Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/278 Esas
KARAR NO : 2021/696
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 21/04/2020
KARAR TARİHİ : 21/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Kazanın oluşumunda %100 kusurlu olması nedeniyle, müvekkil şirketin işbu kaza nedeniyle ödediği 10.098-TL’nin kendisine ödenmesi için Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün …… E. sayılı dosyası ile borçlu/davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı dosyaya kötü niyetle itiraz etmiş ve itiraz üzerine takibin durduruğu, itirazın öğrenilmesi akabinde T.C. Bakırköy Arabuluculuk bürosuna müvekkil sigorta alacağının tahsili amacıyla başvurulduğunu, arabuluculuk( Ek-4) 27.12.2019 tarihinde anlaşamama ile sonuçlandığını, arabuluculuk kanun yolundan da sonuç alınamaması üzerine söz konusu işbu mezkur davayı açtıklarını, bu nedenle davanın kabulüne; davalı/borçlunun yasal dayanaktan yoksun ve haksız itirazın iptali ile takibin devamına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;hukuk dosyasının ve ceza dosyasının bekletici mesele yapılmasını, müvekkilinin olay yerini terk etmediğinden ve kazada kusurlu olmadığından – bu husus diğer dosyalarda sabit olmakla davanın reddini, müvekkilinin davada kusuru olmadığını ve olay yerini terk etmediğini bilmesine rağmen gerçeğe aykırı şekilde alacak kalemi yaratarak bunu icraya koyan davacının her müvekkil bakımından ayrı ayrı kötüniyet tazminatına çarptırılmasını, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa her iki müvekkil için ayrı ayrı olmak üzere tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, haksız fiil nedeniyle rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın trafik kazasının oluşumunda kusurlu olduğu iddia edilen sürücü … ve işleten …… Petrol Ltd’ne karşı mağdura ödenen bedelin sigorta şirketince rücuen istenip istenemeyeceği noktasında uyuşmazlık olduğu tespit edilmiştir.
Bakırköy ….. ATM’nin …… Esas sayılı dosyası ile Büyükçekmece …… Asliye Ceza Mahkemesinin …….. Esas sayılı dosyaları istenerek incelenmiştir.
Kusur durumu yönünden yapılan değerlendirmede Bakırköy …. ATM’nin …… Esas sayılı dosyasında davalı …’ın kusursuz olduğu, Büyükçekmece …. Asliye Ceza Mahkemesinin ……. Esas sayılı dosyasında ise sanık …’ın tali derecede kusurlu olduğu yönünde raporlar alınmıştır. Ceza dosyasında mahkemece HAGB kararı verilmiştir.
Türk Borçlar Kanunu 74. maddesi hükmü uyarınca, hukuk hakimi, ceza mahkemesinin beraat kararı, kusurun bulunup bulunmadığı ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı ile bağlı değil ise de, hem ilmi, hem de kökleşmiş yargı kararlarında ceza mahkemesince belirlenen maddi olgunun hukuk hakimini bağlayacağı kabul edilmektedir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.01.1975 gün ve 1971/T-406 Esas, 1975/1 Karar; 23.1.1985 gün ve 1983/10-372 Esas, 1985/21 Karar; 27.04.2011 gün ve 2011/17-50 Esas, 2011/231 Karar; 03.04.2013 gün ve 2012/19-873 Esas, 2013/433 Karar sayılı ilamları)
Bunun nedeni, hukuk usulünün bir şekil hukuku olmasıdır. Davanın açılması, itirazların ileri sürülmesi, tanıkların ve diğer delillerin bildirilmesi belirli süre koşullarına bağlı kılındığı gibi, ikinci tanık listesi verilememesi, iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı gibi yargılamanın süratle sonuçlandırılması gayesi ile belirli kısıtlamalar getirilmiştir. Bunun sonucunda, hukuk hakimi şekli gerçeği arayacak, maddi gerçek öncelikli hedef olmayacaktır. Ancak ceza hakimi bunun tersine öncelikli hedef olarak maddi gerçeğe ulaşmaya çalışacaktır. O halde ceza mahkemesinin maddi nedensellik bağını (illiyet ilişkisi) tespit eden kesinleşmiş hükmünün hukuk hakimini bağlamasına, Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi ( 818 sayılı BK 53. maddesi) bir engel oluşturmaz (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.09.1981 gün 1979/1-131 Esas, 1981/587 Karar; 27.04.2011 gün ve 2011/17-50 Esas, 2011/231 Karar; 03.04.2013 gün ve 2012/19-873 Esas, 2013/433 Karar sayılı ilamları)
Nitekim bu husus, Yargıtay’ın yerleşmiş ve kökleşmiş görüşleri ile de kabul edilmiş bulunmaktadır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.02.2012 gün 2011/19-639 Esas, 2012/30 Kararı; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 gün ve 2009/4-13 Esas, 2009/12 Karar; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 06.04.2010 gün ve 2010/2-76 Esas, 2010/77 Karar sayılı kararlarında da belirtildiği üzere düşme, takipsizlik, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar ise kesinleşmiş mahkûmiyet kararları olarak kabul edilemeyecektir.
Bu kapsamda raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için kusur yönünden inceleme yapmak üzere dosya ATK Trafik İhtisas Dairesine gönderilmiş alınan raporda davalı …’ın kusursuz olduğu belirtilmiştir. ATK raporunda belirtildiği üzere;
A) Sürücü … idaresindeki otomobil ile gece vakti yerleşim yeri dışı devlet yolunu takiben seyirle olay mahalline geldiğinde, orta refüjünde bariyer bulunan ve yaya geçişine uygun olmayan mahalde istikametini kapatacak şekilde yolun solundan kaplamaya giren yayaya çarpması ile meydana gelen kazada, kazanın oluş şekli, mahal şartları ve yol özellikleri dikkate alındığında atfı kabil kusuru bulunmamaktadır.
B) Yaya ….. gece vakti yerleşim yeri dışı devlet yolunda, yaya geçişini engellemek üzere orta refüj üzerinde oto bariyer bulunan mahalde kendi can güvenliğini tehlikeye atacak şekilde yolun karşısına geçmek üzere kaplamaya girdiği, orta refüj bariyerlerini aşmak suretiyle karşıdan karşıya geçmek istediği, geçişi sırasında taşıt yolu üzerinde seyir halindeki araçların hızlarına-mesafelerine ilişkin gerekli-yeterli kontrolleri yapmadığı ve ilk geçiş hakkını sağından yaklaşmakta olan araca vermeyip bu aracın çarpmasına maruz kaldığı olayda asli derecede kusurludur.
ATK rapor içeriği kapsamında mahkememizce davalı sürücünün kusursuz olduğu kabul edilmiştir.
Sigorta yönünden yapılan değerlendirmede; olay yerini terk … Genel Şartları B4/f maddesinde; bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere olay yerini terk etmesi halinde sigortacı, sigortalıya rücu edebilecektir. Somut olayda; araç sürücüsünün kazada kusurunun bulunmaması ve terke ilişkin delil bulunmayıp terk olgusu da ispatlanamadığından olay yerini terk nedeniyle de kusurunun bulunmadığı anlaşılmıştır. Herkesin kusuru oranında sorumlu olması ilkesi de dikkate alınarak sigorta şirketinin sigortalısının kusuru oranında sorumlu olabileceği, dosya kapsamı itibariyle sigortalısının tam kusurlu olduğu anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 59,30TL ilam harcından peşin alınan 157,72TL harcın mahsubu ile bakiye 98,42 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre alınan 1.320,00TL arabulucu ücretinin davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/09/2021
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır