Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/649 E. 2021/76 K. 02.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/649 Esas
KARAR NO : 2021/76

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/06/2018
KARAR TARİHİ : 02/02/2021
KARAR YAZIM TARİH : 25/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin kitap yayın ve dağıtım işi yaptığını, iş karşılığı davalı …’e avans çekleri verdiğini, davalılardan …, abisi … ile birlikte diğer davalı …’ in yanında çalışmakta olup, iyi niyetli 3. Şahıs konumunda olmadığı, davalı …’in, dava konusu çeki Bakırköy ….. İcra Müdürlüğünün ….. Esas sayılı dosyası ile icraya koyduğu, takibin diğer davalı … yönünden 12/12/2017 tarihinde davalılardan, …’in abisi …’ e tebliğ edilmek suretiyle kesinleştiği ancak …’in borcu karşılayacak malvarlığı olduğu halde, …’in bugüne kadar … hakkında haciz işlemi yapmadığı, bu durumun iddialarını teyit ettiğini, bu sebeple borçlu olmadığının tesbiti ile, Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün ….. esas sayılı icra takip dosyasının durdurulmasına, takibe konu çekin iptaline, davalılardan %20 oranında kötü niyet tazminatı alınmasına, masrafların da davalı tarafa yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın avans çek iddiasının tamamen mesnetsiz olduğunu, dilekçe ekinde sunduğu fatura ve kayıtlardan da anlaşılacağı üzere müvekkilin alacağının davacının vermiş olduğu çeklerden daha fazla olduğunu, davacının, gerek borcuna karşılık vermiş olduğu yukarıda belirtilen çekler ve gerekse davacı şirket ile kardeş firma olan dava dışı …. Yayıncılık Dağıtım Matbaacılık Rek. Ve Eğitim Hiz. Kırt. Bilg. Paz. San. Tic. Ltd. Şti’nin müvekkile borcuna karşılık verdiği çeklerin tamamının 2013 yılında verildiği, avacı çeklerin verildiği tarihten itibaren 5 yıl geçmesine rağmen her hangi bir girişimde bulunmayan davacının çeklerin bankaya ibrazı ile huzurdaki davayı açmasının tamamen müvekkilin alacağını sürüncemede bırakmak olmakla birlikte müvekkilin ciro yoluyla kullandığı çekten dolayı müvekkilin ticari hayatını olumsuz etkileme çabasından başka bir şey olmadığını, davacının dava dilekçesinde diğer davalı …’in müvekkilin yanında çalıştığı iddiasının asılsız olduğunu, diğer davalının müvekkilin yanında çalışmadığı hususunun SGK kayıtları celbedildiğinde açıkça anlaşılacağını, bu sebeple huzurdaki davanın reddi ile kötü niyetli davacıların % 20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, diğer davalı …’in yanında çalıştığı iddiasının asılsız ve mesnetsizolduğu, diğer davalı …’in borcu karşılayacak malvarlığı olmasına karşın hakkında haciz işlemi yapılmadığını beyan ederek bu hususu iddialarının teyidi mahiyetinde olduğunu ileri sürdüğü, davacının beyanlarının haksız, asılsız ve çelişkili olduğu, icra takibi sonucunda takip, her iki borçlu hakkında da kesinleşmesine karşın her iki borçlu açısından da herhangi bir haciz işlemi gerçekleştirilmediği, icra dosyasında her iki borçlu da borcun tamamından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, hal böyleyken davacı tarafından, sanki davacı borçlu şirket hakkında her türlü cebri icraya başvurulmuş da diğer borçlu ……..’e karşı hiçbir işlem yapılmamş algısı yaratılmaya çalışıldığını, davacının, 2013 yılından 2018 yılına dek yaklaşık 5 yıl süresince ki bu sürede çek bankaya ibraz edilmiş, aleyhe icra takibi yapılmış, keşideci hakkında İcra Ceza Mahkemesinde dava açılmış, davacı şirkete ve yetkilisine tebligatlar yapılmış- hiçbir hukuki girişimde bulunmamasının tek bir izahı bulunmadığı, davacı şirket yetkilisi hakkında açılan karşılıksız çek keşide etme davasının karar aşamasına gelmesi sebebiyle davayı sürüncemeye uğratma gayesinin olduğu bu hususun dahi davacının haksız olması bir yana kötüniyetle de hareket ettiğini, arz ve izah ettiğimiz üzere davacının, hakkında açılan icra takibi ve İcra Ceza dosyasını sürüncemeye uğratma gayesi ile haksız ve kötüniyetle açmış olduğu davanı reddiyle davacı hakkında % 20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacının üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, davacının davalılara borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Bakırköy ……… İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyasında takibe konu edilen keşidecisi davacı, lehtarı … olan ciro yolu ile davalı …’e geçen …. Bankası A.Ş. ……. Şb.’ne ait olup, 100.000,00-TL bedelli 30.11.2017 keşide tarihli ……. çek numaralı çekin avans çeki olup olmadığı, çekin davacı yönünden bedelsiz olup olmadığı ile bu olgunun iktisap anında davalı … tarafından bilinip bilinmediği, ………’in ağır kusurlu veya kötü niyetli olup olmadığı belirlenecek bu durumlara göre davacının çek nedeni ile borçlu olup olmadığı noktasında uyuşmazlık olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup inceleme sonucunda; davacı ile davalı ……… arasında ticari ilişki mevcut olduğu, 2012-2013 yıllarında … davacıya 172.183,21 TL’lik basım işi yaptığı, davacının bir kısım ödeme bir kısım da dava konusu çek de dahil 360.000 TL’lik vadeli çekler verdiği, bu çeklerin 340.000 TL’lik kısmına karşılıksız işlemi yapıldığı, ayrıca dava dışı …. Yayın Dağıtım Ltd. Şti. nin davacı ve davalı … ile ticari işlemleri olduğu, davacı tarafından keşide edilen ve …. Yayın Dağıtım ltd.şti. tarafından C/H borcuna karşılık …’ e verilen 300.000 TL’lık çeklerinde karşılıksız işlemi yapıldığı, davacı tarafından keşide edilen dava konusu çek de dahil olmak üzere davacının keşide ettiği çekler için davalılardan …….’ e 355.373,21TL borçlu olduğu, davalı ……. vergi kayıtları için Davutpaşa Vergi Dairesine müzekkere yazılmış ve cevabi yazıda: 06.11.2001 tarihinde işe başladığı 31.07.2013 tarihinde son verdiği, 10.11.2015 tarihinde tekrar mükellefiyet tesis ettirdiği ve halen devam ettiği, davalı …’in davalı …’ in yanında çalıştığı beyanı üzerine SGK’ya yazılan müzekkereye alınan cevabi yazıda: SGK Avcılar Sosyal Güvenlik Merkezi tarafından gönderilen yazıda davalı …’ e ait hizmet dökümü ve çalıştığı işverenler gönderilmiş, davalı …’in yanında çalışmadığı tespit edilmiştir. İtirazlar üzerine alınan ek raporda 100.000,00 TL’lik çekin avans olarak verildiğine ilişkin bilgi olmadığı, çek tutarları mahsup edildiğinde …’in 55.373,21 TL alacaklı olduğu, …… ‘un abisi ……. ‘ın … yanında çalıştığı belirtilmiştir.
Çekin kural olarak muaccel bir borcun tahsili için verildiğinin kabulü gerektiği, aksinin davacı tarafça kesin delille ispatı gerektiği ve davalı vekili hizmetin verildiğini savunmakla ispat yükünün karine ve kabule göre değerlendirilmesi gerektiğinden tanık dinletme talebinin reddine karar verilmiştir.
Somut olayda; söz konusu çekin avans çeki olarak verildiğini ispat yükü davacı tarafta olup davacı tarafın bu hususu ispatlayamadığı, hamil ….. ‘un abisi …….’ın, … yanında çalışan olmasının …… ‘un muvazaalı ve kötüniyetli olarak çeki iktisap ettiğini göstermeyeceği, dava konusu çek nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespit edilemediği anlaşılmıştır. Davacı vekili tarafından İstanbul …… Asliye Ticaret Mahkemesinin defter kayıtlarının incelenmesi sonucu mahkememizce alınan raporlar arasında çelişki olduğu iddia edilmişse de söz konusu raporda tüm çeklerin ödendiği kabul edilerek hesaplama yapıldığından bu hususa ilişkin yeniden rapor alınmamıştır.
TBK’nun 97. maddesine göre; karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir. Bunun aksini gösterir karineyi de davacının ispatlaması gerekmektedir.
HMK’nin ispat yükünü düzenleyen 190. maddesine göre ispat yükü; kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi gereğince de, “Kural olarak, herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.” düzenlemeleri mevcuttur. Davacı taraf yemin deliline de başvurmamış olup dosyada alınan bilirkişi raporları da davacı iddiasını destekler nitelikte olmadığından ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir. Ayrıca davacının kötüniyetle hareket ettiği dosya kapsamıyla sabit olmadığından kötüniyet tazminat talebinin de reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 59,30TL ilam harcından peşin alınan 1.707,75TL harcın mahsubu ile bakiye 1.648,45 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 13.450,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı … ve …’e verilmesine,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı şirket yetkilisi ile davalı vekilinin yüzlerine karşı diğer davalının tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/02/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.