Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/525 E. 2021/852 K. 09.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/525 Esas
KARAR NO : 2021/852

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/08/2020
KARAR TARİHİ : 09/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davalı şirket tarafından davacı aleyhine Bakırköy ……. İcra Müdürlüğü’nün ……. E. sayılı(Bakırköy …. İçra Müdürlüğü’nün …… E.) dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davacının davalı şirkete hiçbir. borcu bulunmadığını. usulsüz tebligat ile takibin kesinleştirildiğini. takipten haberdar olmamaları nedeniyle süresi içerisinde itiraz etme imkanı olmadığını, davalı şirketin kumaş imalatı, toptan ve perakende satışı ile iştigal ettiğini, davacının tekstil sektöründe faaliyet gösterdiği ve davalı şirketten kumaş satın almak istediğini, davalı tarafın ticaretin başlamasından önce davacıdan teminat talep ettiğini, bunun üzerine davacının takip dayanağı teminat senedini düzenleyerek davalı şirkete teslim ettiğini, sonraki süreçte talep edilen kumaşların hiçbir sebep gösterilmeksizin teslim edilmediğini, verilen teminat senedinin de iade edilmediğini, takip dayanağı bononun ön yüzünde teminat senedi olduğunun açıkça yazıldığını, davalının bonoyu teminat senedi olduğunu bilerek aldığı ve kabul ettiğini. sonraki süreçte kötü niyetli ularak vade kısmını ve senet metnindeki boş kısımları doldurarak takip başlattığını, davalı tarafından davacıya mal satışı yapılmadığını iddia ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile icra lakibinin teminatsız olarak durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davalı şirketin bir çok defa kumaş sattığı …… Tekstil isimli şahıs firmasının sahibinin ağabeyi olduğunu, aynı zamanda firmanın gayri resmi ortaklarından olduğunu, davalı şirketin puzarlamacısı tarafından …… Tekstil firmasına müşteri çeki karşılığında birçok kez kumaş satışı yapıldığını, davacının bu alışveriş sebebiyle davalı şirketin pazarlamacısı ile arasında oluşan güven ve şahsi yakınlığa istinaden, elinde müşteri çeki olmadığını, satın almayı düşündüğü kumaşların bedeli için de kendisinin borçlu olacağı bir bonoyu vermeyi içeren bir anlaşma teklif ettiğini, yapılan anlaşmaya göre davacının müşteri çeki geldiğinde bonoyu geri alacağını veya bedelini ödeyeceğini taahhül ettiğini, daha sonra bononun 3. şahıslara ciro dilmesini önlemek için ön tarafına teminattır, kullanılamaz ibarelerini yazdığını. davalı şirket rafından pazarlamacımın talebi üzerine, dava konusu bono bedeli olan 60.000.00 TL karşılığı kumâşın davacıya gönderildiğini ve davacı tarafından teslim alındığını, karşılığında ise teslim makbuzu verildiğini, davacı tarafın KDV ödememek için davalıdan teslim etmiş olduğu kumaşlar için fatura kesmemesini ısrarla talep etmesi üzerine satılan kumaşlar için fatura kesilmediğini, pazarlamacının …… Tekstil firmasına karşılıksız çıkan müşteri çeklerinin bir kısmını davalı şirketin haberi ve rızası olmadan iade ettiğini, ancak …… Tekstil firmasından eklerin iadesine ilişkin herhangi bir imzalı yazılı evrak almadığını, davalı şirketin, …… tekstil yetkilisinin müşteri çeklerinin bir çoğunu elden tahsil ettiğini ve çekleri de sahiplerine iğde ettiğini öğrendiğini, pazarlamacıdan …… Tekstil’den çeklerin parasını tahsil etmesini istediğini. ancak firma tarafından çeklerin bedelinin tahsil edilmemesi sebebiyle bir ödeme yapılmadığını, …… Tekstil aleyhine Bakırköy …… İcra Müdürlüğünün …… E. Sayılı dosyası ve davacı aleyhine de bononun tahsili için Bakırköy ….. İcra Müdürlüğünün …… eski yeni …… E. Sayılı dosyaları ile icra takibi başlatıldığını, …… Tekstil’in icra tâkibine itiraz ettiğini. açmış oldukları itirazın iptali davasında verilen davanın reddi kararının halen İstinaf Mahkemesinde olduğunu, senette malen kaydı bulunmasına rağmen her iki tarafta teminat amacıyla düzenlendiğini beyan ettiğinden senedin neyin teminalı ettiğinin ispat yükünün menfi tespit isteyen davacıda ulduğunu. takip konusu bonoda, teminata ilişkin bir açıklama olmadığını taraflar arasında düzenlenen sözleşmede dayanak senedin teminat amacıyla verildiğine dair bir kayıt bulunmadığından borçlunun bu yöndeki itirazının reddi gerektiğini beyan ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, dava konusu senet nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki ticari ilişkinin teminatı olarak verildiği iddia edilen senedin teminat senedi olup olmadığı, mal alışverişinin olup olmadığı, takip konusu bono bedeli olan 60.000,00TL karşılığı kumaşın davacıya teslim edilip edilmediği söz konusu bono nedeniyle davacının borçlu olup olmadığı, bononun geçerlilik şartlarını taşıyıp taşımadığı noktasında uyuşmazlık olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup alınan raporda; davaya konu bonoya dayanak kumaş teslimi iddiasının ortaya konulamadığı, işbu bono yönünden davacı şirketin davalıya borcu olmadığı tespit edilmiştir.
Burada değerlendirilmesi gereken husus ispat yükünün kime ait olduğuna ilişkindir.
Menfi tespit davalarında genel ispat yükü alacaklı konumunda olan davalı tarafta bulunmaktadır. Ancak menfi tespit davasının kambiyo senedinden kaynaklanmış olması durumunda, ispat yükü yer değiştirerek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 11/04/2018 tarihli 2017/19-819 esas 2018/771 karar sayılı içtihadında da açıkça belirtildiği üzere menfi tespit davacısının üzerindedir.
Bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bonoyu düzenleyen, asıl borçlu durumundadır.
Bonoda bulunması zorunlu olan şekil şartları 6102 sayılı TTK’nun 776. maddesinde sayılmıştır. Bu unsurların yanı sıra, yerleşik Yargıtay kararlarında ve öğretide de kabul edildiği gibi, bonolara özgü seçimlik unsurlar da bulunmaktadır.
Bonoya isteğe bağlı olarak, faiz, bedelin nakden ya da malen alındığı veya yetkili mahkeme kayıtları da konabilir.
Seçimlik unsurlardan birisi de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Eş söyleyişle “bedel kaydı” kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarındandır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehtarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu, senedin bono niteliğini etkilemez. Zira, bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Ancak, bir defa bir mal alışverişine dayandığı “malen” kaydıyla, ya da bir alacak borç ilişkisine dayandığı “nakden” kaydı ile senede yazılmışsa, artık buna uyulmak gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin talili (nedene, illete bağlanması) anlamına gelir ki, böyle bir durumda ispat yükü yer değiştirir. Senedi talil eden, iddiasını kanıtlama yükümlülüğü altına girer.
Takip dayanağı bononun tanzim tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nın 778. maddesi göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun’un 680. maddesi uyarınca açık bono düzenlenmesi mümkündür. Tamamen doldurulmamış bononun tedavüle çıkarılırken anlaşmalara aykırı olarak doldurulduğu yazılı belge ile kanıtlanmadığı sürece, bono üzerinde yazılı vade, tanzim gibi tarihler gerçekliğini ve varlığını korur. (Yargıtay HGK. 26.02.2003 tarih ve 2003/19-135 E. 2003/105 K. sayılı kararı)
Somut olayda imzası inkar edilmeyen senette malen kaydı olmasına rağmen davacı senedin teminat senedi olduğunu ileri sürmektedir. Davalı ise bu iddianın yazılı delille ispatlanması gerektiğini ileri sürmüştür.
Kambiyo evrakları kural olarak piyasada para gibi tedavül eden bir peşin ödeme aracıdır. Dava konusu senette malen kaydı olduğuna göre, davacının davalıdan mal satın alındığı, malın davacıya teslim edildiği, ödeme için ise davacı tarafından senedin verildiği hususunda davalı lehine bir karine vardır. Aksini ispat yükü davacı üzerindedir.
Davacı bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görünenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüştür. Dolayısı ile hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacıya düşmektedir. Zira davacı senedin bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukuki ilişkiye dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir. Aynı ilkeler, HGK’nun 17/12/2003 gün ve 2003/19-781 E., 2003/768 K. sayılı içtihadında da benimsenmiştir. ( Kayseri BAM 6. HD. 2020/704 Esas ve 2020/600 Karar saılı ilamında da bu husus belirtilmiştir.)
Somut olayda davacı, dava konusu malen düzenlenen senedin teminat olduğunu, davalı ise malen düzenlendiğini savunması gözetilerek davacının talili nedeniyle artık senedin teminat senedi olduğunu iddia ettiğine göre, ispat külfeti davacıda olup, davacı bu yöndeki iddialarını yazılı delille kanıtlamak zorundadır. Ancak davacı bu hususu ispatlayamadığından davanın reddine karar verilmiştir. Davacı tarafın kötüniyeti ispatlanamadığından davalı tarafın kötüniyet tazminat talebinin de reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 59,3 TL ilam harcından peşin alınan 1024,65 TL harcın TL tamamlama harcı ve TL ıslah harcı toplamı olan 1024,65 TL harçtan mahsubu ile bakiye 965,35 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre alınan 1.320,00TL arabulucu ücretinin davacıdan alınarak hazine’ye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 8.600,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
7-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/11/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır