Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/417 E. 2022/158 K. 09.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/417 Esas
KARAR NO : 2022/158

DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 20/05/2015
KARAR TARİHİ : 09/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu 20/05/2015 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin %50 oranında hissedarı olduğunu, şirket yöneticisi olan diğer ortak ……… ‘ın şirketi yönettiğini, müvekkilinin Afganistan uyruklu olduğunu, yabancı uyruklu olması nedeniyle kendisine şirketle ilgili bilgi verilmediğini, şirketten dışlandığını, şirket tarafından kar payı dağıtılmadığını, bu bağlamda şirketin kötü yönetiliyor olması nedeniyle müvekkilinin ayrılma akçesi ile ödenmeyen kar payının kendisine ödenmek suretiyle ortaklıktan çıkartılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde ve yargılama aşamasındaki beyanlarında özetle; davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını, davacının Afganistan uyruklu olup orada ikamet ediyor olması nedeniyle şirketle ilgilenmediğini, davacının her ay düzenli olarak şirketin işleyişiyle ilgili mail yoluyla bilgilendirildiğini, davacının şirketten dışlanmasının söz konusu olmadığını, ayrıca şirketin yeni kurulmuş olması nedeniyle kar payı dağıtacak konuma gelmediğini, bu bağlamda yasal koşulları oluşmayan ortaklıktan çıkarılma ve ortaklık payının ödenmesine ilişkin talepli davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyaya sunulan belge ve kayıtlarla birlikte dosya bilirkişi heyeti …….. ve arkadaşlarına tevdii edilmiş, bilirkişi heyeti düzenlemiş olduğu 12/10/2017 tarihli raporlarında davacı şirkete ait ticari defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu, şirketin işleyişiyle ilgili herhangi bir usulsüzlüğün tespit edilmediğini, haklı sebebin varlığının kabul edilmesi durumunda davacının ayrılma akçesinin 314.130,92-TL olduğunu teknik kanaatleri olarak belirtmişler, mahkememizce de düzenlenen bilirkişi raporu yeterli görülerek hükme esas alınmıştır.
Duruşmada dinlenen davacı tanıkları; davacının Afganistan uyruklu olduğunu, yatırım amacıyla dava konusu şirketi kurduklarını, şirketin kuruluş aşamasında 205.000-ABD Doları sermaye koyduğunu, şirketin işleyişiyle ilgili kendisine bilgi verilmediğinden ödemiş olduğu sermayeyi alıp şirketten ayrılmak istediğini, şirkete istediği zaman girip bilgi alamaması nedeniyle güveninin sarsılmış olması nedeniyle ortaklıktan ayrılmak amacıyla iş bu davayı açtığını beyan ve ifade etmişlerdir.
Duruşmada dinlenen davalı tanıkları; davacının yabancı uyruklu olması nedeniyle sürekli Türkiye’de ikamet etmediğini, Türkiye’ye geldiği dönemlerde zaman zaman şirkete uğradığını, kendisini 5-6 sefer şirkette gördüklerini, şirketin işleyişiyle ilgili düzenli olarak bilgi verildiğini, davacının şirkete girip bilgi alması hususunda kendisine herhangi bir engel çıkartılmadığını, davacının yabancı uyruklu olması nedeniyle Türkiye’de oturum alabilmesi amacıyla genelde şirket ortaklığı kurup bu haktan yararlandığını maddi olaylara dayalı olarak beyan ve ifade etmişlerdir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacının Afganistan uyruklu olarak Türkiye’de kurulan dava konusu şirkette %50 oranında hissedar olduğu, TTK 638/2 maddesi gereğince haklı nedene dayalı olarak ortaklıktan çıkartılmasına karar verilmesi amacıyla iş bu davayı açtığı, düzenlenen bilirkişir raporu ve dinlenen tanık beyanlarına göre davacının ortaklıktan çıkmasını gerektirir haklı bir nedenin bulunmadığı, nitekim TTK 638/2 maddesi gereğince haklı nedenin varlığı halinde ortağın bu kapsamda dava açabileceği, davacı tarafın ileri sürdüğü nedenlerin haklı sebep olarak kabul edilemeyeceği, zira şirketle ilgili kendisine bilgi verilmemesi durumunda bilgi edinme hakkını kullanmak amacıyla yasal yollara başvurabileceği, kar payı dağıtımına ilişkin ortaklar kurulu tarafından alınacak kararın keza iptalinin istenebileceği, sonuç itibariyle davacı yönünden şirket ortaklığını çekilmez kılacak nitelikte olumsuz bir durumun varlığı ispatlanamadığından açılan davanın reddine karar verilmiş, iş bu kararın istinaf edilmesi üzerine İBAM ………. HD’nin ……… Esas, …….. Karar sayılı ilamıyla ” Dava, terditli ve yığınlı bir davadır. Dava, TTK 636/1-3 maddesi uyarınca ltd.şti.nin haklı nedenlerle feshi, TTK638/2 haklı nedenlerle ortaklıktan çıkma, TTK 641 ayrılma akçesinin belirlenerek tahsili, davacının kuruluştan beri alamadığını öne sürdüğü kar payının belirlenerek tahsili, şirkete sermaye olarak koyulan fakat sermayede gösterilmeyen tüm paranın tazminat olarak ödettirilmesi ve uğranıldığı öne sürülen elem ve ızdıraptan dolayı manevi tazminat talebine ilişkindir. Uyuşmazlık konusu davacının iddia ettiği gibi şirketin feshi, yahut davacının ortaklıktan çıkma hakkının oluşup oluşmadığı ve alabileceği mali hakları varsa maddi ve manevi tazminat yönünden bunların tahsiline karar verilip verilmeyeceği, dava reddedildiği için davalı lehine vekalet ücretleri konusunda bir eksiklik olup olmadığı noktalarındadır. Dava dilekçesindeki davacının talepleri ile 14/10/2015 tarihli ön inceleme duruşma tutanağında belirlenen uyuşmazlık konuları birebir örtüşmemektedir. Her ne kadar ön inceleme duruşmasındaki uyuşmazlık tespiti taraf vekillerinin hazır olduğu oturumda belirlenmişse de davacının talebini değiştirmediği, daraltmadığı anlaşılmaktadır. Ön inceleme duruşmasında uyuşmazlık konusunun belirlenmesi, HMK’nın 140.maddesine göre hakime aittir. Hakimin HMK 30.maddesi uyarınca davayı aydınlatma ödevi bulunduğu gibi, HMK’nın 33.maddesine hakim Türk hukukunu resen uygular. HMK’nın 26.maddesine göre de hakim taraların talep sonuçlarıyla bağlıdır ve HMK’nın 297/2.maddesine göre taleplerden her biri hakkında verilen hükmün açık bir şekilde belirtilmesi gerekmektedir. İstinaf nedeni olmasa da HMK’nın 355.maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılıklar resen gözetilmek durumundadır. Anayasanın 36.maddesinde ifade edilen ve AİHS’nin 6/1.maddesinde tanımlanan adil yargılanma hakkı, uyuşmazlığın doğru ve tam bir şekilde belirlenerek hukuk kuralları dahilinde adil bir şekilde çözümlenmesini gerektirmektedir. Davacı Afgan uyruklu olup, davalı şirketin kuruluşunda diğer ortakla eşit payla şirket ortağı olduğu anlaşılmaktadır. Davalı şirketin diğer eşit paylı ortağı ve yöneticisinin oğluna ait …….. adlı bir firma olduğu ve bu şirketle davalı şirketin ticari faaliyet içinde olduğu anlaşılmaktadır. Tanıklar bu şirketten alınan emtianın faturalarıyla kaydedildiğini ifade etmişlerse de bu konuda mali bir analiz bulunmamaktadır. Davacı taraf davalı şirketin bu şirketle yaptığı ticari faaliyetin ayrıntılı analizini istemiş, fakat bilirkişiler bunun müstakil bir denetim mevzuu olduğunu ifade etmişlerdir. Davalı şirketin diğer ortağı ve yöneticisinin, davalı şirketle rekabet içinde olduğu öne sürülen … firmasının 2014 e kadar kurucu ve ortağı olduğu böylelikle davalı şirketin zarara uğratıldığı öne sürülmektedir. Yabancı dilde sunulan evraklar, yazışmalar tercüme edilmemiş ve değerlendirilmemiştir. Bununla beraber HMK’nın 223/1.maddesine göre yabancı dilde yazılmış belgeye dayanan taraf, tercümesini de mahkemeye sunmak zorundadır. Davalının istinaf nedenleri temel olarak reddedilen tutarlar yönünden kendisine vekalet ücreti verilmediğine ilişkin olmakla birlikte davacının talebi sınırlı olarak değerlendirilmiş, davacı yönünden şirket ortaklığını çekilmez kılan bir hal bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davanın reddi kararı davacının tüm taleplerinin reddi anlamında düşünülebilirse de ön inceleme duruşmasında yapılan belirleme ve mahkeme kararının gerekçesi davacının dava dilekçesinde bulunan ve ön inceleme duruşmasına yansımayan talepleri hakkında bir karar verilmediğini ve aynı şekilde bu yöndeki delillerin de tam olarak toplanmadığını göstermektedir. Bu durum, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6.maddesine göre tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması anlamını taşıdığından; taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’ nın 353/1-a6 maddesi uyarınca kabulüne karar vererek” yerel mahkeme kararını kaldırmıştır.
