Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/912 E. 2021/572 K. 29.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/912 Esas
KARAR NO : 2021/572

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/12/2020
KARAR TARİHİ : 29/06/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/07/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının ….. Orrganizasyon şahıs firması sahibi olduğu, davalı ve çekteki diğer cirantaların çiçekçilik sektöründe olup ticari ilişkileri olduğu, hatır çekleri gününde ödendiği için güven duyulduğu, sonrasında hamiline yazılı çeklerin düzenlendiği, davalı çekleri avans olarak aldığı halde mal göndermeyip çekleri de iade etmediği, tahsile koyduğu, …… tarafından ibraz edildiği, davalının ibrazdan sonra ciro ve imza attığı, yetkili hamil olmadığı, ibrazdan sonraki cironun alacağın temliki hükümlerine tabi olduğu, suç duyurusunda bulunulduğu, öncelikle müvekkilinin daha fazla mağdur olmaması için dava sonuna kadar icra takibinin durması yönünde öncelikle teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesine, aksi takdirde teminat karşılığında icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilmesine, yapılacak yargılama sonucunda davanın kabülü ile müvekkilinin, davalı ……. ‘e borçlu olmadığının tespiti ile davalı ……. ‘e verilen ve şu anda vasfını yitiren çeklerin iptaline karar verilmesini, ihtiyati haciz baskısı altında müvekkil tarafından ödenen 5.000TL’nin istirdatını, ayrıca uğranılan maddi ve manevi zararlar saklı kalmak kaydı ile %20’den aşağı olmamak üzere davalının tazminata mahkum edilmesini, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin de karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili beyan dilekçesinde özetle;karşı dava hakkı, fazlaya dair ve diğer hakları saklı kalmak üzere, izah edilen, mahkemece re’sen göz önünde bulundurulacak ve yargılama aşamasında ortaya çıkabilecek nedenlerle, ayrıntılı olarak belirtilen nedenler ve kanun maddeleri dikkate alındığında, öncelikle 3 yıllık sayın mahkeme aksi kanaatte ise 10 yıllık genel süre içerisinde dava açılmadığından süre yönünden davanın reddine karar verilmesini, kötü niyetli davacı aleyhine harca esas değerin %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, takibe konu çekler nedeniyle menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.
Hamiline yazılı çekler nedeniyle davacının borçlu olup olmadığı, davalının çek bedelini talep etmek üzere yetkili hamil konumunda olup olmadığı, ihtiyati haciz baskısı ile ödenen 5.000,00TL’nin istirdatının gerekip gerekmediği, çekin ticari defterlerde ne şekilde işlem gördüğü noktasında uyuşmazlık olduğu tespit edilmiştir.
TTK’ nın 645. maddesinde “Kıymetli evrak öyle senetlerdir ki, bunların içerdikleri hak, senetten ayrı olarak ileri sürülemediği gibi başkalarına da devredilemez.” şeklinde tanımlanmıştır. Yine TTK 646. maddeye göre, Kıymetli evrakın borçlusu, ancak senedin teslimi karşılığında ödeme ile yükümlüdür. Hile veya ağır kusuru bulunmadıkça borçlu, vade geldiğinde, senedin niteliğine göre alacaklı olduğu anlaşılan kişiye ödemede bulunmakla borcundan kurtulur.
Kıymetli evrakın en önemli özelliği mücerretlik ilkesidir. Mücerretlik, senedin tanzimine sebep olan asıl borç ilişkisinin (temel borç ilişkisi) senetten anlaşılmasına imkân bulunmamasıdır. Ancak mücerret senetler de bir temel münasebete dayanır. Bu tür senetlerle söz konusu hukuki münasebet arasında bir bağ kurulmamıştır. Senet hamili bir ihtilaf hâlinde alacağını kıymetli evraka dayandırabilir. Geçerli bir temel münasebetin bulunmadığına ilişkin defilerin dermeyanı ve ispatı meselesi borçluya yüklenmiştir. Bu prensibin en üst seviyede uygulandığı senet türü kambiyo senetleridir ( Öztan, F.; Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara 2013, s.36).
Kambiyo senetlerinden olan çek, Türk Ticaret Kanunu’nda tanımlanmamıştır. TTK 780. Maddede belirtilen çeke ait hükümler göz önüne tutularak çek şöyle tarif edilebilir: Çek, kanunun öngördüğü belirli şekil şartlarına bağlı, soyut ve kayıtsız şartsız bir bedelin ödenmesi konusunda sadece bankalar üzerine düzenlenebilen, kıymetli evraktan sayılan özel bir havaledir (Tuna., E/ Göç Gürbüz, D: Ticaret Hukuku Prensipleri Kıymetli Evrak, Ankara 2018, s:268).
