Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/60 E. 2020/93 K. 12.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/60 Esas
KARAR NO : 2020/93

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/01/2019
KARAR TARİHİ : 12/02/2020
KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 13/02/2020
Davacı tarafından mahkememizde açılan davada yapılan açık yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu 29/01/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında mevcut ticari ilişki kapsamında satılan kumaşların bedelinin USD üzerinden belirlendiğini, belli bir döneme kadar davalı tarafından fatura bedellerinin USD üzerinden ödendiğini, ancak son dönemde düzenlenen fatura bedellerinin TL olarak çek veya havale ile ödendiğini, ancak çeklerin ileri vadeli düzenlenmiş olması nedeniyle ödeme günündeki kur farkı nedeniyle müvekkili şirketin alacağının oluştuğunu, iş bu alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhine 62.561,28-USD üzerinden icra takibi yaptıklarını, davalı tarafın süresinde takibe itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, bu nedenlerle davalı tarafın haksız itirazının iptaliyle %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde ve yargılama aşamasındaki beyanlarında özetle; davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını, taraflar arasında mevcut ticari ilişkide kur farkı ödeneceğine ilişkin herhangi bir yazılı veya sözlü sözleşme bulunmadığı gibi bu yönde bir uygulamanın da söz konusu olmadığını, müvekkili adına düzenlenen faturaların çekle, bazen USD üzerinden bazen de TL üzerinden ödendiğini, ödemeye ilişkin davacı tarafın herhangi bir ihtirazı kaydı bulunmadığını, bu nedenlerle kur farkından kaynaklı alacak talep edilemeyeceğini, bu bağlamda yasal dayanağı bulunmayan davanın reddi ile müvekkili şirket lehine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Dosyaya sunulan belge ve kayıtlarla birlikte dosya bilirkişi ……’e tevdii edilmiş, bilirkişi düzenlemiş olduğu 11/11/2019 tarihli raporunda “taraflar arasında mevcut ticari ilişki kapsamında akdedilmiş yazılı bir sözleşmenin bulunmadığını, kur farkı ödenmesine ilişkin herhangi bir sözleşmenin de mevcut olmadığını, düzenlenen faturaların bedelinin çekle ödendiğini, TL olarak yapılan ödemelerden dolayı kur farkı alacağının bulunduğunun kabul edilmesi halinde davacı tarafın takip tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarının TL olarak 324.129,65-TL olduğunu, ancak davalıya yabancı para cinsinden düzenlendiği mal satım faturalarının bedelinin verildiği andaki döviz kuru üzerinden TL hesap edilerek verildiği tespit edildiğinde davacı tarafın takip tarihi itibariyle herhangi bir alacağının bulunmadığını” teknik kanaati olarak belirtmiştir.
Davacı vekili katıldığı 26/06/2019 tarihli ve 12/02/2020 tarihli oturumdaki beyanlarında; “taraflar arasında ticari ilişki kapsamında döviz kuru üzerinden düzenlenen faturaların düzenleme tarihindeki TL karşılığının davalı tarafından çek keşide edilmek suretiyle ödendiğini, bazen de USD bazında çek düzenlenmek suretiyle ödeme yapıldığını, önceki dönemlerde faturanın düzenlendiği tarih ile ileri vadeli düzenlenen çekten dolayı fazla kur farkı bulunmadığından herhangi bir talepte bulunulmadığını, ancak 2018 yılının Eylül ayından itibaren USD’nin, TL karşısında fazla değer kazanması ve kur farkının açılması nedeniyle müvekkilinin düzenlemiş olduğu fatura bedellerinin çek ile TL olarak ödenmesinden dolayı zararı oluştuğunu, sektördeki uygulamanın da kur farkının ödeme gününe göre ayrıca ödenmesi yönünde olduğunu, bu kapsamda alacaklı olduklarından bahisle icra takibi yaptıklarını ifade etmiştir”.
Her ne kadar davacı taraf, davalı ile aralarında mevcut ticari ilişki kapsamında satılan kumaşların bedelinin USD üzerinden belirlendiğini, davalı tarafın fatura bedellerini vadeli çek ile ve TL olarak ödemesi nedeniyle kur farkından dolayı alacakları bulunduğunu iddia etmiş ise de; çek bir ödeme vasıtası olup döviz üzerinden düzenlenmesinin mümkün olduğu gibi bedel hanesi verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek de doldurulabileceği, buna rağmen ödemeyi ihtirazı kayıt ileri sürmeksizin TL üzerinden çek olarak kabul eden davacının daha sonra kur farkından kaynaklı alacak isteyemeyeceği (Yargıtay 19.HD 2015/11192 esas 2016/2067 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere) mahkememizce değerlendirilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında mevcut ticari ilişki kapsamında USD üzerinden düzenlenen fatura bedellerinin vadeli olarak ve TL üzerinden ödenmesi halinde kur farkı ödeneceğine ilişkin yazılı veya sözlü anlaşma bulunmadığı gibi bilirkişi tarafından düzenlenen raporda da belirtildiği üzere bu yönde bir uygulamanın da mevcut olmadığı, davalı muhasebecisi tarafından gönderilen mailde belirtilen “21/05/2018 ödemesinden sonra doğan kur farkı faturasının ivedilikle kesilmesi” yönündeki ifadenin de tek başına davalı … bağlamayacağı gibi bu yönde bir uygulama bulunduğunu da ispatlayamayacağı, kaldı ki ticari ilişkinin ilk dönemlerinde USD üzerinden ödeme yapıldığını, tarafların da kabulünde bulunduğu, bu bağlamda davacı tarafından ihtirazı kayıt ileri sürülmeden TL olarak düzenlenen çeklerle yapılan ödeme karşısında ayrıca kur farkı alacağı talep edemeyeceği dikkate alınarak açılan itirazın iptali davasının reddine; davalı tarafın kötü niyet tazminat isteminin de koşulları oluşmaması nedeniyle ayrıca reddine karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Sabit görülmeyen davacının davasının REDDİNE,
2-Davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin koşulları oluşmaması nedeniyle REDDİNE,
3-Peşin alınan 3.976,13-TL harçtan Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 54,50-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.921,63-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı vekili için AAÜT’ne göre belirlenen 31.660,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde ve istek halinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Dair tarafların yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/02/2020

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.