Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/41 E. 2020/312 K. 15.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/41 Esas
KARAR NO : 2020/312

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/06/2017
KARAR TARİHİ : 15/09/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/09/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin inşa ettiği …… Evleri adlı projede 3 adet villa nitelikli konut satın aldığını, yapılan pazarlıklar sonucu 229 nolu villa için 540.000 USD, 24 nolu villa için 945.143 USD ve …… ada ……. parsel …… tipi villa için 1.462,27TL üzerinde anlaşmaya varıldığını, müvekkilinin kararlaştırılan iki taşınmaza ilişkin bedeli ödediğini, bir taşınmaza ilişkin bedeli ise halen ödemeye devam ettiğini, davalı şirketin aynı projede henüz satılmayan benzer nitelikli villalar için müvekkiline satılan villaların fiyatının yaklaşık yarısı oranında daha düşük bedelle satış ve reklam ilanları vermeye başladığını, müvekkilinin kar amacıyla satın aldığı taşınmazlarda davalı şirketin ticari teamüllere aykırı satış ve reklam ilanları vermeye başladığını, müvekkilinin kar amacıyla satın aldığı taşınmazlarda davalı şirketin ticari teamüllere aykırı satış politikası ve fahiş fiyat farkları sebebiyle büyük zarara uğradığını, belirterek davalı şirketin istikrarsız ve haksız satış fiyat farklılıkları sebebiyle büyük zarara uğradığını, belirterek davalı şirketin istikrarsız ve haksız satış fiyat farklılıkları sebebiyle uğradığı zararların şimdilik 5.000TL’sinin ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; …… ada …. tipi villa olarak belirtilen gayrimenkulün müvekkili tarafından satılmadığını, taraflar arasında sözleşme özgürlüğü çerçevesinde sözleşmenin yapıldığını, bu sözleşmeler uyarınca müvekkilinin taşınmazları devrettiğini, müvekkilinin satış fiyatlarının değişmeyeceği ve bu satıştan herhangi bir oranda kar elde edeceği yönünde herhangi bir taahhütte bulunmadığını, piyasa koşullarının değişkenli gösterdiğini, dolayısıyla gayrimenkullerdeki satış fiyatlarının daha düşük veya daha yüksek olmasının davacıya herhangi bir hak kazandırmadığını, davacının kendi öngörüsü veya inansı ile yaptığı işlemden hayal ettiği faydayı elde edememesinden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, davacının satışa sunmadığı gayrimenkuller nedeniyle herhangi bir zararının doğduğunun da ileri sürülemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini iddia ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, haksız rekabete aykırı satış nedeniyle uğranılan zararın tazmini için maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf, davalı şirketin aynı projede henüz satılmayan benzer nitelikli villalar için davacı tarafa satılan villaların fiyatının yaklaşık yarısı oranında daha düşük bedelle satış ve reklam ilanları vermeye başladığını, müvekkilinin kar amacıyla satın aldığı taşınmazlarda davalı şirketin ticari teamüllere aykırı satış ve reklam ilanları vermeye başladığını, müvekkilinin kar amacıyla satın aldığı taşınmazlarda davalı şirketin ticari teamüllere aykırı satış politikası ve fahiş fiyat farkları sebebiyle büyük zarara uğradığını iddia etmektedir.
Mahkememizce yapılan yargılamada söz konusu taşınmaza ait tapu kayıtları ve resmi senet suretleri istenerek davacıya satış bedeli ile o tarihteki taşınmaz değeri arasında fahiş fark bulunup bulunmadığına ilişkin rapor alınmıştır. Alınan bilirkişi raporunda satış bedelleri arasında fahiş fark olmadığı tespit edilmiştir. Davacı tarafın davalıdan satın aldığını belirttiği taşınmazlar Büyükçekmece ilçesi, …. Köyü, ….. ada …… parsel, …. ve …… nolu bağımsız bölümlerdir. Ancak bu bağımsıız bölümlerden … nolu bağımsız bölümün davalı şirket adına kayıtlı olmadığı dosyada mevcut tapu kayıtları ile tespit edilmiştir. Bu nedenle bu bağımsız bölüm yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. Diğer bağımsız bölümler yönünden ise rekabete aykırı bir satışın bulunup bulunmadığı hususunun incelenmesi gerekmektedir.
Haksız rekabete ilişkin TTK’nun 54. vd maddeleri incelendiğinde; haksız rekabetin kapsamı, dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari uygulamalar ve hukuki sorumluluk açıklanmış olup taraflar arasındaki satışta haksız rekabete aykırı bir husus TTK 54 vd. Maddelerine göre tespit edilememiştir.
Sözleşmenin hile ile yapıldığı ve davalı lehine sözleşme hükümlerinde aşırı oransızlık bulunduğu iddiasının değerlendirilmesi açısından ise;
Bilindiği üzere, hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1.maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile (aldatma) her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Davacı taraf hile iddiasının değer görmemesi halinde ise Borçlar Kanunu’nun 28.maddesinde düzenlenen aşırı yararlanma(gabin)hukuki sebebine de dayanmıştır.Aşırı yararlanmaya ilişkin hususlar anılan Kanun maddesinde şu şekilde ifade edilmiştir:
“(28/1)Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.
(28/2)Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir.”
Aşırı yararlanma (gabin) halinin objektif unsuru; karşılıklı edimler arasındaki açık değer farkıdır. Böyle açık bir değer farkının, diğer söyleyişle, nispetsizliğin bulunup bulunmadığı edimlerden her birinin sözleşme kurulurken, taşıdığı ekonomik kıymet araştırılarak tayin edilir. Bu karşılaştırma yapılırken edimlerden birinin diğerinden daha değerli olup olmadığına değil, edimlerin değerleri arasında açık bir fark, göze çarpan bir nispetsizlik bulunup bulunmadığına önem verilecektir.(“TEKİNAY/ AKMAN/ BURCUOĞLU/ ALTOP Tekinay Borçlar Hukuku, 7.bası İstanbul 1993 syf. 459”)Aşırı yararlanma halinin subjektif unsuru ise zarar görenin zor durumda kalmış olması, düşüncesizliği(kendi menfaatlerini iyi hesaplamadan karar vermekteki düşüncesizliği, aceleciliği vs gibi haller) ya da deneyimsizliği halleridir.Aşırı yararlanma halinin objektif ve subjektif koşullarının oluştuğunu ve zarar gördüğünü düşünen sözleşmenin tarafı durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeyle bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilecektir.
Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında: hile ve gabin iddiasının ispata muhtaç olduğu, davacının basiretli davranma yükümlülüğünün bulunduğu, sözleşmenin sözleşme yapma özgürlüğü çerçevesinde yapılmış olduğu, söz konusu satışlar nedeniyle haksız rekabet hükümlerinin uygulanma alanının bulunmadığı, davacının zarara uğradığından söz edilemeyeceği anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İstanbul ili, …… İlçesi, …… Köyü, ….. ada …… parsel …… nolu bağımsız bölüm yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğundan REDDİNE,
2-İstanbul ili, …… İlçesi, …… Köyü, …. ada ….. parsel ……. ve ……. nolu bağımsız bölümler yönünden açılan davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 54,40TL ilam harcından peşin alınan 85,39TL harcın mahsubu ile bakiye 30,99TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından sarf edilen herhangi bir masraf bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.400,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
7-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/09/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.