Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/435 E. 2020/607 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/435 Esas
KARAR NO : 2020/607

ASIL DAVA YÖNÜNDEN;

DAVA : İtirazın İptali

BİRLEŞEN BAKIRKÖY 1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2008/838 ESAS SAYILI DOSYASI

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 26/09/2008
KARAR TARİHİ : 03/12/2020
KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 03/12/2020
Davacı tarafından mahkememizde açılan davada yapılan açık yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili davalı … yönünden vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; Davalının müvekkil şirketin ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğunu muhtelif zamanlarda şirket kasasından avans adı altında paralar çektiğini bunları muhasebeleştirmediğini geri ödemesini yapmadığını, bu durumun davalının şirketle olan ilişkisini kesmesinden sonra tesadüfen ele geçirilen avans makbuzlarından öğrenildiğini ve bu nedenle Bakırköy … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası ile 185.319,19 TL’lik alacağın tahsili amacıyla takip yapıldığını, davalının takibe yapmış olduğu haksız itirazının iptaline ve %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiş, davacı vekilince diğer davalı …. yönünden açılan ve dosyamızla birleşen dava dilekçesinde özetle; borçlunun eşi …’nın muhasebeleştirmeden şirketten avans adı altında paralar çektiğini ve buna ilişkin belgelerin tesadüfen ele geçirilmesi üzerine bu davalı yönünden de Bakırköy …. İcra Müdürlüğü .. E. Sayılı dosyası ile takip yapıldığını davalının haksız itirazının reddini ve %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili birleşen dosyada vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkili hakkında asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğunu icra takibine ve davaya dayanak avans olarak nitelenen makbuz içeriklerinin iadeye tabi borç kabilinde olmadığını söz konusu ödemenin davacı şirket tarafından yapıldığını, ödemelerin yapıldığı tarihlerde müvekkilinin davacı şirkette imzaya yetkili yönetici olarak çalıştığını, alacağın zaman aşımına uğradığını, uygulanacak faizin kanuni faiz olduğunu bu nedenle haksız ve yersiz davanın reddini talep etmiş, asıl davada … yönünden verilen cevap dilekçesinde ise; Asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğunu, icra takibi ve davaya dayanak makbuzların bir kısmındaki harcamaların ne şekilde yapıldığının açıkça görüleceğini, bu belgelerin muhasebeye verilen talimat niteliğinde olduğunu, davacının ticari defter ve kayıtlarının talebinin haksızlığını açıkça ortaya koyacağını, banka kayıtları ile de müvekkilinin zimmetine geçirdiği bir bedelin olmadığını, ayrıca alacağın zaman aşımına uğradığını, davacının müvekkiline ait taşınmazda kiracı olması ve bu taşınmazdaki kira alacağına yönelik talepte bulunulması sebebiyle davacının bu talepleri ileri sürdüğünü belirtmiş bu nedenle açılan davanın reddini talep etmiştir.
Dava mahkememize … ATM’den devren geldiği anlaşılmıştır.
Devren gelen mahkemede ve mahkememizde tarafların sunmuş oldukları makbuzlar icra dosyaları, sözleşme fotokopileri, banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmış, ilk bilirkişi heyeti 16/02/2010 tarihli raporunu dosyamıza sunmuş daha sonra bu rapora yapılan itirazlar ve sunulan belgelere göre bilirkişi heyetinden 03/11/2010 havale tarihli ve 22/07/2011 tarihli ek raporlar alınmış. Bu raporlara yapılan itirazlar ve bu raporlarda bir kısım belgelerin eksikliği belirtilmiş olması sebebiyle mahkememizce yeniden seçilen bilirkişi heyetine tarafların defter ve kayıtlarının ve banka kayıtlarının yerinde inceleme yetkisi verilmek suretiyle yeni bir heyet oluşturulmuş, bu heyet tarafından dosyamıza 30/10/2012 tarihli rapor sunulmuştur.
Tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; incelenen Bakırköy … İcra müdürlüğünün … E ve … sayılı dosyalarında avans makbuzlarına dayanarak davalılar hakkında icra takibi yapıldığı, davalıların süresi içerisinde itirazda bulundukları, davacının İİK 67’ye dayalı olarak ayrı ayrı itirazın iptali davası açtığı ve dosyaların birleştiği yargılamanın … E. Sayılı dosya üzerinden devam ettiği anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalılar hakkında yapılan icra takibine konu avans makbuzlarında belirtilen miktarların davacı şirkete geri ödemesinin gerekip gerekmediği davalıların geri ödeme belgesi olarak sunduğu belgelerin bu kapsamda sayılıp sayılmayacağı mahkememizin görevli olup olmadığı alacağın miktarı ve alacağın zaman aşımına uğrayıp uğramadığı hususlarındadır. Davalı tarafın zaman aşımı yönündeki iddiaları ise söz konusu belgelerin şirket kayıtlarına geçmemesi de göz önüne alındığında öğrenme tarihine göre zaman aşımı süresi geçmemiştir. Görev yönünden yapılan itirazın ise mevcut dosya kapsamına göre yapılan iddialar nazara alındığında reddine karar verilmiştir.İlk alınan kök raporda bilirkişi heyetince yapılan inceleme sonunda …’dan talep ettiği tutarların şirkete veya şirket borçları için şirket namı ve hesabına yaptığını ileri sürdüğü ödemelerin şirket defterlerine yansımadığını her iki tarafında iddialarını karşılıklı makbuz ve dekontlar sunduklarını, yazılı delil mahiyetinde olan bu belgeler üzerinde inceleme yapıldığını … tarafından ödeme belgesi olarak sunulan belgelerin …, … gibi kişiler olduğunu davacının itirazın iptali talebinin yerinde olmadığını beyan etmişler bu rapora itiraz üzerine sunulan belge ve banka kayıtları üzerinde yeniden ek rapor alınmış ilk alınan ek raporda ödemelerin şirket adına yapılıp yapılmadığının takdirinin mahkemeye ait olduğunu, davacı tarafından şirkete havale talimatı savı ile sunulan a bölümünde gösterilen toplam 51.823,33 TL’nin aksi sabit oluncaya kadar şirkete aktarıldığının kabulü gerektiğini ancak bu hususun bankadan sorulması gerektiğini B bölümündeki şahıslara şirket nam ve hesabına yapıldığı ileti sürülen toplam 78.408,87 TL’nin şirketin kasa hesabında masraf beyanı ile kaydının bulunduğunu böylece şirketin bu şahıslara masraf ödemelerinini kayıtlara geçmiş olduğunu kök rapordaki düşüncelerinde bir değişiklik bulunmadığını belirtmişlerdir. Bu rapora yapılan itiraz üzerine alınan ek raporda banka kayıtlarının celbinin gerektiği aksi takdirde görüşlerinde bir değişiklik olmadığı bildirilmiştir. Gerek kök ve ek rapora yapılan itirazlar ve bu raporlarda bir kısım belgelerin incelenmesi gerektiği yönündeki tespitler de nazara alınarak yeni bir heyet oluşturulmuş, ticaret hukuku alanında uzman bir bilirkişi seçilerek ve bilirkişiye itirazlara konu edilen banka kayıtlarını yerinde inceleme yetki verilmek suretiyle yeniden inceleme ara kararı oluşturulmuş ve bu karar sonucu 30/10/2012 tarihli bilirkişi raporu dosyaya sunulmuştur. Bu raporda özetle; “Davacı ve davalı vekillerinin davacının ticari defterlerine başvurması konusunda mutabık kaldıkları; banka ve kasa hesabında tahsilat makbuzlarının işlenmediğini, muhasebeleştirilmediğini, davalı vekillerinin davacı defter ve kayıtlarına dayanması karşısında yasaya ve usule uygun tutulmuş olan defter ve kayıtlara bakıldığında şirket adına bu şahısların hesabına yapıldığı iddia edilen davalı … ödemelerini kayıtların doğrulamadığını bu ödemelerin bilgi ve belgeler ışığında … tarafından şirkete yapılan iade ödemeler olduğunu taktirinin mahkemeye ait olduğunu davalı vekillerince dosyaya borcun ödendiği yönünde delil olarak sunulan belgelerin ödeme talimatları dekontlar ve makbuzlar tahsilat fişi gibi 22 adet belge ile banka ve ticari defter kayıtları üzerinde mali inceleme yapıldığını davalı … açısından Modatimkar hesabına şeklinde beyan edilen ödeme talimatı içeren ek 2-3-5-12-15-16-17-18 nolu ödeme talimatlarının ve dekontlarının ise ödeme talimatları, ödemenin yapıldığını gösteren belge niteliğinde olmaması bunlarda banka kaşesinin yetkilisinin imzasının bulunmaması aynı zamanda şirket adına yapılmış iade niteliğini taşıyan ödemeler olarak kabulü için ya bankada Modatimkar hesabına giriş olduğunu gösteren bir kaydın bir belgenin ya da davacı şirket defterinde bu iddiayı çürütecek bir kaydın olması gerekir. 3. Kişi hesabına olarak yapıldığı bildirilen belgelerin ise hiçbirinin banka dekontunun bulunmadığını ve şirket adına yapıldığı iddia edilen bu ödemelerin ticari defterlerde kayıtlarının bulunmadığını, banka işlem kaydının bulunmadığını bu nedenle ek 4-6-7-8-9-10-11-13-14 nolu sunulan belgelerin şirkete yapılmış ödeme olarak kabulünün mümkün olmadığını, bu nedenle ek 2 ve 3 nolu hesaplaşmada dikkate alınmadığı belirtilmiş ve toplam miktarı olan 39.146,09 TL’nin … yönünden talep edilen toplam alacaktan çıkarılması gerektiği belirtilmiştir. Birleşen dosyanın davalısı …. yönünden yapılan mali tespitlerde ise ek 20 nolu ödemede .. A.ş makbuzu iş avansı silinerek tahsilat ve tarih 04/11/2002 olarak gözükmekte olduğunu ancak eski tarih düzelterek 04 yazılmış olduğunu, imzasının ….’ye ait olduğunu, şirket adına yapıldığı bildirilen bu ödemenin de defter ve kayıtlarda bulunmadığını ve bu davalının ödediği yönündeki itirazının haklı ve yerinde olmadığını belirtmişlerdir. Tüm bilirkişi rapor içerikleri ve yerinde yapılan inceleme sonucu mahkememize sunulan 30/10/2012 tarihli bilirkişi raporundaki tespitlerin hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu davalı tarafın ödeme yönündeki iddiasını mevcut bilirkişi rapor içeriği değerlendirildiğinde usulüne uygun ispatlayamadığı gerekçesi ile asıl dava yönünden davanın kısmen kabulüne birleşen dava yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiş, iş bu kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay … HD … Esas … Karar sayılı ilamı ile ” mahkemece davanın olay tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK ‘ nın 336. Ve devamı maddelerinde düzenlenen sorumluluk davası olarak nitelendirilmesi ve zaman aşımı def’inin de anılan yasanın 309/son maddesine göre değerlendirilmesi ve buna göre zarar ve sorumlu olan kimsenin öğrenildiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde zararı doğuran fiilin vukuu tarihinden itibaren 5 yıl içinde açılması gerektiğinin kabulü ile sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gerekçesi ile yerel mahkeme kararını bozmuştur.
Yargıtay bozma ilamından önce bilirkişi heyeti … ve arkadaşları tarafından düzenlenmiş olan 30.10.2012 tarihli rapordaki tespitlere göre icra takibine konu edilen alacağın dayanağını teşkil eden avans makbuzlarının davalı .. yönünden en son tarihlisinin 02.02.2001 ; diğer davalı … yönünden ise en son tarihlisinin 17.04.2002 olduğu bu bağlamda Yargıtay bozma ilamına göre zararın meydana geldiği tarih itibari ile 6762 sayılı TTK ‘ nın 309/son maddesinde öngörülen fiilin vukuu bulduğu tarihten itibaren 5 yıllık zaman aşımı süresi dolduktan sonra icra takiplerinin yapıldığı mahkememizce değerlendirilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafın alacağının dayanağını teşkil eden ve davalılar tarafından düzenlenen avans makbuzlarının en son tarihi dikkate alındığında zararın bu tarih itibari ile meydana geldiği ,Yargıtay bozma ilamında belirtildiği üzere fiilin vukuu bulduğu tarihten itibaren 6762 sayılı TTK ‘ nın 309/son maddesinde öngörülen 5 yıllık zaman aşımı süresinin takip tarihleri itibari ile dolduğu dikkate alınarak açılan davaların ayrı ayrı zaman aşımı nedeni ile reddine , davalıların tazminat taleplerinin ise koşulları oluşmadığından keza reddine karar verilmiş iş bu kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay … HD … esas … karar sayılı ilamıyla “iddianın ileri sürülüş biçimi bakımından, davalılara isnat edilen zararı doğuran fiillerin, bu konuda herhangi bir cezai soruşturma olmasa dahi, ceza kanunları mucibince suç sayılan bir fiil teşkil etmesi halinde, davadaki zaman aşımının bu fiile karşılık gelen yasa maddesi için ön görülen, uygulamadaki deyimi ile “uzatılmış zaman aşımı süresine”, tabi olup olmadığı konusunda mahkemece herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığı gibi gerekçede de bu yönde herhangi bir unsura yer verilmemiş olması nedeniyle” yerel mahkeme kararını bozmuştur.
Yargıtay bozma ilamı kapsamında yapılan değerlendirmeye göre; davalıların eylemi eTCK 510.maddesinde ön görülen hizmet nedeniyle emniyeti suistimal kapsamında kaldığı, eTCK 510.maddeye göre eylem için ön görülen cezanın 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası olduğu, eTCK 102/4 maddesi gereğince iş bu eylem için ön görülen dava zaman aşımının 5 yıl olduğu, bu bağlamda eTTK 309/son maddesine göre uygulanması gereken zaman aşımı her halükarda 5 yıl olduğu, bu bağlamda zarar doğurucu eylemlerin meydana geldiği tarihten itibaren 5 yıllık zaman aşımı süresinin takip tarihi itibariyle dolduğu mahkememizce değerlendirilmiştir.
Toplanan deliller, tüm dosya kapsamı ve Yargıtay bozma ilamına göre; davacı tarafın tazminata konu ettiği davalıların eylemlerinin eTCK 510.maddesi kapsamında kaldığı, iş bu suç sayılan eylem için eTCK 102/4 maddesine göre ön görülen dava zaman aşımının 5 yıl olduğu, bu bağlamda eTTK 309/son maddesine göre ön görülen zaman aşımı ile uzamış ceza zaman aşımının 5 yıl olduğu, davalıların tazminata konu eylemlerinin vuku bulduğu tarihten itibaren takip tarihi itibariyle 5 yıllık zaman aşımının dolduğu ve davalı tarafın da süresinde zaman aşımı itirazında bulunduğu dikkate alınarak asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı zaman aşımı nedeniyle reddine, davalıların tazminat taleplerinin ise koşulları oluşmaması nedeniyle keza reddine karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
1-Davacı tarafından davalılar aleyhine açılan mahkememizin asıl dosyasıyla birlikte birleşen dava dosyası yönünden her iki davanın da ayrı ayrı zaman aşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Davalıların tazminat taleplerinin koşulları oluşmaması nedeniyle reddine,
3- Peşin alınan 1.575,40-TL harçtan, 54,40 – TL ilam harcının mahsubu ile, bakiye 1.521,00-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı yönünden usulü kazanılmış hak kapsamında davalı vekili için AAÜT’ne göre belirlenen 17.069,15-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde ve istek halinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN;
7-Peşin alınan 177,40-TL harçtan, 54,40 – TL ilam harcının mahsubu ile, bakiye 123,00-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
8-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
9-Davacı yönünden usulü kazanılmış hak kapsamında davalı vekili için AAÜT’ne göre belirlenen 2.503,99-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Karar kesinleştiğinde ve istek halinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Dair tarafların yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/12/2020

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.