Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/189 E. 2022/584 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/189
KARAR NO : 2022/584

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/02/2021
KARAR TARİHİ : 09/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının “…….” adlı bir manav dükkanı işlettiğini, aralarında sebze-meyve alım satımına dayalı bir ticari ilişkileri olduğunu, davalının borcunu ödememesi üzerine Bakırköy….. İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini beyan etmiştir. Netice ve talep olarak; davanın kabulünü davalının itirazının iptalini, takibin devamını, davalı hakkında %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalının sunmuş olduğu 26.05.2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacının tek taraflı olarak hazırladığı, takibe dayanak yapılan cari hesap dökümündeki faturaların hiçbirini kabul etmediklerini, cari hesap dökümündeki faturaların taraflarına tebliğ edilmediğini, herhangi bir malın gerçekte bulunmadığını, davacının delil olarak kendi ticari defterine dayandığını, beyan etmiştir. Netice ve talep olarak; davanın reddini, takipte istenen miktarın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas sayılı takip dosyası incelenmiş, incelenmesinde alacaklısının …, borçlusunun … olduğu, 62.866,52TL üzerinden ilamsız icra takibi açıldığı, davacının davasını açmasında hukuki yararının olduğu, ödeme emrinin borçluya usulüne uygun tebliğ edildiği ve borçlunun süresinde itiraz etmesi sonucu takibin durduğu anlaşılmıştır. Davacının itirazın iptali davasını 1 yıllık hak düşürücü sürede açtığı anlaşılmıştır.
Mahkememiz dosyasına SMM bilirkişisinden rapor aldırılmış, SMM bilirkişi ……. tarafından düzenlenen 13/10/2021 tarihli bilirkişi raporda özetle; “Davacı yasal defterlerine göre; davalı hesabı 2020 yılı sonunda bakiyesiz (0,00) sonuçlanmış ve dolayısıyla, takip talebi tarihinde (27.11.2020) 62.866,52.TL talep edilen asıl alacak tutarı ile davacı yasal defterlerinin uyumsuz olduğu, davalının işletme esasına göre defter tuttuğu, bu defter türünde yapılan ödeme ve alınan tahsilatların kaydedilmemesi sebebiyle davalı yasal defterlerinde, davacının davalıya düzenlemiş olduğu satış faturalarının kaydedilip /edilmediği incelendiğini, davacı tarafından davalıya düzenlenen (14) adet KDV dahil toplam 71.682,28.TL tutarındaki faturalar, davacının kendi yasal defterlerinde kaydedildiğini, davalı defterlerinde; davacıya ilişkin (9) adet KDV dahil toplam 45.597,03.TL tutarındaki davacı satış faturası kaydedilmiştir, buna mukabil davacı kayıtlarında yer alan (5) adet KDV dahil toplam 26.085,25.TL tutarındaki satış faturası davalı defterlerinde kaydedilmediğini, davalıya düzenlenen 14 adet fatura, davacı tarafından BS Beyannamesi ile beyan edildiğini, davalının ise işletme esasına göre defter tutması sebebiyle BS beyannamesi ile beyan etme zorunluluğu bulunmadığını, netice olarak; davacı yasal defterlerinde davalının borçlu olmadığı” belirtmiştir.
Dava, İİK’nun 67. Maddesi gereğince itirazın iptali talebine ilişkindir.
Mahkememizce yapılan yargılama, dava ve cevap dilekçeleri, taraf vekillerinin mahkememiz huzurundaki beyanları, dosya arasına alınanBakırköy …… İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas sayılı takip dosyası ve tüm kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporuna göre; davacının ticari defter ve kayıtlarının uyumsuz olduğu, kendi ticari defter ve kayıtlarına göre davalıdan alacaklı olmadığı belirtilmiştir.
Yargıtay ….. Hukuk Dairesi’nin …. esas, …… karar sayılı ilamındaki; ” Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222. maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4). Ticari defterler uyumlu değil ise muntazam tutulmuş olsun veya olmasın sahibi aleyhine delil olacaktır. Ancak defterlerden biri muntazam olsa da her iki defter de sahibi aleyhine kayıt içeriyor ise aleyhe delil sayılma yönünden öncelikle iddiasını ispat yükü altında olan taraf defterleri aleyhine delil sayılmalıdır. Yani ispat yükü altında olan taraf kendi defterindeki aleyhe kayıtları bertaraf edecek şekilde karşı tarafın aleyhine olan ticari defterler kayıtlarından yararlanmamalıdır. Bunun sonucu ise aleyhe kayıtların uyuşmayan kısmından ispat yükü altında olan tarafın yararlanamayacağı kabul edilmelidir. Çünkü ispat yükü, uyuşmazlık konusu hususlar için olup, karşı tarafın ileri sürmediği bir husus için ispat yükü de söz konusu olamayacağından bu sonuca varılması usul kurallarının da temel bir sonucudur. ” şeklindeki gerekçesinden yola çıkılarak, davacının ticari defterinin kendi içinde uyumsuz olması ve ticari defterine göre alacaklı olmadığı anlaşıldığından ilgili kanun maddesi ve Yargıtay kararına göre ispat yükü kendisinde olan davacının davasını kesin delillerle ispat etmesi gerektiğinden, davacının dava dilekçesinde yemin deliline dayanmış olduğu göz önüne alınarak mahkememizce yemin delili davacıya hatırlatılmıştır.
Hukuk yargılamasında ispat araçlarından olan “Yemin” 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 225 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunun 225. maddesine göre, yeminin konusunu, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalar teşkil eder. Bir kimsenin bir hususu bilmesi onun kendisinden kaynaklanan vakıa sayılır. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği vakıalar, bir işlemin geçerliliği için, kanunen iki tarafın irade açıklamalarının yeterli görülmediği hâller ve yemin edecek kimsenin namus ve onurunu etkileyecek veya onu ceza soruşturması ya da kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak konular yemin konusu olamaz (6100 sayılı Kanun md. 226). Davacı yemin deliline dayanmak istediğini belirtmesi üzerine davalı …’a yemin eda edilmiş olup, davalının mahkememiz huzurundaki beyanında davacıdan aldığı tüm ürünlerin bedelini davacıya ödediğini, davacıya cari hesap ve faturadan kaynaklı hiçbir borcu olmadığını beyan etmiştir. Davacı vekilinin davasını kesin delil olan yemin delili ile de ispat edememesi sebebiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Şartlar oluşmadığından kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 80,70TL ilam harcından peşin alınan 759,28TL harçtan mahsubu ile bakiye 678,58TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre alınan 1.320,00TL arabulucu ücretinin davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 8.972,65TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
7-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin, davalı asilin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/06/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.