Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1010 E. 2021/129 K. 23.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1010 Esas
KARAR NO : 2021/129

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/12/2019
KARAR TARİHİ : 23/02/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;‘Müvekkilin antrepo-lojistik sektöründe ticari faaliyetini sürdürmekte olan sektörün öncü fırmalanndan olduğu, davalı ile arasında bir ticari ilişki kurulmuş olup bu iş ilişkisine dayalı olarak 08.08.2019 tarihli 8.400 TL ve 29.08.2019 Tarihli 1.200 TL depolama bedelli iki adet fatura düzenlendiği, bu faturaların davalı borçluya tebliğ edildiği ancak herhangi bir ödeme alınamadığını yapılan tüm şifai görüşmelerde ticari teammül gereği alacağını alamayan müvekkilin hukuki yollara başvurmak durumunda kaldığını, bunun sonucunda Bakırköy …… İcra Müdürlüğü ……. Esas sayılı dosyası ile davalı borçluya ödeme emri gönderildiğini, bu takibe davalı borçlunun 30.09.2019 tarihinde haksız ve kötüniyetli olarak ödeme emrine itiraz ettiği, icra takibinin durmasına, müvekkilin mağduriyetine neden olduğu, bu itiraz üzerine ……….. dosya numarası ile arabuluculuğa başvurulduğu ancak davalı borçlu tarafından ödeme yapılmadığı, sulh sağlanamadığını, müvekkil ile davalı taraf arasında yapılan ticari işlemleri (depolama işlemi) neticesinde, müvekkil tarafından gerekli faturalar düzenlendiği, bu faturalar ticari defterlere işlenerek, cari hesaba alacak kalemi olarak geçtiği, söz konusu alacaklı tarafa ait ürünler halen müvekkilin antreposunda bulunmadığı, bilirkişi aracılığıyla müvekkil şirketin ticari defterlerinde yapılacak inceleme sonucunda alacağın varlığı açıkça tespit olunacağını, davalı borçlunun yapmış olduğu itirazda hiçbir dayanağı olmadığının açıklanan mahkemenizce resen gözetilecek nedenler ve fazlaya ilişkin hak ve alacaklarımız saklı kalmak kadıyla; Borçlunun Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü ……. Esas sayılı dosyasında itirazın iptaline, takibinin devamına; alacağa haksız olarak itiraz eden davalı borçlu aleyhine alacağın %40’sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine; yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Davacı ile müvekkil şirket ticari faaliyetleri sebebiyle cari hesap ilişkisi olduğunu, ancak Bakırköy …… İcra Müdürlüğü’nün …… E. Sayılı dosyası ile müvekkil şirkete aleyhine 9.600,00 TL’lik icra takibi başlatıldığı, 30.03.2019 tarihinde borca, faize ve tüm fer’ilerine itiraz edildiği, davacı taraf, müvekkil aleyhine itirazın iptali davası açıldığı, davacı, müvekkil aleyhine başlatılan takip dosyasına konu bedele müvekkilin haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiğini ileri sürmüş ise de davacı İİK. m. 67 ve Yargıtay Kararları çerçevesinde işbu hususu kanıtlamakla mükellef olduğu, mahkemece yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile de ispat edileceği gibi müvekkil şirketin davacıya borcu olmadığı, davacıya hizmet karşılığı ödemeler yapılmış ve cari hesaba alınan hizmet ve karşılığı yapılan ödemelerin eklendiği, şirketimize gönderilen ve alınan hizmete karşı faturaların bedelinin ödendiği, ayrıca davacının, müvekkile ait ürünlerin antrepolarında olduğu iddiasının huzurdaki davayla bir ilgisi bulunmadığı, borcu kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bahsi geçen borcun likit olarak değerlendirilemeyeceği, Bakırköy ……. İcra Müdürlüğü’nün ……. E Sayılı dosyası ile müvekkil aleyhine başlatılan icra takibi haksız ve mesnetsiz olduğundan müvekkil şirket tarafından borca, faize ve fer’ilerine itiraz edildiği, bu nedenlerle haksız ve hukuka aykırı icra takibine itirazımızın iptali talebi reddedilerek, takibin iptaline karar verilmesini, müvekkil aleyhinde haksız yapılan icra takibi nedeniyle davacının dava sonunda % 20’den az olmamak kaydı ile icra tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasında saklama sözleşmesi bulunduğu uyuşmazlığın takip tarihi itibariyle takibe konu cari hesap ekstresindeki fatura borcunun davalı tarafından ödenip ödenmediği ve takip tarihi itibariyle davacının saklama sözleşmesinden kaynaklı alacağının bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı tespit edilmiştir.
