Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/128 E. 2021/788 K. 12.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/128 Esas
KARAR NO : 2021/788

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/02/2019
KARAR TARİHİ : 12/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;“Davalı şirketin, müvekkili şirket aleyhine Gebze …… İcra Müd.’nün ……. E.sayılı dosyası ile cari hesap alacağı nedeniyle 11/12/2018 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığını, iş bu takip dosyasından borçlu müvekkil adresine çıkarılan tebligatların usulsüz olması nedeniyle ödeme emrinden 28/12/2018 tarihinde haberdar olunduğunu, bu usulsüzlük sebebiyle Gebze ….. İcra Hukuk Mahkemesinin ……. E.sayılı dosyası ile dava açtıklarını, öncelikle sözü geçen İcra takibindeki 117.050,99-TL’lik asıl alacağın 54.219,87TL tutarındaki kısmını kabul ettiklerini ve 54.219,87-1L alacağı ve fer’ilerini ödeyeceklerini, fakat icra takibindeki kalan 62.831,12-7L’lik kısmını ve fer’ilerini kabul etmediklerini müvekkilinin iş bu tutarda borçlu olmadığını, davalı şirketin müvekkili şirkete sattığı mallarda gizli ayıp bulunduğunu, bu hususun davalı şirket yetkilisi ve müvekkil şirket yetkilisi tarafından tutanak altıncı alındığını, müvekkili şirketin, 19/12/2017 tarihinde gizli ayıbı öğrendiğini ve aynı tarihte davalı şirket yekkilisini arayarak haber verdiğini, davalı şirketin ayıplı malları yerinde görmek istediğini belirttiğini, bunun üzerine 27/12/2017 tarihinde müvekkili davalı şirkete mail atarak ve bu mail içeriğinden de anlaşılacağı üzere kendilerinden haber beklediklerini belirterek proforma fatura gönderildiğini, usulüne uygun şekilde ayıp ihbarının gerçekleştirildiğini, davalı şirketin …… Projesindeki ayıplı malları görmesi için defalarca çağrıda bulunulduğu halde çağrılara dönüş alınamadığını, yıllardır ticari ilişkide bulunmaları neticesinde oluşan güven ile beklenildiğini, 16/01/2018 tarihinde ……. projesi yetkilisini ve …….. firma yetkilisini göndererek ayıplı malların görüldüğünü ve tutanak altına alındığını, bu tutanak ile de zaten davalı tarafın malların ayıplı olduğunu açıkça kabul ettiğini, bunun üzerine gizli ayıp nedeniyle reklamasyon faturası keserek davalı şirkete kargo yolu ile gönderildiğini, açıklanan ve mahkemece re’sen dikkate alınacak sebeplerle; davanın kabulü ile müvekkilinin Gebze İcra Müd.’nün …… E.sayılı dosyasındaki 117.050,99-TL’lik asıl alacağın 62.831,12-TL’lik kısmından faizinden ve tüm fer’ilerinden borçlu olmadığının tespitine, Bakırköy …… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …… Dİş …… Karar sayılı kararı ile müvekkili lehine verilen tedbir kararının HMK 397.maddesi gereğince tedbirin devamına, Davalının %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesinin talep edildiği…” görülmüştür.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;“kesinleşen takipten sonra davacı borçlunun, icra takip dosyasındaki tebligatın usulsüz olduğundan bahisle Gebze …… İcra Hukuk Mahkemesinin …… E.sayılı dosyası ile şikayette bulunulduğunu ve yapılan yargılama neticesinde şikayet talebi reddedilerek tebligatın usulüne uygun olduğuna karar verildiğini, davalı borçlu tarafından, müvekkili şirketin alacağının bir kısmının kabul edilerek bir kısmına itiraz edildiğini, icra takibi başladıktan sonra borcun tamamına itiraz eden borçlunun daha sonra açtığı dava ile kısmi itirazda bulunmaya başladığını, borcun kabul edilen kısmının da ödememeye devam edildiğini, davacı borçlunun, itiraz ettiği kısım için müvekkili şirkete yapmış olduğu gizli ayıp ihbarının kesinlikle doğru olmadığını, müvekkili şirketin işini doğru şekilde yaptığını ve teslim ettiğini ve tarafına herhangi bir ayıp ihbarında bulunulmadığını, eğer ayıplı bir durum var ise karşı tarafın bu hususta mahkemelere giderek bir tespit yaptırması ve ayıbın neler olduğunu ve bunun rakamsal değerinin uzman bilirkişiler marifetiyle tespit ettirmesi gerektiğini, bugüne kadar müvekkili şirkete bu yönde bir ayıp ihbarında bulunulmadığını, davacı borçlu tarafın malların ayıplı olduğunun müvekkil şirket yetkilisi tarafından kabul edildiğini belirttiğini, bunun kesinlikle doğru olmadığını müvekkil şirkette imza ve temsil yetkisine haiz kişilerin belli olup, bunların dışında herhangi bir kişinin projede sorumlu olmayan ve müvekkil şirketi temsil ve ilzama yetkili olmayan bir kişinin verdiği iddia edilen yazıyı kabul etmediklerini, davacı borçlu tarafın iddia ettiği ayıba ilişkin usulüne uygun bir ayıp ihbarının söz konusu olmadığını, her iki taraf da tacir olduğu için iddia edilen ayıbın ortaya çıktığı tarihten itibaren yasal yollarla bu durumun karşı tarafa hemen bildirilmesi gerektiğini, davacı tarafın dilekçe içeriğinden bu hususta yasal bir bildirim yapılmadığının anlaşıldığını, açıklanan nedenlerle; haksız ve hukuka aykırı olarak açılmış davanın reddine, davacı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesinin arz ve talep edildiği…” görülmüştür.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, gizli ayıp nedeniyle icra takibindeki 62.831,12 TL’lik kısım yönünden davacının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Taraflar arasında muhtelif malzemenin satımına ilişkin ticari sözleşme bulunduğu, bu kapsamda davalının davacıya emtiayı teslim ettiği, uyuşmazlığın davalı tarafından davacıya ne miktarda yapıştırıcı satıldığı, satılan emtianın ne kadarının bozuk çıktığı ve bozuk malzemenin hangi miktarda seramik ve inşaat malzemesine zarar verdiği bu kapsamda davacının itiraz ettiği 62.831,12TL’lik kısma yönelik itirazın yerinde olup olmadığı noktasında uyuşmazlık olduğu tespit edilmiştir.
Gebze …….İcra Müdürlüğü’nün …… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı tarafından davalı aleyhine117.050,99 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız takip başlatıldığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafın ayıp iddiası bulunmakla ayıp ihbarına ilişkin tanıklar dinlenmiş ve ticari defter ve belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
Talimat yoluyla davacı defterlerinin incelenmesine yönelik bilirkişi raporunda davalının davacı firmadan 54.219,87 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Davalı defterlerinin incelenmesine yönelik bilirkişi kök ve ek raporunda ise asıl alacağın 59.681,99 TL işlemiş faizin 1.204,64 TL olduğu belirtilmiştir.
Ayıp, aynı cins ve kategoriye giren eşyaya nispetle satılan maldaki değer ve elverişliliği kaldıran veya azaltan noksanlıktır (TBK.m.219). TTK.m.23/c hükmünde ticari satışta maldaki ayıpla ilgili ayıbı ihbar süresi düzenlenmiştir. Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise (aşikar ayıp), alıcı 2 gün içinde ayıbı satıcıya bildirmelidir. Maldaki ayıp açıkça belli değilse (açık ayıp), alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde malı incelemeli veya incelettirmeli ve bu inceleme sonunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, bu sürede satıcıya bildirmelidir. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır. TBK m. 223’e göre, alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde (gizli ayıp), bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır. Maddede belirtilen “hemen” ifadesi dürüstlük kuralı ve halin icapları göz önünde bulundurularak yorumlanmalıdır. Herhalde ayıp ortaya çıkınca fazla vakit geçirmeden ihbar yapılmalıdır. Ayıp ihbarının ayıba karşı sorumluluktan doğan dava için öngörülmüş olan zamanaşımı süresi geçmeden önce yapılmış olması gerekir. TBK m. 231’e göre, “Satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.”
Somut olayda; davacı tarafından alınan emtialarla ilgili olarak gizli ayıp iddiası ile davalı şirkete hitaben düzenlenmiş 01/12/2018 tarihli ……. numaralı 63.395,50-TL’lik faturanın davalı şirket ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, ilgili dönemin BA(alış faturalar bildirimi) belgesinde fatura bildiriminin de yer almadığı görülmüştür. Davalı şirket kayıtlarına göre, 04/10/2018 itibariyle 237.899,75-TL olan davacı şirket borç bakiyesine, davacı şirket tarafından 130.000,00-TL ödeme ile borç bakiyesinin 107.899,57-TL’ye düştüğü, devamında davalı şirket tarafından emtia satış faturaları düzenlendiği, 12/11/2018 tarihli ……. numaralı 7.676,42-TL ve 21/11/2018 tarihli …… numaralı 1.475,00-TL’lik satış faturalarının borçlandırma kaydı ile davacı şirketin davalı şirkete olan borç bakiyesinin 21/11/2018 itibariyle 117.050,94-TL olduğu tespit edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafından, “gizli ayıp” ihbarında bulunulduğu, bu kapsamda 27/12/2017 tarihli e-posta ekinde 63.395,50-TL’ lik “proforma fatura” gönderildiği halde, bu konuda davalı taraftan herhangi bir geri bildirim alındığına ilişkin bilgi ve belge yer almadığı gibi, bu tarih itibariyle karşılıklı hesap mutabakatı da yer alamadığı, gizli ayıp ihbarına dayanak tutulan 19/12/2017 tarihli e-posta ve proforma faturadan 28 gün sonra 16/01/2018 tarihinde “gizli ayıp” iddiasının tutanak altına alındığı ancak; bu tutanaktan 318 gün sonra 19/12/2017 tarihli “proforma faturadan” ise 347 gün sonra 01/12/2018 tarihli …… numaralı 63.395,50-TL’lik faturanın davacı tarafından düzenlendiği, davacı şirket tarafından davalı ile arasındaki ticari ilişkinin özellikle dava konusu dönemini teşkil eden 2018 yılının tüm aylarında davalı şirket ile yapabileceği cari hesap mutabakatları ile davalıya hitaben düzenlediği “gizli ayıba konu faturaların” davalı tarafından kayıt altına alınıp alınmadığı, borçtan mahsup edilip edilmediğinin kontrolü ve teyidi imkanı olduğu halde bu işlemlerin yapılmadığı, taraflar arasındaki ticari ilişkinin icra takibine kadar devam ettiği, davalı şirket tarafından, davacı şirketin düzenlediği 01/12/2018 tarihli ve …… numaralı 63.395,50-TL’lik faturaya Gebze …… Noterliğinin 07/12/2018 tarih ve ….. no’lu ihtarname ile itiraz ve iadesinin yapıldığı ve devamında davalı şirket tarafından 13/12/2018 tarihinde Gebze ….. İcra Dairesinin …… E.sayılı icra dosyası ile 117.050,99- TL ekli alacak ve 1.204,64-TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 118.255,64-TL üzerinden icra takibine başlandığı, icra takibi asıl alacak tutarı 117.050,99-TL’ye, davacı şirket tarafından 25/06/2019 tarihinde 50.000,00-TL ve 26/06/2019 tarihinde 7.369,00-TL olmak üzere toplam 57.369,00-TL ödeme yapıldığı ve icra takibi anapara bakiyesinin 59.681,99-TL’ye düştüğü, icra takip tarihi itibariyle, işlemiş faiz tutarının 1.204,64-TL olduğu, ve asıl alacak kalanı 59.681,99-TL ve işlemiş faiz 1.204,64-TL olmak üzere 60.886,63-TL borçlu olduğu anlaşılmıştır. Hükme ve denetime elverişli bilirkişi kök ve ek raporu dikkate alınarak davacı ititrazlarının reddine karar verilmiştir. Bu durumda davacının tüm dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporlarına göre takip talebindeki bedel üzerinden borçlu olunan miktarın mahsubu sonucu 57.369,00 TL yönünden borçlu olmadığı anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacı tarafın kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davalı tarafın kötüniyet tazminat talebinin ise reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; Gebze ……. İcra Müdürlüğü’nün …… Esas sayılı dosyasında 57.369,00-TL asıl alacak yönünden davacının borçlu olmadığının TESPİTİNE,
2-Şartları oluşmadığından davacının kötüniyet tazminat talebinin REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 3.918,87TL ilam harcından peşin alınan 1.073,00TL harcın mahsubu ile bakiye 2.845,87TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 44,40TL Başvuru Harcı, 1.073,00TL Peşin Harç olmak üzere toplam 1.117,40TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen 1.350,00TL bilirkişi ücreti, 311,35TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.661,35TL den kabul red oranına göre hesaplanan 1.516,92TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından sarf edilen posta masrafı 50,00TL’den kabul red oranına göre hesaplanan 4,34TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 8.257,97TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
8-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
9-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/10/2021

Katip ……
¸e-imzalıdır

Hakim ……
¸e-imzalıdır