Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/634 E. 2021/179 K. 09.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/634 Esas
KARAR NO : 2021/179

DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/04/2020
KARAR TARİHİ : 09/03/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 18/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 19/03/2020 tarihli İstanbul ili …… İlçesi ……. Mahallesinde kain ….. ada …… parselde kayıtlı 12.672 m2 alanlı imara izinli arsa üzerine inşaat yapılması için ”Bartır Karşılığı İnşaat Yapım Sözleşmesi” adı altında eser sözleşmesi niteliğinde bir sözleşme imzalandığını, tarafların sözleşme şartlarına göre 18.09.2019 tarihinde toplam 10 adet bloktan 6 adet blokun inşaatını tamamlayıp çevre düzenlemesi, peyzaj, sosyal tesisleri ve ortak alanlar dahil anahtar teslimi olarak tamamlamış ve iskanı alınmış ve bu bitecek 6 adet Blok inşaat ile ilgili tüm SGK bildirimleri ödenmiş bir şekilde işverene teslim edeceğini kararlaştırdıklarını, diğer kalan 4 adet blok inşaatının ise 30.03.2020 tarihinde tamamlanıp çevre düzenlemesi, peyzaj, sosyal tesisleri ve ortak alanlar dahil anahtar teslimi olarak tamamlamış ve iskanı alınmış ve bu bitecek 4 adet Blok inşaatı ile ilgili tüm SGK bildirimleri ödenmiş bir şekilde işverene teslim edeceğinin kararlaştırıldığını, ödeme başlıklı bölümünde iş sahibi, anahtar teslimi yapılacak işin karşılığı olarak toplam imalatın yani inşa edilecek daire ve dükkan niteliğindeki bağımsız bölüm sayısının %50 nisbetindeki arsa payı, müvekkilinin bu sözleşme gereği eseri imal etmeye başladığını, sözleşmede kendisine yükletilen tüm sorumlulukları yerine getirdiğini, kendisine yapılan imalatın oranına göre devredilmesi gereken arsa paylarının devir edilmediğini, müvekkilinin söz konusu eser sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini yerine getirdiği ve talep ettiği bedeli hakettiği ve davalı şirketin fesih bildiriminin açıkça haksız olduğu orta olduğundan sözleşmede belirlenen koşullar altında tapu devirlerinin müvekkile yapılması ve tarafların belirlediği vade olan 19.03.2020 tarihinden itibaren işleyecek gecikme tazminatının müvekkiline ödenmesine karar verilmesi gerektiğini bu sebeplerle, müvekkilinin dava tarihine kadar hakettiği İstanbul ili ….. İlçesi …… Mahallesinde kain …… bloktan 14 adet daire, …… bloktan 14 adet daire, …… bloktan 11 adet daire, ….. bloktan 6 adet daire, ……. bloktan 5 adet daire, …… Bloktan 4 adet daire,…… Bloktan 5 adet daire, …… bloktan 5 adet daire, ……. bloktan 3 daire niteliğindeki taşınmazıların sözleşmede yer alan şekilde tapularının müvekkil adına tescili ile ve bu hakedişlere ilişkin olarak, dava tarihine kadar mevcut bulunan gecikme tazminatının mahkemece yaptırılacak olan bilirkişi marifeti ile hesaplanmasını ve tarafına ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmadığı görülmüştür.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesi kapsamında tapu iptal ve tescil ile gecikme tazminatı istemine ilişkindir.
Taraflar arasında 19/03/2020 tarihli İstanbul ili ….. İlçesi …… Mahallesinde kain …. ada …… parselde kayıtlı 12.672 m2 alanlı imara izinli arsa üzerine inşaat yapılması için ”Bartır Karşılığı İnşaat Yapım Sözleşmesi” adı altında eser sözleşmesi niteliğinde bir sözleşme imzalandığı, davacı yüklenicinin inşaat yapımına ilişkin yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği ve talep ettiği hakedişlerin ödenmesi için 67 adet taşınmazın tapu devrinin yapılıp yapılmayacağı, gecikme tazminatı talebinde haklı olup olmadığı, davalı işveren tarafından sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı noktasında uyuşmazlık olduğu tespit edilmiştir.
Ancak dosya görevsizlikle mahkememize geldikten sonra, davalı vekili tarafından 02/12/2020 tarihinde; “taraflar aralarındaki sorunu çözmek için bir dizi görüşmeler yapmış, önce anlaştıkları hususları bir protokol ile kayıt altına almışlar (Ek 1- 09.09.2020 tarihli protokol), akabinde de anlaştıkları hususları arabulucuya taşıyarak anlaşmalarına resmi bir hüviyet kazandırmışlardır. Taraflar arasındaki görüşmeler arabuluculuk sürecinden geçerek resmi anlamda da belgelenmiştir (Ek 2-10.09.2020 tarihli arabuluculuk anlaşma belgesi). Dilekçemizin ekinde yer alan “ARABULUCULUK ANLAŞMA BELGESİ”nden de anlaşılacağı üzere, dava konusu ihtilaf bütün boyutları anlaşma ile çözüme kavuşturulmuş ve dava konusuz hale gelmiştir. Müvekkil, arabuluculuk anlaşması kapsamındaki bütün edimlerini yerine getirmiştir. Davacının, 09.09.2020 tarihli protokol ve 10.09.2020 tarihli arabuluculuk anlaşma belgesi kapsamında müvekkile vermiş olduğu 12 adet talimat-makbuz müvekkilin protokol ve arabuluculuk anlaşma belgesinin gereklerini harfiyen ifa ettiğini açıkça ortaya koymaktadır (Ek 3- Davacının müvekkile vermiş olduğu 12 adet talimat-makbuz). Müvekkil ile davacı arasında, dava konusu ihtilaf tamamen çözüme bağlandığı gibi, taraflar arasında başka bir ihtilaf da söz konusu değildir.” şeklinde beyan dilekçesi sunulduğu, bu dilekçe üzerine davacı vekili tarafından sunulan dilekçede; “davalı tarafça sunulan dilekçe ekinde sunulacak olan “Arabuluculuk Anlaşma Tutanağı”ndan tarafımızca işbu dilekçe vesilesiyle haberdar olunmuştur. Söz konusu tutanak kapsamında yapılacak işlemler Sayın Mahkemenin takdirindedir.” denilmiştir.
Davalı tarafından sunulan arabuluculuk tutanağının incelenmesinde; arabuluculuk anlaşma tutanağının taraflar arasında imzalandığı, bu kapsamda tapu devri ve hak edişlere ilişkin alacağa yönelik hususlarda anlaşmaya vardıkları ve davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
Bu noktada çözümlenmesi gereken diğer konu ise, davalının, davanın açılmasına sebebiyet verip vermediği, bu bağlamda davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331.maddesinin 1.fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda mahkemenin yargılamaya devam ederek dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit etmesi ve tutumuyla dava açılmasına sebep olan tarafı yargılama gideri ile mahkum etmesi gerekmektedir. O halde; konusuz kalan dava hakkında “karar verilmesine yer olmadığına” karar verilip, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumlarına göre yargılama gideri ve vekalet ücreti hakkında karar vermek gerekmektedir. Buna göre, davalı tarafın dava açılmasına sebebiyet vermesi nedeniyle yargılama giderlerinden sorumlu olması gerektiği kanaatine varılmıştır.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın konusuz kalması nedeniyle KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 59,30TL ilam harcından peşin alınan 1.707,75TL harcın mahsubu ile bakiye 1.648,45TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan 101,50TL posta giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 13.450,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
5-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/03/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.