Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/190 E. 2022/140 K. 07.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/190 Esas
KARAR NO : 2022/140

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/02/2021
KARAR TARİHİ : 07/02/2022
KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/03/2022
Davacı tarafından mahkememizde açılan davada yapılan yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı firma arasında hizmet alım sözleşmesi akdedildiğini, işbu sözleşme konusu hizmetin ifası kapsamında davalı firma nezdinde güvenlik personeli olarak çalışmakta iken davalı firma tarafından iş akdi feshedilen ……….’ın davacı hakkında işçilik alacağı talepli olarak Karacabey ……… Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde dava ikame etmiş olduğunu, yapılan yargılama neticesinde mahkemece E. …….., K. ………, T. 19.10.2016 sayılı karar ile davacı işçi ………. lehine işçilik alacağına hükmedilmiş olduğunu, karara karşı müvekkili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuşsa da işbu başvurunun İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …….. Hukuk Dairesinin E. ……., K……….., T. 31.01.2017 sayılı kararı ile reddedilmesi neticesinde kararın kesinleştiğini, bunun üzerine, ………. vekili tarafından söz konusu mahkeme kararında yer alan tutarların tahsili amacıyla müvekkili hakkında Bursa ……… İcra Müdürlüğünün ……… E. Sayılı icra dosyası ile icra takibi başlatıldığını, bu doğrultuda, her ne kadar söz konusu mahkeme kararında yer alan tutarlar müvekkili tarafından icra baskısı altında davalı firma personeli ………. vekiline ödemişse de taraflar arasında tanzim edilen sözleşmenin ilgili maddeleri ile ahde vefa ilkesi gereğince söz konusu tutarların davalı tarafından müvekkiline de ödenmesi gerektiğini, müvekkili tarafından tahsil gayesi ile Bakırköy ……… İcra Müdürlüğünün ……… E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış olup davalı/borçlu tarafından takibe ve kendisine tebliğ edilen ödeme emrine haksız ve mesnetsiz olarak itiraz etmiş olduğunu, bu nedenlerle davanın kabulü ile, Bakırköy ……… İcra Müdürlüğünün ………. E. sayılı icra dosyasına davalı/borçlu tarafından yöneltilen asıl alacak ve ferilerine yönelik haksız itirazın iptali ile takibin asıl alacak ve ferileri yönünden devamına, davalı/borçlunun kötüniyetli borca itirazı sebebi ile takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından mahkememize sunulan cevap dilekçesinde özetle; nezdinizde açılan davanın ödeme tarihinden itibaren 1 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığından reddine, mahkeme aksi kanaatte ise, açılan haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile yargılama harç ve masraflarıyla ücret-i vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Dava, asıl işveren tarafından dava dışı işçiye ödenen işçilik alacaklarından taraflar arasında imzalanan hizmet alımı sözleşmesi kapsamında davalı alt işverenden rücuen tahsili istemi ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Bakırköy ……… İcra Müdürlüğü’nün ………. esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı tarafından davalı aleyhine 9.290,72- TL asıl alacak, 66,44-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.357,16-TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız takip başlatıldığı, süresinde borç ve ferilerine itiraz edilmesi sonucu takibin durduğu itiraz ve davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan belge ve kayıtlarla birlikte dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen raporda; davalının sorumluluğuna ilişkin terditli değerlendirme yapılmış ve 1. Seçenekte, davalı şirkete isabet eden kısmının tamamı üzerinden 4.430,42 TL asıl, 32,12TL faiz olmak üzere toplam 4.462,54 davalı alt işveren şirkete rücu edebileceği, 2. Seçenekte ise davacı kurumun, davalı alt işveren şirkete 1/2 oranı üzerinden 2.215,21 TL asıl, 16,06 TL faiz olmak üzere 2.231,27 TL rücu edebileceği değerlendirilmiş, yıllık ücretli izin alacağının iş sözleşmesinin feshiyle beraber doğan bir işçilik alacak kalemi olduğu, rücuya konu yıllık izin ücret alacağı davalı işverenin dava dışı işçinin son işvereni olmadığından hükmolunan yıllık izin alacağına ilişkin hüküm ve ferilerinden sorumlu olamayacağı, belirlenen tutarların dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya ödenmesi gerektiği yönünde tespit ve rapor edilmiş, bilirkişi raporunun denetime ve hükme esas almaya elverişli olduğu görülmüştür.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6 maddesinde; “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren- alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü yer almaktadır.
Dava konusu olayda da davacı ile davalı arasında alt işveren-asıl işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenlerin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenlerle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müteselsilen sorumludurlar. Bu düzenleme, işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup, sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise İş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir.
Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. (Mülga Borçlar Kanunu’nun 146.) maddesinde düzenlenen, “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir. İşte müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, işçiye ödenen tazminattan hangi tarafın veya tarafların ne oranda sorumlu olduklarına ilişkindir. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine bakılmalıdır. Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 11. Maddesinde; “…Firmanın çalıştıracağı güvenlik personelinin tüm yasal hakları ve tazminatları, Firma tarafından karşılanacaktır.” düzenlemesi yer almaktadır. Söz konusu bu açık hüküm gereğince tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, davalının dava dışı işçinin kendisinde çalıştığı dönem ve ücretle sınırlı olmak üzere tazminat alacağının 1/2sinden değil tamamından sorumlu olduğunun kabulü gerekmektedir. Dava dışı işçi davalı şirket bünyesinde toplamda 154 gün çalıştığı, bu durumda davacı kurumun dava dışı işçinin davalı şirkette çalıştığı dönemle sınırlı olmak üzere 4.430,42-TL rücu alacağının bulunduğu anlaşılmakla; açılan davanın kısmen kabul kısmen reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM-Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜNE, davalının, Bakırköy ……… İcra Müdürlüğü’nün ……….. takip sayılı dosyasına yapmış olduğu vaki itirazın 4.430,42-TL asıl alacak üzerinden iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanarak takip talebindeki diğer koşullar ile devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Hükmedilen alacağın %20’si üzerinden hesaplanan 886,08-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 302,64-TL ilam harcından peşin alınan 113,01-TL harcın mahsubu ile bakiye 189,63-TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 59,30-TL Başvuru Harcı, 113,01-TL Peşin Harcı olmak üzere toplam 172,31-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre alınan 1.320,00-TL arabulucu ücretinin kabul red oranına göre hesaplanan 624,99-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye İrat kaydedilmesine,
6-6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre alınan 1.320,00-TL arabulucu ücretinin kabul red oranına göre hesaplanan 695,00-TL’nin davacıdan alınarak Hazineye İrat kaydedilmesine,
7-Davacı tarafından sarf edilen 800,00-TL bilirkişi ücreti, 110-TL posta masrafı olmak üzere toplam 910,00-TL den kabul red oranına göre hesaplanan 430,86-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.430,42-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
9-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.926,74-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
10-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/02/2022

Katip ……..
¸e-imzalıdır

Hakim ………
¸e-imzalıdır

¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır