Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/325 E. 2021/268 K. 06.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/325 Esas
KARAR NO : 2021/268

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/06/2020
KARAR TARİHİ : 06/04/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “…müvekkili şirket ile davalı arasında 21 Ocak 2020 tarihinde bir ticari faaliyete girilmesi konusunda anlaşmaya varıldığını ve bu ödemeleri karşılamak için davalıya 10/06/2020 tarihli …… Bankasında basılan …… numaralı …….. Şubesine ait 40.000,00-TL tutarlı bir çek verildiğini, davalı tarafından bu çeke ilişkin olarak müvekkiline tahsilat makbuzu verildiğini, ancak bugüne kadar davalı tarafıdan verilmesi gereken parti malların müvekkil şirkete verilmediği gibi müvekkil şirket yetkilileri tarafından yapılan aramaların da sonuçsuz kaldığını, söz konusu çekin ödeme tarihi gelmiş olmasına rağmen halen dahi bedele karşılık verilmesi gereken malların müvekkili şirkete verilmediği gibi müvekkil şirket tarafından yapılan araştırmada davalının 16/04/2020 tarihinde terki ticarette bulunduğunu, bu yüzden şahıs firmasının iptal olduğunun ortaya çıktığını, bu kapsamda iptal firma konumundaki davalıya ait şahıs firmasının söz konusu mallan teslim edemeyeceğini, haliyle davalının artık teslim edemeyeceği mallara binaen haksız bir şekilde para tahsilatı yoluna gideceğini, bu paranın tahsilinden sonra ise müvekkili şirket tarafından haksız şartlar altında verilen paranın artık geri alınmasının ortada bir firma olamayacağından imkansızlaşacağını, Açıklanan nedenlerle; taahhüt edilen malların halen daha müvekkiline teslim edilememiş olması nedeniyle mal karşılığı olmak üzere verilen çek nedeniyle menfi tespit ve çekin istirdadına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı veya vekili tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, menfi tespit ve çekin istirdadı istemine ilişkindir.
Davacının keşideci, davalının lehtar olduğu 40.000,00TL bedelli …… numaralı 10/06/2020 keşide tarihli çek nedeniyle davacının borçlu olup olmadığı, çekin istirdadının gerekip gerekmediği noktasında uyuşmazlık olduğu tespit edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.12.2003 gün ve E:2003/19-781, K:2003/768; 12.10.2011 gün ve E:2011/19-473, K:2011/607; 04.12.2013 gün ve E:2013/19-89, K:2013/1645; 14.05.2014 gün ve E:2013/19-1155, K:2014/660; 18.02.2015 gün ve E:2013/19-1362, K:2005/826 sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere; bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak, uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır.
Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır.
Diğer yandan 6102 Sayılı TTK’nın 792. maddesinde “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790’ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” denilmiştir. Belirtilen kanun hükmü uyarınca davacının, kendisinin yetkili hamili olduğunu ve yeni hamilin çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğunu veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu kanıtlaması gerekmektedir.
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
Menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki yararın bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır.
TTK’ nın 677. maddesinde düzenlenen ve 818/1-c maddesi yollaması ile çekler hakknıda da uygulanacak olan imzaların bağımsızlığı ilkesi, poliçeye atılan her geçerli imzanın (düzenleyenin, cirantanın, avalistin, kabul eden muhatabın imzası gibi) sahibini bağladığını, geçersiz imzaların sahiplerini sorumlu kılmamalarına rağmen, poliçenin geçerliliğini ortadan kaldırmadığını ifade eder. Geçerli imzaların sahipleri, başkasının imzasının geçersiz olduğunu ileri sürerek kambiyo sorumluluğundan kurtulamazlar; geçersiz bir imza sahibini bağlamaz, ancak ciro zincirini de koparmaz. İmzaların geçersizliği ilkesi ciro zincirinde bulunan imzalardan birinin veya bazılarının sahteliğine dayanılarak menfi tespit davası açılmasına olanak tanımaz. Poliçeye imza koyan kişi diğer imzaların geçersiz veya sahte olmasının riskini de taşır. Sahte imza sahibini bağlamaz, ancak sahte imzanın sahibi, sonradan onay verirse senetten dolayı egemen olan görüşe göre sorumlu tutulabilir. Kamu güvenliğini haiz bir senedin dolaşım gücü böyle sağlanabilir. Maddeye göre her imza kendi sahibini, diğer imzalardan bağımsız olarak bağlar (P., Reha/ T., Ünal: Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, İstanbul 2018, s: 178).
Çekten dolayı kendisine başvurulan kişi hamile karşı bir takım def’ileri ileri sürebilir. Bunlar çekten kaynaklı (çekte kendisine ait imzanın sahteliği, çekte tahrifat gibi) mutlak defiler ile TTK 687/1 maddesinde belirtilen şahsi (bedelsizlik iddiası gibi) defilerdir. Mutlak def’iler herkese karşı ileri sürülebilirken, şahsi def’iler ise ancak ilişkide bulunulan kişiye, kötü niyetli olması halinde hamile karşı ileri sürülebilirler. (TTK 687)
Mahkememizce ticari defter ve belgelerin incelenmesi sonucu alınan bilirkişi raporunda çekle ilgili davacının davalıya borçlu olmadığı belirtilmiştir. Davacı şirket tarafından mal veya hizmet tedariki amacı ile davalı işletmeye verilen dava konusu 10/06/2020 keşide tarihli 40.000,00-TL’lik çek karşılığında herhangi bir mal veya hizmet faturası girişi olmadığı, davalı işletme kayıtlarının da, davacı şirketin kayıtlarını teyit eder nitelikte olduğu, davacı şirketten aldığı 10/06/2020 keşide tarihli 40.000,00- TL’lik dava konusu çek karşılığında davacıya hitaben herhangi bir fatura düzenlemediği, mal/hizmet satışında bulunmadığı tespit edilmiştir.
Çek bedelinin ibraz edilerek …….’a ödendiği ve ……. ‘ın hamil olduğu buna göre çekin istirdadı talebinin reddi gerektiği, ancak şahsi defi kapsamında bilirkişi raporunda da belirtildiği ve taraf defterlerinde çek nedeniyle borç alacak durumunun bulunduğu ve bu hususun kayıtlarla doğrulandığı, mal veya hizmet tesliminin gerçekleştiğinin davalı tarafça ispat edilmesi gerektiği ancak ispatlanamadığı, davacının dava konusu çek nedeniyle borcunun bulunmadığı ancak bedelin ödenmesi nedeniyle ödenen bedelin davalıdan istirdadına karar verilebileceği tespit edilmiştir ve davanın kabulüne ilişkin aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile; …… Bankası ……. Şubesine ait, Keşidecisi …… Mühendislik İnş. San ve Tic Ltd Şti olan, …… numaralı 40.000,00TL bedelli çek nedeniyle 40.000,00TL’nin çekin ödeme tarihi olan 19/06/2020 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan istirdadına,
2-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 2.732,40TL ilam harcından peşin alınan 683,10TL harcın mahsubu ile bakiye 2.049,30TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Davacı tarafından sarf edilen 800,00TL bilirkişi ücreti, 41,15TL posta masrafı, 54,40TL başvuru harcı, 683,10TL peşin harç, ücreti olmak üzere toplam 1.578,65TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 6.000,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
5-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.. 06/04/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.