Çek bir kıymetli evraktır. Her kıymetli evrak gibi çekte bir hak içerir ve bu hak çeklerde bir alacak hakkıdır. Çeke bağlanmış olan alacak hakkının istenebilmesi için çekin ibrazı şarttır. Başka bir kişiye devri de ancak çekin devri yoluyla sağlanabilir.
Düzgün bir ciro silsilesi ile hamil görünen kimseye meşru hamil denir ve bu kişi çekten doğan hakları kullanabilir.
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
Menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki yararın bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır.
TTK’ nın 677. maddesinde düzenlenen ve 818/1-c maddesi yollaması ile çekler hakknıda da uygulanacak olan imzaların bağımsızlığı ilkesi, poliçeye atılan her geçerli imzanın (düzenleyenin, cirantanın, avalistin, kabul eden muhatabın imzası gibi) sahibini bağladığını, geçersiz imzaların sahiplerini sorumlu kılmamalarına rağmen, poliçenin geçerliliğini ortadan kaldırmadığını ifade eder. Geçerli imzaların sahipleri, başkasının imzasının geçersiz olduğunu ileri sürerek kambiyo sorumluluğundan kurtulamazlar; geçersiz bir imza sahibini bağlamaz, ancak ciro zincirini de koparmaz. İmzaların geçersizliği ilkesi ciro zincirinde bulunan imzalardan birinin veya bazılarının sahteliğine dayanılarak menfi tespit davası açılmasına olanak tanımaz. Poliçeye imza koyan kişi diğer imzaların geçersiz veya sahte olmasının riskini de taşır. Sahte imza sahibini bağlamaz, ancak sahte imzanın sahibi, sonradan onay verirse senetten dolayı egemen olan görüşe göre sorumlu tutulabilir. Kamu güvenliğini haiz bir senedin dolaşım gücü böyle sağlanabilir. Maddeye göre her imza kendi sahibini, diğer imzalardan bağımsız olarak bağlar (P., Reha/ T., Ünal: Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, İstanbul 2018, s: 178).
Çekten dolayı kendisine başvurulan kişi hamile karşı bir takım def’ileri ileri sürebilir. Bunlar çekten kaynaklı (çekte kendisine ait imzanın sahteliği, çekte tahrifat gibi) mutlak defiler ile TTK 687/1 maddesinde belirtilen şahsi (bedelsizlik iddiası gibi) defilerdir. Mutlak def’iler herkese karşı ileri sürülebilirken, şahsi def’iler ise ancak ilişkide bulunulan kişiye, kötü niyetli olması halinde hamile karşı ileri sürülebilirler. (TTK 687)
Açıkça hamiline yazılı olarak düzenlenen ya da TK785/2-3 kapsamında kanunen hamiline yazılı sayılan bir çekin devri için hamiline yazılı kıymetli evrakın devrine ilişkin kurallar gereğince sadece çek üzerindeki zilyetliğin geçirilmesi yeterlidir.(TK 647/1) Bunun dışında yazılı devir beyanına veya ciroya kesinlikle ihtiyaç yoktur. Kanun koyucu bir yandan hamiline yazılı bir çekin ciro edilmesinin çekin hukuki niteliğini değiştirmeyeceğini, yani onu emre yazılı bir çek haline dönüştürmeyeceğini açıkça vurgulamış, öte yandan ise hukuka uygun bir devir açısından gereksiz olan bu ciroyu yapan cirantayı da başvurma hakkına dair hükümler gereği sorumlututmuştur.(TK791). Dolayısıyla bu düzenleme uyarınca hamiline yazılı bir çek üzerine yapılan cironun temlik ya da teşhis işleri yönlerinden herhangi bir etkiye sahip olamayacağı, buna karşılık teminat işlevinin bulunduğu sonucuna varılması kaçınılmazdır.
Somut olaydaki çekler de hamiline yazılı çekler olup zilyetliğin devri yoluyla çekin devredilmesi yeterlidir. Buna göre; davacının davalının hamil olmadığını veya kötüniyetli ve ağır kusurlu olduğunu ispatlaması gerekmektedir. Çeklerin ticari defterlerde ne şekilde işlem gördüğünün ispatı açısından bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmişse de ticari defter ve belge sunulmadığından buna ilişkin inceleme yapılamadığı, çeklerin avans olarak verildiğinin ispatlanamadığı, mahkememizi bağlamasa da ceza soruşturması sonucunda beraat kararı verildiği, davacının keşideci konumunda olduğu ve hamiline yazılı çekin zilyetliğin devri yoluyla devredilerek davalının hamil konumunda olduğu, kötüniyet ve ağır kusurun da ispatlanamadığı, yemin deliline dayanılmadığı, davacının çekler nedeniyle sorumluluğunun devam ettiği anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 59,3 TL ilam harcından peşin alınan 755,26 TL harcın TL tamamlama harcı ve TL ıslah harcı toplamı olan 755,26 TL harçtan mahsubu ile bakiye 695,96 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre alınan 1.320,00TL arabulucu ücretinin davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 6.549,25TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/06/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır