Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1031 E. 2022/979 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/1031 Esas
KARAR NO : 2022/979

DAVA : Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/11/2021
KARAR TARİHİ : 18/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin beyaz eşya ve elektronik alanında tacir olduğu, müvekkilinin bayi sıfatıyla ana firmanın tüm eğitim ve seminerlerine katıldığı, müvekkili bayinin ana firma tarafından sipariş taleplerinin karşılanmaması ve ürün tedarik taleplerinin sonuçsuz kalması nedeniyle ihtarname çekildiği, davalının zımni olarak sözleşmeyi fesih görüntüsü verdiğini, aralarında yazılı sözleşme olmadığını, kötüniyetli davrandığını belirterek taraflar arasındaki ilişkinin fiili temelini, hukuki temelini, davalı ana firmanın kötü niyetli davranışlarını, çelişkili davranış, kötü niyetli davranışlar nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını, TBK 12. hükmü gereği davalının edimini hiç ve gereği gibi ifa etmemesinden kaynaklı 3.500,00 TL zararın, davalının sözleşmeyi zımni fesih etmesi nedeni ile dava tarihinden geriye doğru bir yıllık kar mahrumiyeti olarak 3.500,00 TL’nin, müvekkili bayinin davalı ana firmanın talimatı ile yapmış olduğu yatırım giderlerinin karşılığı olarak (kira, dekorasyon, reklam, araç, personel) 3.500,00 TL, davalı firmanın stok malları müvekkili üzerinde bırakması ve geri almaması nedeniyle işbu stok malların hükme en yakın rayiç bedeli olarak 3.500,00 TL, müvekkilinin yetkili satıcı konumunda olması ve davalıya yeni müşteriler kazandırmış olması nedeniyle 3.500,00 TL denkleştirme tazminatına, müvekkili olduğu bayinin davalı ana firmadan cari hesap alacağı olarak 3.293,00 TL’nin tüm alacak kalemleri için arabuluculuk son tutanak tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile tahsiline, fazlaya dair ilişkin hakkının saklı olduğunu da belirterek yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; usule itirazında İstanbul Merkez Mahkemelerinin yetkili olduğunu, esasa olan itirazında; herhangi bir yazılı sözleşme olmadığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin süreli bir sözleşme olduğunu, bayinin ilgili bölgedeki atamasının münhasır olmadığını, davacının taleplerini sözleşmeye aykırı bir şekilde ileri sürdüğünü, davacının huzurdaki davayı ikame etmede hukuki yararının bulunmadığını, davacının denkleştirme tazminatı talebinde bulunmayacağını, davacının cari hesap alacağının bulunmadığını, davacının faiz talebine açıkça itiraz ettiklerini, müvekkilinin kayıtlarının kesin delil olduğunu, detaylı açıklamış, delillerini belirtmiş; dilekçesinin netice ve talep kısmında yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olması nedeniyle davanın yetkisizlik sebebiyle reddine, davacının münhasır satıcı olmaması ve dahi sözleşmenin süresi sonunda kendinden fesih nedeni ile taleplerin ve davanın esastan reddine, dava masrafları ve vekalet ücretinin davacı tarafından tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, maddi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi kapsamında davacının talep ettiği tazminat ve cari hesap alacağının bulunup bulunmadığı, sözleşmenin haksız fesih edilip edilmediği noktasında uyuşmazlık olduğu tespit edilmiştir.
Taraflar arasında, davalı tarafından matbu olarak hazırlanan bayilik sözleşmesinin 11 maddeli ve ekleri ile birlikte 26 sayfa olan Ticari Bayilik Sözleşmesi’nin 31.03.2016 tarihinde tanzim edildiği, sözleşmeyi Metin Mataracı’nın kaşesi altında imzaladığı, her sayfanın da paraflandığı anlaşılmıştır.
Dosyada sureti bulunan Kira Sözleşmesinin incelenmesinde, İstanbul, Ataşehir, ……. Caddesi, No 17/A’da bulunan dükkanın ……… tarafından aylık 2.500,00 TL bir yıl için 01.12.2019 tarihinde ……..’ya kiralandığı görülmektedir. Davacı …….’nın Bakırköy ……. Noterliği’nin …….. yevmiye nolu, 18.03.2021 tarihli ihtarnameyi davalı…….. Teknolojileri A.Ş. firmasına keşide ettiği, ihtarname konusunun müvekkili ille muhatap arasında mevcut olan bayilik ticari ilişkisinin aydınlatılması, firma olarak ticari yükümlülüklerimizin olması gerektiği şekilde ifasının talebi olduğunu belirttiği ve ihtarnamede açıklamalarda bulunduğu belirlenmiştir. İhtarnamenin muhatabı-davalıya tebliğ edildiği noter şerhinden anlaşılmıştır. Ancak, davacının dava dilekçesinde de belirttiği gibi, muhatabı-davalı tarafından cevaplandırıldığı hususunda dosyada bir belge bulunmamaktadır. Taraflar arasında yapılan sözleşmenin sekizinci maddesi Süre ve Fesih olup, 8.1-Sürenin Bölüm 8.2’de belirtildiği şekilde feshedilmediği sürece tarafların karşılıklı yazılı rızası olmadığı sürece bu sözleşme imzalandığı gün itibariyle bir (1) yıllık başlangıç süresi için tam olarak geçerli ve yürürlükte kalmaya devam edecektir. Bundan sonra bu sözleşme sadece her iki tarafın yazılı anlaşması üzerine olabilir, şeklindedir.
8.2. madde ise fesih şartlarını açıklamakta olup, diğer tarafa önceden yazılı bildirimde bulunmak suretiyle bu sözleşme yukarıda bölüm 8.1 dahilinde öngörüldüğü şekilde, başlangıç süresinin ya da herhangi bir yenileme süresinin bitiminden sonra aşağıdaki şekillerde fesih edilebileceğinin belirtildiği, bu şekillerin de 12 madde halinde detaylı açıklandığı görülmektedir.
