Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/720 E. 2021/905 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/720 Esas
KARAR NO : 2021/905

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/10/2020
KARAR TARİHİ : 23/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkili şirketin, bakım onarım revizyon hizmeti veren ve şaft, makine parçaları satışı yapan bir şirket olduğunu, müvekkilinin davalı şirketin talebi ile faturada ayrıntısı belirtilen makine parçaların satışını yaptığını, müvekkili şirketin bu hizmetine karşı kestiği faturalar karşı tarafa bildirildiğini, ancak fatura bedelleri ödenmediğini, fatura bedellerinin ödenmemesi nedeni ile davalı şirket aleyhine Küçükçekmece ……… İcra Müdürlüğünün ……… E. Sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığının davalı şirketin takibe itirazı sonucu takibin durduğunu, davalı şirketin yetki itirazının müvekkili şirketin adresi Küçükçekmece/İstanbul olduğu ve takip fatura alacağına dayalı olduğu için yerinde olmadığını, fatura alacaklarının götürülecek borçlardan olması ve alacaklının ikametgahında ödenmesi kanun gereği olduğunu, aynı zamanda sözleşmenin yapıldığı yerde davacının işyeri olduğunu, taraflar arasında yapılan sözleşmeler gereğince müvekkili şirketin edimini yerine getirdiğini ve davalı taraf fatura bedelini ödemediğini, TTK 1530/4. madde fatura alacakları yönünden sözleşmede veya faturada hüküm bulunmaması halinde 30 gün sonra muaccel olacağı düzenlenmiş olup, takip öncesi işlemiş faiz fatura tarihlerinden 1 ay sonradan itibaren işletildiğini, beyan ederek; itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı yana yüklenmesine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Kabul anlamına gelmemek kaydı ile; davacının iddia etmiş olduğu tüm alacak kalemleri zamanaşımına uğradığını, müvekkili şirketin işlem merkezi Kütahya ili olduğunu, eldeki i bu davanın açıldığı mahkeme, ifa yeri veya müvekkili şirketin ikametgahının bulunduğu yer mahkemesi olmadığı gibi HMK’nın yetkiye ilişkin diğer hükümleri çerçevesinde de yetkili mahkeme olmadığını, davacının önce aradaki sözleşmesel ilişkiyi ispatlaması gerektiğini, aradaki sözleşmesel ilişkinin ispatlanamadığı hallerde alacaklı para borcundan kaynaklı alacak iddialarını kendi ikametgahında açamayacağını, ayrıca davanın itirazın iptali davası olduğu gözetilerek davacının davasını 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açıp açmadığının tespiti talep olunduğunu, süresinde açılmamış ise davanın reddedilmesi gerektiğini, yine davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi ve tanık beyanları ile dava konusu alacağın mevcudiyeti ile tutarının kesinlik kazanacağını, öncelikle davacının yaptığı iş ve teslim ettiği malları ispatlaması yönünde daha sonra eğer var ise yapılan iş bedellerinin uzman bir bilirkişiye hesaplattırılarak bu doğrultuda borç miktarının tespitine karar verilmesini talep ettiklerini, dilekçe ekinde mevcut sevk irsaliyelerinde teslim alan kısmında herhangi bir isim ve imza bilgisi mevcut olmadığını, bu bakımdan iddia edilen teslimin gerçekleştiği ispatlanamadığını, ayrıca; fatura konusu hizmet ve malların usule uygun şekilde karşı tarafın uhdesine geçirilmiş olması gerektiğini, bu durum ise tüm ticari kayıtların ayrıntılı olarak incelenmesi ve konuya hakim taraf tanıklarının dinlenilmesi ile sübut bulacağını, nitekim Yargıtay kararlarında da belirtildiği gibi salt faturanın varlığı bir ticari ilişkinin ve alacak hakkının göstergesi olmadığını, çünkü kanuni olarak malın/hizmetin tesliminden/tamamlanmasından önce fatura düzenlenmesi mümkün olduğunu, dolayısı ile faturayı düzenleyen tarafın aradaki ilişkiyi ve hizmetin eksiksiz ifa edildiğini ispat yükümlülüğü olduğunu, BA-BS formaları dosyaya girmesi gerektiğini, bu formlar dosyaya girmeksizin yapılacak inceleme eksik kalacağını, müvekkili şirkete ait ticari defter ve kayıt Kütahya ilindeki fabrika işletmesinde tutulduğunu, bu sebeple defterlerin ibrazı fiziki olarak mümkün olmadığından yerinde inceleme talebi bulunduğunu, beyan ederek; davanın reddine, davalının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı yana yüklenmesine, karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın icra takibine konu faturalar karşılığında davacı şirketin cari hesap alacağının bulunup bulunmadığına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Küçükçekmece ……… İcra Müdürlüğü’nün …….. esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı tarafından davalı aleyhine 35.223,00-TLasıl alacak ve işlemiş faizin tahsili amacıyla ilamsız takip başlatıldığı, süresinde borç ve ferilerine itiraz edilmesi sonucu takibin durduğu itiraz ve davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır.

Mahkememizce yapılan yargılamada ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yapmak üzere bilirkişiden rapor alınmıştır.
Alınan bilirkişi raporuyla taraf ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacının cari hesap alacağının bulunduğu, taraf defterlerinin birbirini doğruladığı, asıl alacak miktarının 35.223,00-TL TL asıl alacak olduğu belirtilmiştir.
Davacı tarafın işlemiş faiz talebi bulunmaktadır..Somut olayda uygulanması tartışmalı olan TTK’nın “Ticari hükümlerle yasaklanmış işlemler ile mal ve hizmet tedarikinde geç ödemenin sonuçları” başlıklı 1530. maddesi aşağıdaki düzenlemeyi içermektedir.
MADDE 1530-(1)Aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde, ticari hükümlerle yasaklanmış işlemler ve şartlar batıldır. Ancak, sözleşme uyarınca yerine getirilmesi gereken edimler için kanunun veya yetkili makamların koymuş olduğu en yüksek sınırı aşan sözleşmeler en yüksek sınır üzerinden yapılmış sayılır; sınırı aşan edimler hata ile yerine getirilmiş olmasa bile, geri alınır. Bu sınırlarda, Türk Borçlar Kanununun 27 nci maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi uygulanmaz.
(2) Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşer.
(3) Mütemerrit borçlunun alacaklısı sözleşmede öngörülen tarihten ya da ödeme süresinin sonunu takip eden günden itibaren, şart edilmemiş olsa bile faize hak kazanır.
(4) Sözleşmede ödeme günü veya süresi belirtilmemişse veya belirtilen süre beşinci fıkraya aykırı ise, borçlu aşağıdaki sürelerin sonunda ihtara gerek kalmaksızın mütemerrit sayılır ve alacaklı faize hak kazanır: a) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda. b) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin alınma tarihi belirsizse mal veya hizmetin teslim alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda. c) Borçlu faturayı veya eş değer ödeme talebini mal veya hizmetin tesliminden önce almışsa, mal veya hizmetin teslim tarihini takip eden otuz günlük sürenin sonunda. d) Kanunda veya sözleşmede, mal veya hizmetin kabul veya gözden geçirme usulünün öngörüldüğü hâllerde, borçlu, faturayı veya eş değer ödeme talebini, kabul veya gözden geçirmenin gerçekleştiği tarihte veya bu tarihten daha önce almışsa, bu tarihten sonraki otuz günlük sürenin sonunda; şu kadar ki, kabul veya gözden geçirme için sözleşmede öngörülen süre, mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz günü aşıyor ve bu durum alacaklının aleyhine ağır bir haksızlık oluşturuyorsa, kabul veya gözden geçirme süresi mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz gün olarak kabul edilir.
(5) Sözleşmede öngörülen ödeme süresi, faturanın veya eş değer ödeme talebinin veya mal veya hizmetin alındığı veya mal veya hizmetin gözden geçirme ve kabul usulünün tamamlandığı tarihten itibaren en fazla altmış gün olabilir. Şu kadar ki, alacaklı aleyhine ağır bir haksız durum yaratmamak koşuluyla ve açıkça anlaşmak suretiyle taraflar daha uzun bir süre öngörebilirler. Ancak alacaklının küçük yahut orta ölçekli işletme (KOBİ) veya tarımsal ya da hayvansal üretici olduğu veya borçlunun büyük ölçekli işletme sıfatını taşıdığı hâllerde, ödeme süresi, altmış günü aşamaz.
(6) Gecikme faizi ödenmeyeceğini veya ağır derecede haksız sayılabilecek kadar az faiz ödeneceğini, alacaklının geç ödeme dolayısıyla uğrayacağı zarardan borçlunun sorumlu olmayacağını veya sınırlı bir şekilde sorumlu tutulabileceğini öngören sözleşme hükümleri geçerizdir. Geçersizlik durumunda yedinci fıkra uygulanır.
(7) Bu madde hükümleri uyarınca alacaklıya yapılan geç ödemelere ilişkin temerrüt faiz oranının sözleşmede öngörülmediği veya ilgili hükümlerin geçersiz olduğu hâllerde uygulanacak faiz oranını ve alacağın tahsili masrafları için talep edilebilecek asgari giderim tutarını Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası her yıl ocak ayında ilan eder. Faiz oranı, 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunda öngörülen ticari işlere uygulanacak gecikme faizi oranından en az yüzde sekiz fazla olmalıdır.
(8) Mal veya hizmet bedelinin taksitle ödenmesinin öngörüldüğü durumlarda, bu maddenin ödeme sürelerini düzenleyen hükümleri birinci taksit bakımından uygulanır. Her bir taksit tutarının ödenmeyen kısmı yedinci fıkrada öngörülen oranda gecikme faizine tabidir. Alacaklının küçük veya orta ölçekli işletme veya tarımsal veya hayvansal üretici olup borçlunun büyük ölçekli işletme olduğu hâllerde taksitle ödemeyi öngören sözleşme hükümleri geçersizdir.”
Maddenin gerekçesindeki düzenleme ise, aşağıdaki şekildedir:
“Bu Maddenin ikinci ilâ ile yedinci fıkraları Avrupa Parlamentosu ile Konseyin 19 Haziran 2000 tarihli ve 2000/35/EC sayılı, geç ödemelerle mücadele yönergesini değiştiren ve 2011 yılında AB Gazetesinde yayımlanacak olan yönergesinin esasları çerçevesinde kaleme alınmıştır. Yönergenin kamu kurumlarının ödemeleriyle AB çerçevesinde şeffaflık sağlayan mekanizmaları hakkındaki hükümleri ve konumuzla doğrudan ilgili bulunmayan düzenlemeleri değişik metne yansıtılmamıştır.
Hüküm üreticileri, KOBİ’leri ve fatura ya da eşdeğer ödeme talepleri karşılığı hizmet veren ticari işletmeler ile kişileri, şartları dayatma konumları güçlü ticari işletmeler, özellikle market, süper market, hiper market gibi alışveriş merkezleri karşısında korumaktadır. Pazarlık güçleri ile konumları aynı olmayan kişi ve işletmeler arasında sözleşme özgürlüğü ilkesinin geçerli olmayacağı modern hukukun kabul ettiği bir diğer ilkedir. Tüketicinin, sigortalının, işçinin, küçük paysahibi ile yatırımcının ve rekabetin korunması alanlarında ikinci ilke geçerlidir. Üretici firmalar ile KOBİ’ler de söz konusu ilkenin kapsamındadır. Çoğunlukla finansal açıdan pek de güçlü olmayan üretici, KOBİ ve benzeri işletmelerin teslim ettikleri malların ve hizmetlerin bedellerini zamanında alarak ekonomik yapılarını güçlendirmelerine yardımcı olmak, pazar ekonomisine hakim yeni bir yaklaşımdır. AT yönergesi ve değişikliği bu yaklaşımın somut örneğidir.
Yönergenin giriş kısmında da belirtildiği gibi birçok büyük ve güçlü ticari işletme geç ödemeyi bir finansman aracı olarak kullanmaktadır. Ancak bu araç marketlere, süper marketlere, hiper marketlere ve benzeri güçlü ticari işletmelere mal ve hizmet verenleri çok güç durumda bırakmakta, finansal durumlarını sarsmakta, hatta iflasa da sürüklemektedir. Hüküm bu kötü uygulamanın önüne geçmek için öngörülmüştür.” şeklinde düzenlenmiştir.
Yukarıda belirtilen, kanun maddesine ait gerekçede de açıklandığı üzere, TTK 1530.maddenin konuluş amacına baktığımızda, mal tedarik sözleşmeleri kapsamında küçük ve orta ölçekli tedarikçiyi, büyük şirketlere karşı korumak amacıyla getirilmiş bir hüküm olduğu, tacirler arası satım sözleşmelerinde uygulanmasının söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır.Bu sebeple işbu davada TTK’nın 1530.maddesi hükmünün uygulanması mümkün değildir. (Ankara BAM 22. HD. 2017/289 Esas ve 2017/1425 Karar)
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; asıl alacağın 35.223,00-TL TL olduğu, gerek icra aşamasında gerekse yargılama aşamasında söz konusu borcun ödendiğine ilişkin dosyaya herhangi bir delil sunulmadığından davacı tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasının kabulü ile likit olan alacağa yapılan itirazdan dolayı davacı lehine %20 icra inkar tazminatına hükmetmek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur. Tedarik sözleşmesinin bulunmaması ve temerrür olgusunun gerçekleşmediği anlaşılmakla işlemiş faiz talebin ise reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; davalının Küçükçekmece ……… İcra Müdürlüğü’nün ……… Esas sayılı dosyasına vaki itirazının 35.223,00-TL asıl alacak üzerinden İPTALİNE, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanarak ve takip talebindeki diğer koşullar ile devamına, işlemiş faiz yönünden fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Hükmedilen alacağın %20’i olan 7.044,60-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 2.406,08TL ilam harcından peşin alınan 504,59TL harcın mahsubu ile bakiye 1.901,49TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 504,59TL Peşin Harç ve 54,40TL başvurma harcı olmak üzere toplam 558,99TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi’ne göre alınan 1.320,00TL arabulucu ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
6-Davacı tarafından sarf edilen 1.600,00TL bilirkişi ücreti, 107,00TL posta masrafı, olmak üzere toplam 1.707,00TL’den kabul red oranına göre hesaplanan 1.439,15TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.283,45TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
9-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/11/2021

Katip ………
¸e-imzalıdır

Hakim ……..
¸e-imzalıdır