Bakırköy …… İcra Müdürlüğünün …… esas sayılı dosyasının incelenmesinde, Davacı tarafından davalı aleyhine 9.600,00 TL asıl alacağın tahsili amacıyla ilamsız takip başlatıldığı, süresinde borç ve ferilerine itiraz edilmesi sonucu takibin durduğu itiraz ve davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır.

Mahkememizce yapılan yargılamada ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yapmak üzere bilirkişiden rapor alınmıştır.
Davacı ile davalının Cari hesap hareketlerinin karşılaştırılması sonucunda farklılıkların olduğu anlaşılmıştır. Şöyle ki; davacının muavin defterindeki farklılıklar; Davacının muavin defterinde 30.11.2018 tarih ve ……. nolu 2.950,00 TL lik, 02.01.2019 tarih ve …… nolu 1.770,00 TL lik, 15.11.2018 tarih ve …… nolu 4.000,00 TL lik olmak üzere toplam 8.720,00 TL tutarlı faturalar kayıtlı olduğu halde bu faturalar davalının ticari defterlerinde bulunmamaktadır. Ödemelerde ve diğer faturalarda mutabakatsızlık bulunmamaktadır. Davacının Ticari defterlerine göre Davalıdan 9.500,00 TL alacaklı olduğu görülmektedir. Davalının Ticari defterlerinde ise davacıya 780,00 TL borçlu olduğu görülmektedir. Davacı ve davalının ticari defterlerindeki kayıtların birbirlerini teyit eder nitelikte olmadığı görülmüştür.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu “Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması MADDE 222 – (1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onaylan yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. (4) Açılış veya kapanış onaylan bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtlan, sahibi aleyhine delil olur. (5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtlan kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” denilmektedir.
Gümrük Mevzuatı yönünden yapılan incelemede; Gümrük antrepoları 4458 sayılı Gümrük Kanununun 96 madde ve devamı maddeler ile, kanuna bağlı yönetmelik gereği bağlı bulunduğu Gümrük Müdürlüğünün gözetim ve denetimi altında işletilen tüzel ticari işletmelerdir. 4458 sayılı Gümrük Kanunun ve Yönetmeliğinde antrepo ücretlerini düzenleyen hiçbir madde bulunmamaktadır, genel teamül tamamen serbest piyasa koşullandır, antrepo işleticisinin gümrüğe karşı olan sorumluluğu kanun ve yönetmelik gereği, eşyanın antrepoda kaldığı sürece o eşyanın en iyi şartlarda depolanmasını, vergi ve resimleri ödeninceye kadar eşyanın güvenliği ile eşyanın en iyi şekilde saklanmasını sağlamaktır, dosya eki evrak bilgi ve belgeler incelendiğinde, davacı antrepo işleticisi açısından bu konuya aykırı bir durumun olmadığı gibi taraflarca da bu konuda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Eşya antrepoda kaldığı sürece davacı işleticinin ücret hakkı doğmaktadır, 4458 sayılı Gümrük kanununun 101/1 madde hükmünde ifade olunduğu üzere “Eşyanın antrepo rejimi altında kalış süresi sınırsızdır.” Ancak, Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Genel Müdürlüğünün “Antrepolarda Uzun Süre Bekleyen Eşya” başlıklı 2010/41 sayılı genelge hususlan gereğince, antrepolardaki eşyaların uzun süre kalmasının önüne geçilmekle, gerek kullanıcılar gerekse antrepo işleticilerinin mağduriyetleri önlenmiş, sahibi tarafından talep olmaması halinde bir eşyanın 6 aydan fazla antrepolarda kalmasının önüne geçilmiştir.
İş bu genelge gereğince;
• Antrepo işleticisi eşyanın antrepoya konulduktan 6 ay sonra eşyanın antrepoda kalıp kalmayacağının eşya sahibine sorması,
• 30 gün içerisinde eşya sahibi tarafından cevap gelmemesi veya depolama konusunda olumsuz cevap gelmesi halinde eşyanın tasfiye sürecinin işletici tarafından başlatılması,
• Akabinde tasfiye işletmesinin 30 gün içinde tasfiye listesini düzenleyerek eşyayı bulunduğu yerden kaldırması şeklinde uygulanmaktadır.
Kök raporda; neticeten; Davacı yanın icra takibine konu ettiği ardiye faturalarına bakıldığında, aylık bazda 1.000 TL depolama ücreti uyguladığı, ancak sıralı bu faturalar davalı tarafından kayda alınmamış ise de, davalı yanın antrepo beyannamesi tescil ederek davacı antreposuna eşyalannı bıraktığı, iş bu antrepo beyannamesi tescilinin sözleşme niteliği taşıdığı, bu halde davalı yanın yukanda anılan sürelerde antrepo ücretinden sorumlu olduğu, buna göre davacı yanın uyguladığı kendi ücret tarifesine göre: 1.000/30=33,33 TL günlük ardiye ücreti ile talep edebileceği ardiye ücretinin 33,33x 240 gün = 7.999.20 TL olarak hesaplanmıştır.
İtirazlar üzerine yeniden yapılan değerlendirmede; Davalı ……. Dış Tic AŞ firmasının tescil ettiği antrepo beyannamesinin bir nevi sözleşme niteliği taşıdığı, bu halde eşya antrepoda kaldığı sürece depolama ücretine karşı yükümlü olduğu, kök ….. sayılı genelge usullerinin işletildiği görülmekle davalı yanın antrepo ücretine karşı ödeme sorumluluğunun devam ettiği, davacı yan her ne kadar 9,600 TL talep etmiş ise de mali kayıtlar üzerinde yapılan incelemede alacak miktarının 9.500 TL olduğunun tespit edildiği, bu halde davalının 9.500,00 TL ardiye ücretinden sorumlu olması gerektiğibelirtilmiştir.
Alınan bilirkişi raporu kök ve ek raporuyla ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacının cari hesap alacağının bulunduğu tespit edilmiş olup tarafların ticari defter ve belgeleri birbirini doğrulamasa da gümrük yönünden yapılan incelemede davalının ardiye ücretinden sorumlu olduğunun tespit edildiği, alınan ek rapordan da bu bedelin 9.500,00 TL olarak davalıdan tahsil edilmesi gerektiğinin belirtildiği, buna göre ek raporda belirtilen hususlara dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; asıl alacağın 9.500,00 TL olduğu, gerek icra aşamasında gerekse yargılama aşamasında söz konusu borcun ödendiğine ilişkin dosyaya herhangi bir delil sunulmadığından davacı tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasının kabulü ile likit olan alacağa yapılan itirazdan dolayı davacı lehine %20 icra inkar tazminatına hükmetmek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; davalının Bakırköy ……. İcra Müdürlüğü’nün …… Esas sayılı dosyasına vaki itirazının 9.500,00-TL asıl alacak üzerinden iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanarak ve takip talebindeki diğer koşullar ile devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Hükmedilen alacağın %20’i olan 1.900,00-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 648,94TL ilam harcından peşin alınan 115,95TL harcın mahsubu ile bakiye 532,99TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 44,4 TL Başvuru Harcı, 115,95 TL Peşin Harç, TL Tamamlama Harcı, TL ıslah harcı olmak üzere toplam 160,35 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen 2.300,00TL bilirkişi ücreti, 257,50TL posta masrafı, olmak üzere toplam 2.557,50TL den kabul red oranına göre hesaplanan 2.530,85TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
7-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 100,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
8-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/02/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.