Ancak, taraflar arasında sözleşmenin sekizinci ve tali maddeleri dahilinde fesih edildiği hususunda dosyada yasal bir belge bulunmamakta olup, davalı tarafından sözleşme ile ilgili olarak yukarıda belirtilen ihtarnameyi keşide ettiği tespit edilmiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde, taraflar arasındaki sözleşmenin uzatılması ile ilgili yazılı bir anlaşma yapılmamasına rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin 9 yıl devam ettiğini, fakat, müvekkili olduğu şirketin bayilik sözleşmesinin yenilebilmesi için 2021 yılı aradığı bayilik şartı 1.500.000,00 TL ciro ve 500.000,00 TL kati teminat mektubu ve 250.000,00 TL’lik sipariş olduğu iletildiğini, dava tarafın bu şartları karşılamadığı için sözleşmenin yenilenmediğini belirtmiş olup sözleşme maddesinde iki tarafın yazılı anlaşma yaparak sözleşmenin yenileneceği hususu açık ve net olarak belirtilmiştir.
Mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemsi sonucunda da; taraflar arasında su arıtma ürünlerinin üretimi, dağıtımı ve satışıyla ilgili olarak 31/03/2016 tarihli Ticari Bayilik Sözleşmesinin akdedilmiş olduğu, davacı veya davalının bayilik sözleşmesinin feshine ilişkin açık bir ihtar olmadığı, bayilik sözleşmesinin yenilememe sebebiyle 31/03/2021 tarihinde sona erdiğinin söylenebileceği (m. 8.1), Davacı bayinin, davalı müvekkilinin sözleşme kapsamındaki edimlerini hiç veya gereği gibi ifa etmediğini (TBK m. 112) ve uğradığı zararı ispatlaması gerektiği, 31/03/2016 tarihli Ticari Bayilik Sözleşmesi 2.5.’teki “…Bayi posta, telgraf giderleri, nakliye, sigorta, finansman ve çalışanlarına ilişkin tüm işgücü ve sosyal refah yükümlülüklerine uyumdan ötürü ortaya çıkacak maliyet dahil olmak üzere kendi giderlerinden ve çalışanlarının giderlerinden sorumlu olacaktır. Bayi ………. tarafından özellikle önceden yazılı olarak onaylamadığı sürece ……….’a yüklenebilecek hiçbir gideri tahakkuk ettirmemeyi kabul etmektedir. Bayi, masrafı kendisine ait olmak üzere, bu sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmek için gerekli olabilecek ticari alan ve tesisleri sağlayacak, personel işe alacak ve eğitecek ve yeterli sermaye veya kredinin sürekliliğini sağlayacaktır.” hükmü uyarınca, davacı bayinin yaptığı giderlerden kendinin sorumlu olacağı, yatırım giderlerini (taşınmaz kira, dekorasyon, reklam, araç, personel) davalıdan talep etmesinin zor olduğunun söylenebileceği, 31/03/2016 tarihli Ticari Bayilik Sözleşmesi m. 8.3.4.’te “Taraflarca aksi kararlaştırılmadığı sürece, Bayi ………. tarafından kendisine satılan ve kendi envanteri kapsamında bulunan Ürünlerin mülkiyetini elinde tutmaya devam edecek” hüküm uyarınca, sözleşmenin sona ermesi / feshi halinde, stokların davacı bayide kalacağı, davalının stokları geri alma ve/veya rayiç bedellerini ödeme yükümlülüğünün olmadığının ifade edilebileceği, 31/03/2016 tarihli Ticari Bayilik Sözleşmesi m. 2.2’de davacı bayiye münhasırlık (tekel) hakkı tanınmadığı, dolayısıyla TTK m. 122/5’te “Bu hüküm, hakkaniyete aykırı düşmedikçe, tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi hâlinde de uygulanır.” hükmü uyarınca denkleştirme isteminde bulunamayacağının söylenebileceği; yine TTK m. 122/1 kapsamında davalı müvekkilinin bayilik sözleşmesinin feshinden sonra davacı bayinin getirdiği yeni müşteriler sayesinde önemli menfaatler elde ettiğinin / edeceğinin dosya kapsamındaki bilgi ve belge durumuna göre söylemenin zor olduğunu, davacı yanın 2017-2021 yıllarında kullandığı ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde de cari hesap alacağının bulunmadığı tespit edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, sözleşme içeriği, rapor içeriği, taraf vekillerinin açıklamaları dikkate alınarak sözleşmenin 1 yıl süreli olması ve yenilenmemesi nedeniyle 31/03/2021 tarihinde sona ermesi, sözleşmenin 8.2 maddesinde de, bundan sonra bu sözleşmenin sadece her iki tarafın yazılı anlaşması üzerine olabileceği belirtilmiş olup maddi tazminat taleplerinin yerinde olmadığı, cari hesap alacağının da bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir.
HMK’nin ispat yükünü düzenleyen 190. maddesine göre ispat yükü; kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi gereğince de, “Kural olarak, herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.” düzenlemeleri mevcuttur. Buna göre; maddi taleplerin davacı tarafça ispatı gerekmekle bu husus ispatlanamadığından davanın reddine dair aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 80,70TL ilam harcından peşin alınan 355,10TL harcın mahsubu ile bakiye 274,40TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Arabuluculuk Asgari Ücret tarifesine göre alınan 1.320,00TL arabulucu ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
5-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın bilirkişi ücreti gönderildikten sonra taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/10/2022

Katip …….
¸e-imzalıdır

Hakim ……..
¸e-imzalıdır