İBAM kaldırma kararından sonra, kaldırma kararı kapsamında dosya bilirkişi heyeti ………. ve arkadaşlarına tevdii edilmiş, bilirkişi heyeti düzenlemiş olduğu 12/11/2020 tarihli raporlarında; davacı tarafın şirketten ayrılmasına karar verilmesi durumunda talep edebileceği alacak miktarının 339.230,93TL ayrılma akçesi, 285.549,80TL cari hesaptan kaynaklı alacak ve USD olarak yatırılan paranın yatırıldığı tarih itibariyle şirket tarafından TL’ye çevrilmesi nedeniyle 211.934,59TL alacak olduğunu” teknik kanaatleri olarak belirtmişler, mahkememizce de düzenlenen bilirkişi raporu yeterli görülerek hükme esas alınmıştır.
Davacı tarafından düzenlenen bilirkişi raporu kapsamında dava ıslah edilmiş, ıslah dilekçesinde 836.715,00TL yanında ayrıca 102.651,00USD alacağının tahsili talep edilmiş ve bu miktar üzerinden eksik harç ikmal edilmiştir.
Her ne kadar davacı taraf, davacının şirket kuruluşunda şirkete gönderdiği 102.651,00USD’nin dolar olarak kendilerine ödenmesini talep etmiş ise de; bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere söz konusu dolar gönderildiği tarih itibariyle şirket tarafından TL’ye çevrilmiş ve TL olarak hesaplara aktarıldığından davacı tarafın söz konusu doların gönderildiği ve TL’ye çevrildiği tarih itibariyle karşılığı olan 211.934,59TL’yi talep edebileceği mahkememizce değerlendirilmiştir.
Her ne kadar davalı taraf ıslah kapsamında talep edilen alacaklar yönünden zaman aşımı itirazında bulunmuş ise de; davacının ortaklık ilişkisinin devam ettiği, ortaklık ilişkisi kapsamında zaman aşımının işlemeyeceği, davacının ortaklıktan ayrılmasından sonra ancak zaman aşımının işleyebileceği, bu bağlamda davalı tarafın bu yöndeki itirazı mahkememizce kabul edilmemiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacının yabancı uyruklu olduğu, ortağı olduğu davalı şirketle ilgili kendisine herhangi bir bilgi verilmediği, kendisinin şirketten dışlandığı, şirket ortakları arasında güven ilişkisinin sarsıldığı, davacı dışındaki diğer ortağın yöneticisi oğlu olan ………. ünvanlı firma ile ticari ilişki işine girdiği, bu kapsamda davacı yönünden şirketin fesih ve tasfiyesini istemi yönünde haklı nedeni bulunduğu, ancak şirketin halen faal olması nedeniyle terditli istem olarak davacının çıkma payı ve alacaklarının kendisine ödenmesi suretiyle ortaklıktan çıkmasına, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda da belirtildiği üzere 339.230,93TL çıkma payının, 285.549,80TL cari hesap alacağı ve 102.651,00USD karşılığı olan 211.934,59TL alacağın davalıdan tahsiline, davacı tarafın manevi tazminat isteminin koşulları oluşmaması nedeniyle reddine karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının terditli istemi kapsamında asıl talebi olan şirketin feshi isteminin REDDİNE, ortaklıktan çıkma isteminin KABULÜNE, davacının, davalı İstanbul Sicil Memurluğunun ……. sicil numarasında kayıtlı
…….. YEDEK PARÇA GIDA İNŞAAT TURİZM İTHALAT İHRACAT SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ ortaklığından ÇIKMASINA,

2-339.230,93TL çıkma payının kararın kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-497.484,39TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, iş bu alacağın 10.000,00TL’sine dava tarihinden itibaren, bakiye 487.484,39TL’sine arttırım tarihi olan 31/03/2021 tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin USD alacağı isteminin reddine,
4-Davacı tarafın manevi tazminat isteminin koşulları oluşmaması nedeniyle reddine,
5-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 57.156,00TL ilam harcından peşin alınan 27,70TL harç, 29.078,86TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 29.106,56TL harcın mahsubu ile bakiye 28.049,44TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine,
6-Davacı tarafından sarf edilen 27,70TL Başvuru Harcı, 27,70TL Peşin Harç, 29.078,86TL Tamamlama Harcı olmak üzere toplam 29.134,26 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından sarf edilen 5.400,00TL bilirkişi ücreti, 426,25TL posta masrafı olmak üzere toplam 5.826,25TL den kabul red oranına göre hesaplanan 2.839,66TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın iş bu davacı üzerine bırakılmasına,
8-Davalı tarafından sarf edilen 54,60TL posta masrafından kabul red oranına göre hesaplanan 27,98TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan kısmın iş bu davalı üzerine bırakılmasına,
9-Maddi Tazminat Yönünden; Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 58.885,75TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
10-Maddi Tazminat Yönünden; Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 61.050,30TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
11-Manevi Tazminat Yönünden; Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
12-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair tarafların yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/02/2022

Başkan ………
¸e-imzalıdır
Üye ………
¸e-imzalıdır
Üye ……..
¸e-imzalıdır
Katip ……
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.