Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/397 E. 2021/986 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/397 Esas
KARAR NO : 2021/986

DAVA TARİHİ : 12/06/2014
KARAR TARİHİ : 14/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davaya konu adresteki 10 no.lu dükkanı 1996 yılında satın aldığını, davaya konu olan aboneliğin …….. sözleşme no.lu abonelik olup 10 no.lu dükkan için yapıldığını, sayaç no.sunun da …… olduğunu; bu 10 no.lu dükkanı; 9 no.lu dükkanın sahibi olan dava dışı …’a 12.09.2000 tarihinde sattığını, satıştan sonra iki dükkanın arasındaki duvarın yıkılarak dükkanların birleştirildiğini; bu dava ile istirdatı istenen ödemenin, 2000 yılında sökülen ve aktif olmayan 10 no.lu dükkandaki ………. no.lu sayacın ilgili idare tarafından halen aktif olduğu varsayılarak endeks ve otomatik endeks usulü ile faturalandırılması ile oluşan bedelin ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibi neticesinde ve cebri icra tehditi altında yapılmış olan ödeme olduğunu; oysa, 10 no.lu dükkanda usulsüz ve faturalanmamış bir enerji tüketimi olmadığını, çünkü; 10 no.lu dükkanın elektrik tesisatının o tarihten itibaren 9 no.lu dükkanda ve halen faal olan dava dışı ‘…….. Makine’ye ait …….. no.lu tesisata bağlanmış ve bu cihaz üzerinden faturalandırılmış olduğunu ileri sürerek; 23.164,00 TL’nin ödemenin yapıldığı tarihten itibaren en yüksek faizi değeri üstünden istirdatını talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının vekili olan dava dışı …… ile davacı adına 10 no.lu dükkan için 25.03.1998 tarihinde …….. tesisat no. ile abonelik sözleşmesi akdedildiğini, davacının belirttiği bu tesisat birleştirme işleminin davalı kuruma haber verilmeden fiilen yapıldığını, davacının aboneliğini de sonlandırmadığını, davacının davalı kuruma haber vermeden sayaca müdahale ettiğini, bu durumun kaçak elektrik kullanımı teşkil ettiğini; ayrıca, davacının ödemelerini yaparken ihtirazi kayıt ileri sürmediğini savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkememizce; davacıya ait 10 nolu dükkanın satışı sonrası, 10 nolu dükkan ile 9 nolu dükkan arasındaki duvarın yıkılarak elektrik enerjisinin 9 nolu sayaçtan geçirilmek suretiyle kullanıldığı; bu kapsamda, davalı kurum tarafından 2001 yılından sonra 7 yıl süre ile 10 nolu sayaçta herhangi bir enerji harcandığının tespit edilememesi nedeniyle okuma yapılarak fatura düzenlenmediği bu durumunda davacı iddialarını doğruladığı; esasen 10 nolu dükkana ait sayaçtan geçirilerek kullanılmış herhangi bir elektrik enerjisi bulunmadığı; devir ve birleştirme sonrası enerjinin 9 nolu dükkana ait sayaçtan geçirilmesi nedeniyle 10 nolu iptal edilmeyen sayaçtan herhangi bir tüketim yapılmadığı; bu durumda, davacının icra tehdidi altında yaptığı ödemenin yersiz olduğu gerekçesi ile davacının davasının kısmen kabulü ile; 20.022,95TL alacağın 07.03.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hükmün temyizi üzerinde bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Somut olayda, her ne kadar, davalı tarafça cevap dilekçesi ile davacının fiilinin kaçak kullanım olduğu belirtilmiş ise de; dosya arasında, davalı tarafça ibraz edilen, davacı hakkında düzenlenmiş her hangi bir kaçak tutanağı ya da kaçak kullanım tahakkuku bulunmamakta olup, takibe konu olan faturaların normal kullanıma ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Kural olarak, aboneliğini iptal ettirmeyen abone; kullanılan elektrik tüketiminden fiili kullanıcı ile birlikte sorumludur. Somut olayda, davaya konu 10 no.lu dükkanın aboneliği davacı adına kayıtlı olup, takibe konu faturaya esas alınan dönemde halen aboneliğini iptal ettirmemiştir. Buna göre; aboneliği devam eden davacının 10 nolu dükkan için tahakkuk edecek fatura bedelinden sorumlu olacağı açıktır.
