Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/536 E. 2020/738 K. 29.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/536 Esas
KARAR NO : 2020/738

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/08/2020
KARAR TARİHİ : 29/12/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/01/2021
Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı …. tarafından müvekkil şirket aleyhine başlatılan Bakırköy …. İcra Müdürlüğü … E. Sayılı icra takibi kapsamında gönderilen ödeme emri müvekkil şirkete 18.06.2020 tarihinde tebliğ edilmiş ve müvekkil şirkette COVID-19 corona virüs nedeniyle uygulanan tedbirler kapsamında uzaktan çalışma yapılması nedeni ile ödeme emrine yasal süresinde itiraz edilememiş ve mezkur takip kesinleşmiş, müvekkil şirkete ait taşınmazlar üzerinde dosya üzerinden haciz tatbik edilmiş ve müvekkil şirket ihtirazi kayıt ile dosya borcu 47.816,21 TL’nı (kırkyedibinsekizyüzonaltılirayirmibirkuruş) ödemek zorunda kaldığını, müvekkil şirketin davalı şirkete huzurdaki davaya konu takip konusu talep bakımından herhangi bir borcu bulunmadığını, 13/07/2020 tarihinde 45.816,21TL ve 14/07/2020 tarihinde kapak hesabından eksik kalan bakiye 1.730,00TL olmak üzere toplamda 47.816,21TL ödemek zorunda olduğunu bu bedelin istirdadını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın öncelikle görev ve yetki nedeniyle usulden reddini, davacının haksız ve yersiz iddialarının reddi ile davanın esastan reddini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, 6762 sayılı TTK.’nun 1301. maddesinden (6102 sayılı TTK’nun 1472. maddesi) kaynaklanan rücuan tazminat istemi üzerine icra takibi sonucu ödenen beldelin istirdadı istemine ilişkindir.
Dava sözleşmenin tarafları arasında değil; sorumluluğundan kaynaklanmış olup, kasko sigorta poliçesi ile sigortalanmış araç da hususi otomobildir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının 22.3.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. Davalı … olup, davacı ise dava dışı sigortalı ile tüketici işlemini gerçekleştiren şirket olup uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır.
Ticari dava ile ilgili düzenleme TTK’nun 4. maddesinde yapılmıştır. TTK’nun 4/1 maddesine göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu Kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3.maddesinin l bendinde tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak tanımlanmıştır.
Somut olayda, halefiyete dayanan dava söz konusu olup aracın hususi otomobil olduğu, dava dışı sigortalının gerçek kişi olduğu ve davalı … ile aralarında kasko sigorta poliçesine dayanan tüketici işlemi bulunduğu, aynı şekilde davacı şirket ile dava dışı sigortalı arasında da aracın satımına ilişkin tüketici işlemi bulunduğu anlaşılmıştır. Davalı şirket sigortalısı için yapmış olduğu ödeme üzerine davacı firmadan rücuan tazminat talebinde bulunmuş olup davacı firmanın icra takibi üzerine icra tehdidi altında ödeme yapması üzerine istirdat talebinde bulunduğu görülmüştür. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusu olacaktır. Gerçek şahıs tarafından hangi mahkemede dava açılacaksa o mahkemenin görevli olduğu, dava dışı sigortalının davanın her iki tarafıyla olan ilişkisinin tüketici ilişkisi kapsamında kaldığı, bu nedenle, somut uyuşmazlıkta Tüketici Mahkemeleri görevli olduğu anlaşılmakla davanın görev şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-HMK 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli BAKIRKÖY NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-HMK 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-Süresinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde ve talep halinde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek yargılama giderlerinin hüküm altına alınmasına,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/12/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.