Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/80 E. 2020/431 K. 08.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/80 Esas
KARAR NO : 2020/431

DAVA : İtirazın İptali (Havale Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/01/2020
KARAR TARİHİ : 08/10/2020
KARAR YAZIM TARİH : 22/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Havale Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; borçlunun ……. İcra Müdürlüğünün …… esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, kötü niyetli ve haksız olarak borca itiraz eden borçlunun %20 den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına mahkum edilmesine ve yargılama giderlerinin haksız borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf faktoring ilişkisi uyarınca kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getirmemiş, müvekkil tarafından devir ve temlik edilen fatura alacağını tahsil amacıyla hiçbir hukuki girişimde bulunmamış ve ilgili alacağı tahsil edememesinden uzun bir süre sonra müvekkile başvurduğunu, davacı tarafça kendisine yüklenen yükümlülükler yerine getirilmeksizin müvekkile yapılan bu rücu istemi Türk Medeni Kanunu’nun 2/2. Maddesinde düzenlenmiş bulunan “Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmüne aykırılık teşkil etttiğini, kefalet sözleşmesi tebliğ edilmediği için kefalete ilişkin itiraz haklarımızı saklı tutmakla beraber, TBK’nın kefaleti düzenleyen hükümlerinden 582. maddesine değinilmesi gerekliliği doğduğunu, ilgili maddenin 1. Fıkrasında açık olarak “Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” denilerek kefalet sözleşmesinin geçerliliği bazı şartlara tabi tutulmuştur. Kefaletin verildiği anda borcun belirli veya belirlenebilir olması gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun da 2018/19-689 E. 2018/1624 K. ve 6.11.2018 tarihli kararında “ … kefil olunan yükümlülüklerin neler olduğunun kefalet sözleşmesinden anlaşılması gerekir. Yeni Borçlar Kanunu’nda da borcun ferdileştirilmesi ile ilgili bir düzenleme bulunmamakla beraber, kefaletin fer’iliği yanı sıra kefilin korunması da kefil lehine olan, kefalette asıl borcun ferdileşmesi gerektiği görüşünü desteklemektedir.” hükmünü kurmak suretiyle kefil olunan miktarın ve yükümlülüklerin belirli olması gerektiğini aksi halde kefalet sözleşmesinin geçersiz olacağını belirtmiştir. Dolayısıyla işbu kefalet sözleşmesi geçersiz nitelikte olup yetkisiz mahkemede açılan işbu davanın usulden reddine, haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddine, davacı taraf aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, faktoring sözleşmesi kapsamında alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptaline ilişkindir.
HMK’nın 6. Maddesi gereğince kural olarak her dava açıldığı tarihteki davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılır. İcra dairesinin yetkisi kamu düzenine ilişkin olmayıp, alacaklının yetkisiz bir icra dairesinde takip yapması halinde, mahkemece resen icra dairesinin yetkisizliği gözetemeyeceği için, borçlunun itiraz yolu ile bunu ileri sürmesi gerekir. Davalı-borçlunun icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz etmesi durumunda, itirazın iptali davasının görülebilmesi için yetkili icra müdürlüğünde takip yapılması bir dava şartı olduğundan mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenir ve takibin yapıldığı icra dairesinin yetkisiz olduğu anlaşılırsa, takibin yetkisiz icra dairesinde yapılmış olması nedeniyle davada dava şartı gerçekleşmediğinden, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilir. İcra dairesinin yetkisine itiraz edilmediği halde, mahkemenin yetkisine itiraz edilmesi durumunda ise, itirazın iptali davalarının icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinde yapılacağına ilişkin bir yasal düzenleme bulunmaması nedeniyle, icra dairesinin yetkisine itiraz edilmemesi o yerdeki mahkemeyi, itirazın iptali davası yönünden yetkili hale getirmeyeceğinden, genel hükümlere göre yetkili mahkeme belirlenecektir. Somut olayda dava dilekçesi ve dosyaya getirtilen sicil kaydında davalıların yerleşim yerinin Sarıyer ilçesi sınırlarında olduğu, TBK’nun 89/1 maddesinde açıkça “Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir.” dendiği, bu kapsamda davacının yerleşim yerinin de yetkili olduğu ancak davacı tarafın yerleşim yerinin de Sarıyer ilçesi sınırlarında bulunduğu, icra takibinin ise Bakırköy’de başlatılmış olduğu ve icra dairesinin yetkisine itiraz edilmemiş olduğu anlaşılmıştır. İtirazın iptali davalarında yetkiye ilişkin özel bir düzenleme bulunmadığı, bu nedenle icra takibinin başlatıldığı yerin mahkememizi özel yetkili kılmadığı, davalı vekilinin süresi içerisinde yetki ilk itirazını ileri sürdüğü, mahkememizin yetkili olmasını gerektirir başkaca özel bir yasal düzenlemenin somut olayda uygulanamayacağı anlaşılmakla, davalının yetki ilk itirazının kabulüne talep halinde dosyanın yetkili ve görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin yetkisizlik itirazının kabulü ile mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE, yetkili mahkemenin İSTANBUL ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ olduğunun tespitine,
2-HMK 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli İSTANBUL ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NE gönderilmesine,
3-Süresinde dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde ve talep halinde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek yargılama giderlerinin hüküm altına alınmasına,
4- Yargılama giderleri ve harç konusunda yetkili mahkemece karara bağlanmasına,
Dair tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
08/10/2020
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.