Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/707 E. 2020/602 K. 01.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/707 Esas
KARAR NO : 2020/602

DAVA : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/07/2018
KARAR TARİHİ : 01/12/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/12/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … ili, …. ilçesi ilgili parsel nolu arsada inşa edilecek olan 2 blok apartmanda alt katları dükkan üst katları daire olacak şekilde tasarlanan projede inşaatın kabası bitirildikten sonra müvekkil şirket ile davalı şirket arasında 26.05.2016 tarihinde imzalanan sözleşme gereğince dış cephe işini davalı şirketin üstlendiğini, sözleşmenin 25.05.2016 tarihinde imzalandığını işe başlama tarihi 01/06/2016 tarihi olarak kararlaştırılarak başlama tarihinden itibaren 6 ay içerisinde işin bitirileceği konusunda anlaşıldığı işin süresinde bitirilmemesi ve teslim edilmemesi halinde davalı toplam iş bedelinin aylık %2 oranında gecikme cezası ödeyeceğini taahhüt ettiğini, 01/06/2018 tarihinde ihtarnameyle sözleşmenin feshedildiği, eser sözleşmesi kapsamında edimin ifa edilmemesi sebebi ile şimdilik 10.000,00TL maddi tazminatın avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davalının kusurundan kaynaklı olarak müvekkilin itibarı zedelendiğinden 30.000,00TL manevi tazminatın işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile müvekkil firma arasında imzalanan 26.5.2016 tarihli sözleşmede her ne kadar işin bedeli kdv dahil 1752.973-TL olarak kararlaştırılmış olsa da sözleşmenin 2. Sayfasında ; sözleşmede kararlaştırılan toplam fiyat yerine hakedişte m2 birim fiyatları baz alınarak kesin rakam belirlenecektir, şeklinde düzenleme yer aldığını, oysa ki davacının yaptırmış olduğu tespitte bilirkişi sözleşmedeki metrajları gözönüne alarak hakediş çıkarıp hesaplama yapıldığını, bu nedenle yapılan tespitin eksik ve hatalı olduğunu, davacı yan işbu davayı açıncaya kadar müvekkil firmayla uzlaşmaya çalışmış ve birtakım vaatlerde bulunduğunu, müvekkil firma da zarara uğramasına rağmen iyiniyetli yaklaşarak davacı firmayı beklediğini, ancak davacı firma bu iyiniyetli yaklaşıma kötüniyetli bir cevap vererek işbu huzurdaki haksız davayı açtığını bu sebeple davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesi kapsamında edimin ifa edilmemesi nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisinin bulunduğu, uyuşmazlığın davalının eser sözleşmesinden kaynaklı edimini süresinde yerine getirip getirmediği, ifada gecikme bulunup bulunmadığı, var ise gecikmenin kimin kusurundan kaynaklandığı, yapılan imalata göre davacının fazla ödemede bulunup bulunmadığı, cezai şart alacağının hak edilip edilmediği ile sözleşme davalı tarafından yerine getirilmemiş ise işin tamamlanması için menfi zarar niteliğinde olan fazladan yapılan giderin miktarının ne olduğu ve tahsilinin gerekip gerekmediği noktasında uyuşmazlık olduğu tespit edilmiştir.
Dış Cephe&İş Yapım Sözleşmesi, Fotoğraflar, B.Ç. …. Noterliğinin 06.01.2017-… Y. No.lu ihtarnamesi, 14.12.017 tarihli tutanak başlıklı 2 sayfa, Bak. …. Noterliğinin 01.06.2018-… Y. No.lu ihtarnamesi, Kurum ve kuruluşlardan getirtilecek tüm kayıtlar, B.Ç. … SHM’sinin … D.İş sayılı dosyası, Tapu ve belediye kayıtları dosyamız arasına alınarak mahkememizce yapılan yargılama sonucunda bilirkişi raporu ve ek rapor alınmıştır.
Taraflar arasında 26.05.2016 tarihinde Dış Cephe & İş Yapım Sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşmeye göre;
“Bu sözleşme işi veren … Petrolcülük San. Tic. A.Ş. işin yapıcı ile sorumlu olan … Alüminyum San. Ve Tic. Ltd. Şti arasında yapılmıştır. Söz konusu sözleşmemizde ek-1 olarak eklenen malzeme detayı ve metre kare birim fiyatları geçerli olacaktır.
İşin başlama suresi 01.06.2016 olarak tayin edilmiş olup, işin bitimi sözleşme tarihinden itibaren 5+1 ay olarak belirlenmiştir.
Gecikme yaşanması durumunda işi alan firma … İnşaat Alüminyum, …. Petrolcülüğe toplam bedel üzerinden aylık %2 gecikme cezası ödeyecektir.
Söz konusu sözleşmemize ek olarak eklenen ek-8 adet fotoğraf … İnşaat tarafından detaylıca incelenmiş olup fotoğraflardaki gözüken uygulamaların tamamı eksiksiz ve noksansız bir şekilde uygulanacağı kabul edilmiştir.
İşin tamamlanması akabinde üçüncü bir bağımsız şirket tarafından denetlenmesi akabinde sözleşmede belirtilen iş ve malzemeden herhangi bir eksiklik tespit edilmesi durumunda ilgili bedel … İnşaatın depo olarak bekletilen alacağından tahsil edilecektir.
İşin bitiminde ek-1 de gözüken işin toplam fiyatı baz alınmayacak olup metre kare birim fiyatlar baz alınarak nıayı rakama ulaşılacaktır.
İş yapımı suresince işin aksaklık yaşanmadan ve verilen tarihte tamamlanması için gerekli yasal ve tedbirlerden … İnşaat sorumludur
Daire içlerini uygulanacak olan pencereler 60’lık elegans fıratpen marka olunacaktır. pen1n içinde kullanılacak olan saç 1.2 milim olacaktır. penden yapılacak olan kapılar wosvagen sistem olacaktır. Salon mutfak ve diğer odaların pencere sistemleri üst açılıp ve çift “açılım sistemine göre yapılacaktır.
Şantiyede ve malzeme kaldırmada teknik şartname kule vinç toprak dokumu vs işler … Petrolcülükten talep edilmeyecek olup bütün işlerden … inşaat sorumludur.
Yapılacak ödemeler: işe başlanmasının akabinde işveren tarafından 400.000,00 TL olacak şekilde ilk çek:75,000 bin TL, 30.08.2016/ 75,000 TL, 30.09.2016 50.000 TL, 30.10.2016 55.000 TL, 30.11.2016 35,000 TL, 30.12.2016 50,000 TL, 30.01.2017 geri kalan 50,000 TL ise 30.03.2016 vadeli olacaktır. Daha sonra … İnşaatın yaptığı yatırıma göre hakkediş hesaplanıp bir adet 2+1 156m2 3,500 TL’den = 546.000,00 bin TL alacağına mahsuben devir edilecektir. Kalan bakiyenin tamamı bir adet 4+1 daire 800.000,00 TL bedel ile alacağına mahsuben devir edilecektir.”
Davalı muhataba davacı keşideci tarafından B.Çekmece …. Noterliğinin 06.01.2017 tarih ve …. Y. No.lu İhtarname: Söz konusu ihtarnamede, …firmamız …. Petrolcülük San. Tic. A.Ş. ile firmanız olan …. inş. arasında “Dış Cephe ve İş Yapım Söyleşmesi” başlığı ile 26.05 20:16 tarihli sözleşme imzalanmıştır. Sözleşme uyarınca işe başlama tarihiniz 01,06.2016 olup ve işi bitirip teslim etme; tarihiniz ise işe başlama tarihinden itibaren 5+1 ay olacak şekilde kararlaştırılmıştır. Sözleşme gereğince tarafınızca işin bitirilip teslim edilme tarihi 01.12.2016 tarihi olarak belirlenmiştir.Ancak; tarafınızca aramızdaki sözleşme şartları ihlal edilmiştir, Açık ve net şekilde belirtmiş olduğumuz tarihte iş bitirilmemiştir. Sözleşmenin ilk sayfasında işin bitirilmesinde gecikme yaşanması halinde toplam iş bedelinin %2 oranında gecikme cezasının firmamıza ödeyeceğiniz kararlaştırılmıştır. Bu sebeple işin sona erdiği tarih itibari ile gecikme cezasına ilişkin hükmün uygulanacağı,” hususlarıyla, ayrıca, sözleşmenin fesih edilebileceği de ihtar edildiği anlaşılmaktadır.
