Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/658 E. 2021/632 K. 13.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/658 Esas
KARAR NO : 2021/632

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/09/2019
KARAR TARİHİ : 13/07/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/08/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkili ile Bakırköy ….. . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …… E. ……. K. sayılı ve 17/01/2019 tarihli kararı ile müflis ……. Özel Eğitim Kurumları Limited Şirketi arasında mezkûr şirketin konkordato talep etmesinden evvel 17/09/2018 tarihinde “Bil Okulları Bilgi Sistemleri Satış Sözleşmesi” başlıklı bir sözleşme tanzim ve imza edildiğini, bu sözleşme ile müvekkilinin mezkûr şirketin …… Koleji Halkalı Kampüsünde kullanılmak üzere, bilgisayar, sunucu, sunucu odası ekipmanları, yedekleme ünitesi, firewall (güvenlik duvarı), ….. telefon,…… telefon santralleri, rumike, turnike geçiş otomasyon yazılımı, kantin cihazları ve yazılımları satışı ve satış sonrası hizmetlerini kapsayacak bir mal vc hizmet tedariki yükümlülüğü altına girdiğini, aynı sözleşmenin (11.1) maddesine göre, bu mal ve hizmet tedariki karşılığında mezkur şirketçe 40.407.00 ABD Doları (KDV dahil) ödeme yapılacağını, müvekkil şirketin, sözleşme gereği tedarik etmesi gereken tüm malı sağladığını ve teslim ettiğini, kurulumunu yaptığını, karşılığında peşinat olarak 10.407,00 ABD Dolarını aldığını, ayrıca daha sonra 5.000.00 ABD Doları karşılığı 31.250.00 TL ödeme aldığını, taraflarca aynı sözleşmeye göre 30 ve 60 günlük vadelenen 12.500,00’er ABD Dolarlık iki çek, kurun 6,25 TL’den sabitlenmesi ile 78.l25,00’er TL’lik iki parça halinde ödenmek üzere düzeltildiğini, ne var ki, söz konusu çekler karşılıksız çıktığı gibi, bahsi geçen 2 adet 78.125,00 TL ödemesi yapılmadığını, müflis şirketin Büyükçekmece …. Noterliğinin 05/10/2018 tarih ve …… yevmiye no’lu Devir Sözleşmesi ile ……. Koleji İlkokulunu: Büyükçekmece ….. Noterliği’nin 05/10/2018 tarih …… yevmiye no’lu Devir Sözleşmesi ile ……. Koleji Ortaokulu’nu davalı …’ya devrettiğini, söz konusu okulların, müvekkilinin mal ve hizmet tedarik ettiği okullar olduğunu, bahsedilen devir sözleşmelerinde, davalı …’nun “kurumun borç ve alacaklarının vadesi gelmemiş olanlar da dahil olmak üzere yukarıda bedelle devraldığını” kabul beyan ve ikrar ettiğini, söz konusu devirle, müvekkilin mezkur okullara sağladığı tüm donanım ve yazılım ile satış sonrası hizmetleri davalı … tarafından kullanılmaya başlandığını, davalı …’nun, Kartal ….. Noterliği’nin 19/12/2018 tarih ve …… yevmiye numaralı Devir Sözleşmesi ile yapıldığını bildikleri diğer davalı ……. Ve Yayıncılık Hizmetleri Tie. Ltd. Şti. ’ne devir yaptığını, bu devirler esnasında halen müvekkilinin tedarik ettiği ve satış sonrası hizmetler kapsamında verilmesi gereken hizmetlerin düzenli olarak verilmeye devam ettiği donanım ve yazılımın okullarda kulIanıldığını, her iki davalının mezkûr okulları işlettiği zaman diliminde yetkili kişilerce müvekkil şirketle irtibat kurularak satış sonrası destek ve hizmetler alındığını, müvekkilinin alamadığı ödeme 156.200,00 TL olup davalılara ihtarname keşide vc tebliğ edilmiş olması sebebiyle temerrüt zamanı esas alınarak hesaplanan 1.545.95 TL faiz şeklinde olduğunu, davalıların itirazının haksız olduğunu beyan ederek Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …… E. sayılı dosyasında davalıların itirazlarının iptalini, takibin devamını, davalıların alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ….. Eğitim Ve Yayıncılık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil kurumun, 19.12.2018 tarihli İstanbul Kartal ….. Noteri huzurunda yapılan devir sözleşmesi marifeti ile ….. Koleji Fen Lisesi’ni, … isimli gerçek kişiden devraldığını, anılan sözleşmenin iş yeri devrinden ibaret olduğunu, ……. Koleji Fen Lisesi’nin yalnızca kurum olup ayrıca bir tüzel kişiliği bulunmadığını, TTK anlamında bir işletme