Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/521 E. 2021/879 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/521 Esas
KARAR NO : 2021/879

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/08/2020
KARAR TARİHİ : 17/11/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 18/11/2021
Davacı tarafından mahkememizde açılan davada yapılan açık yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu 10/08/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile dava dışı …… unvalı şirket arasında düzenlenen sözleşmeye istinaden davalıya 370.500-USD para gönderildiğini, davalının sözleşme kapsamında edimlerini yerine getirmediği, talep edilmesine rağmen paranın da kendilerine iade edilmediğini, bu nedenlerle 370.500-USD’nin karşılığı olan 2.093.399-TL’nin tahsili amacıyla yapmış oldukları icra takibine davalı tarafın haklı bir neden olmaksızın itiraz ettiğini, bu nedenlerle davalının haksız itirazının iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde ve yargılama aşamasındaki beyanlarında özetle; davacı tarafın alacağına dayanak yapmış olduğu 06/10/2010 tarihli sözleşmenin müvekkili tarafından …… ünvanlı şirket adına ve şirketi temsilen müdür sıfatıyla imzaladığını, dolayısıyla sözleşmenin tarafının belirtilen şirket olduğunu, öncelikle sözleşmeden kaynaklı bir alacağın müvekkilinden istenemeyeceğini, bu nedenlerle müvekkili aleyhine açılan davanın öncelikle pasif husumet nedeniyle reddine, mahkeme aksi kanaatte ise davanın zaman aşımı ve esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Küçükçekmece ……. İcra Müdürlüğünün …… takip sayılı dosyasının celp ve tetkikinde davacı tarafından davalı aleyhine 370.500-USD karşılığı olarak 2.093.399-TL asıl alacak üzerinden ilamsız icra takibi yaptığı, davalı tarafın süresinde takibe itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafın alacağına dayanak yapmış olduğu 06/10/2010 tarihli sözleşmenin davacı şirket ile dava dışı …… şirketi arasında imzalandığı, dava dışı …… ünvanlı şirketi de şirket temsilcisi olan davalı …’ın temsil ettiği ve sözleşmeyi de müdür sıfatıyla imzaladığı; dosyaya sunulan şirkete ait sicil kaydında şirketin tescil tarihinin 31/08/2009, sicilden terkin tarihinin de 20/10/2011 olduğu ve davalı …’ın şirketi münferiden temsile yetkili müdür olduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar davacı taraf 06/10/2010 tarihli sözleşmeye göre davalı tarafın edimini yerine getirmediği ve bu nedenlerle kendisine ödenen 370.500-USD’nin tahsili için davalı aleyhine icra takibi yapmış ise de; davalının söz konusu sözleşmeyi şirket temsilcisi olarak imzaladığı, imzaladığı tarih itibariyle şirketin sicilde kayıtlı olduğu, sözleşmeyi davalının müdür sıfatıyla imzalandığının açıkça yazılı olduğu, davalının sorumlu tutulmasını gerektirir yetkisiz temsilin de söz konusu olmadığı, dolayısıyla sözleşme kapsamında talep edilecek alacağın davalıdan değil davalının temsil ettiği dava dışı …… unvanlı şirketten istenebileceği (Yargıtay 6.HD 2015/760-3527 EK, Yargıtay 23.HD 2016/1999 esas 2019/784 karar, 23.HD 2016/5874 esas 2019/2122 karar sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere) mahkememizce değerlendirilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafın icra takibine konu ettiği alacağı ancak davalının temsilcisi olduğu dava dışı …… unvanlı şirketten isteyebileceği, bu bağlamda borçluluk sıfatının temsil edilen şirkete ait olduğu, dolayısıyla davacı tarafından muhatap alınması gereken şirkete karşı icra takibi yapılması gerekirken şirket temsilcisine karşı icra takibi yapılmasının usul açısından mümkün olmadığı, dolayısıyla davalı yönünden usulüne uygun icra takibinden söz edilemeyeceğinden açılan davanın reddine, ancak asıl borçlu yönünden (…… Şirketi) usulüne uygun icra takibi yapılmadığı, dolayısıyla davalı yönünden usulüne uygun icra takibi bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddedilmiş olmasından dolayı davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmetmek gerektiği, davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin ise koşulları oluşmaması nedeniyle reddine karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın REDDİNE,
2-Davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin koşulları oluşmaması nedeniyle REDDİNE,
3-Peşin alınan 25.283,03-TL harçtan, 59,30 – TL ilam harcının mahsubu ile, bakiye 25.223,73-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı vekili için AAÜT’ne göre belirlenen 4.080,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde ve istek halinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Dair tarafların yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/11/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.