Bu durum karşısında, faturaya esas alınan dönemde halen davacının aboneliğinin devam ettiği, bu nedenle tahakkuk edecek bedelden sorumlu olacağı göz önünde bulundurulmak suretiyle, dosyanın bilirkişiye teslimine karar verilmiştir. Bilirkişi rapor ve ek raporunda yapılan tespitler sonucunda hükme elverişli olduğu değerlendirilen ek rapora göre davacının sorumlu olduğu miktar 8.756,08 TL olarak belirlenmiştir. Bu durumda davacı tarafından yapılan 20.022,00 TL’den bu miktarın mahsubu sonucu istirdadı gereken miktarın 11.265,92 TL olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede davacının sorumlu olduğu alacağın 8.756,08 TL olarak hesaplandığı, ek raporda ödeme tarihine kadar işlemiş faiz hesabının takiple bağlılık ilkesi ve temerrüt olgusunun takipten önce gerçekleşmemesi nedeniyle hükme esas alınmaması gerektiği kanaatine varılmış olup bilirkişi ek raporundaki 4.870,72 TL işlemiş faiz yönünden yapılan hesaplama dikkate alınmamıştır.
Sözleşmelerde kararlaştırılan gecikme zammı, hukuki niteliği itibariyle bir borcun günün- de ödenmemesi halinde alacaklının gecikme zammı süresince borçluya tanıdığı vade karşılığı belirli bir oranda borca yapılan ilave niteliğindedir. Gecikme zammı, gecikme faizi değildir. Gecikme zammında da bir para borcunun geç ödenmesi bahis konusudur. Gecikme faiz talebinde bulunabilmek için borçluyu temerrüde düşürmek gerektiği halde, gecikme zammında buna lüzum yoktur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun ve Özel dairenin kararlılık kazanmış içtihatlarına göre; abonelik sözleşmesinden kaynaklı ödemelerde gecikme olması halinde, 6183 sayılı Yasada belirtilen gecikme zammının istenebilmesi için, sözleşmede gecikme zammı uygulanacağına dair açık ve anlaşılır bir ifadeye yer verilmesi gerekir. Abonelik (elektrik, su, atık su ve doğalgaz) sözleşmesinde, 6183 sayılı Kanunda belirtilen gecikme zammı oranının uygulanacağına yönelik bir hüküm yoksa, normal tüketim bedeline 6183 sayılı Kanunda belirtilen gecikme zammı değil, abonenin sıfatına göre (mesken ise yasal faiz, ticarî ise ticarî faiz, diğer aboneler için yasal faiz) faiz uygulanacaktır. Somut olayda gecikme zammına ilişkin husus sözleşmede belirtilmiştir.
Müterafik kusur yönünden yapılan değerlendirmede bilirkişi tarafından gecikme zammı yönünden %50 müterafik kusur indirimi yapılmış olup mahkememizce yapılan değerlendirmede de; davalının uzun yıllar boyunca fatura kesmesi, ödeme yapılmadığı halde elektriğin kesilmemesi nedeniyle müterafik kusurun oluştuğu, asıl borcun tamamından sorumluluğun devam ettiği ancak gecikme zammı yönünden müterafik kusur indirimi yapılabileceği anlaşılmakla, gecikme zammı üzerinden %50 müterafik kusur indirimi gerektiği kanaatine varılmıştır. Açıklanan nedenle davanın kabulüne dair aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; 11.265,92TL alacağın 07/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya istirdadına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 1.024,65 TL ilam harcından peşin alınan 395,60TL harcın mahsubu ile bakiye 629,05 TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen 25,20TL Başvuru Harcı, 395,60TL Peşin Harç olmak üzere toplam 420,80TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 2.000,00TL bilirkişi ücreti, 368,50TL posta masrafı olmak üzere toplam 2.368,50TL den kabul red oranına göre hesaplanan 1.533,73TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından sarf edilen 85,00TL posta masrafı, olmak üzere toplam 85,00TL den kabul red oranına göre hesaplanan 29,95TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
8-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/12/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır