Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/108 E. 2020/493 K. 27.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/108 Esas
KARAR NO : 2020/493

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/02/2020
KARAR TARİHİ : 27/10/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Bakırköy ……. İcra Müdürlüğünün ……. E sayılı dosyasında müvekkilim adına kayıtlı taşınmaza haciz şerhi düşülmüştür ve taşınmaz satış aşamasında olduğunu, oysaki bu yapılan haciz işlemi de hukuka aykırı olduğunu, İİK 84. Maddede haczedilemeyecek mallar açıkça belirtildiğini, borçlunun haline münasıp evi haczedilemeyeceğini, müvekkilim yaklaşık 30 yıldır bu evde yaşamaktadır ve aile konutu olarak kullanmaktadır. Bu nedenle taşınmaz üzerindeki haciz de hukuka aykırı olduğunu, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10.maddesinin 1.fıkrasına göre tebligat muhatabın bilinen en son adresine yapılır. 2.fıkrasına göre ise bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılmış olması gerektiğini, olayda tebligat müvekkilime yapılmış ve müvekkilim de imzadan imtina etmiş olup TK 21/1 e göre bu kere tebligat muhtara yapılmıştır bu durumda tebligat yapılmış sayılmıştır. Ayrıca burada TK 21/2 nin uygulanma ihtimali yoktur. Alacaklının TK 21/2 ye göre yaptığı tebligat geçersizdir. Yapılan tebligat da hukuka aykırı olduğunu, bu sebeple öncelikle kötüniyetle açılan takibin durdurulması veyahut teminat karşılığında vezneye yatan vehayut yatacak paranın davalıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararına akabinde takibin iptaline Müvekkilinin söz konusu senedin borçlusu olmadığının tespitine, teminat karşılığında vezneye yatan vehayut yatacak paranın davalıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davalının kötüniyetli olmasından dolayı %20 den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı alacaklı müvekkil bahsi geçen taşınmazın satışı için yaklaşık 10.000 tl’nin üstünde masraf yapmış, usul ve yasaya uygun şekilde icra dosyasından onlarca tebligat yapılmış ve yasal olan alacağına kavuşması için hem ciddi masraflar yapmış hem de usul ve yasaya uygun satış yapılması için cok ciddi emek harcadığını, tüm bunların karşılığında davacı yan, borcu olduğunu bildiği ve kabul ettiği halde, sadece satışa engel olmak amacıyla ve borçtan kurtulmak maksadıyla ciro işleminde kullandığı mühürün , cirosunu geçersiz kıldığını gerekçe göstererek yıllar sonra huzurdaki davayı açtığını, bu durum başlı başına hakkın kötüye kullanılması mahiyetindedir ve hukuk düzeninin bu kötüniyetli maksadı korumaması gerektiğini, bu sebeple ödenen paranın alacaklıya ödenmemesi için verilen tedbir kararı usul ve yasaya aykırı olduğunu ve davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, okuma yazması olmayan davacının, mühür basarak cirosu bulunan bonodan dolayı borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkili aleyhine ciro imzası kısmında mührü bulunan bono nedeniyle takip başlatıldığını, anılan bononun HMK’nın 206. maddesine göre düzenlenmemesi nedeniyle geçersiz bulunduğunu ileri sürerek, borçlu olmadığının tespiti ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ederek işbu davasını açmıştır.
Bilindiği üzere, 6102 Sayılı TTK’nın 776/g maddesine göre bonoda tanzim edenin imzasının bulunması zorunlu olup, aynı Kanunun 777. maddesine göre imzayı ihtiva etmeyen bir senet bono sayılamaz. Yine TTK’nın 756. maddesine göre imza yerine mekanik herhangi bir vasıta veya el ile yapılan yahut tasdik edilmiş olan bir işaret veya resmi bir şahadetname kullanılamaz. Somut olayda, icra takibinin dayanağı 01/11/2017 keşide tarihli, 01/01/2018 vade tarihli ve 140.000,00 TL bedelli senette ciranta olarak davacı … adının yazılı olduğu, ancak karşısında “…” yazılı mührün bulunduğu, cirantaya ait imzanın bulunmadığı anlaşılmaktadır. Senet geçerli ciranta imzasını taşımadığından ve HMK’nın 206. maddesindeki ispat kuralına uygun olarak düzenlenmediğinden davacının ilgili senetten dolayı sorumluluğu bulunmadığı tespit edilmiştir.
HMK 206 maddesinde; “İmza atamayanların mühür veya bir alet ya da parmak izi kullanmak suretiyle yapacakları hukuki işlemleri içeren belgelerin senet niteliği taşıyabilmesi , noterler tarafından düzenleme şeklinde oluşturulmasına bağlıdır.
İmza atamayan kimselerin, cüzdanla iş yapmayı usul edinmiş kuruluşlarla olan işlemlerde kullanacakları mühür, kazınmış imza , işaret veya parmak izinin, işlemin başlangıcında hesap defterine veya cüzdanına basılmış olması veya önceden noterde bir örneği saklanmak üzere onanmış bulunması yeterli olup her işlemde ayrıca onamaya bağlı değildir.” hükmü getirilmiştir.
Mülga HUMK 297.maddesine göre okuma yazma bilmeyenlerin parmak izi veya mühür kullanmalarında onay mercii ihtiyar heyeti veya iki kişinin tanıklığıdır. HUMK 297 ve BK’nun 15.maddesi ile ilgili Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında mühürlü , parmak izli ve işaretli belgelerin düzenleme şekil ve şartları konusunda HUMK 297 maddesinde ön görülen kural bir geçerlilik şekli olmayıp ispat şekline ilişkindir. Bu durumda parmak izi ikrar edilmesi halinde parmak izli belge usulün 297. maddesi doğrultusunda onanmamış olsa dahi geçerli olduğu kabul edilmiştir.
HMK 206.maddesine uygun biçimde onaylanmamış olan senet veya hukuki işlemler geçerli kabul edilmediği gibi yazılı delil başlangıcı olarak da kabul edilemez. Maddedeki düzenleme geçerlilik şartı olmayıp ispat şartıdır. Senet ve hukuki işlemler HMK 206 daki şartlara uygun düzenlenmiş olması koşulu ile alacağın , senedin varlığını ispatlayıcı delildir. HMK 206 maddesindeki onay şartlarına uygun olmadan düzenlenen senetteki parmak izi düzenleyen tarafından ikrar edildiğinde ise HMK 206 doğrultusunda onanmamış olsa dahi geçerlidir.
Ciro, imza ile veya imzaya ciro edildiğini içeren beyan eklenerek yapılabilecektir. Somut olayda; ciro için kullanılan mühür HMK’nun 206. Maddesi ve TTK’nun 756/2 maddesi kapsamında usulüne uygun ciro olmadığından davacının borçlu olmadığının tespitine dair aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile Bakırköy ……. İcra Dairesinin …… esas sayılı dosyasında davacının BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Davalı tarafın kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davacı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 9.563,40TL ilam harcından peşin alınan 2761,91TL harcın mahsubu ile bakiye 6.801,49TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-Davacı tarafından sarf edilen 41,00TL posta masrafı,54,40TL başvuru harcı, 2761,9 TL peşin harç olmak üzere toplam 2.857,31TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 17.250,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı asıl ve vekiline, davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/10/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.