22.625,17-TL gecikme cezası olmak üzere toplam ; 31.435,09-TL alacağı bulunduğunu, davacının abonelik sözleşmesi kapsamında bu miktarda sorumlu olduğunu ileri sürerek 31.435,09-TL’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesi davalıya 07.10.2013 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davalı taraf vekilince süresinde 11.10.2013 tarihinde ibraz edilen cevap dilekçesi ile alacağın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin kat karşılığı inşaat sözleşmesi kapsamında yaptığı inşaat için abonelik sözleşmesi düzenlendiğini, inşaatı 1988 yılında bitirerek teslim ettiğini, bu tarihten sonra konutların İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından personeline lojman olarak kullandırıldığını, bu nedenle bedelin müvekkilinden tahsil edilemeyeceğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER:Dava, cevap dilekçeleri, ve tüm dosya kapsamı… Vs.
Davacı tarafından dilekçe ekinde ibraz edilen hesap ekstreleri ve hesap kartları , sözleşme ile belgelerinin incelenmesinde; taraflar arasında su aboneliğine ilişkin sözleşme ilişkisi kurulduğu, davacıdan talep edilen su borcunun 27.01.2000 ile 17.03.2001 son ödeme tarihli faturalara ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesinden kaynaklanan uyuşmazlıktan kaynaklanması nedeni ile mahkememizin görevli olduğu anlaşılarak yargılama yapılmıştır.
Mahkememizce tarafların delilleri toplanmış, aboneliğin kurulu bulunduğu taşımaza ilişkin tapu kayıtları getirtilmiş, konusunda uzman bilirkişiden 18.01.2018 tarihli rapor alınmıştır. Raporun incelenmesinde; talep edilen ilk faturanın son ödeme tarihinin 01.02.2000 tarihi son faturanın son ödeme tarihinin ise 15.01.2001 tarihi olduğu anlaşılmıştır.
Bilirkişi tarafından faturalar yönünden 10.08.2012 tarihine kadar faiz hesaplaması yapılmıştır.
Mahkememizce “Dava, sözleşme kapsamında kullanılan su tüketim bedeli ve işlemiş faizin tahsili amacı ile başlatılan takibe vaki itirazının iptali istemine ilişkindir. Somut olaydaki, uyuşmazlık alacağın zaman aşımına uğrayıp/ uğmadığı noktasındadır. Taraflar arasında satım sözleşmesi ilişkisi bulunduğu sabit olup, dava konusu son fatura 15.01.2001 son ödeme tarihlidir. TBK.’nın 146. Maddesi gereğince kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça her alacak 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Somut olayda, satım sözleşmesinden kaynaklanan her alacak ile kanunda ayrı bir düzenleme bulunmadığından 10 yıllık zamanaşıma tabidir. TBK.154. Maddesi gereğince borçlunun borcu ikrar etmesi, özellike faiz ödemesi veya kısmen ifada bulunması ya da rehin vermesi veya kefil göstermesi ile alacaklının dava ve def’i yolu ile mahkemeye veya hakeme başvurması veya icra takibinde bulunması ya da iflas masasına başvurması zamanaşımını kesen sebepler olarak düzenlenmiştir. Bunun yanı sıra, anılan kanunun 153. Maddesinde zamanışımının durduran sebepler düzenlenmiş olup, somut olayda zamanışımını durduran sebepler bulunmamaktadır. Davacı tarafından takip konusu her iki faturalar dosya kapsamına göre zamanaşımını kesen veya durduran bir neden bulunmamasına rağmen 10.08.2012 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra dava konusu edilmiş olup, dava tarihi itibari ile faturadan kaynaklı alacağın zamanaşımına uğradığı” gerekçeleriyle zamanaşımı nedeniyle davanın reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Mahkememizce verilen bu hüküm istinaf üzerine; “Davacı, davalının su tüketiminden kaynaklanan alacağının tahsili talebiyle iş bu davayı açılmıştır.Dava konusu alacak 11 adet faturaya dayanmaktadır. İlk fatura 11/02/2000, son fatura ise 17/03/2001 son ödeme tarihlidir. Dava 10/08/2012 tarihinde açılmıştır.Davalı yasal süre içinde ibraz ettiği 11/10/2013 tarihli cevap dilekçesi ile zamanaşımı def’i ileri sürmüştür.Mahkemece dava tarihine kadar 10 yılık zamanaşımı süresinin geçirildiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de; celp edilen abone dosyasının tetkikinde , söz konusu alacak ile ilgili olarak davalı aleyhine Büyükçekmece ……. İcra Müdürlüğü’nün ……. E. sayılı dosyaları ile takip açıldığı anlaşılmaktadır.Borçlu aleyhine başlatılan takibin zamanaşımı süresini keseceği, icra takibine ilişkin her işlemden sonra yeniden işlemeye başlayacağı gözetilerek dava itibariyle zamanaşımını dolup dolma- dığının tespiti açısından Büyükçekmece ……. İcra Müdürlüğü’nün ……. E. sayılı dosyasının celbi ile zamanaşımını kesen işlemlerin tetkiki gerekirken eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.” gerekçesiyle kaldırımıştır.
Bunun üzerine mahkememizce gerekli araştırmalar yapılmış ve icra dosyasının celbi talep edilmiştir. İcra dosyasının imha edilmesi üzerine zamanaşımına ilişkin değerlendirme eldeki delillere göre yapılmıştır. Buna göre; ilk fatura tarihinin 11/02/2000 tarihi, son fatura tarhinin 17/03/2001 tarihi olduğu, dava tarihinin 10/08/2012 olduğu anlaşılmıştır. İcra dosyası imha edilmiş olsa da esas numarasının 2004 olduğu ve bu tarih itibariyle zamanaşımının kesildiği, bu durumda dava açılabilecek en geç tarihin 2014 yılı olduğu değerlendirmekle davanın süresinde açıldığı tespit edilmiştir.
Bu durum karşısında, faturaya esas alınan dönemde halen davacının aboneliğinin devam ettiği, bu nedenle tahakkuk edecek bedelden sorumlu olacağı göz önünde bulundurulmak suretiyle, dosyanın bilirkişiye teslimine karar verilmiştir. Mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda abonenin kullandığı su bedelinin 3.560,48 TL, gecikme bedelinin 17.261,66 TL olduğu tespit edilmiştir.
Sözleşmelerde kararlaştırılan gecikme zammı, hukuki niteliği itibariyle bir borcun günün de ödenmemesi halinde alacaklının gecikme zammı süresince borçluya tanıdığı vade karşılığı belirli bir oranda borca yapılan ilave niteliğindedir. Gecikme zammı, gecikme faizi değildir. Gecikme zammında da bir para borcunun geç ödenmesi bahis konusudur. Gecikme faiz talebinde bulunabilmek için borçluyu temerrüde düşürmek gerektiği halde, gecikme zammında buna lüzum yoktur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun ve Özel dairenin kararlılık kazanmış içtihatlarına göre; abonelik sözleşmesinden kaynaklı ödemelerde gecikme olması halinde, 6183 sayılı Yasada belirtilen gecikme zammının istenebilmesi için, sözleşmede gecikme zammı uygulanacağına dair açık ve anlaşılır bir ifadeye yer verilmesi gerekir. Abonelik (elektrik, su, atık su ve doğalgaz) sözleşmesinde, 6183 sayılı Kanunda belirtilen gecikme zammı oranının uygulanacağına yönelik bir hüküm yoksa, normal tüketim bedeline 6183 sayılı Kanunda belirtilen gecikme zammı değil, abonenin sıfatına göre (mesken ise yasal faiz, ticarî ise ticarî faiz, diğer aboneler için yasal faiz) faiz uygulanacaktır. Somut olayda gecikme zammına ilişkin husus sözleşmede belirtilmiştir.
Müterafik kusur yönünden yapılan değerlendirmede davalının uzun yıllar boyunca fatura kesmesi, ödeme yapılmadığı halde elektriğin kesilmemesi nedeniyle müterafik kusurun oluştuğu, asıl borcun tamamından sorumluluğun devam ettiği ancak gecikme zammı yönünden müterafik kusur indirimi yapılabileceği anlaşılmakla, gecikme zammı üzerinden %30 müterafik kusur indirimi gerektiği kanaatine varılmıştır. Bu durumda 3.560,48 TL kullanım bedeli ve %30 indirim uygulanmak suretiyle 12.083,16 TL gecikme zammı olmak üzere toplam 15.643,64 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne dair aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; 15.643,64TL alacağın dava tarihi olan 10/08/2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 1.068,61TL ilam harcından peşin alınan 120,00TL harcın mahsubu ile bakiye 948,61TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen 21,15TL Başvuru Harcı, 120,00TL Peşin Harç, olmak üzere toplam 141,15TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 700,00TL bilirkişi ücreti, 202,60TL posta masrafı, olmak üzere toplam 902,60TL den kabul red oranına göre hesaplanan 449,17TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından sarf edilen 150,00TL den kabul red oranına göre hesaplanan 75,35TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
8-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/12/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır