Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/579 E. 2022/942 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/579
KARAR NO : 2022/942

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 01/08/2019
KARAR TARİHİ : 06/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 18/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; 25.10.2018 tarihinde davalı …….. Turizm şirketinin işleteni, dava dışı ……..” nin sürücüsü ve davalı sigorta şirketinin de …….. numaralı “Karayolları Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigorta Poliçesiyle” ve ayrıca ……… numaralı “Kasko * Filo Plus Genişletilmiş Kasko Poliçesiyle” sigortaladığı, …… plakalı aracın çarpması şeklinde meydana gelen trafik kazasında müvekkillerinin çocuğu ………” nin vefat ettiğini, trafik kazası tespit tutanağında müteveffaya asli kusur atfedilmişse de yapılacak bilirkişi incelemesinde daha az kusurlu olduğunun tespit edileceğini, müteveffanın henüz 17 yaşında olmasına rağmen zaman zaman geçici işlerde çalışarak ailesine maddi destek olduğunu, nitekim sürekli çalışacağı iş bulmak için geldiği İstanbul’da işe başladığı ilk günün akşamında meydana gelen trafik kazasında vefat ettiğini, davacıların çocuklarının ölümüyle onun desteğinden yoksun kaldıklarını, davalı sigorta şirketine yaptıkları başvuru sonucunda …….. numaralı Karayolları ZMMS Poliçesi kapsamında 17.12.2018 tarihli ibranameyle 31.160,94 TL maddi tazminat ödemesi yaptığını, ancak yapılan ödeme yetersiz olduğundan ibranamenin iptalini talep ettiklerini, dava şartı arabuluculuk sürecinde de ……… numaralı Genişletilmiş Kasko Poliçesi kapsamında 40.000,00 TL manevi tazminat ödemesi yapıldığını, arabuluculuk sürecinde diğer davalı …….. Turizm şirketiyle herhangi bir anlaşma sağlanamadığını, davalarının belirsiz alacak davası olduğunu beyanla şimdilik 500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının faiziyle birlikte davalılardan ortaklaşa ve zincirleme tahsiline, 60.000,00 TL manevi tazminatın faiziyle birlikte ortaklaşa ve zincirleme işletenden ödetilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …….. TURİZM SAN. TİC. LTD. ŞTİ. davaya cevap vermemiştir.
Davalı ……… SİGORTA A. Ş. vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan …… plakalı aracın müvekkili şirketçe 07.05.2018 / 2019 tarihleri arasında …….. numaralı “Karayolları Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigorta Poliçesiyle” ve ayrıca ……… numaralı “Kasko * Filo Plus Genişletilmiş Kasko Poliçesiyle” sigortalı olduğunu, dava öncesi müvekkili şirkete yapılan başvuru neticesinde müvekkili şirket tarafından aktüeryal hesaplama yaptırılarak tespit edilen 31.160,94 TL destekten yoksun kalma tazminatının davacılar vekili tarafından imza altına alınan 17.12.2018 tarihli ibraname ve feragatname sonucu 08.03.2019 tarihinde davacılar vekilinin banka hesabına ödendiğini, yapılan ödemeyle davacıların gerçek zararı karşılanmış olduğundan ve davacılar vekilince ibra edildiğinden bakiye tazminat taleplerinden müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkili şirketin sigortaladığı aracın sürücüsünün kusuru oranında sorumluluğu söz konusu olduğundan kusur durumunun tespit edilmesi gerektiğini, davacıların zararının sosyal güvenlik kurumu tarafından karşılanıp karşılanmadığının da tespit edilmesi gerektiğini, Genişletilmiş Kasko Poliçesi yönünden ise müvekkili şirketin arabuluculuk sürecinde poliçe limiti dahilinde yaptığı manevi tazminat ödemesiyle sorumluluğunun sona erdiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi ……. sayılı 26/11/2020 tarihli raporunda; “Sürücü ……..’nin % 15 ( yüzde on beş ) oranında kusurlu, Maktul yaya ………’nin % 85 ( yüzde seksen beş ) oranında kusurlu olduğunu” belirtmişlerdir.
Dosyaya sunulan belge ve kayıtlarla dosya bilirkişi ……..’a tevdii edilmiş, bilirkişi düzenlemiş olduğu 29/11/2021 tarihli raporunda özetle “davacıların müteveffa ……..’nin desteğinden yoksun kalma zararlarının; ……. nin karşılanmayan zararının 1.781,13 TL, ……….’nin karşılanmayan zararının 9.950,95 TL olduğunu” teknik kanaati olarak belirtmiştir.
Tarafların itirazları ve beyanları doğrultusunda dosya bilirkişi ……..’a tevdii edilmiş, bilirkişi düzenlemiş olduğu 30/05/2022 tarihli ek raporunda “davacıların müteveffa ……..’nin desteğinden yoksun kalma zararlarının; ……. nin karşılanmayan zararının 12.108,93TL, ……….’nin karşılanmayan zararının 29.089,27TL olduğunu” teknik kanaati olarak belirtmiştir.
Dava destekten yoksun kalma ve manevi tazminat davasıdır.
Davacı vekili 17/03/2022 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile; Davacı ……… için 250 TL destekten yoksun kalma tazminat talebini 1531,13 TL artırdığı, Davacı ………. için 250 TL destekten yoksun kalma tazminat talebini 9700,95 TL arttırdığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili 28/062022 tarihli ıslah dilekçesi ile; Davacı ……… için 1781,13 TL destekten yoksun kalma tazminat talebini 10.327,8 TL ıslah ile artırdığı, Davacı ………. için 9950,95 TL destekten yoksun kalma tazminat talebini 19.138,32 TL ıslah ile artırdığı anlaşılmıştır..
Dava belirsiz alacak davası olmakla yapılan ” bedel artırımı” teknik manada bir ISLAH değildir. Yargıtay …… Hukuk Dairesi’nin …… esas, …… karar sayılı ilamına istinaden; davacının 17/03/2022 tarihli ilk dilekçesinin HMK’nin 107/2. fıkrası uyarınca talebin arttırılması niteliğinde olup, hesap ek bilirkişi raporunun ibrazı ve buna göre alacak miktarının belirlenmesinden sonra ibraz ettiği 28/06/2022 tarihli dilekçenin ise aynı Yasanın 176.maddesi anlamında ıslah dilekçesi olduğu kabul edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nun …… esas, ……. karar sayılı ilamında ” Destekten yoksun kalma tazminatına dayanak teşkil eden hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olsa idi doğrudan vefat eden (sürücü) üzerinde doğup ondan mirasçılarına intikal edeceğinden, bu yöndeki savunmalar ölenin desteğinden yoksun kalanlara karşı ileri sürülebilecekti. Oysa yukarıda da açıklandığı üzere, destekten yoksun kalma tazminatına konu davacıların zararı, desteklerinin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalan sıfatıyla doğrudan kendileri üzerinde doğan zarardır. Bu zarardan doğan hak desteğe ait olmadığına göre, onun kusurunun bu hakka etkili olması da düşünülemez.” denmektedir. İş bu ilam göz önüne alındığında; desteğin kusurlu olması destekten yoksun kalanların haklarını etkilemeyeceği kanaatine varılarak davaya devam edilmiştir.
Yargıtay ……. HD 14/06/2012 tarih, ….. esas …… Karar nolu ilamında ” Destekten yoksun kalma tazminatı, B.K’nun 45/II. maddesinde düzenlenmiş olup; “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir.” şeklinde hükme bağlanmıştır. Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK’nun 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Borçlar Kanunu’nun 45.maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir” denmektedir.
Yine Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmıştır. Önemle vurgulanmalıdır ki, Borçlar Kanunu’nun 45/III. maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir.” denmektedir.
Mevcut olayımızda da; hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacıların müteveffanın desteğinden yoksun kaldığı anlaşılmakla; maddi tazminat talebi yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Aracın hususi olması sebebiyle yasal faiz uygulanmıştır.
HGK’nun 23/06/2004 tarih …… sayılı ilamındaki” Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacıca göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır.” şeklindeki gerekçeye göre olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanarak, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olayın meydana geliş şekli, olay tarihine göre paranın alım gücü, davacı ve davalının kazadaki kusur durumları gözönünde tutularak manevi tazminat tutarı hesaplanarak manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-MADDİ TAZMİNAT TALEBİ YÖNÜNDEN; Davanın Kabulü İle davacı ……… için 12.108,93TL, ………. için 29.089,27TL olmak üzere toplam 41.198,20TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, bu miktara davalı sigorta şirketinin poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere dava, diğer davalı …….. Turizm.. Şirketi yönünden kaza tarihi olan 25/10/2018 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,
2-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 4.863,54TL ilam harcından peşin alınan 206,64TL harcı ve 141,00TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 4.515,90TL’nin davalılardan (davalı sigorta şirketinin poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere) müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine,
3-Davacılar tarafından sarf edilen 44,40TL Başvuru Harcı, 206,64TL Peşin Harç, 141,00TL ıslah harcı olmak üzere toplam 392,04TL’nin davalılardan (davalı sigorta şirketinin poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere) müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
4-6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre alınan 1.320,00TL arabulucu ücretinin kabul red oranına göre hesaplanan 928,68TL’nin davalılardan (davalı sigorta şirketinin poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere) müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye İrat kaydedilmesine,
5-6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre alınan 1.320,00TL arabulucu ücretinin kabul red oranına göre hesaplanan 391,32TL’nin davacılardan alınarak Hazineye İrat kaydedilmesine,
6-Davacılar tarafından sarf edilen 1.100,00TL bilirkişi ücreti, 172,85TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.272,85TL den kabul red oranına göre hesaplanan 895,51TL’nin davalılardan (davalı sigorta şirketinin poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere) müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, kalan kısmın iş bu davacılar üzerine bırakılmasına,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davalılardan (davalı sigorta şirketinin poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere) müştereken ve müteselsilen alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacılara verilmesine,
8-MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ YÖNÜNDEN; Davanın Kısmen Kabulü ile davacı ……… için 15.000,00TL, davacı ………. 15.000,00TL olmak üzere toplam 30.000,00TL’nin olay tarihi olan 25/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …….. Turizm.. Şirketi’nden alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
9-Davacılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davalı …….. Turizm San. Tic. Ltd. Şti.’nden alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacılara verilmesine,
10-Davalı …….. Turizm San. Tic. Ltd. Şti. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren iş bu davalıya verilmesine,
11-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair, davalı …….. Turizm vekilinin yüzüne karşı davacının ve davalı sigorta şirketi vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.06/10/2022

Katip ……
¸e-imzalıdır

Hakim …….
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.