Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/978 E. 2021/593 K. 05.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/978 Esas
KARAR NO : 2021/593

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/12/2020
KARAR TARİHİ : 05/07/2021
KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/07/2021
Davacı tarafından mahkememizde açılan davada yapılan yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan 31/12/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 26.09.2019 tarihinde ….. Mah. ….. Sk. No ….. adresinde bulunana taşınmazı satın almak için evin satışı konusunda aracılık yapan davalı ile görüştüğünü, bu görüşme neticesinde taşınmazın 140.000,00-TL’ye satılması konusunda anlaşmaya varılmış olduğunu, davalının …… Yatırım Ortaklığı isimli iş yerinde davalı ile 26.09.2019 Tarihli taşınmaz simsarlık sözleşmesi imzalandığını, Sözleşme bedeli olarak 5.000,00.TL belirlendiğini, aynı gün müvekkilinden 2.800,00.TL tutarında para tahsil edildiğini, Kalan 2.200,00-TL tutarındaki kısım için sözleşme imzalatılırken evrakların arasına dava konusu senedin eklenmiş olduğunu ve müvekkilinin fark etmeden bu senedi de imzaladığını, icra takibine geçilinceye kadar müvekkilinin senedin varlığından haberdar olmadığını, sözleşmenin imzalanmasının akabinde müvekkilinin konut kredisi başvurusu yapılabilmesi için davalıya gerekli evrakları gönderdiğini, ancak 04.10.2019 ve 07.10.2019 tarihlerinde olmak üzere iki defa başvuru yapılmış olmasına rağmen başvuruların olumsuz sonuçlandığını, başvurular olumsuz sonuçlanınca müvekkilinin sözleşme ve cayma bedeli olarak vermiş olduğu 2.800,00TL’nin kendisine iadesini talep ettiğini, ancak davalı ve davalının çalışanlarının müvekkiline kredi işini halledeceklerini söyleyerek kendisine ……. Bankası’nda yüksek faizli aylık 3.750,00-TL geri ödemesi olan bir kredinin çıkabilir durumda olduğunu söylediklerini, ancak müvekkilinin bu kredinin taksitlerini ödeyemeyeceği için kabul etmediğini ve vermiş olduğu 2.800,00-TL’nin kendisine iadesini tekrar talep ettiğini, ancak davalı tarafın bu bedeli ödemeye yanaşmadığını, müvekkilinin yaşananlar üzerine 27.12.2019 tarihinde …. Kaymakamlığı Tüketici Hakem Heyeti Başkanlığına, söz konusu 2.800,00TL’nin kendisine iadesi için başvurduğunu, Tüketici hakem heyetinin 09.03.2020 Tarihli kararında müvekkilinin haklı alacağının şikayet edilen … tarafından müvekkiline ödenmesine karar verdiğini iş bu alacak için icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin alacağı için yasal yollara başvurmasının ardından davalı tarafından 26.09.2019 tanzim ve 27.09.2019 vade tarihli 2.200,00TL. tutarındaki senedin ödenmesine dair müvekkilinin aleyhine Bakırköy …… İcra Dairesi’nin …… Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını bu nedenlerle davanın kabulü ile Bakırköy …… İcra Dairesi’nin ……. esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin iptali ve dava konusu senedin müvekkile iadesini, müvekkili aleyhine haksız ve kötü niyetli olarak icra takibi başlatan davalının kötü niyet tazminatı ödemesine hükmedilmesini ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Bakırköy …… İcra Dairesi’nin …… esas sayılı dosyasının celp ve tetkikinde; davalı tarafından davacı aleyhine 26.09.2019 tanzim ve 27.09.2019 vade tarihli 2.200,00TL. tutarındaki senede istinaden işlemiş faizi ile birlikte toplam 2.342,64-TL üzerinden icra takibi yapmış olduğu anlaşılmıştır.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Defi konusu eldeki davada uygulanması gereken 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) üç ayrı maddesinde düzenlenmiştir. Bunlardan 571. madde, hamiline yazılı kıymetli evrakla ilgili defılere ilişkindir ve şu şekildedir: “Borçlu hamile yazılı bir senetten doğan alacağa karşı ancak senedin hükümsüzlüğüne taalluk eden veya senetten anlaşılan defilede alacaklı her kim ise ona karşı şahsan haiz olduğu defileri ileri sürebilir. Borçlu ile önceki hamillerden birisi arasında doğrudan doğruya mevcut münasebetlere dayanan defilerin dermeyanı, ancak senedi iktisabederken hamilin bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olması halinde caizdir. Senedin borçlunun rızası hilafına tedavüle çıkarıldığı yolunda bir defi dermeyan olunamaz.”
