Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/182 E. 2022/603 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/182 Esas
KARAR NO : 2022/603

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/02/2020
KARAR TARİHİ : 14/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “…Müvekkili şirketin 15/02/20146 tarihinde …. isimli muhasebe yazılımını davalı taraftan satın aldığını, satın alınan bu muhasebe programının şirketin girdilerini çıktılarını kolay suretle takip edebilme ve bilgilerini depolama yeteneğine haiz olduğunu, programı satın alan müvekkilinin davalı tarafa her ay düzenli olarak program ücreti ödediğini, bu ücretin gerekli bakım ve onarımın düzenli olarak yapılması ve bilgilerin depolanması amaçlı verildiğini, nihayetinde Temmuz 2019’da müvekkilinin tüm şirket bilgilerinin yer aldığı bu programın çöktüğünü ve tüm bilgilerin kaybolduğunu, bu sırada müvekkilinin destek almış olduğu davalıyı arayarak sorun olduğunu belirttiğini ve bu gerekçe ile depolanan verilerin tarafına gönderilmesini talep ettiğini, bunun üzerine davalının 24/02/2019 yılına kadar olan verileri müvekkiline sunduğunu ancak 24/02/2019 tarihinden sonra bilgisayara virüs bulaşma tarihi Temmuz 2019’a kadar olan kısmı depolamadığı için müvekkiline iade edilemediğini, halbuki davalı tarafın tüm bilgileri depolama yükümlülüğünün mevcut olduğunu, zira böyle bir şey yapmayacaksa aylık ücret almasının bir manası kalmayacağını, açıklanan nedenlerle; davalının mevcut zararın giderilmesi amaçlı şimdilik 10.000,00- TL manevi, 1.000,00-TL maddi olmak üzere tazminata ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesinin arz ve talep edildiği…” görülmüştür.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;“…müvekkili şirket ile davacı arasındaki çalışmanın 26/02/2016 tarihinde ….. no’lu fatura ile başladığını, müvekkilinden …. programı ve uzak masaüstü sunucuyu almasının sebebinin Bakırköy’den veya Küçükçekmece’den coğrafi etkenlerden etkilenmeden internet olduğu müddetçe onun için tahsis edilen sunucuya bağlanarak yazılımın kullanılmak istendiğini, kullanılan yazılımın kiralık bir yazılımı olmadığını, yıllık ücret ödenmediğini, ama kullandığı uzak masaüstü sunucusunun yıllık olarak …… adlı firmadan satın alıp müşterilere sunulan bir kiralama hizmeti olduğunu, davacının, sunucu yönetimini kendisinin yapmak istediğini belirtip daha ilk yıldan itibaren sunucusunun ana yönetim şifresini müvekkilden istediğini ve şifrenin kendisi ile paylaşıldığı tarihte davacı yanında çalışan ….. isimli personelin buna şahit olduğunu, bu şifreyi almasının sonucu güvenliği ile ilgili problemlerin kendi sorumluluğunda olduğu, ona ve personeline o tarihlerde bildirildiğini, sunucuyu amacına uygun olmayarak masaüstü bilgisayar gibi kullanmaya başladığını ve böylece yıllarca bu şekilde kullanıldığını, pek çok kere virüs ve benzeri sorunlar nedeniyle sunucularının çöktüğünü ve müvekkili tarafından sistemin tekrar ayağa kaldırıldığını bununla ilgili kendisine kesilen faturalar olduğunu, son senelerde kendisine defalarca bu sunucunun eskidiği, işletim sistemini yenilemek gerektiğinin müvekkili tarafından söylendiğini, en son Şubat ayında bunun tekrar söylendiğini ancak davacı tarafından kabul edilmediğini, müvekkilinin sistemde tehlikenin sunucunun değiştirilmemesi, (upgrade) edilmemesinden kaynaklanacağını öngörürken çok geçmeden bu tehlikenin ortaya çıktığını, davacıya ait tüm sunucu datalarının geri getirilemez şekilde tahribat verildiğini, dataların geri getirilmesi için sunucuya giren 3.kötü niyetli kişinin amacının para olmayıp davacıdan şahsi intikam amacında olabileceğini, müvekkilinin güncel datayı geri getirememişse de, yine de sunucuyu yeniden kurdurup en son virüs sorunu yaşanan Şubat ayında kendi insiyatifi ile sözleşmesel ve ticari zorunluluğu olmadığı halde yedeğini aldığını …… Muhasebe datasını yani 2.5 ay önceki datasını yükleyerek kendisine teslim ettiğini, davacı sunucusunun masa üstündeki kendi kaybetmiş olduğu özel dosyaları olduğunu ve onları istediğini söylemişse de, müvekkilinin ….. yazılımları bayisi olduğunu ve aynı zamanda bu yazılım ile ilgili hizmetlerin uzak masaüstü RDP sunucusu gibi) kiralayıp sattığını, müvekkilinin davacıya hep …… yazılımları ile ve virüs ile ilgili veya yıllık kiralaması ile ilgili fatura kestiğini, fatura açıkça ne için olduğunun yazdığını, müvekkilin davacıdan yedekleme adı altında bir para almadığını, yedekleme hizmetinin ayrı bir hizmet olup ayrı ücretlendirme gerektirdiğini ve bu hizmeti davacının da istemediğini müvekkilinin sorumlusu olmadığı ve ücretini de almadığı bir hizmet tutulduğunu ve suçlandığını, bu şekilde itibarının ve marka değerinin zarar gördüğünü, açıklanan nedenlerle; davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesinin arz ve talep edildiği…” görülmüştür.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Satın alınan yazılımdaki tüm bilgilerin kaybolmasında sorumluluğun kime ait olduğu, davacının maddi ve manevi zarara uğrayıp uğramadığı noktasında uyuşmazlık olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce taraf tanıkları dinlenmiş olup bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Davacının muhasebe kayıtlarının tamamının davalı şirketten kiralanan ve davalı şirketin sorumluluğunda bulunan sunucuda muhafaza edildiği, sunucuya enjekte olan virüsten ötürü Şubat 2019 döneminin son haftası ile Temmuz 2019 dönemi arasındaki muhasebe kayıtlarının geri getirilemez şekilde tahribata uğradığı, söz konusu dönemlere ait yedeklerin de alınmamış olması sebebiyle belirtilen dönemler arasındaki kayıtlara ulaşılamadığı, ancak ileri tarihlerde bu kayıtlardan bazılarının yeniden program girilmek suretiyle oluşturulduğunun tespit edildiği, somut olayda davalı şirketin davacıya kiraladığı sunucunun yapılandırılmasından, yönetilmesinden ve yetkilendirilmesinden sorumlu olması nedeniyle kiralayan olarak kendi uhdesindeki sunucunun ve sunucuda muhafaza edilen verilerin her türlü güvenliğinden de sorumlu olduğu, ayrıca tahribata uğrayan ve geri getirilemeyen verilerin boyutu ve niteliği bilinemediğinden uğranılan maddi zararın tespitinin de teknik açıdan mümkün olmadığı anlaşılmıştır.
Tahrip olan verilerin niteliğine ilişkin beyan dilekçesi ve tanık beyanları kapsamında maddi zarar yönünden değerlendirme yapılması için ek rapor alınmıştır.
Davacı vekili tarafından sunulan dilekçe ve eklerinde, müvekkili şirketin Temmuz 2019 ayına göre sonraki aylar 13.151,00 TL (2019 Ağustos) ve 22.728,00 TL (2019 Eylül) daha az Katma Değer Vergisi beyanında bulunduğunu, bu hususun müvekkili şirketin zararını ispatladığını, müvekkili şirketin ortalama %30 karla iş yaptığı şeklinde maddi zarar iddiası ve talebinde bulunulmuşsa da; teknik inceleme sonucunda davacıya ait muhasebe kayıtlarının davalı şirketten kiralanan ve davalı şirket nezdinde bulunan sunucuda muhafaza edildiği, sunucuya enjekte olan virüs nedeniyle Şubat 2019 – Temmuz 2019 dönemi arasındaki kayıtların geri getirilemez şekilde tahribata uğradığı, işbu dönemlere ait kayıtların yedeği alınmadığından ilgili kayıtlara erişimin ortadan kalktığı, kaybı söz konusu olan kayıtların davacı şirkete vermiş olduğu maddi zararın tespitinin teknik imkanlar dahilinde bulunmadığı, belirtilmiştir. Davacı şirketin iddia edilen zararının tespitinin sadece Temmuz 2019a göre Ağustos 2019 ve Eylül 2019 KDV beyannameleri dönemlerinde meydana gelen azalışla ifade ve tespit edilmeyeceği, davacı şirketin iddia ettiği zararın veya kar azalışının organizasyon, pazar şartları, müşteri ilişkileri, rekabet unsurları, satış şartları ve fiyatlama unsurları gibi bir unsurun etkisi altında olduğu, sadece KDV beyannamelerindeki beyan edilen KDV azalışından yola çıkılarak maddi zarar tespitinde bulunulamayacağı değerlendirilmiştir.
HMK’nin ispat yükünü düzenleyen 190. maddesine göre ispat yükü; kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi gereğince de, “Kural olarak, herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.” düzenlemeleri mevcuttur. Buna göre; ispat yükü davacıda olup ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 80,70TL ilam harcından peşin alınan 54,40TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesine göre alınan 1.320,00TL arabulucu ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Maddi tazminat talebi yönünden; davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 1.000,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
6-Manevi tazminat talebi yönünden; davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
7-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/06/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır