Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/179 E. 2020/453 K. 13.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/179 Esas
KARAR NO : 2020/453

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/05/2015
KARAR TARİHİ : 13/10/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili 29/05/2015 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; davacı taraflar arasında mevcut olan ticari ilişkiden (satım) alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhine Küçükçekmece ……. İcra Müdürlüğü’nün …… Esas sayılı takip dosyasından başlatılan takibe vaki itirazın haksız olduğunu, davalı tarafından müvekkiline gönderilen 24/03/2015 tarihli cari hesap mutabakatı ile 21/03/2015 tarihi itibari ile borcun 352.175,56-TL olduğunu kabul etmesine rağmen itiraz edildiğini, davalı tarafa ödeme emrinin tebliğinden önceki gün 30/04/2015 tarihi itibari ile iade faturasını düzenleyerek borçtan kurtulmaya çalıştığını ileri sürerek itirazın iptali ile %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili 26 Haziran 2016 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili tarafından ihraç edilecek ürünlerin boyalı kumaşını temin ettiğini, sipariş edilen kumaşların cins, renk, haslık, çekmezlik ve dönme oranlarının yer aldığı, sipariş formlarının 6 adet sıralı üretim programı olmak üzere davacıya gönderildiğini, davacının genel olarak üretim programına uymaksızın kumaşları teslim ettiğini, kumaşların ayıplı olduğu belirlenerek yazılı ve sözlü şekilde uyarıldığını, sipariş formlarında istenilen kumaş özelliklerinin detaylı olarak bildirildiğini buna rağmen üretim ve sipariş formlarına uyulmaksızın ürün teslim edilmesi nedeni ile müvekkilinin müşterisine geç teslimde bulunduğunu, olumsuzluklar nedeni ile davacı temsilcisinin defalarca yazılı ve sözlü şekilde uyarıldığı, borç mutabakatın ikrar niteliğinde olmadığını, KDV’e esas BA-BS formlarının verilmesi amacı ile düzenlendiği, hatalı kumaş nedeni ile uygulanan reklamasyon faturasının davalıya yansıtıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Küçükçekmece ……. İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; 27/04/2015 tarihinde davalı aleyhine ilamsız takip başlatıldığı, 367.452,49-TL’nin tahsili amacı ile takip başlatıldığı, ö ödeme emrinin 30/0/2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 177.088,83-TL’lik borcu kabul ederek bakiye 190.336,66-TL’lik borca itiraz ettiği, itirazın iptali davasının süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafından sunulan ve davalı kaşesini taşıyan 24/03/2015 tarihli mutabakat metninde 21/03/2015 tarihi itibari ile davalının 352.175,56-TL borçlu olduğunu kabul ettiği görülmüştür.
Mahkememizce oluşturulan bilirkişi kök raporunda özetle; sipariş konusu kumaşların 28/10/2014 ile 28/03/2015 tarihleri arasında davalıya teslim edildiğini, dosyaya sunulan e-mail yazışmalarında davacı tarafından teslim edilen bir kısım kumaşların istenilen renklerde olmaması nedeni ile davacıya iade edildiği, tamir sonrası davalıya teslim edildiği, bir kısmında ise %10 ve üzerinde çekme bulunması nedeni ile davacıya bildirildiği renk farklılığının açık ayıp niteliğinde olduğu, yıkama sonrası %5’i üzerinde çekme bulunmasının kumaşta ayıp olduğunu göstereceğini, bu hususunda basit bir test ile anlaşılabilecek açık ayıp olduğunu, taraf defterlerinin usulüne uygun düzenlendiğini, tarafların defterleri arasında mutabakat bulunduğu, farkın davalı defterlerinde kayıtlı olup, davacı defterlerinde kayıtlı olmayan 29/04/2015 tarihli 190.336,66-TL tutarlı faturadan kaynaklandığı bildirilmiştir.
Her ne kadar davalı yan kumaşlar üzerinde inceleme yapılmak sureti ile kumaştaki ayıpların bilirkişi aracılığı ile belirlenmesini istemişse de, öncelikle ayıbın niteliğine göre süresinde ihbar yapılıp yapılmadığının değerlendirilmesi gerekir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda;
“Dava, ticari satımdan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Satım sözleşmesinde satılanın sözleşmeye uygun şekilde alıcıya teslim edildiğini kanıtlama yükümlülüğü davacıya ait olup, dosyaya sunulan sevk irsaliyeleri ile satım konusu emtianın alıcıya teslim edildiği sabittir. Esasen davalı yan satım ilişkisi ile malların teslimine ilişkin itirazda bulunmamıştır. Davalının itirazı sözleşme konusu bir kısım emtiada ayıp bulunması nedeni ile davacı adına düzenlenen yansıtma faturası nedeni ile davacının alacağının bulunmadığı noktasındadır. Bilirkişi raporu ve davalı savunmalarına göre mahkememizcede kabul edileceği üzere kumaştaki renk farklılıklarının ve esnemenin açık ayıp niteliğinde olduğu, bunun yanı sıra üretim terminine uymadan kumaş tesliminin de gizli ayıp olarak kabul edilemeyeceği anlaşılmıştır. TBK.’nın 23. Maddesi uyarınca ticari satımda sözleşme konusu malı teslim alan alıcının 2 gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmesi açık açıkça belli değil ise 8 gün içerisinde malı inceleyerek ayıp ortaya çıkar ise satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Maddenin atıfta bulunduğu TBK.’nın 223/2. Maddede ise alıcının gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal etmesi halinde ise satılanı kabul etmiş sayılacağı ancak satılanda olağan bir gözlem geçirme ile ortaya çıkarılmayacak bir ayıp bulunması halinde bu hükmün uygulanmayacağı, bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa hemen satıcıya bildirilmesi gerektiği, bildirilmemesi halinde satılanın ayıp ile birlikte kabul edilmiş sayılacağı, tacirler arasında diğer tarafı temerrüte düşürür ihbar ve ihtarların TBK.’nın 18/3. Maddesinde belirtilen usulle yapılması gerektiği, dosyada belirtilen şekilde bir ayıp ihbarının bulunnmaması nedeni ile satılanın davalı tarafından kabul edildiği anlaşılmıştır. Dosyadaki belge ve raporlarda anlaşılacağı üzere; sözleşme konusu emtilar 28/10/2014-28/03/2015 tarihleri arasında alıcıya teslim edilmiştir. Bu durumda alıcının TBK.’nın 23. Maddesinde belirtilen süreler içerisinde açık ayıp olduğu anlaşılan ayıplar ile ilgli bildirimde bulunması gerekir. Davalı tarafından sunulan yazışmalarda bazı teslimlerle ilgili ihbarlarında bulunulmuş ise de, bilirkişi kurulunca belirlendiği üzere gerekli tamirler yapılmak suretiyle ayıp giderilmiştir. Bu durumda davalı tarafından takip sonrası keşide edilen faturanın hukuki bir dayanağı bulunmadığı anlaşılmakla, davacının davasının kabulüne, sözleşme ve faturaya dayalı alacak likit olduğundan %20’i oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline dair aşağadaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemes …… Hukuk Dairesinin ……. Esas ve ……. Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere;
“…ayıp ihbarı maddi vakıa olup, şekil koşuluna bağlı olmaksızın tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir.
Davalı taraf, süresi içerisinde ayıp ihbarı yapıldığını ileri sürerek, bu hususu e-posta yazışmaları ve tanık deliline dayanarak ispatlamak istemiş ise de, mahkemece 15/06/2017 tarihli duruşmada davalı vekilinin tanık dinletme talebinin HMK’nın 200. Maddesi gereğince reddine karar verilmiştir. Az yukarıda açıklandığı üzere ayıp ihbarı maddi vakıa olduğundan ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığı ve yapılmış ise ihbarın süresinde olup olmadığı tanık delili ile ispatlanabilecektir. Mahkemece, davalının ayıp ihbarı konusunda dinlenmek üzere bildirdiği tanıklar usulünce çağrılıp dinlenerek ve bu konuda sunulan e-posta yazışmaları da birlikte değerlendirilerek ayıp ihbarının süresinde olup olmadığı araştırılıp, davalı tarafından süresinde ayıp ihbarı yapılmış ise kumaşlar üzerinde keşif yapılarak konusunun uzmanı bilirkişilerden rapor alınmak suretiyle ayıplı imalat bulunup bulunmadığının tespiti, ayıp var ise türü ve giderilme bedelinin belirlenerek iş bedelinden düşülmesi suretiyle varılacak uygun sonuç dairesinde karar verilmesi gerekirken, eser sözleşmelerinde uygulama yeri bulunmayan TTK’nın 18/3 ve 23. Maddeleri ile TBK’nın 223/2. Maddesi göz önüne alınarak ayıp ihbarının yapılmamış sayılması suretiyle ve yukarıda belirtilen hususlar değerlendirilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. ” gerekçesiyle mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili için girişilen icra takibine itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatının tahsili istemlerine ilişkindir. Mahkemece taraflar arasındaki sözleşme satış sözleşmesi olarak değerlendirilmiş ise de, taraflar arasında, sipariş formlarında belirtilen cins, renk, haslık, çekmezlik ve dönme oranları dikkate alınarak kumaş üretimi konusunda yazılı olmayan bir eser sözleşmesi bulunmaktadır. Davacı taşeron; davalı ise yüklenicidir.