Davalı Muhataba davacı keşideci tarafından Bakırköy …. Noterliğinin 01.06.2018 tarih ve … Y. No.lu İhtarname: Söz konusu ihtarnamede, “3-26.05.2016 tarihli sözleşmeye riayet etmediğiniz, süresinde işi bitirmediğiniz, sözleşme hükümlerini ihlal ettiğiniz, Büyükçekmece … Noterliğinin 06.01.2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname keşide ederek tarafınıza göndermiştir ihtarnamede süresinde işi bitirmediğiniz belirtilmiş, sözleşmede kararlaştırılan toplam bedelin aylık %2 gecikme cezasının uygulanacağı tarafınıza bildirilmiştir. Tarafınızca gecikme tazminatı kabul edilmiş ve ışın bitimi için müvekkilden maddi destek talep etmeniz üzerine muvakkit bu koruda da tarafınıza yardımcı olmuş ve 14.12.2017 tarihli tutanak imzalanmıştır. Bu tutanak gereğince müvekkil 50,000-TL be del ve 30.05.2018 vade tarihli, 40,000,00 TL bedel ve 15.06.2018 vade tarihli,. 40 000-H bedel ve 30.06.2018 vade tarihli 3 adet Çek vermiştir. Bu taahhüdünüze de uymamış ve işi bitirmemiş, müvekkili ciddi zarara uğratmış durumdasınız. Müvekkilin tüm iyi niyetli yaklaşımına rağmen sözleşmenin tarafınıza yüklemiş olduğu yükümlülükleri ihlal etmiş bulunmaktasınız. Her turlu yasal haklarımızın saklı kalması kaydı ile müvekkilim ile aranızda imzalanan 26. 05.2016 tarihli sözleşmeyi fesih ediyoruz. Müvekkilin uğramış olduğu tüm zararın, kararlaştırılan toplam bedelin aylık %2 gecikme cezasının, eksik kalan işin tamamlanması için yapılacak tüm harcamaların tarafınızca karşılanmasını talep ederiz” hususlarıyla, ihtar edildiği anlaşılmaktadır.
B. Çekmece …. Sulh Hukuk Mahkemesi …. D.İş nolu dosyaya sunulan 04.07.2018 Tarihli Bilirkişi Raporunda; “Dava konusu taşınmaz olan … ilçesi, … Mahallesi, … ada … parselde yapılan toplam 2 binadan oluşan yapıda yukarda belirtilen inceleme ve tespitte bulunulmuştur. Raporda; … inş. Alüminyum San. Tic. Ltd. Şti. ile …. Petrolcülük San. Tic. A.Ş. arasında imzalanan 26.05.2016 tarihli ve 14.12.017 tarihli sözleşmelere … İn. Tic. Ltd. uymamıştır, … Petrolcülük .. A.Ş. bundan böyle sözleşme ile bağlı kalmayacaktır, Sözleşme gereğince kararlaştırılan cezai şartı süresinde işi bitirmeyen … İnş…. Tic. Ltd. Şti.’nin ödeme koşulları oluşmuştur, … Petrolcülük .. A.Ş. tarafından satışı yapılmış daireler, … İnş…Tic. Ltd. Şti.’nin işin tamamlanmaması sebebi ile teslim edilememiş, ayrıca zarar oluşmuştur, tespit istenen taraf olan … İnş. Alüminyum San. Tic. Ltd. Şti. taşınmazın dış cephesine kara sıva (A Blok ve B Blok Dükkanlar), Kompozit Panel Kaplama ( Düz Renkler), Kompozit Panel Kaplama (Ahşap Rengi), Delikli Güneş Kırıcı Çift taraflı Kompozit, Güneş Kırıcılı Alüminyum Camlı Küpeşte, Kutu Profilden Güneş kırıcılar, Kahverengi İthal Granit ve Jotun Boya ( Mantolama+ Boya) işleri yapmak için 01.06.2016 tarihinde işe başlayıp 6 ay sonra işi sözleşmeye ekli 8 adet fotoğrafta olduğu gibi bitireceğini taahhüt etmiştir. Keşif günü itibariyle tespit istenen taraf taahhüt ettiği işleri bitirmediği tespit edilmiştir. Sonuç itibariyle; … Inş. Alüminyum San. Tic. Ltd. Şti. yapmayı taahhüt ettiği işlerin (K.D.V Dahil) toplam bedeli: 1.752.973,00 TL’dir. Tablodan da anlaşıldığı üzere yapması gereken işlerin: 981525/1485570=% 66,07 yapmıştır. Sözleşmeye göre tespit istenen tarafın yapmayı taahhüt ettiği fakat yapmadığı işlerin bedeli: 1.485.570-981.525= 504.045.00 TL dir. (K.D.V hariçtir.)Yarım kalan işler 10 kişilik bir ekiple 60 işgününde tamamlanır.” denilmektedir.
Taraflar 26.05.2016 tarihinde imzalanan “Dış Cephe & İş Yapım Sözleşmesi” ile aralarında dava konusu işlerin yapılması ile ilgili olarak anlaşmaya varmışlardır. Akabinde işe başlanmış ancak iş sözleşme gereği teslim tarihi olan 01.12.2016 da tamamlanmamıştır. Bunun üzerine davacı taraf 06.01.2017 tarihinde davalıya işte gecikme yaşanmasından dolayı işin sona erdiği tarih itibariyle gecikme cezasına ilişkin hükmün uygulanacağı hususuyla, ayrıca sözleşmenin fesih edilebileceğini de noterlik kanalı ile ihtar etmiştir. Bu arada taraflar 14.12.2017 tarihinde hazırlanan tutanakla bazı iş kalemlerinin bitiş programı ile yeni bir ödeme planı yapmışlar, ancak yine de iş tamamlanamamıştır. Bunun üzerine davacı taraf 01.06.2018 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi feshetmiştir.Dava konusu işin sözleşme gereği teslim tarihinde tamamlanmamış olduğu açıktır. Taraflar arasında yapılan sözleşmede “Gecikme yaşanması durumunda işi alan firma … İnşaat Alüminyum, … Petrolcülüğe toplam bedel üzerinden aylık %2 gecikme cezası ödeyecektir” hükmü mevcuttur. Bu maddeye istinaden davacı tarafın işin bitim tarihi 01.12.2016, Sözleşmenin fesih edildiği tarih 05.06.2018, edimin ifasının geciktiği süre: 01.12.2016—05.06.2018= 1 Yıl 6 Ay, Toplam Bedel = 1.752,973-TL X %2 (Gecikme Cezası) x 1 Yıl 6 Ay 4 Gün=635.744,00 TL gecikme cezası ve işleyecek faiz talebi olmuştur. Buna karşın davalı taraf vekilinin, sözleşmeye konu işin gecikmesinde müvekkil firmanın herhangi bir kusurunun bulunmadığı, asıl kusurun davacının olduğu, sözleşme imzalandıktan 3 ay gibi uzun bir süre davacı firmanın cephe kaplamasını değiştirip başka bir kaplama yapıp yapmama konusunu düşündükleri, müvekkil firmaya da ilave süre vereceğiz dedikleri, herhangi bir ihtarda bulunmadıkları yönünde savunması mevcuttur. Ancak bu konularla ilgili dosyaya belge ibraz edilmemiştir.
İşin sözleşme safhası ile hakediş/ödeme işlemlerinde yapılan işlerin her iki taraf için geçerli olmak üzere genel mühendislik norm ve kaidelerine uygun olarak yapılmamış olduğu ve birtakım eksiklikler ihtiva ettiği görülmektedir. Bu eksikliklerden birisi de ödemelerde hakediş sisteminin uygulanmamış olmasıdır. Sözleşmede her ne kadar “sözleşmede kararlaştırılan toplam fiyat yerine hakedişte m2 birim fiyatları baz alınarak kesin rakam belirlenecektir” dense de hazırlanan hakediş olmadığından dolayı bilirkişi eldeki keşif listesi üzerinden çalışmış ve tespitlerde bulunmuştur. Bilirkişi heyeti olarak 05.04.2019 tarihinde yapılan yerinde incelemede iki bloktan oluşan davaya konu inşaatın bitmek üzere olduğu görülmüş, resimleri ekte sunulmuştur.Buna göre, davacı taraf sözleşme feshinden sonra işi başka firmalara yaptırmış ve bitiş seviyesine getirmiştir.
Davalı taraf vekili sözleşmede yer alan işlere ilaveten yine ekli listede yer alan imalatlar da yapıldığı, bu imalatlar da eklendiğinde fiilen toplam yapılan işin KDV dahil 2.427.732,00 TL olduğunu iddia ederek dosyaya sahada yapılan imalatlar başlıklı listeyi sunmuştur. Liste incelendiğinde; tüm kalemlerin keşif miktarından fazla olarak yazılmış olduğu, 04.07.2018 tarihli bilirkişi raporunda tespit edilen işlerin dışında (ilave yapılan kompozitler, alüminyum camlı küpeşte) imalatların alındığı, sözleşmede olmayan (dükkan doğramaları, blok yangın merdiveni alüminyum doğramaları) kalemlerin yazıldığı ve tüm bu işlerin tamamen tamamlanmış olduğunun varsayıldığı anlaşılmaktadır. Halbuki bilirkişi raporunda imalatların seviye tespiti yapılmış ve işlerin keşif günü itibariyle bitirilmemiş olduğu tespit edilmiştir. Delil tespit raporunda işin o zamanki seviyesinin fotoğraflarda açıkça görüldüğü, işin fiili olarak tamamlanmamış olduğunun kesin olduğu ve bu listenin tek taraflı hazırlanmış olduğu göz önüne alındığında; bu belgenin dikkate alınmasının doğru olmayacağı değerlendirilmiştir.
Davacının kayıtlarında da görüleceği üzere, davacı şirket tarafından davalıya avans olarak (tamamı keşide edilen ÇEK’lerle) 2016 yılında 400.000,00 TL, 2017 yılında 214.704,00 TL, 2018 yılında 234.704,00 TL olmak üzere, toplamda (400.000,00+214.704,00+234.704,00) = 849.408,00 TL ödeme yapıldığı görülmüştür. Bilirkişi incelemesine sunulan, davacı tarafından (keşide edilen Çek’lerin) davalıya nakit olarak ödendiği iddia edilen banka dekontlarının nakit ödemelerin toplamının 530.000,00 TL olduğu hesaplanmmıştır. Diğer taraftan, B. Çekmece … Sulh Hukuk Mahkemesi … D.İş no.lu dosyaya sunulan 04.07.2018 tarihli bilirkişi raporunda oluşturulan tabloda davalı tarafın yaptığı işlerin toplam tutarının 981.525 TL olduğu tespit edilmiştir. Bu itibarla, davalının 981.525 TL olarak yaptığı işlere karşılık Davalının fiilen yaptığı ödemeler kendi sunduğu ödeme belgelerine göre, 530.000,00 TL’dir. Ek raporda bu bedel revize edilerek 568.500,00 TL olduğu belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Taraflar arasında birtakım inşaat faaliyetlerinin yapılması için sözleşme yapıldığı, sözleşme bedelinin 1.752.973 TL olarak belirlendiği, işin zamanında bitirmemesi halinde gecikilen her gün için sözleşme bedelinin %2 oranında cezai şart ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davalının üstlenmiş olduğu işi zamanında bitiremediği hususlarında bir ihtilaf görülmemektedir.
Davacının iddiası, işin zamanında bitirilmemiş olması nedeniyle oluşan maddi ve manevi zararların tespit ve tazmini yine sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın ödenmesi yönündedir. Davalı taraf ise işin zamanında bitirilmemiş olmasının davacının projede değişiklik meydana getirmesinden ve değişikliği geç bildirmesinden kaynaklandığı, sözleşmede kararlaştırılan işlerin dışında da ekstra işler yapıldığı, bu nedenle de alacaklı hale geldiği yönündedir.
İspat kuralına ilişkin MK. m. 6 hükmüne göre: “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür”. HMK. m. 190/1 hükmüne göre: “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir”. Bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur. Dolayısıyla davalı tarafından, “işin zamanında bitirilmemiş olmasının davacının projede değişiklik meydana getirmesinden ve değişikliği geç bildirmesinden kaynaklandığı, sözleşmede kararlaştırılan işlerin dışında da ekstra işler yapıldığı, bu nedenle de alacaklı hale geldiği” yönündeki iddiaların geçerli delillerle kanıtlanması gerekmektedir. Davalı tarafından bu hususlarda somut bir delil sunulmadığından, yine davalı tarafından üstlenilen iş zamanında bitirilmediğinden, davacı tarafından yapılan fesih bildiriminin haklı olduğunun kabulü gerekmiştir.
Sözleşmeye aykırılık nedeniyle borçlunun sorumluluğuna ilişkin TBK. m. 112 hükmüne göre: “Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür”. Yine TBK. m. 114 hükmüne göre: “Borçlu, genel olarak her türlü kusurdan sorumludur.Borçlunun sorumluluğunun kapsamı, işin özel niteliğine göre belirlenir. İş özellikle borçlu için bir yarar sağlamıyorsa, sorumluluk daha hafif olarak değerlendirilir. Haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler, kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hâllerine de uygulanır”. Görüldüğü üzere anılan yasa hükümleri gereği, sözleşmenin haklı nedenle feshedilmesi sonucu, oluşan bütün zararların, müsbet ve menfi zarar kapsamında, davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği açıktır.
Menfi zarar, uyulacağına ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifa etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarar olup, menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Y. 15. HD.nin E. 2004/1210, K. 2004/2834 sayı ve 24.5.2004 tarihli kararı). Menfi zarar kapsamına; sözleşme yapılmasına güvenilerek başka bir sözleşme fırsatının kaçırılmasından doğan zarar, sözleşme giderleri, sözleşmenin yerine getirilmesi ve karşılık edanın kabulü için yapılan masraflar, sözleşmenin yerine getirilmesi dolayısıyla uğranılan zarar, başka bir sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeniyle uğranılan zarar ve dava masrafları girer (Y. 15. HD.nin E. 2004/1210, K. 2004/2834 sayı ve 24.5.2004 tarihli kararı).
Müspet zarar (olumlu zarar); sözleşme nedeniyle mal varlığında artışı beklenen meblağın, sözleşmenin haksız feshinden ötürü mal varlığına girmemesinden kaynaklanan zarardır. Müspet zarar; alacaklının gereği gibi ve vaktinde olan ifaya taalluk eden menfaatine tekabül eder. Yani borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne vaziyette bulunacak idi ise bu vaziyetle mamelekin hali hazır vaziyeti arasındaki fark, müspet zararı oluşturur.
Davacı taraf sözleşmenin zamanında yerine getirilmemesi nedeniyle cezai şart tazminatı talep etmiştir. Buna göre, yukarıda da ifade edilmiş olunduğu üzere, davacının talep edebileceği cezai şart miktarı işin bitim tarihi 01.12.2016, sözleşmenin fesih edildiği tarih 05.06.2018, edimin ifasının geciktiği süre: 01.12.2016—05.06.2018= 1 Yıl 6 Ay, Toplam Bedel = 1.752,973-TL X %2 (Gecikme Cezası) x 1 Yıl 6 Ay 4 Gün=635.744,00 TL olarak hesaplanmaktadır. Davacı taraf, ayrıca diğer maddi zararlarını da talep etmiştir. Ancak TBK. m. 180/2 hükmüne göre, “alacaklının uğradığı zarar kararlaştırılan ceza tutarını aşıyorsa alacaklı, borçlunun kusuru bulunduğunu ispat etmedikçe aşan miktarı isteyemez”. Davacı tarafından, oluşan gecikme nedeniyle zararlarının 635.744-TL’yi aşmış olduğu ispat edilemediğinden davacının diğer zararlara ilişkin maddi tazminat talebi yerinde değildir. Davalının yapmış olduğu işin toplam tutarının 981.525 TL olduğu buna karşılık davacıya yapılan ödemenin toplam tutarının 530.000,00 TL olarak belirlendiği dikkate alındığında, davalının yapmış olduğu işlere karşılık davacıdan 451.525-TL alacaklı olduğunun kabulü gerekir. Davalının bu alacağı, davacının yukarıda hesaplanan cezai şart tazminatı alacağından muhsup edilmesi durumunda davacının sözleşmenin ihlal edilmesi nedeniyle talep edebileceği alacak miktarı bilirkişi kök raporunda (635.744-451.525=) 184.219 TL olarak hesaplanmıştır. İtirazlar üzerine Bilirkişi incelemesine sunulan, davacı tarafından (keşide edilen çek’lerin) davalıya nakit olarak ödendiği iddia edilen banka dekontlarının kök rapordaki Tablo: 6’ya göre nakit ödemelerin toplamının 530.000,00 TL olduğu, ayrıca, davacının ticari defter kayıtları ile bu kayıtların dayanağı olan ticari belgelere ve davalının kabuüne göre ödemeler toplamının (530.000,00 TL+ 38.500,00=) 568.500,00 TL olduğu tespit edilmiş ve kök rapor bu şekilde revize edilmiştir.Davalının yapmış olduğu işin toplam tutarının 981.525,00 TL olduğu, buna karşılık davacıya yapılan ödemenin toplam tutarının 568.500,00 TL olarak belirlendiği dikkate alındığında, davalının yapmış olduğu işlere karşılık davacıdan 413.025,00 TL alacaklı olduğunun kabulü gerekir. Davalının bu alacağı, davacının kök raporda hesaplanan cezai şart tazminatı alacağından tenzil/mahsup edilmesi durumunda davacının sözleşmenin ihlal edilmesi nedeniyle talep edebileceği alacak miktarı (635.744-413.025=) 222.719,00 TL olarak hesaplanmıştır.Davalı tarafından ticari defter ve belgelerin bilirkişi incelemesine sunulmaması üzerine muhasebe hesaplamaları dosya kapsamı ve davacının defter ve kayıtlarına göre yapılmıştır.
Manevi tazminat talebi yönünden de feshin haksız olduğu ispatlanamadığı gibi bu olay nedeniyle davacı tarafın kişilik haklarına zarar veren, ticari itibarını sarsan ve manevi tazminatı gerektiren bir delilin bulunmadığı değerlendirilmekle manevi tazminat talebinin de reddine karar verilmiştir.
Manevi tazminatla ilgili TBK. m. 56 hükmüne göre: “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir”. Yine TBK. m. 58 hükmüne göre: “Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir. Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir.” Sözkonusu hükümler uyarınca, manevi tazminat talebinin haklı görülebilmesi için davacının, davalının eylemi nedeniyle, bedensel bütünlüğünün veya kişilik haklarının zedelenmesi gerektiği açıktır. Somut olayda, davalı tarafından sözleşmenin ihlal edilmiş olması sonucu davacının nasıl bir kişilik hakkının zedelendiği tespit edilememiştir.
Açıklanan nedenlerle maddi tazminat yöünden davanın kabulü ve manevi tazminat yönünden davanın reddine ilişkin aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Maddi tazminat talebi yönünden davanın KABULÜ ile 222.179,00TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Manevi tazminat yönünden açılan davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 15.177,04TL ilam harcından peşin alınan 683,10TL harcın 3.623,49TL tamamlama harcın mahsubu ile bakiye 10.870,45TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-Davacı tarafından sarf edilen 3.150,00TL bilirkişi ücreti, 126,80TL posta masrafı, 35,90TL başvuru harcı, 683,10TL peşin harç, 3.623,49TL olmak üzere toplam 7.619,29TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Maddi Tazminat yönünden, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 24.002,53TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
6-Manevi Tazminat yönünden, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
7-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/12/2020
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.