Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1117 E. 2023/42 K. 17.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/1117 Esas
KARAR NO : 2023/42

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/12/2021
KARAR TARİHİ : 17/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Mekanik , tesisat ve inşaat malzemeleri alanında ticari faaliyetlerde bulunmakta olan davalı … Limited Şirketi ile yine bu alanda taahhüt işleri yapan müvekkil arasında 2011 ve 2012 yılları arasında cari hesap ilişkisi çerçevesinde ticari ilişki olduğunu, müvekkilinin, ihtiyaç duyduğu bir kısım tesisat malzemelerini bu şekilde davalıdan temin edip cari ilişki çerçevesinde gerek avans mahiyetinde gerekse de bedel mahiyetinde ödemeler yaparak edimlerini ifa ettiğini, müvekkilinin cari hesap ilişkisi çerçevesinde ödemiş olduğu satış bedellerinin 26.000 TL karşılığında davalı şirketten alması gereken malları alamadığını, müvekkilin davalı şirkete 26.000 TL ödeyerek talep ettiği malzemelerin, davalı şirketçe temin edilemediği ve bu olay sonucu taraflar arasında ticari ilişkinin son bulduğunu, müvekkilinin, cari hesap ilişkisi çerçevesinde fazladan ödemiş olduğu ve karşılığında mal temin edemediği 26.000 TL’nin davalı şirketten tahsili amacıyla , Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla davalı şirket aleyhinde ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu şirkete gönderilen, 28.12.2016 tarihli ödeme emrine borçlu tarafça itiraz edilmiş olup Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün 02.01.2017 tarihli yazısıyla icra takibinin durdurulmasına karar verildiğini, taraflar arasında; seri numaraları belirtilen takibe konu faturalara ve tarafların ticari defterlerinde görülecek olan faturalara dayalı cari hesap ilişkisi olduğunu, 31.12.2011 tarihinden itibaren takip tarihine kadar müvekkilin, söz konusu cari hesap ilişkisine dayalı olarak fazladan ödemiş olduğu 26.000 TL alacağı bulunduğunu, davalı şirketin müvekkile malzeme temin edememesi üzerine, müvekkilin fazladan ödemiş olduğu 26.000,00TL borç, davalı borçlu şirketçe müvekkile geri ödenmediği gibi alacağın tahsili amacıyla davalı şirkete karşı başlatılan icra takibine de haksız olarak itiraz edildiğini, açıklanan ve resen nazara alınacak nedenlerden dolayı, davanın kabulü ile; Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında, davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalı borçlu taraf aleyhine , asıl alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının alacak iddiasına konu ticari ilişkinin üzerinden on seneyi aşkın bir sürenin geçtiğini, gerçekten bir alacak var olmuş olsa idi dava açılması için bu denli uzun bir süre beklenmeyeceğini, üstelik alacak iddiasını ispatlayıcı nitelikte herhangi bir belgenin de dosyaya sunulmadığını, davacının iddiaların aksine alacaklının müvekkili olduğunu, taraflar arasında ticari ilişki sebebiyle müvekkil tarafından düzenlenen fatura bedellerinin davacı tarafça ödenip ödenmediğinin banka kayıtlarına bakıldığında anlaşılacağını, öte yandan BA-BS formları ve ticari defterler incelendiğinde müvekkilinin borçlu değil, alacaklı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, İİK’nun 67. Maddesine göre alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın aralarındaki ticari ilişki kapsamında edimlerin yerine getirilip getirilmediği, satış sözleşmesi kapsamında malların teslim edilip edilmediği, buna göre borç ve alacak miktarı noktasında olduğu tespit edilmiştir.
Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı tarafından davalı aleyhine 26.000,00 TL asıl alacağın tahsili amacıyla ilamsız takip başlatıldığı, süresinde borç ve ferilerine itiraz edilmesi sonucu takibin durduğu itiraz ve davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır.

Mahkememizce yapılan yargılamada ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yapmak üzere bilirkişiden rapor alınmıştır.
Alınan bilirkişi raporuyla davacı ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda taraflar arasındaki ticari ilişki bulunduğu, davacı tarafa ait 2011 ve 2016 yılları işletme defterlerinin açılış tasdiklerinin yasal süreleri içerisinde yapıldığı , 2012 yılında da yevmiye ve envanter defterlerinin açılış tasdikleri ile yevmiye defterinin kapanış tasdiki yasal süreleri içerisinde yapıldığı ancak Kebir defterinin tasdik ettirilmediğinin görüldüğü, davalı taraf 2011 ve 2012 yıllarına ait ticari defterlerini sunmadığı için defter incelemesinin yapılamadığı, 2012 yılında tarafların arasındaki ticari ilişkiden dolayı düzenlenen faturaların Ba-Bs formlarında karşılıklı olarak beyan edildiği ve faturaların toplam adet ve tutarlarının birbiriyle uyumlu olduğu, davacı taraf kayıtlarına göre 01.12.2012 tarihi itibariyle davacının davalıdan 30.226,41 TL alacaklı olduğu belirtilmiştir.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222. maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Somut olayda, her ne kadar davacı defterlerinde alacak tespit edilmişse de davacı iddiasının ürünlerin tesliminin gerçekleşmemesi nedeniyle yapılan ödemenin iadesine ilişkin olduğu anlaşılmakla, buna göre öncelikle ürünlerin tesliminin gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi gerekmektedir.
Tarafların arasındaki ticari ilişkiden dolayı düzenlenen faturaların Ba-Bs formlarında karşılıklı olarak beyan edildiği ve faturaların toplam adet ve tutarlarının birbiriyle uyumlu olduğu, buna göre içeriği kabul edildiği gibi resmi kuruma bildirilen beyannamenin delil niteliğini de haiz olduğu sabittir. BA/BS formları resmi makama bildirilen belge olup delil niteliğini haizdir. Takibe veya davaya konu faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olması halinde veya tarafın bağlı olduğu Vergi Dairesi BA-BS formları ile bildirilmiş olması halinde fatura içeriği malların teslim edildiğinin kabulü gerekir. (Y.19. HD. 2015/12329 Esas-2016/6138 Karar ve 2014/11846 Esas ve 15110 Karar sayılı ilamları da bu yöndedir.)
Bu kapsamda davacı tarafın ürünlerin teslim edilmediğine ilişkin iddiası dayanaksız kalmış olup ispatlanamayan davanın reddine dair aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 179,90TL ilam harcından peşin alınan 444,02TL harcın toplamı olan 444,02TL harçtan mahsubu ile bakiye 264,12TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-6235 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 13. fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından sarf edilen 1.200,00TL bilirkişi ücreti, 109,25TL posta gideri, ücreti toplamı olan 1.309,25TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
7-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/01/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır