Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/520 E. 2022/392 K. 12.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/520 Esas
KARAR NO : 2022/392

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/08/2020
KARAR TARİHİ : 12/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı arasında 01.03.2017 tarihli tedarikçi anlaşma sözleşmesi gereğince , davalıya ödenen aktive bedeli, amacı dahilinde kullanılmayarak davalı tarafın sebepsiz zenginleştiğini, davacı ile davalı arasında 01.03.2017 tarihinde ”tedarikçi anlaşma sözleme”sinin imzalandığını sözleşme kapsamınde davalıya 2017 yılı için Aktive bütçesi adı altında 59.000,00 TL KDV dahil ödeme yapıldığını, davalı tarafın Bursa …….. Noterliğinin ……… yevmiye no lu cevabi ihtarnamesinde açıkça kabul edildiğini, sözleşmenin 5-6. Bendi genel hülkümleri gereğince, ”sözleşmede belirtilen tüm aktivelerin teklifinin yapılması ve takip sorumluluğunun satıcıya ait olduğunu, davacı tarafa davalı tarafından hiçbir ürün teklifi almadığını, 2017 yılı için ödemede bulunulduğunu, davalı tarafça bu ödemelerin amacı dahilinde kullanıldığına ilişkin bilgi verilmediğini, bu konudaki belgelerin kendisine ibraz edilmesini Bursa ……… Noterliğinin 04.03.2020 tarih ve …….. yevmiye no lu ihtarnamesi ile talp ettiğini, cevap alamadığını, Bursa …….. Noterliğinin20.03.2020 tarih ve …….. yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözkonusu bedelin iadesini talep ettiklerini, davalı tarafın Bursa ……… Noterliğinin ……… yevmiye nolu cevabı ile aktive bedeli olarak kesilen faturaların sözleşmeye dayalı kesildiğini, satış arttırıcı faaliyetlere sarf edilmediği iddiası ile geri istenemeyeceğini, davacının ürünlerinin market raflarında olmasının aktive bedeli talebi için yeterli olduğundan bahisle olumsuz cevap verildiğini, Bursa ……. Noterliğinin ……… yevmiye n lu ihtarname ile amacı doğrultusunda kullanılmadığı anlaşılan 50.000,00 TL + %18 KDV aktive bedelinin, iadesi temerrüde esas olmak üzere son kez ihtar edildiğini,bugüne kadar cevap gelmediğini, aktiviteleri belirleyip, bu aktivitelerin takip edilmesi davacıya mağazasında uygulaması davalıya ait olduğunu, davacı tarafından aktivite faturalarına konu herhangi bir ürün teklifinde bulunulmadığını, davalı tarafından da aktive faturasına konu olarak hiçbir satış artırıcı etkinlik yapılmadığını, bu husus davalı tarafça düzenlenen Bursa ………. Noterliğinin ……. yevmiye nolu cevabi ihtarnamesinde açıkça kabul edildiğini, Sözleşmenin 5-6. Bendi genel hülkümleri göre Aktivite takviminde kullanılmayan bütçelerin kullanılmayan kısmının iade olacağı veya gelecek yıla aktarılacağının açık olarak belirtildiğini, davalının nereye ne kadar ödeme yaptığı bu bütçesinin tarafına iade edilmediğini, aktive bedeli açıklamalı 14.750,00 TL bedelli, ”………” içerikli faturadan doğduğu, ispat külfeti söz konusu fatura içeriği hizmetin verildiğini ve alacaklı olduğunu iddia eden davalıya ait olduğunu, sözleşmede bu konuda hüküm bulunması davalının düzenlediği faturanın kabul edileceği anlamına gelmediği, davalının fatura içeriği hizmetin davacıya verildiğini dayanak belgeleri ile kanıtlaması gerektiğini, davalı taraf ………. Alışveriş A.Ş. 01.03.2017 tarihli Tedarikçi anlaşma sözleşmesine istinaden 2018 yılı için 59.000,00 TL’lık fatura düzenlemiş olup bu faturaya ilişkin …….. Asliye Ticaret Mahkemesi ……. Esas ………. karar sayılı ilamı ile … Taraflar arasında düzenlenen ve inkar edilmeyen sözleşmeye göre 50.000.00 TL’lık aktive bütçesinin sözleşmede yer almasının tek başına tahsilini gerektirmediği, davalı tarafın 50.000,00 TL’lık aktive hizmeti sunduğunu ispatılaması, davalının aktive hizmetini sunduğuna dair herhangi bir delil sunmadığı davacının davalıdan 59.000,00TL alacağı olduğu, bu miktar üzerinden takibin devamına, davalının likit alacağa yaptığı itiraz nedeniyle %20 icra inkar tazminatına hükmetmek kanaat ve sonucuna varıldığı, davacı …….. Kozmetik Ltd.Şti. ile davalı ………. Alışveriş A.Ş. Arasında imzalanan 01.03.2017 tarihli tedarikçi anlaşma sözleşmesi, sözleşmenin ”anlaşma süresi, sona erme ve fesih” başlığını taşıyan hükmü gereğince 01.01.2018 – 31.12.2018 tarihini kapsar şekilde 1 yıl süre ile yenilendiği, davacı tarafın ürünlerinin temmuz 2018’den itibaren sözleşme hükümlerine aykırı olarak raflardan kaldırıldığını, satışının engellendiğini, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak üzere davalı şirkete ödenen ve davalı tarafından tesis amacı doğrultusunda kullanılmayan 2017 yılı için aktivite bütçesinin kullanılmayan kısmının tam ve kesin olarak belirlendiğinde arttırılmak üzere şimdilik 500,00 TL’nin ödendiği tarihten itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesini, sözleşmenin tam olarak ifa edilmemesi ve erken feshi nedeniyle oluşan müspet zarar alacağı olmak üzere şimdilik 1.000,00 TL olup davacı taraf gerçek zararı tespit ettiğinden sonra tamamlanacağı) ifadesiyle, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak üzere davalı şirket tarafından sözleşmenin tam olarak ifa edilmemesi ve erken feshi nedeniyle davacı şirketin uğradığı tüm zararların (yoksun olduğu kazançlar, ifa beklentisi sebebiyle yapılan giderler, dava giderleri, gecikme sebeiyle 3. Kişilere ödenen tazminatlar vb.)tespiti, ile şimdilik 500.00TL’nin ticari temerrüt faizi ile beraber davalıdan tahsili yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Davacı tarafın taleplerinin zaman aşımı nedeni ile usulden reddini, davacının söz konusu davayı belirsiz alacak olarak açsa da zararının miktarını belirleyebilecek durumda oluğunu, hukuki yararının olmadığını, davanın usulden reddini, davacının dava dilekçesinde kullanılmayan aktive bedelleri olduğunu ve sözleşmenin tam ifa edilmemesi nedenleriyle zarara uğradığını dahi öne sürdüğünü, davacı tarafından dava sürecinde araştırma yapılacak hususların açık olarak belirtilmediğini, aslında davacının zararının olmadığını, davacının iddialarını somutlaştırmadığını, davacı ile davalı arasında 01.03.2017 tarihli bir anlaşması yapılmış olup sözleşmeye göre davacı davalı şirkete her yıl 50.000,00 TL / KDV tutarında aktive bedeli ödeyecektir. Davacı dava dileçesinde dava konusu bedelin ödenmesini kabul etmiş ve faturanın iadesine ilişkin kesilen bu faturaya karşı itirazda bulunmadığı faturaya 8 günlük yasal sürede itiraz edilmediği için içeriğin kabul edilmiş sayılacağını, taraflar arasında sözleşme şartlarının açık olduğunu, aktive bedelleri konusunda sebepsiz zenginleşmenin söz konusu olmadığını, sözleşmeden kaynaklı uyuşmazlığın olabileceğini, iki tarafın da tacir olduğunu ve sözleşmede belirlenen tüm hususlara uygun davrandığını,davacının iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, ayrıca söz konusu aktive bedelinin ödenmesi için ispat şartı aranmadığını, sözleşmenin ayakta kaldığı sürede davalı tarafın tedarik edilen ürünlerin satışı için gerekli tüm uygulamaların gerçekleştirildiğini, ürünlerin satışı için insert, gondol, teşhir, raf, katalog vb. birçok uygulama yapılmış,bu dönemde kesilen faturaya itiraz edilmemiş ve kendi lehine durum yaratmak için 3 yıl sonra bu iddialarda bulunmasının kötü niyetli olduğunu, aktivite bedeline karşılık gelecek hiçbir faaliyette bulunulmadığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacı ile yapılan