Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/850 E. 2020/595 K. 25.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/850 Esas
KARAR NO : 2020/595

BİRLEŞEN BAKIRKÖY 4.ATM 2014/570 ESAS SAYILI DOSYA YÖNÜNDEN;

DAVA : Kar Payı Dağıtımına İlişkin Alacak – Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 19/04/2013
KARAR TARİHİ : 25/11/2020
KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 26/11/2020
Davacı tarafından mahkememizde açılan davada yapılan açık yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkememizin 2013/223 Esas sayılı dosyasında:
Davacılar talebinin; Davacıların murisi … Eelektrik Asansör Endüstrisi İnş. San. ve Tic. A.Ş. kurucusu ortağı olduğunu, ancak vefat ettigini, geriye mirasçısı olarak davacılar eşi … ile kızları … ve ….’nı bıraktığını, birçok Genel Kurul toplantılarında bazı ortakların yerine diğer şirket ortağı ve büyük hissedar olan davalı tarafından sahte imzalar atılmak ve bu sahte imzalar ile kararlar alınmak sureti ile genel kurul toplantılarından alınan Sermaye Artırımı Kararları ile davacıların murisinin ve dava dışı diğer ortak …’ın ortaklık payının azalmasına sebebiyet verildiğini, … Dış Ticaret Kollektif Şirketi … ve ortağı ünvanlı şirket sadece müvekkillerinin ortak olduğu … Elektirik Asansör Endüstrisi İnşaat ve San. Tic. A.Ş. Ve … Elektirik Aydınlatma Endüstrisi San ve Tic A.Ş. Tarafından üretilen ürünleri bu şirketlerden piyasa fiyatlarının altında satın almak ve yurtdışına bu bedellerin üzerinde satarak haksız kazanç elde ettiğini, bu yolla davalı … aslında müvekkillerinin murisinin ortak olduğu şirketlerin kazancını bu şekilde kendi hesaplarına aktardığını, bu iddiaların ispatı ile ilgil olarak paraların şahsi hesaplara aktarıldığı banka hesap bilgileri delil listesi ile birlikte sunulacağını, sahte imza ile alınan tüm Genel Kurul Kararlarının yok hükmünde olduğunun tespitini, şirketin aktifini azaltıcı veya pasifini arttırıcı işlemlerin önlenebilmesi için şirket yönetiminin dava sonuna kadar Kayyum’a devredilmesini, duruşma ve davalılara tebligat yapılmaksızın şirketin ticaret sicili dosyasının celbi ile dosyaya el konulmasını, şirketin ticari defter ve belgelerine el konulmasını, şirkette bulunan hisselerin devir ve temlikinin önlenmesi için İhtiyati Tedbir kararı verilmesini, şirketin geçmiş dönem kar paylarının gerçeği yansıtmadığı, eksik kar payı dağıtıldığı husunun tespiti ile müvekkilerinin hisse paylarına düşen geçmiş gerçek kar paylarının kendilerine ödenmesini, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalılara yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesi ile; davacılar dava konusu şirkette pay sahibi olmadığını, davacılar tüm hisse senetlerini satıp şirketten ayrıldığını, sözleşmenin 5.mad. gereğince davacılar devir tarihinden itibaren geriye doğru hiçbir hak iddia ve talep edemeyeceklerini beyan,kabul ve taahhüt ettiklerini bu nedenle davacıların bu davayı açmak hak ve ehliyetlerinin olmadığnı, hisse devriyle ilgili sözleşme ve ilmuhaberler ilişikte sunularak öncelikle sıfat yönünüden ve usulden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacılar 1997-2004 tarihleri arasında yapılan genel kurul toplantılarının sahtelik nedeniyle iptalini talep ettiklerini ,ancak eski ve yeni TTK ya göre pay sahipleri genel kurul karar tarihinden itibaren 3 ay içinde iptal davası açılabildiğinden üzerinden 15 yıl geçmiş genel kurulun iptali için açılan dava zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini,davacılar şirket yönetim kurulu başkanı … sahte imza atarak sahtecilik yaptı diyerek davayı sahte imzalar iddiasına dayandırdığını,yerine sahte imza atılan kişilerin ise yusuf hikmek kayanın eşi ve oğlu olduğunu,şahısların da bu konuda bir beyanlarının olmadığını, müvekilinin daha önce sahtecilik iddiasıyla soruşturma geçirmediğinden ceza zamanaşımı geçtiğinden bu davada sahteciliğe dayalı iddia görülemeyeceği,gerekli belgelerle bu ispatlandığı vakit açılan bu davanın ceza zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, davacılar şirketin kuruluşundan itibaren küçük hissedarları olduğunu, dolayısıyla yasada belirtilen çoğunlukla ve üstünde alınan kararlar doğru ve şirketin yararına olduğunu, iptali istenen 27/12/2001, 19/08/1998 ve 20/02/1998 tarihli genel kurul toplantılarında şirket sermayesi bütün hissedarlar yararına ve eşit şekilde nakden, geçmiş yıl karları ve yeniden değerleme fonları aktarılmak suretiyle sermaye artışları yapıldığını, burada anonim şirketinin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması ilkesine yakırı pay sahiplerinin haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran en ufak bir durum olmadığını, dava dilekçesinde iddia konusu yapılan … Dış Ticaret Kolektif şirketi fesih ve tasfiye olduğunu, kısa bir dönem faal olan bu şirketin bu davayla hiçbir ilgisi olmadığnı, kesilen bir vergi cezası da itiraz üzerine mahkemece iptal edildiğini, … Bankası … şube kodlu… hesabın müvekkiliyle bir ilgisi olmadığını, dava dilekçesinde bahsedilen ve ….’ın fotokopiler incelenerek verilen Doç. Dr. … imzalı ve imzanın ….’a ait olmadığı mütalaasını içeren özel rapor eksik ve hatalı olduğunu, Hazirun cetvellerindeki imzaların yeni gündeme gelmediğini, … ailesinin Beyoğlu … Noterliğinden gönderilen 19/02/2009 tarih … Yevmiye nolu ihtarnameyle Kaya ailesini taciz edip kalan hisselerin devri için pazarlık tehtidi olarak kullandığını, Davacıların vesayet sırasında …’ın hissesini Mahkemenin izniyle satmak istediğini, bu konuda Mahkemece rayiç tespiti yaptırıldığını, Mahkemece tespit olunan 1.119.864,48-TL değerin çok üstünde bir değerle …’ın ölümü üzerine davacıların topam 1.400.000,00-TL bedelle hisselerini satarak kazançlı çıktıklarını, Mahkemece yapılan şirket hisse değeriyle ilgili Mahkeme kararınin ilişikte sunulduğunu, sunulan nedenlerle haksız ve mesnetsi açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememize birleşen Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin ..Esas sayılı dosyasında:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde: müvekkillerinin davalı şirket ortağı olduğunu, davalı şirketin 1997 ila 2004 yılları olağan ve olağanüstü Genel kurul kararlarının müvekkillerinin yerine sahte imza atılmak suretiyle düzenlendiğini, bu kapsamda noterce düzenlenen imza sirkülerlerinin de sahte olarak düzenlendiğini, bu hususun Bakırköy …. ATM’nin …E sayılı dava dosyasının incelenmesi sırasında öğrenildiğini, bu sebeple sahte imza nedeniyle genel kurul kararlarının yok hükmünde olduğunu, bu hususta açılacak davanın bir süreye tabi bulunmadığını savunarak Sahte imza ile alınan tüm genel kurul kararlarının yok hükmünde olduğunun tespitine,şirket yönetiminin kayyıma devredilmesine, ticaret sicil dosyasına el konulmasına, hisse devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir verilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacıların dava konusu şirkette pay sahibi olmadıklarını, nama yazılı hisselerini 16/12/2009 tarihinde satıp şirketten ayrıldıklarını, zamanaşımı nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davacıların kar paylarını itirazsız tahsil ederek genel kurul kararlarına icazet verdiklerini, davacıların daha önce de genel kurul kararları aleyhine dava açmayı alışkanlık haline getirdiklerini savunarak davanın reddi ile ayırca aynı vekil tarafından Bakırköy…. ATM’nin .. E sayılı dosyası ile aynı konuda iptal davası açıldığını, davanın bu dava ile birleştirilmesini istemiştir.
Davacılar murisi … davalı şirketin kurucu üyesi olduğunu, daha sonra vefat ettiğini, geriye mirasçı olarak eşi ve çocuklarını bıraktığını, bir çok genel kurul toplantılarında kendilerinin katılmaması nedeniyle davalı tarafından sahte imzalar atılmak suretiyle genel kurul kararlarının alındığını, bu arada sermaye arttırımına ilişkin kararlar alındığını ve davacıların ortaklık payının azalmasına sebebiyet verildiğini, şirketin geçmiş dönem kar payının gerçeği yansıtmadığını, eksik kar payı dağıtıldığını , bu hususun tespiti ile müvekkillerinin hisse payına düşen geçmiş gerçek kar paylarının kendilerine ödenmesini ayrıca sahte imzayla alınan genel kurul kararlarının yok hükmünde olduğunun tespiti ile, ödenmesini talep etmişse de, bu yönde usulüne uygun açılmış davanın olmadığı, buna ilişkin harcın yatmadığı ve bu nedenle bu yönde açılmış usulüne uygun davanın bulunmadığı görülmüş ve bu nedenle usulüne uygun dava bulunmaması nedeniyle davacının bu talepleri yönünde karar verilmesine yer olmadığına dair kanaate ulaşılmıştır.
Huzurda görülen asıl ve birleşen davada genel kurul kararlarının iptallerine yönelik davacı taleplerde bulunmuşsa da, davacının davaların açıldığı tarih itibariyle davalı şirketteki hisselerini devrettikleri ve hissedar olmadıkları kendi beyanlarıyla sabittir. Davacılar 18/02/2013 tarihinde nama yazılı hisselerini devir ve ciro ederek 1.400.000-TL bedel mukavilinde tüm hisselerini devrederek şirketten ayrıldıkları ve devir sözleşmesinin 5.maddesi kapsamında satıcı olan davacılar devir tarihinden itibaren geriye doğru veya başka hiçbir hususta hak iddia edemeyecekleri ve geriye doğru rücu edemeyecekleri devir tarihinden itibaren şirkete dair hisselerini ilgilendiren herhangi bir talepte bulunamayacaklarını beyan ve kabul ettikleri, taraflar arasında yapılan 18/02/2013 tarihli sözleşmede kararlaştırılmıştır. Buna göre davacıların devirden sonra şirkete karşı hisselerini ilgilendiren herhangi bir talepte bulunamayacaklarını sözleşme ile kabul ettiklerini, kaldı ki TTK 445 ve 446 maddelerine göre sadece pay sahipleri şirket genel kurul kararlarına karşı iptal davası açabilecekleri, hükme bağlanmış olup, gerek davacıların hisselerinin devretmiş olmaları, dava tarihi itibariyle hisse bedellerini aldıkları, paylarını devrettikleri, pay sahipliği sıfatlarının kalmadığı buna göre davacıların , davayı açma ve aktif dava ehliyetlerinin de bulunmadığı görülmüştür.
Davacılar vekili mahkememiz dosyası ile birleşen Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin…Esas sayılı dosyasında, müvekkillerinin davacı şirket ortağı olduğunu, 1997-2004 yılları arasında yapılan olağan ve olağan üstü genel kurul toplantılarında müvekkillerinin imzalarının taklit edilmek suretiyle kararlar alındığını, gerçekte müvekkillerinin bu genel kurullara katılmadığını, imza sirkülerinin sahte olarak düzenlendiğini, sahte imzalar nedeniyle genel kurul kararlarının yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmişlerse de, davacılara şirket hisselerini dava tarihi olan 22/04/2013 ve birleşen davada 08/04/2014 tarihlerinden önce 16/12/2009 yılında ve bakiye hisselerini de, 28/02/2013 tarihinde yapılan sözleşme ile tamamen devrettikleri, dava tarihi itibariyle davacıların davalı şirkette herhangi bir hisselerinin bulunmadığı, genel kurul kararlarının iptaline yönelik dava açma hakkının TTK 445 ve 446.maddeleri gereğince sadece pay sahiplerine tanınan bir hak olduğu, dava tarihi itibariyle davacıların davalı şirkette pay sahibi olmamaları nedeniyle genel kurul kararlarının iptaline yönelik dava açamayacakları, kaldı ki 18/02/2013 tarihli sözleşme ile davacıdan hisselerini devrederken hisse devir nedeniyle bedellerini aldıklarını, paylarını devrettiklerini, pay sahibi sıfatlığının kalmadığını ve pay devrinden dolayı ileriye yönelik bir talep haklarının kalmadığını, sözleşme ile açıkça beyan etmiş ve imzalamışlardır. Kaldı ki davacılar bu davayı açmadan önce 03/07/2007 tarihli ve 14/06/2006 tarihli genel kurul kararlarına yönelik dava açtıkları, açılan bu davalarda daha önce yapılan genel kurullarda sahtecilik fiilinin işlendiğine dair iddia da bulunmadıkları, en son yapılan genel kurul toplantısından 7 yıl sonra huzurdaki davanın açıldığı, ancak 18/02/2013 tarihinde yapılan hisse devir-temlik sözleşmesi ile davacıların kendi rızaları ile hisselerinin … ye devrettikleri ve ibra ettikleri, devirden dolayı hiçbir haklarının kalmadıkları ve ileride bir dava açmayacaklarını sözleşme ile kabul ettiklerini ve ayrıca dava tarihi itibariyle davalı şirkette hissedar olmadıkları, genel kurul kararlarının iptaline yönelik davanın sadece pay sahiplerine tanınan bir hak olduğu, dava tarihi itibariyle davacıların davalı şirkette pay sahibi olmadıkları anlaşılmakla aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, iş bu kararın davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay ….HD … esas … karar sayılı ilamıyla;
“Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve şirket ortağı olmayan kişilerin anonim şirket genel kurullarında alınan kararların batıl olduğunun tespitini istemekte halen mevcut hukuki yararının bulunması ve bu durumun yargılamanın her safhasında mahkemece resen nazara alınacak olmasına (Bkz. Prof. Dr. Erdoğan MOROĞLU-Anonim Ortaklıkta Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, Yedinci Baskı, syf.177), somut olayda davacıların dava konusu genel kurullarda alınan kararların batıl olduğunun tespitini istemede hukuki yararları bulunmadığının anlaşılmasına göre davacılar vekilinin birleşen davaya yönelik ve asıl davada genel kurul kararlarının yokluğunun tespiti istemine ilişkin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Asıl davada davacılar vekili, genel kurul kararlarının yoklukla malul olduğunun tespiti talebi yanında şirketin geçmiş dönem kar paylarının gerçeği yansıtmadığı iddiasıyla eksik kar payı dağıtıldığı husunun tespiti ile davacıların paylarına düşen geçmiş gerçek kar paylarının ödenmesi isteminde de bulunmuştur.
Mahkemece, asıl davada talep edilen geçmiş dönemlere ait kar payı talebi yönünden usulüne uygun harçlandırılarak açılmış dava olmadığından bu yönde karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de Harçlar Kanunu, harç alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re’sen) gözetilmesini hükme bağlamıştır. Harçlar Kanunu’nun 30’uncu maddesinde peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmayacağı, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 409’uncu maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulmasının, noksan olan harcın ödenmesine bağlı olduğu, aynı Kanun’un 32’nci maddesinde de yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılmayacağı düzenlenmiştir.
