Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/697 E. 2020/545 K. 10.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/697 Esas
KARAR NO : 2020/545

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/09/2019
KARAR TARİHİ : 10/11/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/12/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkil şirket ……. seri numaralı 26/04/2018 tarihli 29.500,00TL bedelli satış faturası ile davalı şirketten fırın satın aldığını, müvekkil şirket tarafından söz konusu fırının bedeli olan 29.500,00TL davalı şirkete 19/04/2018 tarihinde ödendiğini, ancak müvekkil şirket söz konusu fırın ile ilgili kurulumu yapıldığı günden beri sorun yaşadığını, aşırı ısınma yada izalasyon yetersizliğinden dolayıelektrik tesisatında hasarlar meydana geldiğini, açıklanan nedenlerle davanın kabulüne müvekkil şirketçe satın alınan fırının ayıplı olması sebebiyle fırın için müvekkil şirketçe ödenen 29.500,00TL’nin 19/04/2018(ödeme) tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz birlikte davalı şirketten alınarak müvekkil şirkete verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;her iki firmanın da tacir olduğu göz önünde bulundurulduğunda taraflar arasında yapılan usulüne uygun bir satış sözleşmesi sonucu bu satış sözleşmesinden kaynaklanan hakların kullanımının da ancak usulüne uygun bir fesih bildirimiyle talep edilebileceği, fesih bildiriminde bulunulmadığı, ürünün çok amaçlı bir pişirme fırını tipi olduğu, özel hassasiyette pişirme vaadinin olmadığı, fırını bir yılı aşkın süredir kullandığı, davacı iddialarının haksız ve yersiz olduğu hususunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, ayıp nedeniyle alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasında fırın satımına ilişkin sözleşme ilişkisi bulunduğu sabit olup uyuşmazlığın davacının belli bir tip fırın imalatı için sözleşme öncesi herhangi bir sipariş, talep veya isteği bulunup bulunmadığı veya bu konularla ilgili taraflar arasında yazılı sözleşme yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise taraflarca belirlenen bu niteliğine göre, yapılmamış ise makinede olması gereken objektif ölçülere göre fırında ayıp bulunup bulunmadığı bulunuyor ise davacı tarafından giderilip giderilmediği ve giderilmeyen ayıplar yönünden ayıpların açık mı gizli mi olduğu ve giderilme bedelinin ne kadar olduğu noktasında uyuşmazlık olduğu tespit edildi.
Mahkememizce satıma ilişkin fatura dosyaya konulmuş fırın üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, ayıp iddiası da bulunmakla makine ve elektrik mühendisinden rapor alınmıştır.
Raporda, unun kalitesini belirlemek amacıyla dava konusu fırın haricinde başka fırının da kurulu vaziyette olduğu, pişirilen ekmeklerin kabul edilebilir kalitede olduğu, un kalitesini kontrol amacıyla kullanıldığında davacı tarafça istenenden daha üst performans beklendiği, bedel iadesi şartlarının oluşmadığı ve izolasyon sorununun olmadığı belirtilmiştir.
Ayıp, aynı cins ve kategoriye giren eşyaya nispetle satılan maldaki değer ve elverişliliği kaldıran veya azaltan noksanlıktır (TBK.m.219). TTK.m.23/c hükmünde ticari satışta maldaki ayıpla ilgili ayıbı ihbar süresi düzenlenmiştir. Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise (aşikar ayıp), alıcı 2 gün içinde ayıbı satıcıya bildirmelidir. Maldaki ayıp açıkça belli değilse (açık ayıp), alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde malı incelemeli veya incelettirmeli ve bu inceleme sonunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, bu sürede satıcıya bildirmelidir. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır. TBK m. 223’e göre, alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde (gizli ayıp), bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır. Maddede belirtilen “hemen” ifadesi dürüstlük kuralı ve halin icapları göz önünde bulundurularak yorumlanmalıdır. Herhalde ayıp ortaya çıkınca fazla vakit geçirmeden ihbar yapılmalıdır. Ayıp ihbarının ayıba karşı sorumluluktan doğan dava için öngörülmüş olan zamanaşımı süresi geçmeden önce yapılmış olması gerekir. TBK m. 231’e göre, “Satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.”
Somut olayda; makine üzerinde tespit edilen ayıbın görsel ve fiziki kontrolle anlaşılması mümkün olamayacağından ve sonradan ortaya çıkmasından dolayı ayıp ihbarının süresinde olduğu kabul edilmiştir. Ancak ayıp konusunda ispat yükü davacı tarafta olup üründeki ayıbın ispatlanması gerekmektedir. Alınan bilirkişi raporu ile ürünün ayıplı olmadığı değerlendirilmekle mahkememizce de hükme ve denetime elverişli olduğu kanaatine varılmıştır. Davacı vekilinin gıda mühendisi bilirkişiden de rapor alınması gerektiğine ilişkin talebi bulunsa da uyuşmazlığın fırındaki buhar, ısı ve izolasyon sorununa ilişkin olduğu, bilirkişilerce keşif yapılarak 2 fırın üzerinde inceleme yapıldığı ve ekmeklerin pişirildiği, fırının un kalitesine ilişkin değerlendirme yapmayıp un kalitesinin tespiti için pişirme işleminin yapıldığı, bu nedenle gıda mühendisi bilirkişiden rapor alınmasının dosyaya yenilik katmayacağı değerlendirilmekle rapora ilişkin itirazın reddine karar verilmiştir.
HMK’nin ispat yükünü düzenleyen 190. maddesine göre ispat yükü; kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi gereğince de, “Kural olarak, herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.” düzenlemeleri mevcuttur. Buna göre; ayıp iddiasının davacı tarafça ispatı gerekmekle bu husus ispatlanamadığından davanın reddine dair aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 54,40TL ilam harcından peşin alınan 503,79TL harcın mahsubu ile bakiye 449,39TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından sarf edilen herhangi bir masraf bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.425,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/11/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.