Somut olayda, davalı tarafından verilen siparişler üzerine davacı tarafça üretimi yapılan kumaşların peyder pey davalıya teslim edildiği, davacının iş bedelinin tahsili için icra takibi yaptığı, davalının ise üretilen kumaşlarda çeşitli ayıpların bulunduğu gerekçesiyle icra takibine itiraz ettiği, itirazın iptali için davacı tarafından bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Ayıp, eserde sözleşme ve eklerine, fen ve tekniği ile iş sahibinin ondan beklediği amaca uygun bazı vasıfların bulunmaması ya da olmaması gereken bozuklukların bulunmasıdır. TBK’nın 474/1. maddesine göre açık ayıplarda iş sahibinin eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz, geç sayılmayacak bir süre içinde eseri muayene edip varsa ayıplarını yükleniciye bildirmesi gerekir. TBK’nın 477/3. maddesine göre gizli ayıplarda ise gizli ayıba vakıf olur olmaz (öğrenir öğrenmez) gecikmeksizin ayıp ihbarının yapılması gerekir. Ayıp halinde iş sahibinin hakları TBK’nın 475. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre iş sahibinin seçimlik hakları; sözleşmeden dönme, bedelden indirim yapılmasını veya ayıbın ücretsiz olarak giderilmesini (onarılmasını) talep etme haklarıdır. Eserin iş sahibinin kullanamayacağı derecede ayıplı olması veya hakkaniyet kaideleri gereği eseri kabul etmesinin iş sahibinden beklenememesi ya da eserin sözleşmede açıkça kararlaştırılan nitelikleri taşımaması halinde iş sahibi eseri kabulden kaçınarak sözleşmeden dönebilir. Eserdeki ayıpların eserin reddini gerektirecek nitelikte önemli olmaması halinde ise diğer seçimlik hakların kullanılması gerekir. Diğer taraftan ayıp ihbarı maddi vakıa olup, şekil koşuluna bağlı olmaksızın tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir.
Buna göre; davalı tarafın süresinde ayıp ihbarında bulunduğu iddiasının değerlendirilmesi için tanıkların dinlendiği, tanıkların birbirini destekler nitelikte ayıp ihbarının yapıldığını belirttikleri, mail yazışmaları ile de bu hususun doğrulandığı, e-mail yazışmaları incelendiğinde; davacı tarafından davalıya teslim edilen kumaşların bir kısmının istenen renklerde olmadığı, tamir için davacıya iade edildiği, tamir sonrası davalıya teslim edildiği, bir kısım kumaşlarda boy yönündeki çekmenin %10 ve üzerinde çıktığının tespit edildiği ve davacıya bildirildiği, bu kapsamda ayıp ihbarının süresinde olduğu kanaatine varılmıştır.
Bu kapsamda ayıbın niteliği ve giderilme bedelinin tespiti açısından dosyanın tekstil mühendisi ve mali müşavir bilirkişiye teslimi ile ek rapor alınmıştır. Ancak davacının davalıya teslim etmiş olduğu kumaşların boyuna çekme yönünden ayıplı olduğunu gösteren sadece 2 adet test raporunun kök rapor sonrası sunulduğu, diğer kumaşların yıkama sonrası boyuna çekme yönünden ayıplı olduğunu gösteren rapor olmadığı, ayıplı olduğu iddia edilen kumaşların bilirkişi incelemesine de sunulmadığı, 2 adet test raporunda testi yapılan kumaşlar haricinde diğer kumaşların boyuna çekme yönünden ayıplı olduğunun tespit edilemediği, ayıplı kumaşlar nedeniyle zararın 4.042,14 TL olduğu, borca itiraz edilen 190.336,66 TL’lik kısım yönünden mahsup halinde davacı alacağı 186.294,52 TL olarak hesaplanmıştır.Kök rapor ve ek rapor içeriği dikkate alınarak yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasını gerektiren bir husus olmadığından yeniden bilirkişi incelemesi yapılması talebinin reddine karar verilmiştir.
HMK’nin ispat yükünü düzenleyen 190. maddesine göre ispat yükü; kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi gereğince de, “Kural olarak, herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.” düzenlemeleri mevcuttur. Buna göre; ayıp iddiasının davalı tarafça ispatı gerekmekle bu husus ispatlanamadığından, ayıba ilişkin yeterli delil sunulmadığından bilirkişi ek raporuna itibar edilerek davanın kabulüne dair aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen KABULÜ ile; davalının Küçükçekmece ,…… İcra Müdürlüğü’nün ……. Esas sayılı dosyasına vaki itirazının 186.294,52-TL asıl alacak üzerinden iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanarak ve takip talebindeki diğer koşullar ile devamına,
2-Hükmedilen alacağın %20’ı olan 37.258,90 -TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 12.725,77TL ilam harcından peşin alınan 1.413,35TL harcın harcın mahsubu ile bakiye 11.312,42TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 3.150,00TL bilirkişi ücreti, 275,00TL posta masrafı, 27,70TL Başvuru Harcı, 1.413,35TL Peşin Harç, olmak üzere toplam 4.866,05TL den kabul red oranına göre hesaplanan 4.762,71TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 21.490,61TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
6-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.400,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
7-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/10/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.