Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/887 E. 2021/639 K. 13.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/887 Esas
KARAR NO : 2021/639

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/04/2015
KARAR TARİHİ : 13/07/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/08/2021
Mahkememizin ……. esas …… karar sayılı dosyası Yargıtay ….. Hukuk Dairesinin ……. esas…… karar sayılı merci tayinine ilişkin ilamı nedeniyle tekrar mahkememize intikal etmiş ……. esas sayısını almıştır. Görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili 22/04/2015 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müd’nün ……. sayı ve Madenlerde Devlet Hakkı konu ile Muğla Vergi Dairesi Başkanlığı’na yazısı ile 2008-2009- 2010-2011-2012 yıllarına ait Devlet Hakkı farklarının ruhsat sahibi müvekkil şirket …… Müh. Mad. Den. İnş. San. Ve Tic. A.Ş.’den gecikme cezalarıyla birlikte tahsili istendiğini, bunun üzerine Muğla Vergi Dairesi Başkanlığı Fethiye Vergi Dairesi Müd’ lüğü tarafından Bakırköy ……. İcra Müdürlüğü ……. esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibine konu ettikleri, alacak kalemlerine ilişkin ödeme emri 25/12/2014 tarihinde davacı şirkete tebliğ edildiğini, bu nedenlerle davalı/ borçlunun itirazı taraflar arasında akdedilen sözleşmeler gereğince açıkça hukuka aykırı olmasının yanında aynı zamanda alacağın tahsilini geciktirme amacıyla haksız olduğundan, Bakırköy ……. İcra Müd’nün …… Esas sayılı takibine 10/03/2015 tarihli borca itirazın iptali ile davalı aleyhinde %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, icra dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili 15/09/2015 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: öncelikle davanın husumet yönünden reddi gerektiği, zira davacının rücu talebine dayanak olarak gösterdiği 23.02.2012 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi’nin tarafları satıcı olarak …… Müh. Mad. San. ve Tic. A.Ş. alıcı olarak …… Madencilik San. ve Tic. Ltd. Şti. olduğu, mübrez davada husumet ilişkisi hatalı olduğundan davanın usul yönünden (müvekkil …’e yöneltilmemesi gerektiğinden) reddi gerektiğini, davacı taraf müvekkilinin şirket kayıtlarını elinde tuttuğu varsayımla hareket ettiğini, şirket kayıtlarının davalı uhdesinde olması söz konusu olmadığını, şirketin rödovans ve bilahare hisse satış işlemlerine binaen İldem ailesi üyeleri şirketten sadece kişisel eşyalarını alarak ayrıldığını, dolayısıyla Migem işlemine karşı kullanılacak veriler zaten davacı şirkette olduğunu, davacının taleplerinin dayanağı ve durumu sorulduğunda yanıt verilmemesi bu nedenlerle davanın öncelikle husumet itirazının değerlendirilerek reddine, maddi incelemeye geçildiği takdirde maden piyasasına vakıf, ……. düzenlemelerine ve serbest piyasa dinamiklerini bilen bilirkişilerce davaya mesnet inceleme raporunun değerlendirilmesini, nihayetinde haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava; 3213 sayılı Maden Kanununun 13/7. maddesi uyarınca ödenmesi gerekip davacı tarafından ödenen devlet hakkı farkı alacağının davalıdan rücuen tahsiline ilişkin takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosya kapsamında; sunulan delillerin incelenmesinde, 28/01/2011 tarihli sözleşmenin 14.maddesi gereği ”bu sözleşmenin uygulanmasından doğacak her türlü anlaşmazlıkların çözümünde İstanbul ve Fethiye mahkemelerinin yetkili mahkeme olarak belirlendiği,” HMK 17 maddesi gereğince tüzel kişiler arasında doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlık hakkında mahkemenin sözleşme ile yetkili kılınabileceği, sözleşme ile belirlenen mahkemede davanın açılması gerektiği, sözleşme ile belirlenen yetkili mahkemenin bağlayıcı olduğu anlaşılmakla davanın sözleşme ile belirlenen yetkili mahkemede açılmadığı görülmekle HMK 17 maddesi kapsamında değerlendirme yapıldığında uyuşmazlığın çözüm yerinin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu kabul edilerek davalı vekilinin süresinde yapılan yetki itirazının kabulü ile mahkememizin yetkisizliği nedeni ile davanın usulden reddine dair 27/11/2015 tarihinde verilen karar süresinde gönderme talebi üzerine tevzien İstanbul ….. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmüş, ilgili Mahkeme tarafından karşı görevsizlik verilmesi nedeniyle davacı talebi üzerine dosya Yargıtay…… Hukuk Dairesine gönderilmiş, Yargıtay …… Hukuk Dairesinin……. esas ……. karar 20/09/2016 tarihli mahkememizin yetkili mahkeme olarak belirlenmesine dair ilamında; ”… B.Köy …… Asliye Tic. ……. taraflar arasında imzalanan 28/01/2011 tarihli sözleşmenin 14.maddesi gereği ”bu sözleşmenin uygulanmasından doğacak her türlü anlaşmazlıkların çözümünde İstanbul ve Fethiye mahkemelerinin yetkili mahkeme olarak belirlendiği,” HMK 17 maddesi gereğince tüzel kişiler arasında doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlık hakkında mahkemenin sözleşme ile yetkili kılınabileceği, sözleşme ile belirlenen mahkemede davanın açılması gerektiği, sözleşme ile belirlenen yetkili mahkemenin bağlayıcı olduğu belirterek görevsizlik kararı verilmiştir. İst. …….Asliye Tic. MAh.’si ise davalı vekilinin süresi içinde cevap dilekçesi sunduğu ve cevap dilekçesiyle yetki ilk itirazını iler sürmediğinin belirtildiği, usulune uygun yetki itirazında bulunulmadığı durumlarca ise davanın ilk açıldığı mahkemenin yetkili hale geleceği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. 6100 sayılı HMK 19. Maddesinde ”(1) Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araşıtrmak zorundadır, taraflarda mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir, yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir, yetki itirazında bulunan taraf , yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir, aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz, mahkeme yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir, yetkinin kesin olmadığı davalarda , davalı süresi içinde ve usulüne uyugun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir” hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda; her ne kadar davalı taraf süresi içinde cevap dilekçesi sunmuş olsa da, cevap dilekçesinde yetki ilk itirazında bulunmadığı anlaşılmaktadır. Usulüne uygun yetki itirazında bulunulmadığı durumlarda ise davanın ilk açıldığı mahkemenin yetkili hale geleceği (HMK 19/son) bu nedenle B.Köy ……. ASliye Ticaret Mahkemesinin yetkili mahkeme olduğu….” gerekçesine yer verilmiştir.
Mahkeme dosyası Yargıtay’dan döndükten sonra dosya yeni esas numarasını almış, Yargıtay ilamı taraflara tebliğ edilmiş, tensiben duruşma günü belirlenmiş, 17/11/2016 tarihli celsede usul ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; “Davaya konu ihtilafın davacı şirket ile dava dışı ………. LTD arasında akdedilen sözleşmelere dayandığı, bilineceği üzere sözleşmelerin bağlayıcılığının ancak taraflar arasında haklar ve borçlar doğuracağı, ve sözleşmelerin nisbiliği ilkesi gereği olarak sözleşmeye taraf olmayan ve müteselsil kefaleti de olmayan davalı gerçek kişinin pasif husumeti bulunmadığı anlaşıldığından derdest davada öncelikle davalı vekilinin husumeti itirazı değerlendirilmiş, itirazın usulüne uygun olduğu, ve yerinde bulunması nedeniyle kabulüne karar verildiğinden belirtilen sebeplerle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle dava şartı bulunmadığından reddine” karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen bu hüküm İBAM ……. HD …… Esas ve ……. Karar sayılı ilamıyla davalının borçtan şahsen sorumluluğunun bulunması nedeniyle kaldırılmıştır.
Dava; 3213 sayılı Maden Kanununun 13/7. maddesi uyarınca ödenmesi gerekip davacı tarafından ödenen devlet hakkı farkı alacağının davalıdan rücuen tahsiline ilişkin takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Somut olayda; 28.01.2011 tarihli sözleşmeyle maden ruhsatı sahibi …… Mühendislik ile ……. Madencilik arasında düzenlenen işletme hakkı devir sözleşmesiyle davacı şirketin maden işletme hakkının ……. şirketine devrinin kararlaştırıldığı; 23.02.2012 tarihli hisse devir sözleşmesinde ise; …… Mühendislik hisselerinin 8.000.000-USD bedelle …… ‘a devrinin kararlaştırıldığı, hisse devri tarihinden önceki doğmuş ve doğacak borçlardan ise …… şirketi ve satıcı ortaklarının payları oranında sorumlu oldukları, …’in ise borçların tamamından sorumlu olduğu, borçların …’e bildirilmesinden itibaren 7 gün içinde ödenmek zorunda olunduğu hususlarının belirtildiği, sözleşmenin tarafları …… ve hissedarları ile alıcı …… ve hissedarları olduğu, sözleşmenin taraf şirketler tarafından imzalandığı, sözleşme tarihi itibariyle …’in …… şirketinin münferiden imzaya yetkili yönetim kurulu başkanı olduğu anlaşılmaktadır.
Dava konusu devlet hakkı borçlarının devir öncesi döneme ait olduğu ve davacı şirket tarafından ödendiği sabittir. Taraflar arasında düzenlenmiş olan 23.02.2012 tarihli sözleşmede davacının ayrıca imzası bulunmasa da, söz konusu sözleşme hükümlerinin taraflarca yerine getirildiği, hisse devirlerinin gerçekleştirildiği açıktır. Sözleşmede davalının şahsi sorumluluğuna ilişkin hükümler bulunması, davalının sözleşmeyi şirket yetkilisi olarak imzalamış olması, davalının şahsi sorumluluğunun bulunmadığına yönelik bir savunmasının da bulunmaması karşısında, davalının sözleşme sorumluluğu kapsamında söz konusu borçtan şahsi olarak sorumlu olduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu durumda davalının borçtan şahsen sorumluluğunun bulunduğu kabul edilerek, davalının varsa sorumlu olduğu borç tutarının tespiti için bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; hisse satış ve rödevans sözleşmeleri kapsamında davacının davalıdan 2008, 2009 ve 2010 yıllarına ilişkin devlet hakkı ve orman payı ödemelerini talep edip edemeyeceği noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.28.01.2011 tarihli Rödovans sözleşmesinin 6.maddesi yine 23.02.2012 tarihli Hisse Satış Sözleşmesinin 6.maddesindeki hükümler göz önünde tutulduğunda, 2008-2009 ve 2010 yıllarına ait devlet hakları, orman payları ( ek devlet hakkı) v.b. ödemelerin o dönem şirketin sahibi olan ( devirden önce ) kişilere ait olması gerektiği anlaşılmıştır.2011 ve sonrası yıllara ait devlet hakları, orman payları ( ek devlet haklan ) v.b. ödemelerin ise devirden sonrası yıllara ait olduğundan şirketi devir alan yeni sahiplerine aittir. 23.02.2012 tarihli Hisse Satış Sözleşmesine kadarki geçmiş yıllara ait,devlet hakları ve orman paylarının yıllık satış tonaj ve tutarlarına göre hesaplanarak Maden İşleri Genel Müdürlüğüne beyan sorumluluğu hisse satış sözleşme tarihine kadar firmanın sahibi olan davalıya ait olduğundan ve bu beyanlar davalı tarafından yapılmış olduğundan Maden İşleri Genel Müdürlüğü heyetince yapılan incelemler sonucunda devlet hakları ve orman payları (ek devlet hakkı ) tutarlarındaki tespit edilen farkların hem beyan açısından hem de yukarıdaki sözleşmeler gereğince de ödeme sorumluluğu vardır.
Maden İşleri Genel Müdürlüğü heyetlerince yapılan incelemeler sonucunda hesaplanıp ilgili firmaya bildirilen 2008,2009 ve 2010 yıllarına ait devlet hakları ve orman payları { ek devlet hakkı) farklarının toplamı 118.770,62 TL olup, bu tutarların belirtilen yıllara ait ödeme dönemlerinde yapılmadığından bu tutarların tebliği ile davacı firma tarafından 27.01.2015 tarihinde ödenmiş olup, ödeme dönemleri ile ödendiği bu tarih arasında çıkan toplam 56.774,64 TL gecikme faizi ile beraber toplamda 175.545,26 TL davalının sorumluluğunda olan tutarın davacı taralından ödendiği sonucuna varılmıştır.
Alınan bilirkişi raporunun hükme ve denetime elverişli olduğu, heyette maden mühendisi ve SMMM bilirkişinin yer aldığı, bilirkişilerin ortak kanaatle rapor düzenledikleri ve dosya içeriğine göre yeniden rapor alınmasını gerektirecek bir husus bulunmadığı, netice olarak, taraf iddia ve savunmaları, hisse satış ve rödevans sözleşmeleri ve tüm dosya kapsamı itibariyle davacının davalıdan 175.545,26 TL tutarında alacaklı olduğu, işlemiş faiz tutarının ise 1.262,48 TL olduğu sonucuna varılmıştır. Söz konusu alacağın likit olması nedeniyle %20 oranında icra inkar tazminatına da hükmedilerek aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; davalının Bakırköy ……. İcra Müdürlüğü’nün …… Esas sayılı dosyasına vaki itirazının 175.545,26-TL asıl alacak, 1.262,48TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 176.807,74-TL üzerinden İPTALİNE, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanarak ve takip talebindeki diğer koşullar ile devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Hükmedilen alacağın %20’i olan 35.361,54-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 12.077,73TL ilam harcından peşin alınan 2.167,70TL harcın mahsubu ile bakiye 9.910,03TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 27,70TL Başvuru Harcı, 2.167,70TL Peşin Harç, olmak üzere toplam 2.195,40TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen 1.600,00TL bilirkişi ücreti, 187,90TL posta masrafı, olmak üzere toplam 1.787,90TL den kabul red oranına göre hesaplanan 1.784,33TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 20.746,73TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
7-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 353,490TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
8-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/07/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır