Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/814 E. 2021/436 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/814 Esas
KARAR NO : 2021/436

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/10/2019
KARAR TARİHİ : 28/05/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 16.06.2018 tarihinde saat 03.00’da ……. Mahallesi ………. Caddesi …… Blok Sokak No: 15 adresinde elektrik panosundan kaynaklı yangın meydana geldiği, ekspertiz raporunda (EK-1) Genel ve Sınai Yangın Uzmanı Bilirkişi ……..’ nun belirttiği üzere, taşınmazdaki elektrik panosunun çok eski model olması nedeniyle kablolarda oluşabilecek izolasyon zayıflığına bağlı aşırı ısınma nedeniyle izolasyonun tutuşmasının yangına sebebiyet verdiği, söz konusu bu yangın ve yangın söndürme çalışmaları sebebiyle giriş kapı cam, ölçüm cihazları, duvarlar, pano, aydınlatma armatürleri, ofis demirbaşları vb. eşyaların hasara uğradığı, bu hasarlara sebep olan elektrik panosu, yangın hadisesinin yaşandığı binanın ayrılmaz bir parçası olan laboratuvarda bulunmakta olup, laboratuvar binası ve yangına sebebiyet veren elektrik panosu …….. Serbest Bölge Kurucu ve İşletmecisi A.Ş.’ne ait olduğu, müvekkil şirketin hasar sebebiyle ödeme yaptığı sigortalısı …….. ve Ortakları Kollektif Şirketinin davalının kiracısı olup, kira sözleşmesinin (EK-1) olarak sunulduğu, yangına ilişkin olarak tutulan ……. Başkanlığının Yangın Raporunun da (EK-2) olduğunu, müvekkil sigorta şirketi, zarar gören sigortalı …….. ve Ortakları Kollektif Şirketine söz konusu yangından kaynaklanan hasar nedeniyle 10.159,33 EUR tazminat ödediği, yapılan ödemeye ilişkin ödeme dekontu (EK-3) ile dosyaya sunulduğu, sigortalının karşılaşmış olduğu hasar ve zararın nedeni, binanın ayrılmaz bir parçası olan laboratuvara ait elektrik panosundan kaynaklandığı, söz konusu elektrik panosunun taşınmaz mâlikinin denetim ve gözetim yükümlülüğü altında bulunduğu, bina sahibinin meydana gelen olayda kusursuz sorumluluğu olduğu, müvekkil sigorta şirketi, sigorta poliçesi kapsamında ödeme yaptığı tarih itibariyle, bina maliki olan …….. Kumcu ve İşletmecisi A.Ş.’ne karşı Türk Ticaret Kanunu 1472. Maddesi uyarınca; ‘Sigortacı, sigorta tazminatı ödediğinde hukuken sigorta ettirenin yerine geçer Sigorta ettirenin gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.” hükmü gereği rücu hakkı doğduğu, sigortalı …….. ve Ortakları Kollektif Şirketi tarafından bina maliki olan …….. ‘ye hitaben Bakırköy ……. Noterliğinin 16.09.2018 Tarih ve …….. yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edildiği, söz konusu ihtarnamenin muhataba 19.07.2018 tarihinde tebliğ edildiği (EK–4), söz konusu bu ihtarname ile, bina maliki olan ……..’ye müvekkil sigorta şirketi …….. Sigortanın rücu hakkının bulunduğunu, bina maliki olarak sorumluluğunun bulunduğu ihtar edildiği, bu ihtarnameye rağmen müvekkil ile hiçbir şekilde iletişime geçilmediği, bu durum karşısında müvekkil sigorta şirketi, huzurdaki davaya konu Bakırköy …….. İcra Müdürlüğü’nün ……. esas sayılı dosyası ile bina maliki …….. aleyhine rücu hakkına dayanarak icra takibine başlandığı, davalı taraf ise zaman kazanmak ve icra takibini durdurmak amacıyla haksız şekilde borca itiraz ettiği, miktarı belirli ve likit olan alacağa karşı haksız şekilde itiraz eden borçlu aleyhine %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ve %10 oranında para cezasına hükmedilmesi gerektiği, borçlu şirketin haksız itirazları üzerine tarafımızca arabuluculuğa başvurulduğu, İstanbul Bakırköy ……. İcra Müdürlüğü’nün …… dosyası bakımından tanzim edilen T.C. İstanbul Arabuluculuk Bürosu’nun 25.09.2019 tarih, …… Arabuluculuk Dosya No ve ……. Arabuluculuk Büro Dosya Numaralı son tutanak (EK-5) İle anlaşamama şeklinde sonuçlandığı işbu davayı açma zorunluluğunun hasıl olduğu, sonuç olarak Sayın Mahkemenize sunmuş olduğumuz belgeler ile de desteklenen iddiaların mahkemece kabulü ile davalı tarafça huzurdaki davaya konu Bakırköy …….. İcra Müdürlüğü’nün ……. esas sayılı dosyasına yapılan haksız itirazın iptalinini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 01.10.2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Tekstil üretim sektöründe faaliyet gösteren müvekkili şirketin, davacı şirketle arasındaki fason üretim sözleşmesi kapsamında davacıdan fason üretim hizmeti aldığını, davacı tarafın bahse konu ürünler bakımından üretimi ve teslimi, sözleşme ve sipariş formlarında belirlenen teslim tarihlerine aykırı şekilde gerçekleştirdiğini, gecikme nedeniyle müvekkili şirket tarafından fason üretim sözleşmesi hükümlerine istinaden 25.09.2017 tarih, ……. nolu reklamasyon faturasının düzenlendiğini, davacının kötü niyetli şekilde faturanın iadesi yoluna gittiğini, faturaya dayalı alacaklarının taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkiye ve hukuka uygun olduğunu, sonrasında düzenlenen faturaların da davacı tarafından iadesi üzerine tarafların biraraya gelerek müvekkili şirketin davacıya 68.686,00 TL tutarında ödeme yapması ve bu ödeme sonucu alacak kaydının reklamasyon faturası ile kapatılması konusunda anlaşma sağladıklarını, 13.08.2018 tarihinde 68.686,00 TL tutarında EFT işlemi gerçekleştirildiğini, ancak davacının mutabakata aykırı olarak icra takibi başlattığını, haklı gerekçe ile icra takibine itiraz edildiğini, ticari ilişki kapsamında gecikmeli teslim nedeniyle müvekkili şirketin zararının, davacının alacak iddiasından çok daha fazla olduğunu, davacının reklamasyon faturalarını haksız şekilde iade ederek, müvekkili şirketin iyi niyetine dayalı olarak sağladığı mutabakata aykırı olarak kötü niyetle hareket ettiğini beyan ile davanın reddine, takip tutarının %20’si oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, rücuan tazminat için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalının yangın çıkan yerin maliki olmadığı, bu yeri dava dışı kamu kurumundan kiralamak suretiyle işlettiği ve yangın çıkan yeri sigortalıya kiraladığı sabit olup TBK, kiralama sözleşmeleri uyarınca yangının çıkmış olduğu pano ile ilgili davalının sorumluluğu bulunup bulunmadığı, davalı ile sigortalı arasında sözleşme ilişkisi gereğince sigortalının sorumluluğu bulunup bulunmadığı, davalının sorumluluğu varsa meydana gelen zararın ne miktarda tahsilinin gerektiği noktasında uyuşmazlık olduğu tespit edilmiştir.
Bakırköy …… İcra Müdürlüğünün …….. esas sayılı dosyasının incelenmesinde, Davacı tarafından davalı aleyhine 10.159,33 Euro asıl alacağın tahsili amacıyla ilamsız takip başlatıldığı, süresinde yetkiye, borç ve ferilerine itiraz edilmesi sonucu takibin durduğu itiraz ve davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Davacı …….. Sigorta AŞ. nezdinde dava dışı sigortalısı …….. ve Ortakları Kolektif şirketinin kiracı olarak bulunduğu ……… Bölgesi içinde yer alan iş yerinin, …….. sayılı poliçe ile kobi paket sigortası mevcuttur. Poliçede yangın teminatı bulunmaktadır. 16.06.2018 tarihinde iş yerinde meydana gelen yangın neticesinde davacı sigorta şirketi tarafından ekspertiz incelemesi yaptırılmış ve 14.09.2018 tarihli ekspertiz raporu ile nihai zarar 10.159,44 Euro olarak belirlenmiştir. Davacı …….. Sigorta AŞ. tarafından dava dışı sigortalısına 14.06.2019 tarihinde 10.159,33 Euro ödenmiş olup ödeme dekontu dosyada bulunmaktadır.
Davacı …….. Sigorta A.Ş. TTK 1472 madde kapsamında, ödediği tazminat uyarınca sigortalısının haklarına halef olmuştur.
Dava dışı sigortalı …….. ve Ortakları Kolektif şirketi, …….. Bölgesi içinde yer alan işyerini ……. İşleticisi AŞ.’den kiraladığı, 15.01.2017 başlangıç tarihli kira sözleşmesi incelendiğinde, serbest bölge işleticisi tarafından kiracıya su ve elektrik tesisatının eksiksiz ve sağîam olarak teslim edildiği hususunun yazılı olduğu görülmektedir.
Davalı …….. İşleticisi AŞ. davaya verdiği cevap dilekçesinde, yapı maliki olmadıklarını, yapının malikinin TC. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü olduğunu, kendilerinin İşletme hakkı sahibi sıfatı ile sadece kiraya veren konumunda bulunduklarını, TBK 69. maddesi kapsamında sorumluluklarının bulunmadığını belirterek TC. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü imzalanmış bulunan ………. Bölgesinin işletilmesine ilişkin sözleşmeyi ibraz etmişlerdir. İşbu sözleşme incelendiğinde, sözleşmenin Hizmetlerin Yapılması başlıklı 6. maddesinin 4. paragrafında serbest bölge işleticisi şirketin bölgenin yangın ve sair tehlikelere karşı korunması için gerekli güvenlik önlemlerini alacağı hususunun belirlendiği görülmektedir.
Serbest Bölgeler Uygulama Yönetmeliği 10.03.1993 tarih 21520 sayılı resmi gazetede yayımlanmıştır. İşletici şirketin yangına karşı güvenlik önlemlerini alma, yangın tehlikelerine karşı yangın önleme ekipmanlarını bulundurma görevi yönetmeliğin 26. maddesinde yer almıştır. Yönetmeliğin 26. maddesi f bendi: “f) Bölgede yangın tehlikelerine karşı, kullanıcıların kiraladığı tüm tesis ve binaların sigortasını yaptırtmak, yangın önleme ve su boşaltma ekipmanları ile yeterli ölçüde itfaiye araç ve gereçlerinin hazır bulundurulması, genel güvenlik önlemlerinin aldırılması, iş ve diğer kazalarda yaralanma veya ani hastalanma hallerinde gerekecek ilk müdahale, yardım ve cankurtaran teşkilatının kurulması hususlarında yerel kamu kuruluşlarıyla gerekli koordinasyonu sağlamak” hükmünü içermektedir.
Teknik bilirkişi inceleme bölümünde binanın ayrılmaz parçası olan elektrik ve sayaç panolarının çok eski model olduğu, sayaçların mekanik , elektrik panosundaki sigortalarında bıçaklı tip model sigortalar olduğunun tespit edildiği, kaçak akım koruma rölesi takılı olamayacağı, bu eksikliğin binaya ilişkin olduğu açıklanmıştır. Davalı şirket ise düzenlediği kira sözleşmesinde elektrik tesisatının eksiksiz ve sağlam olduğunu kabul ve beyan etmiştir.
4271 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “Mülkiyet hakkının içeriği” başlıklı 683. maddesinde; “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir.
Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile malikin mülkiyet hakkını hukuksal sınırlar içinde kullanabileceği, mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir.
4271 sayılı Kanun’un 730. maddesi uyarınca; “Bir taşınmaz malikinin mülkiyet hakkını bu hakkın yasal kısıtlamalarına aykırı kullanması sonucunda zarar gören veya zarar tehlikesi ile karşılaşan kimse, durumun eski haline getirilmesini, tehlikenin veya uğradığı zararın giderilmesini dava edebilir.
Hâkim, yerel âdete uygun ve kaçınılmaz taşkınlıklarda doğan zararların uygun bir bedelle denkleştirilmesine karar verebilir.”
Taşınmaz malikinin sorumluluğu 4271 sayılı Kanun’un 730. maddesinde düzenlenmiş bir kusursuz sorumluluk hali olup, taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir. Anılan hükümde ikili bir ayrım yapılarak taşınmaz malikinin sorumluluğu düzenleme alanı bulmuş, 1. fıkrada taşınmaz mülkiyetinin yasal kısıtlamalara aykırı olarak kullanılması halinde sorumluluk, 2. fıkrada ise taşınmaz mülkiyetinin yasal sınırları içerisinde hukuka uygun bir şekilde kullanılması sonucunda meydana gelen kaçınılmaz taşkınlıklardan sorumluluk hali düzenlenmiştir.
Sorumluluğun şartları 730. maddenin 1. fıkrası kapsamında taşınmaz malikinin mülkiyet hakkını bu hakkın yasal kısıtlamalarına aykırı olarak kullanması, bunun sonucunda bir kimsenin zarar görmesi veya zarar tehlikesi ile karşılaşması ve malikin bu kullanımı ile zarar veya zarar tehlikesi arasında uygun nedensellik bağının bulunması şeklindedir. Taşınmaz malikinin mülkiyet hakkının yasal kısıtlamalarına aykırı davranması halinde, bundan zarar gören veya zarar tehlikesi ile karşılaşan kimseler durumun eski hale getirilmesi, tehlikenin ve uğradığı zararın giderilmesi için dava açabilecekken, 2. fıkra kapsamında, yani taşınmaz malikinin yerel âdete uygun kaçınılmaz taşkınlıklarından bir zararın doğması halinde ise zarar gören kimse bunun uygun bir bedelle denkleştirilmesini isteyebilecektir.
Yine 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 301. maddesine göre, “Kiraya veren, kiralananı kararlaştırılan tarihte, sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli bir durumda teslim etmek ve sözleşme süresince bu durumda bulundurmakla yükümlüdür. Bu hüküm konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracı aleyhine değiştirilemez; diğer kira sözleşmelerinde ise, kiracı aleyhine genel işlem koşulları yoluyla bu hükme aykırı düzenleme yapılamaz.”
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; Serbest Bölge İşletmecisinin, kira sözleşmesinde elektrik tesisatının eksiksiz olduğunu beyanı dikkate alındığında ve gerekse Dış Ticaret Müsteşarlığı ile aralarında imzalanmış Serbest Bölge İşletilmesine ilişkin sözleşmenin 6. maddesi 4. Paragrafı kapsamında yer alan yangın tehlikelerine karşı gerekli güvenlik önlemlerini alma sorumluluğunu üstlenmesi ile Serbest Bölgeler Uygulama Yönetmeliği 26. maddesi uyarınca yangına karşı gerekli önlemleri alma sorumluluğunun serbest bölge işleticisinde olması karşısında davalı şirketin meydana gelen zarardan dolayı sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılamada yangın uzmanı, elektrik mühendisi, sigorta bilirkişisi ve sektör bilirkişiden heyet raporu alınmıştır.Bilirkişi raporunda;
1-Teknik olarak sonuç itibariyle yangının sigortalı iş yerinde bulunan sayaç pano kaynaklı meydana geldiği, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanun içeriğinde dağıtım tesisi alan tanımı kapsamında elektrik tedariki sağlayan dağıtım şirketinin sorumluluğunun bulunmayacağı, binanın ayrılmaz parçası olan sayaç panosunda meydana gelen vana nedeniyle sorumluluğun bina sahibinde olacağı, bilirkişi tarafından mahallinde yapılan incelemelerde elektrik panosundaki sigortalarında bıçaklı tip model sigortalar tasnif edildiğinden Elektrik İç Tesisleri Yonetmeliği’nin 18. Maddesinde elektrik ana dağıtım noktalarına yangından korumaya yönelik kaçak akım rölesinin (300 mA anma kaçak akım değerine sahip kaçak akım rölesi) takılı olamayacağı, bu eksikliğin de mal sahibinin ve davalı serbest bölge işleticisi şirketin sorumluluğunu gerektireceği,
2-Davacı …….. Sigorta A.Ş.’nin TTK 1472 madde kapsamında, ödediği tazminat uyarınca sigortalısının haklarına halef olduğu ve davalı şirkete ödediği 10.159,33 Euro tazminat yönünden rücu edebileceği,
3-Davacının sigortalı işyerinde meydana geldiği tespit olunan dava konusu hasar içinde yer alan hasar onarım bedellerinin olay tarihi itibariyle rayiç piyasa değerine denk ve dolayısı ile gerçek zarar olduğu tespit edilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; açıklanan nedenlerle davacının rücuan tazminat isteminde haklı olduğu, davalının gerçekleşen zarardan sorumlu olduğu, alınan bilirkişi raporunun da hükme elverişli olduğu, asıl alacağın 10.159,33 Euro olduğu, gerek icra aşamasında gerekse yargılama aşamasında söz konusu tazminat bedelinin ödendiğine ilişkin dosyaya herhangi bir delil sunulmadığından davacı tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasının kabulü ile likit olan alacağa yapılan itirazdan dolayı davacı lehine %20 icra inkar tazminatına hükmetmek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile davalının Bakırköy …… İcra Müdürlüğünün ……. esas dosyasına vaki itirazının 10.159,33 Euro asıl alacak yönünden İPTALİ ile takibin 10.159,33 Euro asıl alacak yönünden takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince devlet bankalarınca 1 yıl vadeli Euro cinsi mevduatlara uygulanan en yüksek mevduat faizi uygulanarak DEVAMINA,
2-Hükmedilen alacağın %20’i olan 13.302,84TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 4.543,58TL ilam harcından peşin alınan 1.152,94TL harcın mahsubu ile bakiye 3.390,64TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre alınan 1.320,00TL arabulucu ücretinin davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
5-Davacı tarafından sarf edilen 3.000,00TL bilirkişi ücreti, 98,00TL posta masrafı, 44,40TL başvuru harcı, 1.152,94TL peşin harç, olmak üzere toplam 4.295,34TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.446,84TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
7-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/05/2021
Katip …….
¸e-imzalıdır

Hakim ……..
¸e-imzalıdır
*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.