Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/78 E. 2020/343 K. 22.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/78 Esas
KARAR NO : 2020/343

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/09/2016
KARAR TARİHİ : 22/09/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafça müvekkili aleyhine GOP. …… İcra Müdürlüğü’nün ……. esas sayılı takip dosyasında ilamsız takip başlattığını, takipten müvekkilinin banka hesaplarına haciz konduğu tarihte haberi olduğunu, müvekkilinin davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını ileri sürerek GOP. ……. İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı takip dosyasında müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari ilişkide müvekkilince düzenlenen 5 adet fatura borcunun tahsili amacı ile takip başlatıldığını, ödeme emrinin 11.08.2016 tarihinde tebliğ edildiği, süresinde itiraz edilmemesi nedeni ile takibin kesinleştiğini, tebligat usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin GOP. İcra Hukuk Mahkemesi’nin …… esas karar sayılı ilamı ile red edildiğini, davacı tarafından düzenlenerek müvekkiline gönderilen 01.11.2015 ve 30.11.2015 dönemlerine ilişkin mutabakat mektuplarında KDV. Hariç olmak üzere müvekkilinin 78.590,00-TL alacaklı olduğunun belirlendiğini, taraflar arasındaki mutabakata rağmen borcun ödenmemesi üzerine takip başlatıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafından müvekkiline satılan kumaşların süresinde teslim edilmediğini, ayıplı olduğunu süresinde yapılan ayıp ihbarının kabul edilmesi üzerine müvekkilince 41.030,80-TL iade faturası düzenlendiğini, kumaşların iade edilmesine rağmen faturanın davalı kayıtlarına işlenmediğini, gecikme nedeni ile uğranılan zarar karşılığı düzenlene 14.000,00-EURO tutarındaki faturanın da davalı kayıtlarında işlenildiğini, her iki fatura dikkate alındığında müvekkilinin borcunun bulunmadığını ileri sürerek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin 2. Cevap dilekçesinde özetle; müvekkilince teslim edilen emtiada ayıp bulunduğuna ilişkin süresinde ihbar bulunmadığı gibi sözleşme konusu emtianın müvekkiline teslim de edilmediğini, taraflar arasında borç alacak konusunda mutabakat bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GOP. ……. İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davalı tarafça 5 adet faturaya dayalı olarak 94.199,78-TL alacağın tahsili amacı ile ilamsız takip başlatıldığını, ödeme emrinin tebliği üzerinde itiraz edilmemesi nedeni ile takibin kesinleştiği ve icra müdürlüğü’nce icrai haciz işlemlerin yapıldığı görülmüştür.
Davacı tarafça Gaziosmanpaşa İcra Mahkemesi’nin ……. esas sayılı dava dosyası ile ödeme emrinin tebliğinin usulsüz olduğuna ilişkin memur muamelesinin şikayeti başvurusu yoluna gidilerek gecikmiş itirazda bulunulduğu mahkemece davanın reddine karar verildiği, istinaf üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ……. Hukuk Dairesi’nin 04.11.2016 tarih ….. esas karar sayılı ilamı ile davacının istinaf isteminin kabulüne, ödeme emrinin usulsüz olması nedeni ile öğrenme tarihi olan 02.09.2016 tarihinin tebliğ tarihi olarak kabul edildiği, kararın Yargıtay ……. Hukuk dairesi 03.05.2018 tarih …… esas karar sayılı ilamı onarak kararın kesinleştiği görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; “Davacı tarafça, davalı aleyhine başlatılan takibe ilişkin ödeme emrinin icra müdürlüğü’nce tebliği üzerine davacının itiraz etmemesi sonucu takibin şeklen kesinleştiği bu nedenle eldeki menfi tespit davasının açıldığı görüldü, ancak davacı taraf tebligata ilişkin usulsüzlüğü gerekçe göstererek memur muamelesinin şikayeti konusunda Gaziosmanpaşa İcra Mahkemesi’ne başvurmuş olup, mahkemenin red kararı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde tebligatın usulsüz olduğu ve öğrenme tarihinin tebliğ tarihi olduğu kabul edilerek karar verilmiş, karar Yargıtay onayından geçerek kesinleşmiştir. Bu durumda, davacının takibe vaki itirazı süresinde olup takip durmuştur. Dava açıldığı tarihte şeklen kesinleşen bir takip bulunması nedeni ile davacı yanca itirazın iptali davası açılmış olup, davacı vekilinin son 2 oturumdaki beyanlarında itiraz üzerine takibin durması nedeni ile menfi tespit davası hukuki yarar bulunmadığı ileri sürülmüştür. Davalı vekili ise menfi tespit davasında alınacak kararın açılacak itirazın iptali davasında kesin hüküm veya kesin delil oluşturulacağını savunarak davanın esası ile ilgili karar verilmesini talep etmiştir. Eldeki dava menfi tespit davası olup, davacı vekilinin beyanı karşısında sadece ilerde açılması muhtemel itirazın iptali davasında kesin hüküm veya delil oluşturmak amacı ile yargılamaya devam edilmesinde herhangi bir yarar görülmediği gibi itiraz üzerine duran takibin devamı için itirazın iptali davası açılmasının zorunlu bulunması ve mahkememiz hükmünün itiraz ile duran takibin devamını sağlayacak nitelikte bulunmaması karşısında davanın devamında taraflar yönünden hukuki yarar bulunmadığı anlaşılmıştır. Davalı vekilince ileri sürülen hususlar ile mahkememiz dosyasında toplanan delil ve bilirkişi raporu açılacak itirazın iptali davasında delil olarak kullanılabilecektir. Sonuç olarak, yargılamanın devamı sırasında kesinleşen mahkeme kararı ile davacı itirazının süresinde olduğu ve takibin durduğunu belirlenmesi karşısında eldeki dava konusuz kaldığı anlaşılmakla konusuz kalan davanın esası ile ilgili karar vermeye yer olmadığına, mahkememizce belirlenen haklılık durumuna göre davacı yanca yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına, davalı yararına maktu vekalet ücreti takdirine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçesiyle davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Davalı tarafın istinaf yoluna başvurması üzerine İBAM …… HD. …… Esas ve …… Karar sayılı ilamıyla;Davalı tarafından, davacı aleyhine başlatılan icra takibinin şeklen kesinleşmesi üzerine davacının menfi tespit istemiyle bu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Yapılan bir icra takibine itiraz üzerine, alacaklı tarafından itirazın iptali davası açılması durumunda, menfi tespit davasında ileri sürülebilecek iddialar itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden, bu durumda borçlunun ayrı bir menfi tespit davası açmakta hukuki yararı yoksa da; henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmamış olduğu durumda ise böyle bir imkan söz konusu olmadığından, borçlunun, itirazın iptali davasının açılmasını beklemeden, menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekir. Zira yapılan itiraz üzerine takip durmuşsa da takibe itiraz sadece takip hukuku ile ilgili bir sonuç olup, kesin hükmün sonuçlarını doğurmaz. Bu itibarla borçlu, itirazın iptali davası için alacaklıya tanınan bir yıl gibi uzun bir süreyi beklemeden, maddi hukuk anlamında, yaratılan muarazanın bir an önce ve kesin olarak ortadan kaldırılmasını istemek hakkına sahip olup, böyle bir durumda dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığını kabul etmek mümkün olmadığı gibi, somut olayda davanın konusuz kaldığını söylemek de mümkün değildir.
O halde dava konusu olayda, hakkında başlatılan takibe itirazı yargılama sürecinde kesinleşen borçlu davacının, kendisine karşı bir itirazın iptali davası açılmasını beklemeden dahi menfi tespit davasını açabileceğinden, işin esasına girilip delillerin toplanması ve incelenmesi suretiyle davanın esastan sonuçlandırılması gerekirken, yanılgılı gerekçeyle davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle hüküm verilmesine yer olmadığına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
Dava, davalı tarafından faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibi nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespiti istemiyle, İİK’nın 72. maddesi uyarınca açılmış bir menfi tespit davasıdır.
Mahkememizce yapılan yargılamada alınan bilirkişi raporunda tarafların ticari defter ve belgeleri incelenmiş olup mali müşavir bilirkişi tarafından hazırlanan raporda davalı şirketin 94.199,78 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Davacı ve davalı taraf defterlerinde alacak miktarı açısından oluşan farkın 41.035,80 TL mal iade faturası ile 53.230,70 TL bedelli fiyat farkı faturasından kaynaklandığı anlaşılmıştır. Mal iade faturasına konu malların hangi sebeple iade edildiğine dair dosyada herhangi bir bilgi ve belge olmadığı gibi ayıp ihbarının da bulunmadığı, geç teslim nedeniyle fiyat farkı faturası kesildiği belirtilmişse de bu iddianın da yasal dayanaktan yoksun olduğu değerlendirilmiştir. Davacı tarafından buna ilişkin sunulan bir delil bulunmamaktadır. HMK’nun 190.madde ve TMK.6 maddesi uyarınca herkes iddiasını ispat etmek zorundadır.
Bu nedenle hükme elverişli olduğu tespit edilen bilirkişi raporuna itibar edilerek söz konusu icra takibinde davalı şirketin alacaklı olduğu anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2- Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 54,40TL ilam harcından peşin alınan 768,49TL harcın mahsubu ile bakiye 714,09TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından sarf edilen 99,05TL posta giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 6.650,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/09/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.