tedarikçi anlaşmasında aktivite pirimi planıbütçesi adı altında bütçeler belirtilmiş, davalı şirkete bağlı 150 adet market olduğu, 14 günlük teşhir bedelinin mağaza başına 1.500,00 TL, 14 günlük katalogta verilecek tek bir kare reklam 14 günlük süre için 15.000,00TL olduğu, her mağazada yılda 14 gün teşhir ve yılda bir defa 14 günlük katalog reklamı verilmesi aktivite bütçesini aştığı, davacının sözleşmenin tam ifa edilmemesi,erken feshi uğramış olduğu zararın tazmini isteminin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının tedarikçi anlaşmasına aykırı fiyat geçişi yaptığını, davalı tarafın itiraz ettiğini, bu sürede davalıya ürün sevketmediğini, sözleşmenin ilgili maddesine göre mal alımında alıcının kayıtlarındaki ve sipariş formundaki fiyatın geçerli olacağı, talep ettiği kadar sevk etmekle yükümlü olduğunu, ürün göndermediğini, daha sonra davacı ile fiyat geçişi hakkında anlaşma sağlanmış ancak ürün göndermemeye devam ettiğini, mücbir sebepler dışında teslim anına kadar sorumlu olarak zamanında ve teslim yerinde teslim edeceğini taahhüt ettiğini, davacı kendisinden talep edilen ürünleri göndermeyerek sözleşmeyi kendisinin fesh ettiğini davalı tarafın başka bir şirket ile anlaşmak zorunda kaldığını, zararınn daha çok olduğunu, sözleşmenin sona ermesi ya da mal alımının fiilen son bulması halinde satıcının, alıcının stoklarındaki sözleşme kapsamında alınan tüm ürünleri almakla yükümlü olduğu, davalı tarafın sözleşmenin feshi nedeniyle ürünleri toplatarak iade ettiğini, sözleşmeye aykırı feshi nedeniyle uğradığı zarar nedeniyle yasal yollara başvuru hakkını saklı tuttuklarını, davacının sözleşmeyi tam ve gerektiği gibi ifa etmediğini, haklı nedene dayanmaksızın kendisinin fesh ettiğini, davalının kusuru olmadığını, davacının zararının olmadığını, iddia ve taleplerinin reddinin gerektiğini, davanın öncelikle usulden aksi halinde esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, maddi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasında 01/03/2017 tarihli tedarikçi anlaşma sözleşmesi imzalandığı ve 2017 yılı aktivite bütçesi adı altında toplam 59.000,00TL ödeme yapıldığı hususunda ihtilaf bulunmayıp davalının sözleşme gereğince bu bütçeyi amacı doğrultusunda kullanıp kullanmadığı, satış arttırıcı etkide bulunup bulunmadığı, davalının aktivite bedeli nedeniyle sebepsiz zenginleşip zenginleşmediği, bu bedelin iadesi gereken miktarın bulunup bulunmadığı, sözleşmenin feshinde kusurun kime ait olduğu, sözleşmenin feshi nedeniyle uğranılan zararların tazmini gerekip gerekmediği noktasında uyuşmazlık olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda; Davacı taraf ……… Kozmetik Ltd.Şti.’nin 2017 – 2018 yıllarına ait yasal defterlerinde yapılan incelemede ticari ilişkinin 2017 yılının 3. Ayında ………. Alışveriş A.Ş.’nin …….’yı bünyesine katması sonucu …….’nın borcu olan 121.669,54 TL’nı üstlenerek başladığı 2018 yılı sonunda davalı taraf ………. Alışveriş A.Ş’nin , davacı taraf ……… Kozmetik Ltd.Şti’ ne 105.226,08 TL borçlu olduğu görülmektedir. Davacı taraf ve davalı taraf arasında sözleşme ile oluşturulan ”Aktive Bütçesi” kapsamında davalı taraf ………. Alışveriş A.Ş. tarafından davacı ……… Kozmetik Ltd.Şti.ne 59.000,00 TL karşılığı 5 adet fatura düzenlendiği ve faturaların davacı taraf kayıtlarında mevcut olduğu görülmektedir. Davacı taraf ……… Kozmetik Ltd.Şti.’nin dava dilekçesinde talep ettiği ”ifa beklentisi ile yapılan giderler” ve ”3. şahıslara ödenen tazminatlar” ile ilgili davacı taraf yasal defterlerinde herhangi bir kayıt bulunmadığı ve dava dosyasına her hangi bir belgenin ibraz edilmediği görülmektedir.
Mahkememize ait ………. Esas sayılı dosyanın incelenmesinde;”Taraflara ait ticari defterler üzerine yaptırılan inceleme sonucunda bilirkişiler tarafından düzenlenen raporlarda taraflar arasındaki ihtilafın davalı tarafından davacı adına düzenlenen ve aktivite bedeli olarak açıklanan KDV dahil 59.000-TL’lik faturadan kaynaklandığı, söz konusu faturanın kabul edilmesi halinde davacı tarafın herhangi bir alacağı bulunmadığını, ancak söz konusu fatura kabul edilmediği taktirde davacı tarafın davada 59.000-TL alacağı bulunduğunu teknik kanaatleri olarak belirtmişlerdir.
Her ne kadar davalı taraf davacı adına düzenlenen 59.000-TL aktivite bedeli içerikli faturadan dolayı davacı tarafa herhangi bir borçları bulunmadığını iddia etmiş ise de, söz konusu aktivite bedelinin istenebilmesi için bu yönde hizmet verildiğinin ispatlanması gerektiği, sözleşmede yer alan 50.000-TL aktivite bütçesinin tek başına tahsilini gerektirmediği, nitekim taraflar arasında 27/11/2018 tarihli mutakabat mektubunda davacı tarafın 150.260,45-TL alacağının bulunduğunun kabul edildiği, bilahare verildiği ispat edilemeyen aktivite hizmeti adı altında düzenlenen faturaya dayalı olarak alacak oluşturulamayacağı mahkememizce değerlendirilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında mevcut ticari ilişki kapsamında bilirkişiler tarafından düzenlenen raporlarda da belirtildiği üzere davalı tarafından düzenlenen 30/11/2018 tarihli aktivite bedeline ilişkin 59.000-TL’lik faturanın kabul edilmesi halinde davacının herhangi bir alacağının bulunmadığı, taraflar arasında düzelenen ve inkar edilmeyen sözleşmeye göre 50.000-TL’lik aktivite bütçesinin sözleşmede yer almasının tek başına tahsilini gerektirmediği, davalı tarafın sözleşmede yer alan 50.000-TL’lik aktivite hizmetini sunduğunu ispatlaması gerektiği, davalı tarafın 50.000-TL tutarında aktivite hizmeti sunduğuna ilişkin dosyaya herhangi bir delil sunmadığı, bu nedenlerle davacı tarafın davalıdan 59.000-TL alacağı bulunduğu kabul edilerek bu miktar üzerinden takibin devamına karar verilmiştir.” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir ve karar kesinleşmiştir.
Bu durumda davacı 59.000,00 TL aktivite bütçesine ilişkin fatura (30/11/2018) nedeniyle ………. Esas sayılı dosyada cari hesap ilişkisi kapsamında başlatılan icra takibi nedeniyle alacaklı kabul edilmiştir.
Somut olayda 2017 yılı aktivite bütçesine ilişkin 5 adet fatura bulunmakatdır. Toplam değeri 59.000,00 TL olup davalı tarafından kesilen faturalar davacı defterlerine kaydedilmiştir.
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2015/2467 E. 2015/7975 K. sayılı ilamı)
Somut olayda, faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu, davacı tarafça faturaya itiraz edilmeyerek fatura içeriğinin kabul edildiği anlaşılmıştır. Bu durumda hizmetin verildiğinin kabulü gerekirken 2017 yılında ticari defterlere kaydedilen faturalar nedeniyle hizmetin verilmediği, aktivite bütçesinin amacına aykırı kullanıldığı iddiası ile 3 yıl sonra dava açılmasının hukuki dayanağı da bulunmamaktadır. Açıklanan nedenler ve rapor içeriği hükme esas alınarak davacı taraf itirazlarının reddi ile davanın reddine dair aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 80,70TL ilam harcından peşin alınan 54,40TL harcın 999,05TL tamamlama harcı 1.053,45TL harçtan mahsubu ile bakiye 972,75TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesine göre alınan 1.320,00TL arabulucu ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 8.470,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/04/2022

Katip ,……..
¸e-imzalıdır

Hakim …….
¸e-imzalıdır