Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1127 E. 2023/155 K. 21.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/1127 Esas
KARAR NO : 2023/155

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/12/2021
KARAR TARİHİ : 21/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Bakırköy ……. İcra Müdürlüğünün …….. E sayılı dosyasında, davalılardan …….. Eğitim AŞ tarafından, müvekkil aleyhinde icra takibi başlatıldığını, takibe konu bono(senet) sözleşme teminatı olarak verildiğini, gerçek bir borçlanma senedi olmadığını, davacı müvekkilin işbu senede istinaden gerçek borcu bulunmaması sebebiyle “menfi tespit…” ile icra dosyasına yatırdığı tüm bedellerin kendisine iadesini, davacı müvekkili davalı ……… AŞ’den 174.650,20 TL alacaklı olmasına ve bu alacağın davalı firmaca mutabakatlarda onaylamasına rağmen, şimdi nasıl olursa da 2019 yılından kalmış bir senetle borçlu konuma geçebildiğini, bu husus hayatın olağan akışına, kanuna, akla ve mantığa aykırı olduğunu, davalılar, mevcut borcundan kurtulmak için dava konusu senedi utanmadan işleme koymuş ve işbu davanın açılmasına sebebiyet verdiğini, taraf defterleri üzerinde yapılacak inceleme ile, dava konusu senet ve buna dayalı ticaret de dahil olmak üzere bir bütün olarak taraflar arasındaki tüm cari hesapların incelenmesini, hasıl olacak neticeye göre gerçek durumun ortaya çıkartılarak işbu senetten dolayı hiçbir borcun bulunmadığının tespitinin yapılması öncelikle, Bakırköy …… İcra Müdürlüğünün …… E sayılı dosyasının öncelikli olarak taşınmaz teminatı veya uygun görülecek başkaca teminat karşılığında davacı müvekkil tarafından icra dosyasına yaptığı ödemelerin alacaklıya ödenmemesi için tedbir kararı verilmesine, yapılacak yargılama sonunda haklı ve hukuki davanın kabulü ile, Bakırköy …… icra Müdürlüğünün ……. E sayılı dosyası ve işbu dosyadaki senetten dolayı davacı müvekkilin borçlu olmadığının tespitine, davacı müvekkil tarafından bu senetten ve icra dosyasından dolayı yaptığı veya yapacağı ödemelerin dava sonunda ödediği tarihlerden itibaren avans faizi ile birlikte kendisine iadesine, davalılar muvazalı ve kötü niyetli olarak işbu senedi icra takibine başlattıkları için %20 kötü niyet tazminatı ile mahkumiyetlerine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalılara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ……. Eğitim Ve Yayıncılık A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle;, kanun maddeleri ve yargıtay kararları ışığında, takibe konu bono incelendiğinde müvekkil ….. Eğitim ve Yayıncılık AŞ.’nin iyi niyetli 3. kişi olduğu görüleceği, yani alacaklı taraf yasal hamil olup, alacağına kavuşmasında herhangi bir engel bulunmadığını ancak kötü niyetli borçlu, tamamen asılsız ve gerçek dışı iddialarla alacaklının haklı alacağına kavuşmasını engellediğini, tüm bu sebeplerle davacı tarafın tedbir talebinin reddedilmesi gerekirken, tedbir talebinin kabulüne dair karar hukuka, usul ve yasaya aykırı olup, işbu tedbir kararının kaldırılması gerektiğini, ayrıca kötü niyetli davacı/borçlu tarafından yatırılan teminat dosya borcunun çeyreğini dahi karşılamadığı, kabul anlamına gelmemekle birlikte, mahkemece teminata hükmedilecekse de, iyi niyetli alacaklı olan müvekkilinin daha fazla hak kaybına uğramaması için, dosya borcunun tamamının teminat olarak yatırılmasına karar verilmesini, haksız şekilde işbu davayı ikame eden davacı borçlunun aleyhine, itiraz edilen tutarın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ……… Eğitim İşletmeleri Ve Tekstil Sanayi Ticaret Anonim Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; teminat senedi olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, sözleşmede senedin vade ve tanzim tarihlerinin gösterilmesi gerektiğini, davacı vekilinin, anonim şirketlerin bakkal dükkanı gibi işletilemeyeceğini anonim şirketlerin elden ödeme yapamayacağını ve çok sıkı denetimlere tabi olduğunu belirttiğini, ancak kendisi de anonim şirket olan müvekkilinin kullandığı servis hizmet sözleşmelerinin 39. Maddesinde görüleceği üzere okullardan öğrencilerin servisle taşınması işini aldığı zaman okullara elden para ödemeyi taahhüt ettiğini, netice itibarıyla imzalı sözleşmede yer alan taahhütlere kimin aykırı davrandığı yazılı deliller ile ortada olduğunu, ücretsiz servis verme taahhüdünde bulunup işi aldıktan sonra bunu faturalandıran ve faturası iade edilince yazılı bildirim ile işi dönem ortasında bırakmakla tehdit edip rest çeken davacı yanın müvekkil şirketi sözleşmeye aykırı şekilde borçlu durumuna düşürdüğünü, TMK m.2 düzenlemesi gereğince ‘Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.’ ‘Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.’ açıklanan nedenlere davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, takibe konu senet nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir.
Menfi tespit davalarında genel ispat yükü alacaklı konumunda olan davalı tarafta bulunmaktadır. Ancak menfi tespit davasının kambiyo senedinden kaynaklanmış olması durumunda, ispat yükü yer değiştirerek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 11/04/2018 tarihli 2017/19-819 esas 2018/771 karar sayılı içtihadında da açıkça belirtildiği üzere menfi tespit davacısının üzerindedir.
Bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bonoyu düzenleyen, asıl borçlu durumundadır. Bonoda bulunması zorunlu olan şekil şartları 6102 sayılı TTK’nun 776. maddesinde sayılmıştır. Bu unsurların yanı sıra, yerleşik Yargıtay kararlarında ve öğretide de kabul edildiği gibi, bonolara özgü seçimlik unsurlar da bulunmaktadır.
Bonoya isteğe bağlı olarak, faiz, bedelin nakden ya da malen alındığı veya yetkili mahkeme kayıtları da konabilir.
Seçimlik unsurlardan birisi de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Eş söyleyişle “bedel kaydı” kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarındandır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehtarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu, senedin bono niteliğini etkilemez. Zira, bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Ancak, bir defa bir mal alışverişine dayandığı “malen” kaydıyla, ya da bir alacak borç ilişkisine dayandığı “nakten” kaydı ile senede yazılmışsa, artık buna uyulmak gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin talili (nedene, illete bağlanması) anlamına gelir ki, böyle bir durumda ispat yükü yer değiştirir. Senedi talil eden, iddiasını kanıtlama yükümlülüğü altına girer.
Takip dayanağı bononun tanzim tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nın 778. maddesi göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun’un 680. maddesi uyarınca açık bono düzenlenmesi mümkündür. Tamamen doldurulmamış bononun tedavüle çıkarılırken anlaşmalara aykırı olarak doldurulduğu yazılı belge ile kanıtlanmadığı sürece, bono üzerinde yazılı vade, tanzim gibi tarihler gerçekliğini ve varlığını korur. (Yargıtay HGK. 26.02.2003 tarih ve 2003/19-135 E. 2003/105 K. sayılı kararı)
Somut olayda imzası inkar edilmeyen senette davacı senedin teminat senedi olduğunu ileri sürmektedir. Davalılar ise senedin teminat senedi olmadığını ileri sürmüştür.
Davacı bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görünenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüştür. Dolayısı ile hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacıya düşmektedir. Zira davacı senedin bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukuki ilişkiye dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir. Aynı ilkeler, HGK’nun 17/12/2003 gün ve 2003/19-781 E., 2003/768 K. sayılı içtihadında da benimsenmiştir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 201. maddesi gereğince, yazılı bir belgeye (senede) bağlanmış olan her çeşit iddiaya karşı defi olarak ileri sürülen hususların yazılı belge ile ispatlanması gerekir.
Somut olayda davacı, dava konusu senedin teminat olduğunu, senette “teminat senedidir” kısmının kesilerek tahrifata uğratıldığını iddia etmiş olup tahrifatın bulunup bulunmadığına dair mahkememizce ATK’dan rapor alınmıştır. Alınan raporda senedin kenarlarının senette madde kaybına yol açacak şekilde kesildiği belirtilmiştir.
Teminat senedi iddiası bulunsa da senedin kenarlarının kesilmiş olması, kambiyo senedi vasfını etkiler nitelikte değildir. Ayrıca senedin teminat senedi olduğuna dair senet üzerinde yazılı kayıt tek başına yeterli değildir. Bu husus taraflar arasındaki sözleşmede de belirtilmemiştir. Zira sözleşmede teminat olarak verileceği belirtilen senet bilgileri ile takibe konu senet bilgileri uyuşmamaktadır. Takibe konu senet 200.000,00 TL olduğu halde sözleşmenin 44. Maddesinde belirtilen senet bedeli 250.000,00 TL’dir. Bu durumda söz konusu senede dayanarak kambiyo senetlerine özgü takip yapılmasına engel bir durum yoktur. Davacı taraf yemin deliline dayanmışsa da 226/1-c maddesi gereğince yemin edecek kişinin ceza soruşturması ile karşı karşıya kalma ihtimali nedeniyle yemin deliline başvurulmamıştır.
HMK’nin ispat yükünü düzenleyen 190. maddesine göre ispat yükü; kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi gereğince de, “Kural olarak, herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.” düzenlemeleri mevcuttur. Açıklanan nedenlerle ispatlanamyan davanın reddine karar verilmiştir. Davacı tarafın kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davalı ……. Eğitim A.Ş’nin kötüniyet tazminat talebinin de reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı ……. Eğitim A.Ş’nin kötüniyet tazminat talebinin REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 179,90TL ilam harcından peşin alınan 3.415,50TL harcın mahsubu ile bakiye 3.235,60TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 31.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı ……… Eğitim A.Ş ve Davalı …….. A.Ş vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/02/2023
Katip ……
¸e-imzalıdır

Hakim …..
¸e-imzalıdır