599. madde ise, kambiyo senetlerinin bir türü olan poliçede defi kavramına yer vermektedir. Buna göre “Poliçeden dolayı kendisine müracaat olunan kimse keşideci veya önceki hamillerjMn biriyle kendi arasında doğrudan doğruya mevcut olan münasebetlere dayanan A fileri müracaatta bulunan hamile karşı ileri süremez; meğer ki, hamil, poliçeyi iktisabederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun. Alacağın temliki yoliyle yapılan devirlere ait hükümler mahfuzdur ’. Poliçeler hakkındaki bu düzenleme, Kanun’un 690/1 maddesi gereğince bonolar hakkında da uygulanacaktır.
Son olarak Kanun’un 737. maddesinde emre yazılı senetlerde defiler “Borçlu, emre yam senetten doğan alacağına karşı, ancak senedin hükümsüzlüğüne taalluk eden veya senet metninden anlaşılan defilede, alacaklı kimse ise, ona karşı şahsen haiz olduğu defileri ileri sürebilir. borçlu ile önceki hamillerden birisi veya senedi tanzim eden kimse arasında doğrudan doğruya mevcut münasebetlere dayanan defilerin dermeyanı, ancak senedi iktisap ederken hamilin bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olması halinde caizdir. ” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu maddeler birlikte dikkate alındığında defi kavramının; senedin hükümsüzlüğüne ilişkin-, defiler, senet metninden anlaşılan defiler ve senedin önceki hamillerinden biriyle mevcut ilişkiden doğan defiler şeklinde üçlü bir ayırıma tabi tutulduğu söylenebilir.
Klasik bir ayrım olarak ise defilerin, etkili olduğu kişiler açısından mutlak ve nispi defiler olmak üzere ikiye ayrıldığı belirtilmelidir. Geçersizlik defileri ve senet metninden anlaşılan defiler olarak karşımıza çıkan mutlak defiler, kambiyo senedini ödemekle yükümlü olan şahsın kendisinden senet bedelini talep eden her hamile karşı ileri sürebileceği defilerdir. Nispi defiler ise, aynı zamanda şahsi defi olarak da adlandırılırlar ve adından da anlaşılacağı üzere herkese değil sadece belli bir senet alacaklısına karşı ileri sürülebilirler. Türk Ticaret Kanunu’nun yukarıda değinilen ilgili hükümleri incelendiğinde şahsi defilerin, borçlu ile önceki hamiller arasında doğrudan doğruya mevcut münasebetlere dayanan defilerden oluştuğu görülmektedir. Kural, bu defilerin müracaatta bulunan hamillere karşı ileri sürülememesi ise de istisnası senedi iktisap ederken hamilin bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olması hâlidir (TTK. 571/11, 599/1, 737/11)
Eldeki davada; senedin tanzim tarihi ile simsarlık sözleşmesinin ayrı tarihlerde yapılmış olması, tarafların sözleşmede 5.000-TL üzerinden anlaşmış oldukları, davacının 2.800-TL ödeme yaptığı, geriye kalan 2.200-TL’nin bono ile düzenlendiğine mahkememiz kanaat getirmiştir.
Davalı asile isticvap davetiyesi gönderilse de katılmadığı, davalı vekilinin bonoda ki temel ilişkinin borç alacak ilişkisine dayandığını beyan etse de bunu kanıtlar bir delil sunmadığı görülmüştür. Hayatın olağan akışına uygun olduğundan temel ilişkinin simsarlık sözleşmesi olduğuna kanaat getirilmiştir. Tüketici hakem heyetinde simsarlık sözleşmesinin değerlendirildiği tüketici lehine karar verildiği görüldüğnüden bu nedenlerle davacının icra takibine konu çekten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM-Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Sabit görülen davacının davasının KABULÜNE, davacının, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …… takip sayılı dosyasına konu edilen düzenlenme tarihi 26/09/2019 olan, düzenlenme yeri Bakırköy/İSTANBUL, 27/09/2019 vade tarihli, 2,200-TL tutarlı bonodan dolayı ve işlemiş faizden dolayı (2.342,64-TL üzerinden) BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Toplam alacağın %20’si üzerinden hesaplanan 468,53-TL kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 160,02-TL ilam harcından peşin alınan 54,40-TL harcın harcının mahsubu ile bakiye 105,62-TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre alınan 1.320-TL arabulucu ücretinin davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
5-Davacı tarafından sarf edilen 63-TL posta masrafı, 54,40-TL başvuru harcı, 54,40-TL peşin harç ücreti olmak üzere toplam 171,80-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.342,64-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
7-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.05/07/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır