Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/959 E. 2021/1010 K. 21.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/959 Esas
KARAR NO : 2021/1010

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/08/2018
KARAR TARİHİ : 21/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili taşımacılık işi yapmakta olup araçlarını firmalara taşımacılık işinde kullanılması üzerine kiraladığını, davalı şirketin müvekkili bu husustaki müşterilerinden birisi olduğunu, davalıya verilen kiralama hizmeti karşılığında cari hep karşılığı bir kısım ödemeler yapılmamış olup, konu ile ilgili olarak, 11/12/2017 tarihinde Kadıköy ……. Noterliği aracılığı ile ……. yevmiye nolu ihtarname gönderildiğini, davalı ise 15.12.2017 tarihli cevabı ihtarnamesi ile asılsız iddialarda bulunarak borçları bulunmadığını iddia ettiklerini, davalının sonradan yapmış olduğu kısmi ödemeler neticesinde, cari hesap kaydındaki alacağa istinaden 3.954,69 TL için Barkırköy …… İcra Dairesi’nin …… E sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalı hakkında cari hesaptan kaynaklanan ve işlemiş faizler karşılığında yapılan ödemelerin öncelikle faizlere mahsubu ile kalan ve Bakırköy ….. İcra Dairesi’nin ……. E. sayılı dosyasında talep edilmeyen 263TL alacak için Bakırköy …… İcra Müdürlüğü’nün ……. E. sayılı dosyası ile de icra takibi başlatıldığını, davalı taraf icra dosyalarına haksız ve hukuka aykırı olarak her hangi bir gerekçe göstermeksizin itiraz ettiğini icra takiplerinin durduğunu, davanın kabulü ile borçlunun Bakırköy ……. İcra Müdürlüğü’nün …… E. ve Bakırköy …… İcra Müdürlüğü’nün …… E. dosyalarına vaki itirazının iptali ile takibin devamına, takibe haksız itiraz ederek durduran davalının %20’den az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle: Mahkememizin işbu davaya bakmaya görevli olmadığını, Zira davacı yanın iddia ettiği üzere taraflar arasında hiçbir suretle kira ilişkisi bulunmadığını taraflar arasında imzalanan tedarikçi sözleşmesi gereği bir ticari ilişki bulunduğunu bu nedenle görevli mahkemenin Ticaret mahkemesi olduğunu, somut olaydaki taraflar arasındaki ticari ilişki ise müvekkil şirket çeşitli kurum ve kuruluşlara personel taşıma hizmeti vermekte olup bu hizmeti kendi özmal araç ve personelleri ile yerine getirebildiği gibi bu hizmeti kendisi de satın alarak tedarikçiler aracılığıyla da gerçekleştirdiğini, tedarikçiler müvekkil ile sözleşme yapmakta ve kendi özmal veya kiralık araçları ile ve kendi personel şoförleri ile taşıma hizmeti vermekte ve bunun karşılığında da müvekkil şirkete fatura düzenlendiğini, anılan bu faturalar araç kiralama faturası olmadığı gibi verdikleri hizmet de araç kiralama hizmeti olmadığını, tedarikçiler araç kirası değil bizzat tedarikçinin gerçekleştirdiği taşıma hizmetine dair hizmetin bedelini tahsil ettiklerini, Yine tedarikçiler ile müvekkil gibi taşımacılık şirketlerinin arasındaki ticari ilişkiler …… tarafından da tanımlanmış olup burada da müvekkil konumundaki taşımacılar “taşımacı” olarak adlandırılmakla, davacı gibi tedarikçiler ise “sözleşmeli taşımacı” olarak adlandırıldığını, Tedarikçiler/sözleşmeli taşımacılar kendi araç ve şoförleriyle herhangi bir personel veya öğrenci taşıma işini gerçekleştirmekte olup bu hizmetlerinin karşılığı olarak da yapılan işin karşılığında yapılan iş kadar bir ücret aldıklarını, Herhangi bir kira bedeli söz konusu olmadığını, ancak somut olayda davacının kendi aracını kendi ad ve hesabına kendi dilediği şekilde ve dilediği kadar kendi şoförü ile çalıştırması söz konusu olduğunu, Ancak somut olayda davacının araç veya araçları hiçbir zaman müvekkile teslim edilmediğini, davacı aracın zilyedi olup tüm fiili hakimiyet davacıda olduğunu, Ortada bir kira ilişkisi olmadığından ne davacının müvekkile aracı teslim borcu ne de müvekkilin davacıya kira bedeli ödeme yükümlülüğü söz konusu olduğunu, İşbu davada iki adet icra dosyasına yapılan itirazların iptali talep edilmiş olup her iki icra dosyası nezdindeki itirazın iptali davalarının müstakilen açılması gerektiğini, Davacı yan dava dilekçesinde müvekilden alacaklı olduğunu iddia etmiş ise de doğru olmadığını, ticari ilişkisi sonlanan davacı yan kötüniyetli olarak dava konusu icra takibine giriştiğini ve haksız menfaat elde etmeye çalıştığını, müvekkil defterleri üzerinde yapılacak olan incelemede haklılıklarının ortaya çıkacağını, davacı yan ile müvekkil arasındaki tedarikçi sözleşmesi gereği müvekkil ticari kayıtlarının taraflar arasındaki herhangi bir uyuşmazlıkta münhasıran kesin delil olacağı kararlaştırılmış olup davacı kayıtları üzerinde herhangi bir inceleme yapılmasına muvafakatlerinin bulunmadığını, Davacı yanın faiz talebinin haksız olduğunu, bir alacağı bulunmadığı gibi faiz talebinin de hangi tarihe ve hangi hukuki gerekçeye dayandığı anlaşılamadığını, müvekkil şirket itirazında haklı olup davacı yanın başlattığı icra takibi ve işbu davanın kötüniyetli olduğunu, Anılan nedenle davacı aleyhine asıl alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, “Tedarikçi Araç Kiralama Sözleşmesi”nden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce ticari defter ve belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
Ancak, görev kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında dikkate alınması gerekmektedir.
Bilindiği üzere, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanunun 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler. Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında düzenlenen ve inkar edilmeyen 02/01/2019 tarihli “Tedarikçi Araç Kiralama Sözleşmesinin” bulunduğu, ihtilafın da iş bu sözleşmenin uygulanmasından kaynaklandığı, kira sözleşmesinden kaynaklı ihtilaflarda münhasıran HMK 4/1-a maddesi gereğince Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu (Yargıtay 3.HD 2017/2106-7547 EK sayılı; İBAM 13.HD 2017/780-733 EK sayılı ilamlarında ve benzer nitelikte İBAM 13. HD. 2021/577 Esas ve 2021/643 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere), buna göre taraflar arasındaki ihtilafın kira ilişkisinden kaynaklanıyor olması nedeniyle davaya bakma görevinin Sulh Hukuk Mahkemesine ait olduğu anlaşılmakla mahkememiz nezdinde açılan davanın görev dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-TTK’nun 4/1, 5/1 ve 19/2 maddeleri ile HMK’nun 114/1-c, 115/1-2 maddeleri gereğince mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle dava şartı yokluğundan DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Görevli ve yetkili mahkemenin Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemeleri OLDUĞUNA,
3-Mahkememiz ile Bakırköy 5.Sulh Hukuk Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğundan kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi halinde görev hususunun değerlendirilmesi (MERCİİ TAYİNİ) için dosyanın ilgili İstanbul Bölge Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-HMK’nun 331/2.maddesi gereğince yargılama giderlerinin görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/12/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır