Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1028 E. 2022/278 K. 14.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/1028 Esas
KARAR NO : 2022/278

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 26/11/2021
KARAR TARİHİ : 14/03/2022
KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/04/2022
Davacı tarafından mahkememizde açılan davada yapılan yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından ……… plakalı araç, ……….’nolu genişletilmiş artı kasko poliçesi kapsamında 23.07.2020-23.07.2021 tarihleri arası dönem için sigortalanmış olduğunu, müvekkilinin şirket sigortalısı araç ……… Mahallesi …….. Bulvarı No:8 Esenyurt/İstanbul adresinde park halindeyken davalı ………. Grup’a ait şantiye alanında dış cephe imalatı yapan davalı ……… Cephe şirketi personelinin dış cephe iskele sökümü esnasında elindeki demir levhayı düşürmesi sonucu sigortalı araçta hasar meydana gelmiş olduğunu, müvekkili şirket tarafından meydana gelen kaza sonucu sigortalısına 21.09.2020 tarihinde 25.170,58 TL hasar ödemesi yapıldığını, davalıların meydana gelen hasardan Türk Borçlar Kanunu ve KTK uyarınca müteselsilen ayrı ayrı sorumlu olduğunu, bu sebeple de müvekkilinin şirket tarafından sigortalısına ödenen hasar tazminatı, hasardan sorumlu olan davalılardan talep edilmekte olduğunu, bu nedenlerle; davamızın kabulüne, davalıların büyükçekmece ……… icra müdürlüğü ……… sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, davalıların asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından mahkememize sunulan cevap dilekçesinde özetle; öncelikle arabuluculuk dava şartı yerine getirilmeden açılan mezkur davanın dava şartı yokluğundan reddinin gerekmekte olduğunu, müvekkili şirkete haksız olarak icra takibi başlatılmış olup, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan iş bu icra takibine itiraz etmiş olduğunu bu sebepten dolayı icra takibini durdurma gereğinin hasıl olduğunu, bu nedenlerle; öncelikle davanın dava şartı noksanlığı nedeni ile usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise müvekkili şirket hakkında açılmış bulunan iş bu itirazın iptali davasının esastan reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, ylargılama ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELLİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6102 sayılı TTK’nun 1472. maddesinden kaynaklanan rücuan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile birlikte 5/3. maddesi gereği artık asliye hukuk mahkemeleri ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisinden çıkarak görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.
Dava sözleşmenin tarafları arasında değil; sorumluluğundan kaynaklanmış olup, davacı sigorta şirketi sigortalısı dava dışı Saliha Kaya tacir olmadığı gibi, Genişletilmiş Artı Kasko Sigorta Poliçesi’ne konu taşınmaz araç da ticari nitelikte değildir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır. Davacı sigorta şirketi olup, uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Bu husus Yargıtay 17. HD.’nin 2018/5 Esas ve 2018/4524 Karar sayılı ilamında da belirtilmiştir. Bu nedenlerle davanın usulden reddine ve dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM-Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK 114/1-c ve 115 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
2-HMK 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli BAKIRKÖY NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Kararın kesinleştiği tarihten itibaren HMK’nın 20. maddesi gereğince iki haftalık süre içinde talep edilmemesi davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın resen ele alınmasına,
4-Harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin HMK’nın 331/2 maddesi uyarınca görevli mahkemede karara bağlanmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/03/2022

Katip ……
¸e-imzalıdır

Hakim………
¸e-imzalıdır