Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/968 E. 2021/428 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/968 Esas
KARAR NO : 2021/428

DAVA : Sözleşmenin İptali
DAVA TARİHİ : 27/12/2020
KARAR TARİHİ : 27/05/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan Sözleşmenin İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalı …….. SAN. VE TİC. A.Ş tarafından Silivri Arabuluculuk Bürosuna başvuru yapılarak Silivri Arabuluculuk Bürosu Büro Dosya Numarası ……. Arabuluculuk Numarası …….. esas numaraları ile ticari davalarda zorunlu arabuluculuk başvurusunun Silivri Arabuluculuk Bürosuna yapıldığını, başvurucu 14/08/2020 tarihinde meydana gelen ve mülkiyeti başvurucuya ait …….. plakalı aracın uğramış olduğu maddi zarara ilişkin (tamirat bedeli, değer kaybı, aracın kullanılmamasından dolayı uğranılan zarar, çekici masrafı) başvuruda bulunulduğunu, müvekkil şirketin yapmış olduğu incelemede başvurucunun talebine ilişkin onarım bedeli olarak; 55.000,00-TL (Elli beş bin TL)’ nin ödenmesi kararlaştırıldığını, ödeme günü olarak 9/12/2020 tarihi kararlaştırılarak anlaşma belgesi imzalandığını, ancak şirket tarafından 9/12/2020 tarihinde yapılacak ödeme sırasında tekrardan yapılan incelemede kusur durumuna tekabül eden %50; 55.000,00/2=27.500,00-TL’nin arabuluculuk sürecinde teklif edilmesi gerektiği, şirket içi yazışmalar sebebi ile hata sonucu 55.000,00 TL’nin teklif edildiği ve bu tutar üzerinden anlaşmaya varıldığı ortaya çıktığını, ödenmesi gereken tutarın hesabında esaslı hataya düşülerek, arabuluculuk görüşmeleri sırasında kamu zararı ortaya çıkarabilecek fazladan tutarın hüküm altına alındığı görüldüğünü, müvekkil şirket Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Varlık Fonu’na bağlı olarak faaliyet gösteren bir kamu şirketi olduğunu, şirketin halihazırda ödemiş olduğu bir tazminatı; hataya düşerek tekraren ödenmesi halinde bir kamu zararı ortaya çıkacağını, kamu zararının ortaya çıkacağının tespiti ile karşı taraf ile iletişime geçildiği, ancak karşı taraf söz konusu durumu kabul etmeyerek icra yoluna başvurduğu ve Silivri İcra Dairesi …….. Esas nolu dosya ile icra takibi başlatıldığını, kamu zararının ortaya çıkmaması için sayın mahkemenizce öncelikle tedbir kararı verilerek arabuluculuk anlaşma belgesinin tedbiren icrasının durdurulması talebi ile arabuluculuk tutanağının iptaline, bu sebeplerle sözleşmenin esaslı hata nedeniyle iptaline ve sayın mahkemenizce uygun görülecek bir teminat ile Silivri İcra Dairesi …….. Esas nolu dosyasının icrasının tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Mülkiyeti müvekkile ait …….. plakalı araç şirket çalışanı ……….’un sevk ve idaresindeyken, 14.08.2020 tarihinde Düzce ili Akçakoca ilçesinden Kocaali ilçesine doğru seyri esnasında …….. Köyün’de ………. plakalı araç sürücüsü …….’ün şerit ihlali yaparak, müvekkil şirketin aracının sol arka kısmına çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde müvekkil şirkete ait aracın sürücüsünün herhangi bir kusurunun olmadığını, davacı kamu kurumu veya kuruluşu olmadığından özel hukuk hükümlerine tabi bir şirket olduğundan kamu zararı meydana gelmesi mümkün olmadığını, arabuluculuk anlaşma belgesi ilam niteliğinde belge hükmünde olup tbk anlamında basit bir sözleşme olarak değerlendirilemeyeceğini, davacı sigorta şirketinin arabuluculuk anlaşma belgesinin iptali talepli haksız davasının reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, arabuluculuk tutanağının iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf, davalı …….. SAN. VE TİC. A.Ş tarafından Silivri Arabuluculuk Bürosuna başvuru yapılarak, 14/08/2020 tarihinde meydana gelen ve mülkiyeti başvurucuya ait …….. plakalı aracın uğramış olduğu maddi zarara ilişkin (tamirat bedeli, değer kaybı, aracın kullanılmamasından dolayı uğranılan zarar, çekici masrafı) başvuruda bulunulduğunu, davalı başvurucunun talebine ilişkin onarım bedeli olarak; 55.000,00TL (Elli beş bin TL)’ nin ödenmesi kararlaştırıldığını, ancak şirket tarafından yapılacak ödeme sırasında tekrardan yapılan incelemede kusur durumuna tekabül eden %50; 55.000,00/2=27.500,00TL’nin arabuluculuk sürecinde teklif edilmesi gerektiği, şirket içi yazışmalar sebebi ile hata sonucu 55.000,00TL’nin teklif edildiği ve bu tutar üzerinden anlaşmaya varıldığı ortaya çıktığını, ödenmesi gereken tutarın hesabında esaslı hataya düşülerek, arabuluculuk görüşmeleri sırasında kamu zararı ortaya çıkarabilecek fazladan tutarın hüküm altına alındığı görüldüğünü, iddia etmektedir.
Sözleşmenin hata ile yapıldığı bulunduğu iddiasının değerlendirilmesi açısından; sözleşmenin konusu, niteliği ve ödenecek miktar gibi hususlarda dikkatsizliği veya bilgisizliği sonucu gerçek iradesine uymayan beyanda bulunmak suretiyle esaslı hataya düşen tarafın sözleşme ile bağlı sayılamayacağı kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekir ki, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda (TBK) tıpkı 818 sayılı Borçlar Kanunu(BK) gibi esaslı hatanın (yanılmanın) tanımı yapılmamış, 31 ve 32. maddelerde sınırlayıcı olmamak üzere örnekler gösterilmiştir. Kısaca, iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın(yanılmanın) esaslı kabul edilebilmesi için uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf yönünden(sübjektif unsur) hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur.
Bu koşulların varlığı halinde hataya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Yeter ki hatanın ileri sürülmesi TBK’nin 35. (BK’nin 25.) ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun(TMK) 2. maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın.
Hemen belirtmek gerekir ki, sözleşme yapılırken hataya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin iptaline engel değildir. Ne var ki, TBK’nin 35. (BK’nin 26.) maddesinde öngörüldüğü gibi hatayı bilmeyen veya bilecek durumda bulunmayan ve kusursuz olan karşı tarafın menfi, gerektiğinde müspet zararının ödenmesi gerekir.
Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında: hata iddiasının ispata muhtaç olduğu, davacının basiretli davranma yükümlülüğünün bulunduğu, sözleşmenin sözleşme yapma özgürlüğü çerçevesinde yapılmış olduğu, davacının zarara uğradığından söz edilemeyeceği anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM-Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 59,30TL ilam harcından peşin alınan 939,27TL harcın mahsubu ile bakiye 879,97TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre alınan 1.320,00TL arabulucu ücretinin davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 7.950,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair avalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27/05/2021

Katip …..
¸e-imzalıdır

Hakim ……..
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.