Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/336 E. 2022/136 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/336
KARAR NO : 2022/136

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/06/2020
KARAR TARİHİ : 03/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; Müvekkil ….. Sigorta’nın sigortalısı dava dışı …….’in ……. Mahallesi …… Sok.No:125 D:1 Esenyurt/İstanbul adresindeki sigortalı konutun bulunduğu yapının ön cephesinde …… Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından yapılan çalışma sırasında su vanasının patladığı ve sızan suların zeminden konut içerisine sirayet etmesi sonucu 01.10.2019 tarihinde hasar meydana geldiğini, …….” ye ait su vanasının patlaması sonucu daire içerisine su sirayetine istinaden hasar meydana geldiğini, iş bu nedenle müvekkil 3.844,32TL tutarı dava dışı sigortalı ……. ‘e ödemiş ve haklı nedenlere dayanarak …….’ye rücu talebinde bulunmuştur. Buna dayalı olarak Büyükçekmece ……. İcra Dairesi ……. Esas numaralı dosya ile icra takibine başlanmıştır. Ancak davalının itiraz etmesi üzerine itirazın iptali davası açma zarureti hasıl olmuştur. Davalı …….’nin bu olayda hizmet kusuru mevcuttur.Bu nedenlerle arabuluculuğa başvurulmuş anlaşamama ile sonuçlandığını, izah edilen nedenlerle davanın kabulü ile %20 den az olmamak üzere lehimize icra inkar tazminatına, yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Başkanlığımız tarafından yapılan incelemede 01.10.2019 tarihinde arıza kaydı olmadığı tespit edildiğini, imar Yönetmeliğinde “Toprağa dayalı tüm bodrum katlarında, dış etkilere karşı ısı ve su yalıtımı yapılması zorunludur.” denildiğini, sigortalı konut sahibi hasarın meydana gelmesine kendisi sebebiyet vermişse hasar ile müvekkil idare arasında illiyet bağı kesileceğini, TTK 1472.Maddesine göre davacı … şirketinin sigortalısının haklarına halef olması ancak olaydan müvekkil idarenin kusurlu ve sorumlu olması ile meydana gelen zararla idare arasında uygun illiyet bağının kurulması halinde mümkün olacağını, hasar gören sigortalı konutta açıkça projeye aykırılık mevcut olup olmadığının araştırılması gerektiğini, davacını hasara ve hasar bedeline ilişkin tespitlerini idaremize hiçbir savunma ve itiraz hakkı tanımadan gıyabımızda yapılıp düzenledikleri için kabul etmediklerini, davacı tarafça hasar bedeli olarak istediği meblağında fahiş olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizce Büyükçekmece ……. İcra Dairesi ……. Esas sayılı takip dosyası incelenmiş, incelenmesinde alacaklısının … borçlusunun … olduğu, 3.882,24TL üzerinden yetkili icra dairesinde ilamsız icra takibi açıldığı, davacının davasını açmasında hukuki yararının olduğu, ödeme emrinin borçluya usulüne uygun tebliğ edildiği ve borçlunun süresinde itiraz etmesi sonucu takibin durduğu anlaşılmıştır. Davacının itirazın iptali davasını 1 yıllık hak düşürücü sürede açtığı anlaşılmıştır.
Mahkememiz dosyasına üç kişilik bilirkişi heyetinden (SMMM, Sigortacı, İnşaat Mühendisi) rapor aldırılmış, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 06/06/2021 tarihli bilirkişi raporda özetle; Dava konusu konutta meydana gelen hasarların Sigorta poliçesinin kapsamı içerisinde olduğu, dava konusu konutta meydana gelen hasarlar için ekspertiz Firması tarafından belirlenen malzeme ve işçilik bedeli olarak 3.257,90 TL4*KDV’nin heyetimizce de kadri maruf olduğu görüş ve kanaatine varıldığı, davacı …… Sigorta (….. Sigorta ) tarafından 12.12.2019 tarihinde …… nolu dosyanın ödemesi açıklamasıyla dava konusu konuttaki hasarların giderilmesi için ….. Yardım firmasına 3.844,32 TL ödeme yapıldığı, dava konusu taşınmazda binanın toprak altında kalan bölümünde su izolasyonunun teknik şartnamelere uygun olarak yapılmadığından, dışsal suların (yağmur, kar, boru patlaması vb. yolla yüzeyde biriken sular) zeminden sızması sonucu meydana geldiğini, davalı …….’nin dava konusu taşınmazda oluşan hasarlardan dolayı sorumlu tutulamayacağını belirtmiştir.
Dava, İİK’nun 67. Maddesi gereğince itirazın iptali talebine ilişkindir.
Mahkememizce yapılan yargılama, dava ve cevap dilekçeleri, taraf vekillerinin mahkememiz huzurundaki beyanları, dosya arasına alınan Büyükçekmece …… İcra Dairesi ….. Esas sayılı takip dosyası ve tüm kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …… Hukuk Dairesi’nin …… esas, …… karar sayılı ilamında; “Bilindiği üzere 22/03/1944 gün ve 37-9 sayılı Yargıtay İBK’na göre halefiyetle sigortacı tarafından açılan dava, sigortalı kimsenin sorumlu kişiye açtığı dava gibidir. Bir başka anlatımla sigortalı sorumlu kişiye hangi mahkemede dava açacaksa, sigortacı da o mahkemede açabilir. Diğer bir ifadeyle dava sigortalının hukukuna tabi olduğundan, sigortalı hangi mahkemede dava açacaksa halefi olan sigorta şirketi de o mahkemede dava açabilir.” denmektedir.
Yine Yargıtay …… Hukuk Dairesi”nin ……. esas, …… karar sayılı ilamındaki” 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nın 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar (ERİŞ Gönen, Gerekçeli- Açıklamalı- İçtihatlı 6335 Sayılı Kanunla Güncellenmiş Yeni TTK Hükümlerine Göre Ticari İşletme ve Şirketler Ticaret Sicili Yönetmeliği ve İlgili Tebliğler, Seçkin Yayınevi, 1. Baskı, Mart 2013, 1. Cilt, Sh, 323).
Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.” şeklindeki gerekçesinden yola çıkılarak mevcut olayımızda mutlak ticari dava sayılan hallerin olmadığı, sigorta sözleşmesine zarar gören şeyin ev olduğu, sigortalının gerçek kişi olduğu, dolayısıyla sigortalının davasını asliye hukuk mahkemesinde açabileceği, davacı … şirketinin de ilgili Bam kararına göre halefiyet davasını asliye hukuk mahkemesinde açabileceği, uyuşmazlığın da TTK’nın 4/2. maddesinin “a-f” bentlerindeki hususlara ilişkin olmadığı anlaşılmış olup, 6102 sayılı TTK’nın 6335 sayılı Kanunla değişik 5/3. maddesinde ise asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu düzenlemesine istinaden görevli mahkemenin Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu sonuç ve kanaatine varılarak, mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, görevsizlik nedeniyle davanın usulden REDDİNE,
2- Görevli mahkemenin Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun tespitine, HMK. 20 madde gereği süresi içerisinde kararın kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten itibaren, kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde ve taraflardan birinin kararı veren mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, aksi halde mahkemece davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğinin ihtarına,
3-Yargılama, harç ve giderleri konusunda HMK. 331/2 madde gereğince görevli mahkemece değerlendirme yapılmasına,
4-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın hükmün kesinleşmesinden sonra görevli mahkemeye aktarılmasına,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı; alacak miktarı Kesinlik sınırının altında kaldığından HMK 362. maddesi uyarınca kesin olarak verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.03/02/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.