Kar payı istemine ilişkin dava nisbi harca tabi bir dava olup mahkemece, harcın ödenip ödenmediğinin resen gözönünde bulundurulması gerekmektedir. Bu durumda mahkemece, davanın açıklanan mahiyetine göre Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca harcın ikmali için öncelikle davacılara mehil verilmek, Harçlar Kanunu’nun 32. ve Yönetmeliğin 54. maddesine göre harç ikmali cihetine gidilerek (Bakınız, Baki KURU, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt III, syf.3154, Cilt V, syf.5317) neticesine göre bir karar verilmesi gerekirken anılan yasal düzenlemeler nazara alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediği” gerekçesiyle yerel mahkeme kararını bozulmuş, mahkememizce bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Yargıtay bozma ilamı kapsamında kar payına ilişkin alacak yönünden davacı taraf 500-TL üzerinden nispi harç yatırmak suretiyle yargılamaya devam olunmuştur.
Her ne kadar asıl dava yönünden bozma ilamı sonrasında davacı taraf 500-TL kar payının dağıtılmasına yönelik alacakla ilgili talep de bulunmuş ise de; davacıların hisse devrine ilişkin 08/02/2013 tarihli sözleşmenin ikinci sayfasında satıcının sorumlulukları başlığındaki düzenlemeye göre; “devir tarihinden itibaren geriye doğru veya başka hiçbir hususta hak iddia edemeyecek ve geriye doğru rücu etmeyecektir. Devrin tarihinden itibaren şirkete ait hisselerini ilgilendiren herhangi bir talepte bulunmayacaktır” ibaresinin yer aldığı, düzenleme karşısında şirket hisselerini devreden asıl dava davacılarının geçmişe yönelik olarak kar payına dayalı alacak isteyemeyecekleri; ayrıca TTK 408/1-d maddesi gereğince kar payı dağıtımında münhasıran yetkinin genel kurula ait olduğu, genel kurul tarafından kar payı dağıtımına ilişkin karar alınmadığı sürece mahkemece de bu yönde karar verilemeyeceği (Yargıtay 11.HD 2015/5932 – 13257 EK sayılı ilamında da belirtildiği üzere), dolayısıyla davacı tarafın kar payı dağıtımına ilişkin isteminin yasal dayanağı bulunmadığı mahkememizce değerlendirilmiştir.
Toplanan deliller, tüm dosya kapsamı ve Yargıtay bozma ilamına göre; asıl dava ve birleşen davada genel kurul kararlarının batıl olduğunun tespitine ilişkin bozma öncesinde verilen kararların onanmak suretiyle kesinleştiği, dolayısıyla bu talepler yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına; asıl dava yönünden davacıların kar payı dağıtımına ilişkin alacak istemlerinin ise; 08/02/2013 tarihli hisse devir protokolünün 5.maddesinin satıcının sorumlulukları başlığında yer alan düzenlemeye göre hisselerini devreden davacıların geçmişe yönelik olarak herhangi bir talepte bulunmayacakları yönünde taahhütlerinin bulunduğu, ayrıca kar payı dağıtımında münhasır yetkinin şirket genel kuruluna ait olduğu, genel kurul tarafından kar payı dağıtımına ilişkin karar alınmadığı sürece mahkemece bu yönde alacağın tahsiline ilişkin karar veremeyeceği ve bu nedenlerle asıl dava yönünden davacıların kar payı dağıtımına ilişkin alacak istemlerinin reddine karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl dava yönünden davacıların kar payı istemine ilişkin talebin REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 54,40-TL ilam harcından peşin alınan 24,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 30,10-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı vekili için AAÜT’ne göre belirlenen 500,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde ve istek halinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
6-Asıl dava ve birleşen dava yönünden genel kurul kararlarının batıl olduğunun tespitine ilişkin bozma öncesinde verilen kararlar kesinleştiğinden bu talepler yönünden ayrıca KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
Dair, tarafların yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/11/2020

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.