Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/833 E. 2021/513 K. 15.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/833 Esas
KARAR NO : 2021/513

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/11/2020
KARAR TARİHİ : 15/06/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/07/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;”…davalı şirketin müvekkili şirketten mal alışverişi yaptığını ancak bir süre cari hesap ödemelerini yapmadığını, bu nedenle Küçükçekmece …….. İcra müdürlüğünün …….. E.sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, ancak borçlunu takibe kotu niyetli itirazı ile takibin durdurulduğunu, arabuluculuk görüşmelerinden de sonuç alınamaması üzerine İş bu davanın ikame edildiğini davalı müvekkili şirkete “fiyat farkı” adı altında 31/12/2016 tarihli ……. no’lu 17.200,00-TL ve 31/12/2016 tarihli …….. noMu 5.410,77-TL tutarlı faturalar düzenlediğini, müvekkilinin suresi içerisinde faturaları ihtarname ekinde iade ettiğini, faturaların dayanaksız ve gelişigüzel düzenlenmiş faturalar olduğunu, amacın borçtan kurtulmak olduğunu açıklanan nedenlerle; itirazın iptali ile takibin devamına, davalı borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesinin arz ve talep edildiği…” görülmüştür,
Davalı taraf cevap dilekçesinde özetle; “… müvekkili şirketin borcu olmadığını, sözleşme gereği gelir kaybı faturası olarak 17.200,00 TL’lik ve sözleşme kapsamında satın alınan ürünlerin kararlaştıran îskonto oranlarına uygun işlem yapılmadığından 5.410,77-TL’lik gelir kaybı faturası düzenlendiğini, sözleşmenin 12. maddesinde belirtilen tüm aktivitelerin ve takip sorumluluğunun davacı tarafa ait olduğunu sözleşmedeki hükümlerin tarafları bağlayıcı nitelikte olduğunu, bu nedenle davanın reddinin talep edildiği…” görülmüştür.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında cari hesaptan kaynaklanan fatura alacağı bulunup bulunmadığı, hedef ciroya ulaşılamamasının sebebinin kimden kaynaklandığı ve hedef ciroya ulaşılamaması nedeniyle sözleşme kapsamında davalı tarafından düzenlenen faturalardan davacının sorumlu olup olmadığı ve varsa alacak miktarının tespiti noktasında uyuşmazlık olduğu tespit edilmiştir.
Küçükçekmece ……… İcra Müdürlüğü’nün ………. Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı tarafından davalı aleyhine 17.272,84TL TL asıl alacağın tahsili amacıyla ilamsız takip başlatıldığı, süresinde borç ve ferilerine itiraz edilmesi sonucu takibin durduğu itiraz ve davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır.

Mahkememizce yapılan yargılamada davacı defterleri için talimat yoluyla, davalı defterleri yönünden mahkememiz aracılığıyla ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yapmak üzere bilirkişiden rapor alınmıştır. Alınan bilirkişi raporuyla davacı ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacının cari hesap alacağının bulunduğu, davalı tarafından düzenlenen fiyat farkı konulu 31/12/2016 tarihli ……… no’lu 17.200,00-TL ve 31/12/2014 tarihli ………. no’lu 5.410,77-TL’lik faturaların, davacı tarafından ihtarname ile iade edildiği, kayıtlara geçirilmediği, davalı tarafından söz konusu faturalar kendi kayıtlarına geçirilip davacı şirket borçlandırılarak davacı şirketin alacağı tutardan mahsup edilmesine karşın, faturaların dayanağına ilişkin ispat edici nitelikte bilgi ve belge sunulmadığı gibi kayıtlardan da tespit edilmediği, davalı tarafından düzenlenmiş faturalarla davacı şirket alacağından mahsup yapılamayacağı davacı şirketin icra takibine konu ettiği 17.272,84- TL tutarında alacaklı olduğu belirlenmiştir.
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2015/2467 E. 2015/7975 K. sayılı ilamı)
Somut olayda, davalı tarafından kesilen iade faturası davacı tarafa tebliğ edilmişse de davacı tarafından bu fatura ihtarname ile iade edilmiş ve davacı defterlerine kaydedilmemiştir. Burada iade faturası kesmekte haklı olduğunu davalının ispatlaması gerekmektedir. Davalı taraf aralarındaki sözleşme gereğince hedef ciroya ulaşılamaması nedeniyle iade faturası kesmekte haklı olduğunu belirterek 2016 yılı kayıtlarının incelenmesini talep etmişse de alınan bilirkişi raporunda 2016 ve 2017 yılına ilişkin kayıtlar incelenmiş olup iade faturası kesilmesini gerektiren bir husus olmadığı anlaşılmıştır. Davalı tarafından söz konusu faturalar kendi kayıtlarına geçirilip davacı şirket borçlandırılarak davacı şirketin alacağı tutardan mahsup edilmesine karşın, faturaların dayanağına ilişkin ispat edici nitelikte bilgi ve belge sunulmadığı değerlendirilmekle davacının alacağının sabit olduğu tespit edilmiştir.
HMK’nin ispat yükünü düzenleyen 190. maddesine göre ispat yükü; kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi gereğince de, “Kural olarak, herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.” düzenlemeleri mevcuttur. Buna göre; iade faturası düzenleme sebebinin davalı tarafça ispatı gerekmekle bu husus ispatlanamadığından, ayrıca davalı tarafından ödeme yapıldığına ilişkin belge ibraz edilmediğinden davanın kabulüne dair aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Ayrıca, alacağın likit olması nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile; davalının Küçükçekmece …….. İcra Müdürlüğü’nün …….. Esas sayılı dosyasına vaki itirazının 17.272,84TL asıl alacak üzerinden İPTALİNE, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanarak ve takip talebindeki diğer koşullar ile devamına,
2-Hükmedilen alacağın %20’i olan 3.454,56TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 1.179,90TL ilam harcından peşin alınan 208,62TL harcın mahsubu ile bakiye 971,28TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre alınan 1.320,00TL arabulucu ücretinin davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
5-Davacı tarafından sarf edilen 1.600,00TL bilirkişi ücreti, 117,50TL posta masrafı, 54,40TL başvuru harcı, 208,62TL peşin harç ücreti olmak üzere toplam 1.980,52TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
7-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/06/2021

Katip …….
¸e-imzalıdır

Hakim …….
¸e-imzalıdır