Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/258 E. 2020/378 K. 30.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/258 Esas
KARAR NO : 2020/378

DAVA : İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki))
DAVA TARİHİ : 26/07/2018
KARAR TARİHİ : 30/09/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı …….’ın 2005 yılında kullandığı kredi karşılığı söz konusu taşınmaz üzerine ipotek konulduğu, taşınmaz …… adına iken davacıya devredildiği, taşınmaz üzerinde 100.000,00 TL bedelli ipotek bulunduğu, borç ödendiği halde kaldırılmadığını belirterek davacının borçlu olmadığının tespiti ile satış işlemlerinin durdurulmasını, icra takibinin iptalini, ipoteğin kaldırılmasını ve %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf cevap dilekçesinde özetle; ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi yapıldığını, borcun ödenmediğini, davacının ipotek limiti ile sınırlı olarak sorumlu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini ve %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Dosyanın yetkisizlik kararı üzerine mahkememize gönderilmiş olduğu ve mahkememizin işbu esasına kaydedilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılamada, tapu kayıtları, banka kayıtları ve ipotek belgeleri dosyamız arasına alınarak bankacılık alanında uzman ve mali müşavir bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacıya ait taşınmaz üzerindeki ipotek nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespiti ile kaldırılmasına ilişkindir.
Somut olayda; davacının söz konusu ipotekli gayrimenkulü dava dışı ……’dan 23/09/2010 tarihinde, 12/10/2005 tarihinde dava dışı …… tarafından dava dışı …….’ın , ….. Bankası nezdinde kullanmış olduğuve kullanacağı kredilere karşı, alacaklısı …… Bankası A.Ş. Olan 1. Dereceden 100.000,00 TL bedelli ipotekle satın aldığı, ipoteğin üst sınır ipoteği olduğu anlaşılmıştır.
Alacakların güvence altına alınması özel hukukun temel amaçları arasında yer alır. Bu amaç doğrultusunda ortaya çıkan güvence araçları özel hukukta şahsî ve aynî güvence olmak üzere ikiye ayrılır. Aynî güvencede şahsî güvenceden farklı olarak güvencenin içeriğini kişiler değil malvarlığı oluşturmaktadır. Hukukumuzda alacağa bu tür bir güvenceyi sağlayan aynî güvence rehin hakkıdır. Rehin hakkı, taşınır ve taşınmaz rehni şeklinde gerçekleşebilir. Taşınmaz rehni kendi içerisinde ipotek, ipotekli borç senedi ve irat senedi olmak üzere üçe ayrılır. (Şener, Y.S., Türk Hukukunda İpotek ve Uygulaması, Ankara 2010, Genişletilmiş 3. Baskı, Önsöz)
Taşınmaz rehninin bir çeşidi olan ipotek, Medeni Kanunun 881-897. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Kanun’un 850-880. maddelerinde yer alan taşınmaz rehnine ilişkin genel hükümler ipotek hakkında da uygulanır. (Burcuoğlu, H., Hukukçu Gözüyle Banka Uygulamasında İpotekle İlgili Önemli Sorunlar, İstanbul 1991, s.1.; atıf yapan Şener, Y.S., age.)
4721 Sayılı Türk Medenî Kanununun 850. maddesine göre taşınmaz rehni, ancak ipotek, ipotekli borç senedi veya irat senedi şeklinde kurulabilir.
Doktrinde ipotek kavramı; kişisel bir alacağı güvence alma amacını güden, kıymetli evrak ile bağlı olmayan ve bir taşınmazın değerinden alacaklının alacağını elde etmesi olanağını sağlayan sınırlı aynî hak olarak tanımlanmaktadır.(Akipek, G.J/ Akıntürk, T., Eşya Hukuku, İstanbul 2009, s.786; Gürsoy, K.T./ Eren, F./Cansel, E., Türk Eşya Hukuku, Ankara 1984, s.1032)
Güvence miktarının belirleniş tarzına göre ipotek anapara ipoteği ve üst sınır ipoteği olmak üzere iki türlüdür. (Şener, Y.S., age, s. 29) Başka bir anlatımla mevcut alacağı temin eden ipoteğe “mevcut alacaklar ipoteği, adi ipotek, ana para ipoteği”, ileride vücut bulacak alacakları temin eden ipoteğe ise “üst sınır ipoteği, maksimal ipotek” denir. (Gürsoy, K.T./ Eren, F./Cansel, E., Türk Eşya Hukuku, Ankara 1978, s.1100) Bu husus 4721 sayılı Kanun’un 851. maddesinde “Taşınmaz rehni, miktarı Türk parası ile gösterilen belli bir alacak için kurulabilir. Alacağın miktarının belli olmaması halinde, alacaklının bütün istemlerini karşılayacak şekilde taşınmazın güvence altına alacağı üst sınır taraflarca belirtilir.” şeklindeki düzenleme ile açıklığa kavuşturulmuştur.
Üst sınır ipoteğinin izahında taşınmaz rehin hukukunda hakim olan ilkelerden belirlilik ilkesine değinmek gerekir. Rehin hakkı kural olarak fer’î bir haktır. Bu nedenledir ki rehin hakkının muteber olarak kurulabilmesi için teminatını oluşturduğu alacak hakkının belirli, muayyen bir alacak olması gerekir. Bununla beraber rehinle temin edilen alacağın belirtilmesi için sebebinin rehin sözleşmesinde gösterilmesinin gerekli bulunup bulunmadığı, bu alacağın mevcut ya da müstakbel bir alacak olup olmamasına göre değişir. Mevcut alacaklar için yapılan rehin sözleşmesinde alacağın tutarının gösterilmesi bu alacağın belli edilmesi için yeterlidir. Buna karşılık müstakbel alacakların temini için yapılan rehin sözleşmelerinde alacağın hangi sebepten doğacağı da açık olarak gösterilmelidir. (Akipek, J.G., age.,s.189) Miktarı gelecekte belli olacak alacaklar yönünden kurulan rehin hakkında, yine belirlilik ilkesi gereği olarak, rehnedilen taşınmazın teminat teşkil edeceği alacağın azami tutarı tapu kütüğünde gösterilmek suretiyle tescil edilmelidir.
Bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık incelendiğinde, doğan borcun teminatı olarak kullanmasında hukuka veya sözleşmeye aykırılık bulunmamaktadır. Alınan bilirkişi raporunda bahse konu ipoteğin verilirken belirli bir kredi ve belirli bir süre için verilmemiş olduğu, ipoteğin halen devam ettiği ve fek edilmediği, takibe geçirilen 818.084,16 TL’lik kredilerde dava dışı ……. ‘ın sorumluluğunun olduğu,100.000,00 TL’lik ipoteği de bankanın kredi kullandırımlarında esas aldığı belirtilmiş olup davacının taşınmaz devrinde ipoteğin doğmuş ve doğabilecek tüm borçlara teminaten konulduğunu bildiği, buna göre sözleşmeye aykırılık ve genel işlem şartlarına aykırılıktan söz edilemeyeceği, söz konusu ipoteğin başka bir borcun teminatı olarak da kullanılabileceği anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Şartlar oluşmadığından davalının icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 54,40TL ilam harcından peşin alınan 1.707,75TL harcın mahsubu ile bakiye 1.653,35TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından sarf edilen herhangi bir masraf bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 13.450,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
7-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı vekili vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı30/09/2020
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.