devrinden bahsedilebilmesi için yazılı bir devir sözleşmesinin yanı sıra ticaret siciline tescil ve ilan şartı getirildiğini, ticari işletme devri için tek bir kurumun devri değil, işletmenin tümüyle veya çok büyük kısmıyla birlikte devri gerektiğini, bahsedilen devirlerden sonra da ……. Özel Eğitim Kurumları Ltd. Şti. ticari hayatına son vermediğini, devam ettiğini, herhangi şekilde yapılmış yazılı bir işletme devri sözleşmesi veya ticaret siciline bir ilan da bulunmadığını, anılan devrin işletme devri olmadığının başka bir göstergesiyse, müvekkil kurumun tevsik ettiği sözleşmenin devredeni olduğunu, sözleşme konusu kurumun, herhangi bir tüzel kişiden değil bir gerçek kişiden devralındığını, sözleşmenin hiçbir yerinde de ticari unvandan veya ticari işletmeden bahsedilmediğini, işletme devri olmadığının açık olduğunu, sözleşmeye yalnızca işyeri devri konu edildiğini, borcun konusu olan çekleri keşide eden ve borcun yükümlüsü olan kurumun, devralınan …… Fen Lisesi olmadığını, ……. Özel Eğitim Kurumları Ltd. Şti. olduğunu, ……. Özel Eğitim Kurumları Ltd. Şirketinin kendisi olduğunu, devralınanın okul olmadığını, davacının iddiasındaki kalemler ile birlikte söz konusu işyerindeki tüm demirbaşlar vc okulun gerekleriyle birlikte devir sözleşmesinde belirtildiği gibi devralana ödendiğini, müvekkil şirketin, çek keşidecisi şirkete ait olan okulu, dava dosyasında mübrez işletme devri sözleşmeleri uyarınca kurumun borç ve alacakları ile devralmış bulunduğunu, her ne kadar taraflar arasında vadeli olarak keşide edilmiş ise de çek esasen görüldüğünde para olduğunu ve borca karşılık kullanılacak bir ödeme enstrümanı olduğunu, çekin zilyetinin devredilmesine binaen artık ilgili alışverişten kaynaklı olan borcun sona erdiğini, çek ile esasen ödemenin gerçekleşmesi söz konusu olduğundan çekin karşılıksız çıkması durumunda başvurulacak hukuk yollarının artık karşılıksız kalan çeke ilişkin olması gerektiğini, çekin tüzel kişiliğin şahsi borcu olduğunu, tüzel kişiliğin borcundan kurum ve devralanla sorumlu tutulamayacağını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın sözleşmeye konu ürünlerin satıldığı şirketin işlettiği …… Koleji Orta Okulunun aktif ve pasifiyle birlikte Büyükçekmcee …. Notcrliği’nin 05.10.2018 tarih ve …… yevmiye numaralı devir sözleşmesi ile davalı müvekkiline devrettiğini iddia etse de bu iddianın hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığını, davacının iddia ettiği gibi davalının sorumluluğunu doğuracak nitelikte işlemin ancak ticari işletmenin devri ile mümkün olduğunu, anılan işlemin işletme devri ile hiçbir ilgisi bulunmadığını, işletmenin devrinden söz edebilmek için işletmenin duran malvarlığını, işletme değerini, kiracılık hakkını, ticaret unvanı ile diğer fikri mülkiyet haklarını ve sürekli olarak işletmeye özgülenen malvarlığının ve benzeri unsurların devredilmesi ve bunun tescil ve ilan olunması gerektiğini, dava dışı ……. Özel Eğitim Kurumları Ltd. Şti.’nin devir neticesinde tacir sıfatı ve tüzel kişiği son bulmamış olup tamamen farklı bir şirket olarak faaliyetine devam ettiğini, bu bağlamda ticari işletmenin devri için hiçbir şartın davacının dayanağında yer almadığını, anılan işlemin bir “Özel Eğitim Kurumu Ruhsatnamesi” devri olduğunu, anılan devir sözleşmesi incelendiğinde ……. Koleji’nin T.C. Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Kurulu tarafından verilme Özel Öğretim Kurumu Ruhsatname belgesine nazaran devrinin yapıldığı” belirtildiğini, anılan devir sözleşmesinin tamamen 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu vc 20.03.2012 tarih ve 28239 sayılı Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği’nin aradığı şartlarda yapıldığını, yönetmelikte ve sözleşmede yer alan kurumun alacakları ve borçlarının devri ile ifade edilmek istenen de işletmenin devrindeki gibi tüm unsurların, aktif ve pasiflerin tamamının devri değil, Özel Öğretim Kurumu ruhsatnamesinin kullanım hakkı, eğitim gören öğrencilerin kurum ile yaptığı anlaşmalar nedeniyle yapılan ödemelerin yine istihdam edilen personellerin hakları ve bunun gibi sadece öğretim kurumu faaliyetinde ver alan unsurlar olduğunu, bunun yanında davacının dava dışı ……. Özel Eğitim Kurumları Ltd. Şti. ile yapmış olduğu satış sözleşmesi niteliği itibariyle nisbi / şahsi nitelikte olmakla, sadece tarafları bağladığını, sözleşmenin tarafı olmayan müvekkilinin bu sözleşmeye dayanarak borçlandırmanın mümkün olmadığını, davacının dava dilekçesinde satılan ürünlerin bedelini çek olarak aldığını beyan ve ikrar ettiğini, bilindiği üzere çek bir ödeme vasıtası olup mevcut bir borcun tediyesine yönelik olarak verildiğinin kabulü gerekliğini, satılan ürünlerin müvekkil ve diğer davalı tarafından kullanıldığı iddiasına dayanan davacının bu beyanı da hukuken dinlenebilir olmadığını, satılan malların bir başkası tarafından kullanılması, malı kullananın sorumluluğunu gerektirmeyeceği gibi davacının malı sattığı alıcıdan alacağını alamaması veya alacağına istinaden aldığı çekin karşılıksız çıkması durumunda alım satım bedelinin müvekkilden tahsilini talep edebilmesine yasal olarak olanak bulunmadığını, zaten müvekkilinin de devir almış olduğu “Özel Öğretim Kurumu Ruhsatnamesini T.C. Kartal …… Noterliği’nin 19.12.2018 tarih ve …… yevmiye numaralı Devir Sözleşmesi ile ….. Eğitim ve Yayıncılık Hiz. Tic. Ltd. Şti.’ye devrettiğini, dolayısıyla dava dışı şirkete satılan ürünlerin müvekkili tarafından kullanıldığı iddiasının gerçek dışı olduğunu beyan ederek davanın reddini, davacının % 20’den az olmamak üzere icra inkar ve kötü niyet tazminatına mahkum edilerek hükmedilecek tazminatın davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı ile ……. Özel Eğitim Ltd Şti arasındaki bilgi sistemleri satış sözleşmesinin diğer davalılar yönünden bağlayıcı olup olmadığı, davacının edimini yerine getirip getirmediği, ücrete hak kazanıp kazanmadığı ve bu ücretin diğer davalılardan talep edilip edilmeyeceği noktasında uyuşmazlık olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilerek rapor alınmıştır. Ancak davalı ….. Eğitim ve Ltd. Şti.’nin icra dairesinin yetkisine itirazı bulunduğu anlaşıldığından öncelikle usule ilişkin bu hususun değerlendirilmesi gerekmektedir.
HMK’nın 6. Maddesi gereğince kural olarak her dava açıldığı tarihteki davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılır. İcra dairesinin yetkisi kamu düzenine ilişkin olmayıp, alacaklının yetkisiz bir icra dairesinde takip yapması halinde, mahkemece resen icra dairesinin yetkisizliği gözetemeyeceği için, borçlunun itiraz yolu ile bunu ileri sürmesi gerekir. Davalı-borçlunun icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz etmesi durumunda, itirazın iptali davasının görülebilmesi için yetkili icra müdürlüğünde takip yapılması bir dava şartı olduğundan mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenir ve takibin yapıldığı icra dairesinin yetkisiz olduğu anlaşılırsa, takibin yetkisiz icra dairesinde yapılmış olması nedeniyle davada dava şartı gerçekleşmediğinden, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilir. İcra dairesinin yetkisine itiraz edilmediği halde, mahkemenin yetkisine itiraz edilmesi durumunda ise, itirazın iptali davalarının icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinde yapılacağına ilişkin bir yasal düzenleme bulunmaması nedeniyle, icra dairesinin yetkisine itiraz edilmemesi o yerdeki mahkemeyi, itirazın iptali davası yönünden yetkili hale getirmeyeceğinden, genel hükümlere göre yetkili mahkeme belirlenecektir. Somut olayda icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiştir. İcra takibinin yapıldığı tarih itibariyle davacı olan alacaklının şirket merkezi Avcılar olup Avcılar ilçesi yönünden icra takibinde yetkili icra daireleri Küçükçekmece yargı çevresi içerisinde bulunmaktadır. Davalı ….. Eğitim Ltd. Şti. merkezinin Sarıyer, davalı …’nun yerleşim yerinin ise Pendik ilçesi olduğu anlaşılmıştır.
TBK’nun 89/1 maddesinde açıkça “Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir.” dendiği, bu kapsamda davacının yerleşim yerinin de yetkili olduğu ancak davacı tarafın yerleşim yerinin icra daireleri yönünden Bakırköy yargı çevresi dışında bulunduğu, icra takibinin Bakırköy’de başlatılmasının mahkemeyi yetkili hale getirmeyeceği, davalıların yerleşim yerinin de yargı çevremiz dışında olduğu anlaşılmıştır. İtirazın iptali davalarında yetkiye ilişkin özel bir düzenleme bulunmadığı, bu nedenle icra takibinin başlatıldığı yerin mahkememizi özel yetkili kılmadığı belirlenmiştir.
Medeni usul hukukunda olduğu gibi icra hukukunda da alacaklı ve borçlu tarafta birden fazla kişinin yer alması, yani takip arkadaşlığı mümkündür. Ancak, takip arkadaşlığı dava arkadaşlığına nazaran daha sınırlı hallerde söz konusu olur. Birden fazla alacaklının alacağı aynı sebepten doğsa bile borçluya karşı ayrı ayrı takip yapmaları gerekir. İhtiyari dava arkadaşlığının nedeni usul ekonomisidir. İcra hukukunda buna takip ekonomisi denebilir. İhtiyari dava arkadaşlığının olduğu hallerde ihtiyari takip arkadaşlığı takip ekonomisine uygun düşmeyecektir. Örneğin, ihtiyari dava arkadaşlığı bulunan borçlulara karşı birlikte takip yapılması halinde her borçlu farklı şekilde takibe karşı koyabilecek ve bu takipleri birlikte yürütmek mümkün olmayacaktır. Keza birden fazla alacaklının birlikte takip yapması halinde, borçlunun her alacaklıya karşı ayrı itirazı söz konusu olabilir. Bu itirazların her biri ayrı sebeplere göre incelenip sonuca bağlanacağından, takiplerin birlikte yürütülmesinin hiçbir anlamı olmayacak, diğer anlatımla takip ekonomisinden söz edilemeyecektir. İcra hukukunda ihtiyari takip arkadaşlığının olumlu yönleri bulunmamaktadır. Çünkü, her bir takip arkadaşı diğerinden bağımsız hareket edebildiğinden her birinin takibe itirazı ve takibin daha sonraki aşaması birbirinden bağımsız yürüyecek ve çoğu kez ortak bir işlem olmayacaktır.
Davalı … icra dairesinin yetkisine itiraz etmediğinden onun bakımından Bakırköy İcra Dairesi’nin yetkisi kesinleşmiş ise de, davanın tek ve aynı takibe dayalı olduğu, davanın ayrılmasının takibin de ayrılması sonucunu doğuracağı, mahkemenin takibi ayıramayacağı, bu nedenle her bir davalı yönünden davanın tefrikinin mümkün olmadığı ve her bir davalı için ayrı ayrı takip yapılıp, ayrı ayrı itirazın iptali davası açılması gerektiği gözetilerek, usulüne uygun icra takibi yapılmadığı, bunun HMK’nın 114/2. maddesi kapsamında dava şartı olduğu gerekçesiyle HMK’nın 114/2 ve 115/2. maddeleri gereğince davanın dava şartı noksanlığından usulden reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmış, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Bu husus Yargıtay …… HD. …… Esas ve ….. Karar sayılı ilamında da belirtilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın usulden REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 59,30TL ilam harcından peşin alınan 2.693,91TL harcın mahsubu ile bakiye 2.634,61TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre alınan 1.320,00TL arabulucu ücretinin davalı …nden alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı …. Ltd Şti vekilinin yüzlerine davalı … vekilinin tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/07/2021
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır