Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/22 E. 2019/1362 K. 19.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/22 Esas
KARAR NO : 2019/1362

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 05/01/2018
KARAR TARİHİ : 19/12/2019
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/12/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; kazanın oluşu yönünden 07.02.2017 günü ……. adlı sürücünün, yönetimindeki …….. plakalı araba ile seyir halinde iken, karşı şeritte seyir halinde olan müvekkil ……..’ın kullanmış olduğu ve adına kayıtlı …….. plakalı araca çarparak maddi hasarlı kazaya ve davacı müvekkilin kazadan kısa bir süre sonra ortaya çıkan kaza sebebiyle kalıcı hasar kaldığını boyun ağrıları ve boyun fıtığı teşhisi şekliyle yaralanmasına neden olduğunu, kusur yönünden 17.02.2017 tarihli kaza tespit tutanağına göre davalının kazada kusurlu taraf olduğunu ve davalı …….. Sigorta tarafından sigortalı ve alkollü olduğunu, davalı tarafça müvekkil adına trafik sigortasında belirtilen bedelin ödeneceğini düşünerek müvekkilin davalı şirket merkezine yaptığı başvuru neticesinde poliçede yaralanma halinde ödenecek tazminat bedelinin kendisine ödeneceğini ve yine poliçede karşılığını bilmediği manevi tazminat bedelinin ödeneceğini düşünerek başvurusunu yaptığını, fakat davalı şirketin bugüne kadar müvekkili oyalayarak herhangi bir ödeme yapmadığını, aracın poliçesinde ölümlü ve yaralamalı kaza halinde manevi tazminat ödenmesine ilişkin kalemde yer almasına rağmen bu konuda davalı şirkete başvurmasına rağmen manevi tazminat hususunda ödeme yapamayacaklarını beyan ettiğini, bu sebeple işbu dava ile manevi tazminat istemek durumunun da hasıl olduğunu, manevi tazminat isteği yönünden yargılama sırasında toplanacak delillerle ve maddi tazminatın miktarı ve kapsamı belli olduktan sonra, onu tamamlayıcı nitelikte ve caydırıcı etkinlikte olan ve araç sahibinin kaskosu olması ve bu kasko poliçesinde “manevi tazminat” kısmının miktarının belirtildiğinden manevi tazminat miktarlarını gördükten sonra manevi tazminat miktarı belirlendikten sonra manevi tazminata hükmedilmesi talebinde bulunulduğunu, müvekkil hakkında ayrıntılı rapor aldırılmak üzere İstanbul Adli Tıp Kurumu’na şevkini talep ettiğini beyanla fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın meydana gelen trafik kazasında ……..’ın vücudunda kalıcı hasar kalacak şekilde yaralanması nedeniyle davalıdan olay tarihinden işletilecek faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte tahsiline, sorumluluğun derecesine ve maddi zararın kapsamına göre ve kasko poliçesinin mahkemeye sunulmasından sonra, yargılamanın son aşamasında miktarı bildirilecek manevi tazminatın olay tarihinden işletilecek faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi, sorumluluğun derecesine ve maddi zararın kapsamına göre ve kasko poliçesinde belirlenen miktarı gördükten sonra, davacı adına yargılamanın son aşamasında miktarı bildirilecek manevi tazminatın olay tarihinden işletilecek faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte davalı şirketten tahsiline; karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı vekilinin her ne kadar dava dilekçesinde …….. plakalı aracın kasko sigortacısı olarak işbu davayı müvekkil şirkete yönlendirmişse de davaya konu trafik kazasına karışan her iki aracın TRAMER sorgusunda ve şirketin kayıtlarında Kasko Sigorta Poliçesine rastlanılmadığını, bu sebeple öncelikle davacıya taleplerini açıklaması için süre verilmesi gerektiğini, aksi halde davanın usulden reddedilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile kazaya karışan …….. plakalı aracın Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesinin şirkette bulunmakla beraber talebin trafik sigortasından karşılanması yönünde olması ihtimali ile cevaplarını arz ettiğini, zarar görenin dava yoluna gitmeden önce sigorta şirketine başvuruda bulunması gerektiğini, ancak davacı tarafın, huzurdaki davadan önce müvekkil sigorta şirketine yapmış olduğu herhangi bir başvurusu bulunmadığını, bu sebeple işbu davanın reddi gerektiğini, yukardaki beyanlar dikkate alınarak esas hakkına inceleme yapılmasına gerek olmadan usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı vekilinin dava dilekçesinde 17.02.2017 tarihinde maluliyetle sonuçlanan yaralamalı trafik kazasına karıştığı belirtilen …….. plakalı aracın 26.08.2016 – 2017 vadeli olmak üzere …….. no’lu Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigorta Poliçesi ile maluliyet halinde kaza tarihi itibariyle şahıs başına azami 330.000,00 TL poliçe limiti ile ……. adına müvekkil sigorta şirketine sigortalı olduğunu, davacı vekili dava dilekçesinde söz konusu kaza sebebiyle yaralanan müvekkilinin malul kaldığını belirtmiş ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL maddi tazminat ile yargılamanın sonunda belli olacak manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsilini talep ettiğini, davacının her ne kadar talebinin niteliği anlaşılamasa da davanın mahiyeti gereği geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı talep ettiği varsayımı ile cevapları sunduğunu ve taleplerini açıklaması halinde cevap haklarını saklı tuttuğunu bildirdiğini, davacının geçici iş göremezlik tazminat talebinin trafik sigortası genel şartları gereği teminat dışı olduğunu, davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla, geçici iş göremezlik taleplerinin tedavi giderleri kapsamında olduğunu, 6111 sayılı yasa uyarınca müvekkil şirketin tedavi giderleri nedeniyle herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, geçici iş göremezlik taleplerinin tedavi giderleri kapsamında olduğu tedavi giderleri ile ilgili tüm sorumluluğun SGK’ da olduğunu, bu nedenle aleyhe açılan davanın reddi gerektiğini, davalı müvekkil sigorta şirketinin dava konusu talep ile sorumlu olduğu düşünülse bile; davalı müvekkil sigorta şirketinin işbu sorumluluğunun kusur oranı ve poliçe limiti ile sınırlı sorumluluğu olduğunu, davacının maluliyet oranı konusunda heyet raporu alınması, sonrasında kusur oranının belirlenmesini, bilahare de belirlenecek kusur oranına göre maddi tazminat miktarının tespitinin gerektiğini, tazminat hesaplamasının Hazine Müsteşarlığına kayıtlı bir sigorta aktüeri tarafından yapılmasının uygun olacağını, maluliyet oranlarının tespitinde meydana gelen sakatlığın kalıcı hale gelip gelmediğinin de tespit edilmesi gerektiğini, zamanla meydana gelen sakatlığın azaldığı ve tamamen iyileşebildiği, dolayısıyla Yüksek Yargıtay’ın yerleşik içtihatları doğrultusunda meydana gelen sakatlığın sürekli hale geldiğinin tespitinin de Adli Tıp Kurumunca yapılması gerektiğini, davacı vekilinin manevi tazminat talepleri yönünden ekli tasdikli poliçe örneğinden de anlaşılacağı üzere Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartlarının teminat dışı haller başlıklı A.6.f. maddesi uyarınca ve Yüksek Yargıtay’ımızın yerleşik içtihatlarına göre trafik poliçesinin teminatı kapsamına dahil olmadığını, bu nedenle müvekkil sigorta şirketinin manevi tazminat talepleri bakımından gerek davacıya gerekse diğer davalılara karşı herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, müvekkil sigorta şirketi aleyhine hüküm kurulması durumunda müvekkil şirketin ancak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizden sorumlu tutulabileceğini, zira davacı dava tarihinden önce davaya konutazminat talepleri ile ilgili müvekkil sigorta şirketine herhangi bir başvuruda bulunmadığından müvekkil sigorta şirketinin davacıya karşı temerrüdünün söz konusu olmadığını beyanla davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Davacı tarafın haksız fiil neticesinde yüzünde sabit eser kaldığı söylenerek maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulduğu görüldüğünden kaza nedeniyle öncelikle tarafların kusur oranları belirtilmiş ,davacının kusursuz davalı sigorta şirketinin sigortaladığı ……. plakalı aracın sürücüsü ……. ‘nın %100 kusurlu olduğu görülmüştür.
Malüliyet tespitleri yönetmeliği uyarınca yapılan incelemede ise sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı ve iyileşmenin 1 haftaya kadar uzayabileceği başkasının bakımına muhtaç olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Bilirkişi söz konusu 1 haftalık iyileşme süreci tazminat tutarının 351.02 Tl olduğunu ve ZMMS (Trafik sigortası poliçesi) kapsamında davalıdan talep edilebileceğini söylemiştir.
Dosya deliller ışığında değerlendirildiğinde,
Kaza nedeniyle davacı taraf 1 haftalık gecici malüliyete mahal yaralandığı ,her ne kadar davalı sigorta şirketi gecici maluliyet talebinde bulunulmadığından bahsetmiş ise de maddi tazminat talebinin içinde gecici ve kalıcı maluliyet taleplerinin bulunduğu görüldüğünden hesap edilen 351,02 Tl tazminatın davalı ZMMS sigortacısından talep edilebilir olduğunun kabulü gerekmiş,her ne kadar manevi tazminat talebinde bulunulmuş ise de sigorta şirketinin poliçe kapsamında olmaması nedeniyle bu talep reddedilmiştir.

HÜKÜM-Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, davalı tarafın 351.02TL tazminatı sigortaya başvuru tarihi olan 03/05/2017 ‘den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak davacı tarafa ödenmesine,
2-Manevi tazminat talebinin REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 44,40TL ilam harcından peşin alınan 35,90TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 500,00TL bilirkişi ücreti, 144,00TL posta masrafı, 35,90TL Başvuru Harcı, 35,90TL Peşin Harç olmak üzere toplam 715,80TL den kabul red oranına göre hesaplanan 251,26TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Maddi Tazminat Yönünden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 351,02TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
6-Maddi Tazminat Yönünden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 648,98TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
7-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı; alacak miktarı Kesinlik sınırının altında kaldığından HMK 362. maddesi uyarınca kesin olarak verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.19/12/2019

Katip …….
¸e-imzalıdır

Hakim ……
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.